Seyirciyi şok edecek sahnelerimiz var

O, ekranların en sevilen yüzlerinden… Bugünlerde ‘Hayalperest’ müzikalinin heyecanını yaşıyor. Enis Arıkan ile buluştuk oyunculuktan hayallere uzanan keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Seyirciyi şok edecek sahnelerimiz var

HELİN KAYA

‘Hayalperest’, 90’lı yılların İstanbul’unda başlayan trajikomik bir hikâye ile hayallerinin peşinden giden bir gencin öyküsünü, unutulmaz bir gösteri ile sahnelemeye hazırlanıyor. İzleyicilere “Bir hayalin gerçek olması için daha kaç kez küllerinden doğmalı insan” dedirten oyunun serüvenini, sevilen oyuncu Enis Arıkan’dan dinledik: “Uzun zamandır bu kadar heyecanlı olduğumu hatırlamıyorum.”

Biraz başa sarıp tüm serüvenin nerede başladığını sorarak giriş yapalım. Oyuncu olmaya ilk nasıl karar verdiniz?

Aslında yeni oyunumda tamamen bunu anlatıyorum. İlk olarak lisede bir tiyatro oyununda oynadım lise 1'de, bir sonraki sene bir oyunda daha oynayınca tiyatro sahnesini çok sevdiğimi fark ettim. Sahnenin bana mutluluk getirdiğini hissettim ve ondan sonra konservatuar okumak istedim. Sonra yollarım Şebnem Bozoklu'yla kesişti, o da benim oyuncu olmam gerektiğini düşünüyordu ve beni parçalara çalıştırdıktan sonra konservatuar sınavlarına girdim, kazandım ve serüven öyle başladı.

Eminim bu size oldukça soruluyordur fakat ben de bu bitmeyen enerjinizin sırrını merak edenlerdenim. Hep böyle pozitif miydiniz?

Eskiden daha pozitif buluyordum kendimi ama artık o gücü nedense bulamıyorum. Yaş almaktan dolayı olabilir ama mutlu yaşamayı seviyorum. Her şeyden mutluluk çıkarıyorum, mutlu olmak için emek sarf ediyorum çünkü ailemden de öyle gördüm. Biz negatif her şeyin üstünü mutlulukla örtmeye çalışırdık. Bütün hayatıma da yaydım bunu diyebilirim aslında.

Neşeli yüzünüze bu kadar alışıkken oyunculuk gereği bazı projelerde sizi sessiz veya sert karakterlerle görmek izleyicide ters köşe yaratıyor olabilir mi sizce?

Aslında o algıyı yıkmak için de oynuyorum o rolleri. İyi geliyor bana. Hep aynı şeyi yapmaktan sıkılıyorum, yoruluyorum. O yüzden o değişiklik beni iyileştiriyor. Tabii ki ters köşe yaratıyor olabilir ama zaten istediğim şey bu.

Sosyal medyayı da yıllardır çok aktif kullanıyorsunuz, orada takipçilerinizle iletişiminiz nasıl?

Sosyal medyayı çok seviyorum çünkü takipçilerimle de başından beri ayrı ve özel bir iletişimimiz var. Ben her konuda istikrarlı olmayı çok seviyorum aslında sosyal medya da istikrar isteyen bir yer olduğu için orada daha sürdürülebilir bir iletişim kurmak da bence çok mühim. O yüzden takipçilerle olan iletişimimi de çok önemsiyorum.

Gelelim Hayalperest’e… Fikir sizden çıkmış, nasıl filizlendi her şey?

Benim ve benim hayatımdan esinlenilen hikayelerden oluşan bir metinle stand-up yapmak için yola çıktık aslında hikâye böyle başladı. Ama o sırada Londra'da bütün oyunları, müzikalleri izlerken bizim daha renkli, heyecanlı bir iş yapmamız gerektiğine karar verdik. Yani bir siyah perdenin önünde hikayelerimi anlatmak bana yetmeyecekti. O yüzden çok büyük bir kadro kurup daha bana uygun, daha renkli bir dünya kurmaya başladık.

