‘’Seyirci ile enerjimiz başka bir noktada...’’

Yıllar sonra yeniden aynı sahneyi paylaşacak olan Mercan Dede ve Sabahat Akkiraz ile konserleri öncesi sohbet ettik.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
‘’Seyirci ile enerjimiz başka bir noktada...’’

ECE ULUSUM

Farklılıkların birleşmesi, gönüllerin bir olması konserleri unutulmaz yapan unsurlar arasında. 5 Ağustos akşamı BKM organizasyonu ile Maximum Uniq Açıkhava’da böyle bir konsere şahit olacağız. Sufi müziğini doğuya ait etnik enstrümanlar ve batının elektronik müzik formuyla harmanlayan Mercan Dede ve Türk halk müziğinin değerli isimlerinden Sabahat Akkiraz aynı sahnede müzik yapacak. Bu gerçek anlamda büyülü ve evrensel performansı ve fazlasını konuştuk.

Sabahat Akkiraz ile daha önce de bir araya geldiniz, Sabahat Akkiraz & Dostları 47 albümünde yer aldınız. İlk bir araya gelme fikri nasıl çıktı ortaya?

MERCAN DEDE: Sabahat Hanım’ı uzun yıllardır büyük bir beğeni ve sevgiyle takip edenlerdenim. 2000’de kendisi ve Paris’te Theatre De La Ville’deki konserle ilgili Le Monde çıkan yazıyı okuduktan sonra daha büyük bir hayranlıkla takip ettim. Sonraki yıllarda Orient Expression projesiyle tanıştım. Geleneksel bir sanatçı olarak gönlünün ve vizyonunun okyanuslar kadar geniş olduğunu görmek bir gün ortak bir proje yapma fikrimi daha da ateşledi, ortak eserler üretmek kısmet oldu. Benim için sanatı kadar kalbi de berrak ve güzel bir dost Sabahat Akkiraz ile sahnede olmak büyük bir onur ve mutluluk...

SABAHAT KİRAZ: Benim de kendisini sadece bir müzisyen değil yol arkadaşı olarak gördüğüm muhakkak. Onun ruhaniyeti ile müziğim birleştiğinde başka bir enerji ortaya çıktığı da meydanda. Konserlerimizde seyirci ile enerjimiz başka bir noktaya ulaşıyor.

VERİMLİ BİR DÖNEM GEÇİRDİM

Mercan Dede dinleyicileri için bu yıl verimli bir dönemdi. Aziz, Hidden, Mirage teklilerini yayınladınız. Bu çalışmalar bir albüme haberci mi?

Söylerken dahi hüzünleniyorum, maalesef artık albüm yapmak bizler gibi daha bağımsız sanatçılar için zor hale geldi. İnsanlar müziği stream platformlarında ücretsiz dinlemeyi tercih ediyor, şikayetçi değilim, aksine sanatın ücretsiz olması güzel. Ancak plak şirketleri para kazanmayacağı albüme destek vermiyor. Ama gerçekten verimli bir dönem geçirdim. Ağustos’ta Cafe de Anatolia’dan 2 remix çıkacak, ardından belki onlarla bir EP yapma fikri var.

Mercan Dede, siz belgesel müzikleri de yapıyorsunuz. Bugünün Türkiyesini anlatan bir belgeselin müziğini yaparsanız nasıl sound’lar ortaya çıkardı sizce?

“Allah olmayanlara akıl fikir, olanlara da sabır versin” makamında bir şeyler olurdu.

Daha önceki konseriniz Taksim’de kapalı bir mekandaydı. Şimdi açık havada sahne alacaksınız. Sizce bu performansa neler katacak?

M.D.: Kapalı, küçük ama benim en çok kendim olabildiğim, sanki bir evin misafir odasında müzik yaparcasına dinleyicilerle çok yakın olduğum bir atmosfer, hatta nerdeyse diz dize olmanın enerjisi bir başka. Ama Maximum Uniq’te gerçekleşecek olan konserimiz bir yaz konseri. İki grubun bir arada sahne aldığı bölümde sahnede 12 kişi olacağız. Her mekanın bir makamı vardır, açık hava konserlerinin de kendisine ait bir makamı var. Hele bir de güzel bir kitle ile buluşuyorsanız oradaki sinerji bambaşka bir şey. Bence bu performansımıza gökyüzü ve yıldızlar çok yakışacak.

S.A.: Tabii yaz olması, açık hava olması, yine sevenlerimizle bir arada olacak olmamız beni de heyecanlandırıyor. Artık az konser yapıyorum. Yaptığım konserlerde de içeriğin ve katılanların özel olmasını arzu ediyorum. 5 Ağustos’ta Mercan Dede’nin müziği ile sesimin birleşmesinden güzel bir yaz gecesi geçireceğimize eminim. Ben çocukken köy, mahalle muhabbetleri de açık havada, yıldızların altında seslerin göğe ulaşma çabasıyla olurdu. Yıllar sonra bu ruha tekrar ulaşmayı arzu ediyorum.

