Sıkılgansanız bu iş size göre değil
Dikkat çekici, alaycı gerilim dolu filmleri yapma becerisini defalarca ispatlayan David Fincher’ın prömiyerini Venedik Film Festivali’nde gerçekleştirilen filmi ‘The Killer’ yeni yıla adrenalin dolu bir başlangıç yapmak isteyenler için biçilmiş kaftan…
Canan DEMIRAY
En İyi Yönetmen Oscar'ı hala olmasa da David Fincher kendi kuşağının en önemli film yapımcılarından biri. Seri katiller konusundaki ilgisi aşikar. 1995’te Morgan Freeman ile Brad Pitt’in bir seri katilin peşindeki iki dedektifi canlandırdığı unutulmaz film Se7en’dan sonra ‘Zodiac’ta bir katilin suçlarının toplumsal etkilerini gözler önüne serdi. ‘The Girl with the Dragon Tattoo’ yine çözülmesi gereken cinayetlerin peşinde gittikten sonra Netflix’e yaptığı ve kanımca çok daha fazla ilgiyi hak eden ‘Mindhunter’da FBI ajanları Ford ve Tench gözünden seri katilleri inceleyerek yeni profil çıkarma tekniği geliştirmelerini bize izletti. Suçların arkasındaki motivasyon nedir diye izleyicileri de düşündürürken şimdi de ‘Killer’ ile bizi kiralık bir katille baş başa bırakıyor.
Kendi de mükemmeliyetçi olarak çekimlerde çok tekrara çok giren bir yönetmen olan bilinen Fincher, filmlerimin her aşamasına dahil olmayı tercih ediyor. Sinemasındaki çoğu saplantılı ve kendini işine adamış karakteri görmek bu açıdan belki pek de tesadüfi değil. Toplumsal olarak dışlanmış karakterler, ters köşeler ve entrikaların yanında, görsel olarak loş atmosferlerde kullanılan doygunluğu düşük renkler, zorlu çekim açılarını seven yönetmen bu son filminde de sevenlerinin beklentisini tatmin edeceğe benziyor.
Zamana karşı yarış başlar
Paris’teyiz. Bir adam bulunduğu yüksek binanın üst katından karşısındaki lüks otelde bir odayı gözlüyor. İşinin doğasında uzun bekleyişler var. Bu nedenle bu mesleğiyle ilgili bilinmesi gereken önemli bir şeyi söylüyor: "Sıkılgansanız bu iş size göre değil." Yalnızlığını, bekleyiş sessizliğini kendi sesiyle dolduruyor.
Onun dünyasında doğaçlama yok, herşey planlı ve sadece ödemesini aldığı işler için enerji harcıyor. Rutini içinde yoga yapmak ve işine motive eden uygun mantralarını tekrarlamak var. Nabız önemli, hızını kontrol edip yavaşlatmak için 1980’lerin hit gruplarından The Smiths'i dinliyor, müzikle iç sesini susturup işine odaklanıyor.
O bir suikastçı, bir tetikçi. Başarılı olmak için empati kurması yasak. Kimseye güvenmiyor.
Başkalarının sorunları umurunda değil, dünya öyle nefretle dolu ki büyüyen pazarda her zaman ona iş var.
Bu kadar planlı organize, işinde titiz bir adamın başına olmadık birşey gelir: Hedefi ıskalar. Iskalamanın yanında bir de masum bir kadını vurur. Yarattığı pisliği temizlemek için zamana karşı yarış başlar. Bu işe yıllarını verdiğinden protokolün nasıl işleyeceğini de bilir ve olay yerinden uzaklaşır.
Ancak onu temizlemek isteyenler çoktan peşindedir. Paris’ı hızla terk ederek kendini Dominik Cumhuriyeti'ne atar. Okyanus kıyısındaki evine vardığında karşılaştığı manzara onu çılgına çevirir. Kız arkadaşı Magdala onu arayanlar tarafından öldüresiye hırpalanmıştır. Tetikçi yaşam savaşı veren genç kadından saldırganların bir kadın ve erkek olduğunu öğrenir. Parası olmasına ve peşindekilerden kaçarak kendini kurtarma şansı olmasına rağmen o ne yapar? İntikam peşine düşer.
Nerede o eski jilet gibi giyinen tetikçiler!
Fincher’in tetikçisi Jean-Pierre Melville'in klasik filmi ‘Le Samouraï’da tetikçiyi canlandıran Belmondo gibi "şık" değil. Bilinçle seçtiği çirkin şapkasıyla, Fransızların arasında ilgi çekmeyecek bir Alman bir turist gibi giyinmeyi tercih ediyor. Sıradan biri gibi. Zaten bu kadar sıkıcı giyinip, sıradan arabalara binmesi, aramızdan biri gibi görünmesi, çevremizdeki herhangi bir yabancıdan irkilmemize neden olacak kadar ürpertici değil mi? Soğukkanlı katiller aramızda dolaşıyor olabilir.
Titiz tetikçi, intikam yolculuğunda iç dünyasındaki çatışmaları ve pişmanlıkları da saklayamıyor. Ahlaki pusulası ona doğru yolu pek göstermese de o değişecek mi? Kafasında bir hedef var, hedef yolunda birkaç boyun kırıp, kurşun sıkması gerekiyorsa durup iki kere düşünmeli m?
Michael Fassbender'ın sürükleyici performansı bir tetikçiyle empati kurmaya yetecek mi?
Takip etmek isteyeceğimiz kesin.
Filmin sonlarına doğru bir restoranda dünyadaki telaştan uzak bir sohbete dalacağı bir diğer tetikçinin de Tilda Swinton olacağını hatırlatayım.
Fincher’ın tarzını yansıtan karanlık görselleri, anlatıcı ağzından başlayan fragmanı benim gibi Fight Club fanatiklerini uzun zamandır heyecan içinde bırakmıştı. Pandemi döneminde çekilen filmle buluşma vakti sonunda geldi.
Çizgi romandan uyarlandı
Film, 1998-2004 yılları arasında yayınlanan Fransız yazar Alexis Nolent ve çizer artist Luc Jacamon’un kaleminden çıkan ‘Le Tueur’ ismindeki çizgi romandan uyarlandı. Filmin kamera arkasında da gittikçe David Fincher ile özdeşleşmeye başlayan isimler var: Jeff Cronenweth’in görüntüleri, Trent Reznor & Atticus Ross ikilisinin müzikleri ve Kirk Baxter’ın kurgusu bir araya geliyor. Senaryonun arkasında ise Se7en’da da imzası olan Andrew Kevin Walker var.
Tetikçi Fassbender
‘12 Years a Slave’, ve ardından Steve Jobs gibi önemli yapımlardaki performansıyla Oscar adaylığı bulunan Michael Fassbender, Fincher’ın bu filmdeki anti kahramanı olarak karşımıza çıkıyor. Tilda Swinton, Arliss Howard ve Sophie Charlotte başarılı oyuncular da filmin kadrosunda yer alıyor.