Hazırlık sürecini dijital platformlarda yayınladığınız videolardan kısaca görmüş oldum epey hareketli geçmiş özellikle sizin için. Hayal ettiğiniz gibi ilerledi mi tüm yolculuk?

Aslında hayal ettiğimden daha fazlasını yaşıyorum şu anda. Her şeyim o kadar iyi tasarlandı ki beklediğimin de üstünde bir iş olacak. Bence Türkiye'deki en büyük sahne projesi olabilir bu. O yüzden çok heyecanlıyım, çok mutluyum. Bu kadar büyük bir ekiple çalışmak beni çok heyecanlandırıyor. Bu kadar iyi bir ekip, bu kadar iyi bir yönetmen, koreograf, müzisyen, Zorlu PSM'nin büyük sahnesi, beni daha da heyecanlandırıyor.

Oyun 90’lı yılların İstanbul’unda geçiyor. O yılların atmosferine çekilmek farklı hisler uyandırdı mı sizde?

90'lı yıllar bizim için çok önemli tabii ki. O yıllara geri dönmek beni çok heyecanlandırıyor, bütün çocukluğum, gençliğim o yıllarda geçti benim ayrıca sanat ve gösteri dünyası için de çok önemli bir dönem olduğunu düşünüyorum. Oyunda da o günlerden günümüze kadar bir bölümde işliyoruz ve seyirci de kendini çok yakın hissedecek 90'lı yıllara gittiğinde.

Peki, Hayalperest’te kendinizden bir şeyler bulabildiniz mi? Örneğin hayallerinizden vazgeçmek üzere kaldığınız oldu mu hiç?

Yani hayallerimden vazgeçersem yaşadığımı hissetmem. Mutluluğum elimden gitmiş olur. O yüzden her zaman hayal kurmaya devam, mutluluğu aramaya devam…

Son provalarınız… Heyecanlı mısınız? Buradan seyircilere ne söylemek istersiniz?

Uzun zamandır bu kadar heyecanlı olduğumu hatırlamıyorum. Dediğim gibi öncesinde de böyle işler yaptım ama bu sefer yoğunluk ve sorumluluk daha çok benim üzerimde o yüzden ufak bir baskı hissediyorum, heyecanım çok büyük. Sahne tecrübemi de arkama alarak üstesinden geleceğimi düşünüyorum. Seyirciyi şok edeceğimiz çok büyük sahneler var. 

Çok etkileyici koreografiler var. O yüzden hikayemiz çok güçlü. Dilerim seyircimiz de çok mutlu ayrılacak bu gösteriden.

 

Büyüleyen hayal dünyası

Gizemli bir kuş, mor bir battaniye ve umulmadık bir hayalet ile hedeflerini kovalayan ‘Hayalperest’, seyirciyi unutulmaz bir yolculuğa davet ediyor. Gerçek bir hayat hikayesinden esinlenerek yazılan bu oyun, büyüleyici bir hayal dünyasını sahneye taşıyor. Eski İstanbul günlerine de yeni bir bakış açısı getiren bu serüven, başkarakteri kutsal topraklardan konservatuvar sahnelerine, nezarethaneden dizi setlerine kadar savuruyor… Hayalperest’in senaryosunu Mert Dilek yazarken, yönetmen koltuğunda Mehmet Ergen oturuyor. Oyunun müziklerini Tuluğ Tırpan, dans koreografilerini ise Beyhan Murphy üsteleniyor. Sahne ve ışık tasarımı Londra’da özel bir ekiple hazırlanan oyunda Murat Karasu, Melisa Doğu, Bekir Çiçekdemir, Enis Arıkan’a eşlik ederken sahnede birbirinden farklı koreografilerle otuza yakın dansçı ve korodan oluşan bir ekip, tiyatro severlere hareketli bir şov yaşatmaya hazırlanıyor.

 

 ‘Away from keyboard’ ve Zorlu PSM ortaklığında ilk kez 24-25 Aralık tarihlerinde sahnelenecek olan ‘Hayalperest’’ sezon boyunca Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde.  

 

 

 

HAFTA