Sabahat Hanım ile sahne almanın en güzel yanı nedir?

M.D.: Konseri bırakın, Sabahat Hanım’la iki dakika yan yana durmak, sohbet etmek güzelliğin ta kendisi. Tanıyan herkes bilir, Sabahat Hanım gerçekten çok has, içten bir insandır. Sözü, bakışı, duruşu hem kadim bir Anadolu kadınının bilgeliğini hem de nezaketini taşır ve bunu aynen size yansıtır. Benim gönülden bir muhabbetle sevdiğim, saygı duyduğum, çok değerli bulduğum bir insandır. Sahnede birlikte olmanın en güzel yanı ise, tüm dinleyicilerden daha da yakından kendisini seyredebilmek, dinleyebilmek. Yani konserin en güzel koltuğundan, sahne üzerinden kendisini dinlemekten daha güzel ne olabilir.

Peki, Mercan Dede ile sahne almanın en güzel yanı nedir?

S.A.: En güzel yanı onun ruhunu hissetmek. O bir doğa, insan evren yüreği taşıyor. Onu müziğine geçirebiliyor. Ona, bugünün hızla dönen dünyası eşlik ediyormuş gibi, bu his de çok güzel.

Konsere gelenleri neler bekliyor?

S.A.: Birlikte yaptığımız şarkıların yanı sıra ilk defa çalacağımız şarkılar olacak. Kendi bölümlerimizin dışında birlikte eğleneceğimiz parçalar da paylaşılacak. Ay ve yıldızların şahitliğinde bakalım neler yaşanacak…

M.D.: Konseri 3 bölüm olarak tasarladık. Başlangıçta ben grubum Mercan Dede Ensemble ile sahne alacağım. Bizim klasik ney, klarnet, perküsyon gibi sazlarımıza elektronik seslerle eşlik edeceğim. Ardından Sabahat Hanım grubuyla bize katılacak. Hem kendi eserleri hem ortak yaptığımız eserler hem de yeni albümünden ortak eserleri icra edeceğiz ve Sabahat Hanım kendi grubu ile bizi büyüleyecek. En sonda da hep birlikte geceyi tamamlayacağız.

‘’Her mekanın bir makamı vardır, açık hava konserlerinin de kendisine ait bir makamı var. Hele bir de güzel bir kite ile buluşuyorsanız oradaki sinerji bambaşka bir şey. Bence bu performansımıza gökyüzü ve yıldızlar çok yakışacak.’’  —MERCAN DEDE

 

'HARABATİ' YİTİRDİKLERİM İÇİN

Sabahat Hanım siz de 2 yıl sonra Harabati albümünüzü çıkardınız. Birçok ustanın kaynaklık ettiği parçaları okudunuz. Parçaları seçerken nasıl bir yolculuğa çıktınız?

Harabati yitirdiğim kardeşim Kemal’in ve Narlı depreminin ardından yayınladığım bir albüm. Eser seçmeye uzun süre önce başlamıştım. Ama stüdyoya girmek için biraz acılarımın sağılması gerekiyordu. 40 yıldır derleme yapıyorum. Soruları cevaplarken bile Sivas’ta derlemedeyim. Üretmeyen sanatçı yaşayamaz. Bu kayıtlar bugün yapılamazsa yarına bulunamayabilir. Bu sorumlulukla Harabati’yi yaparken eserleri de acılarımla seçtim. Bugünün yoğunlaşan dini baskısına karşı da Harabati eserimi seçtim. Sözleriyle, müzikleriyle zamanın müzik anlayışına direnen, kimse dinlemese bile keyifle dinleyeceğim bir albüm yapmaya çalıştım.

Ülkede festivalleri sakıncalı bulan bir güruh var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

S.A.: Onların ‘güzel olan’ ne varsa onlara karşı olduğunu düşünüyorum. Onlar için müzik, hayvanlar, doğa kötü, kadınlar öcü. Oysa sözde temsil ettikleri inancın temeli sevgi ve barış. Ama onların karanlığı bizim aydınlığımızı yok edemez. Müzik de yapılacak, kadınlar istediği gibi yaşayıp, giyinecek.

M.D.: Dünya birincisi milli takımımızın oyuncusuna ‘milli utanç’ diye başlık atan insanların aslında bu bakış açılarının ne kadar utanç verici olduğunun farkında olmamaları ülkenin durumunu özetliyor. Kötülük her zaman kendi karanlığında kaybolur gider. Bizlere düşen en büyük sorumluluk, aydınlığa, adalete, sevgiye, dürüstlüğe, güzelliğe dair umutlarımızı diri tutacak eserler yaratmak. Bir gün umutlar yok olursa, o zaman umutları yaratmak için yaşayacağız.

‘’Birlikte yaptığımız şarkıların yanı konserde sıra ilk defa çalacağımız şarkılar olacak. Kendi bölümlerimizin dışında birlikte eğleneceğimiz parçalar da paylaşılacak. Ay ve yıldızların şahitliğinde bakalım neler yaşanacak…’’  —SABAHAT AKKİRAZ

 

 

 

 

HAFTA