Sahnede kapsayıcılık ruhuyla hareket ediyorum

Tarzı, müziğe yaklaşımı, doğaçlama yetenekleriyle her performansı farklı olan Dave Okumu, 34. Akbank Caz Festivali kapsamında sahnedeydi. Konseri öncesi müzisyenle sohbet ettik.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Sahnede kapsayıcılık ruhuyla hareket ediyorum

ECE ULUSUM

“Hayat, insanlarla nasıl bağlar kurduğunuz ve iletişimde nasıl ustalaştığınızla şekillenir.” Müzikal serüvenini bu cümleyle özetleyen Dave Okumu, 2010’larda The Invisible grubuyla dikkatleri üzerine çekti. Kenya kökenli, İngiltere’de yaşayan müzisyen, sekiz kardeşin en küçüğü olarak müzikle iç içe büyüdü ve bu kökleri, müziğine de taşıdı.

Kendisiyle yaptığımız röportajda, son albümü ‘I Came From Love’ın, geçmiş ve gelecek jenerasyonları bir araya getiren bir deneyim olduğunu anlattı. ‘Dave Okumu & The 7 Generations’ adıyla yayınlanan bu albümde, Grace Jones’tan Kwabs’a uzanan güçlü isimler de ona eşlik ediyor. Dün akşam 34. Akbank Caz Festivali’nde sahne alan Dave Okumu ile konseri öncesi kısa bir sohbet ettik.

34. Akbank Caz Festivali’nde sahne alıyorsunuz. Nasıl bir seyirci kitlesiyle karşılaşmayı umuyorsunuz? Nasıl bir performans ve şarkı listesi beklemeliyiz?

Evet, gerçekten bu performans için çok heyecanlıyım. Her performansa açık fikirle geliyorum. Kendimi bir beklenti ya da hak sahipliği içinde görmüyorum. Sahnede kapsayıcılık ruhuyla hareket ediyorum. Umarım herkes kendini hoş karşılanmış hisseder ve meraklı olan herkes gelip performansımızı dinler. Benim için performansta bir amaç varsa, o da dinleyicilerin ruhlarına sevgi getirmek. Bunu her performansımda yapmaya çalışıyorum, müziğimiz aracılığıyla bunu iletmek istiyoruz.

Hakkınızda yapılan tanıtımlarda ilk bahsedilen şey, Kenyalı olmanız ve Viyana’da büyümeniz. Nereden geldiğinizin, yeni dinleyiciler çekme konusunda bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?

Yeni dinleyiciler çekip çekmediğini bilmiyorum, ama bence insanların hikayeleri her zaman ilginçtir. Hepimizin yaşam deneyimlerinden, kökenlerinden gelen hikayeleri var ve bunlar bir kişiyi anlamanın bir yolunu sunuyor. Belki bu, benim kim olduğum hakkında bir şeyler anlatıyor. Çeşitli deneyimler, insanlık tarihine dair bir şeyler anlatır ve bir tür yerinden edilme ima eder. Umarım bu, meraklı bir zihniyeti olan insanları bu düşüncelere açık olmaya teşvik eder.

Londra’nın size kattığı dünya görüşü ve perspektif nedir? Müzikal olarak sizi nasıl etkiledi?

Londra olağanüstü bir yer. Birkaç şehirde ve farklı ülkelerde yaşadım, çok fazla seyahat ettim, ama Londra gibisini hiç görmedim. Burası tarihin bir ürünü ve her yer gibi, tarihin hem olumlu hem de olumsuz yönleri var. Londra’nın çeşitliliği beni her zaman etkiledi, ama bu çeşitlilik büyük bir bedelle elde edildi. Buranın kültürel zenginliği, etrafımda inanılmaz işler yapan insanlar olması, beni çok etkiledi. Bu ilişkiler, kim olduğum ve yaratıcılığım üzerinde büyük bir etki yaptı.

Kimlik, insan ilişkileri ve ırk hakkında düşündüren güçlü bir albüm yaptınız. Bu tür bir çalışmayı yaratmak için bir müzisyenin belli konularda içgörü kazanması gerektiğini düşünüyorum. Bu albümü yapma kararını aldığınız an nasıldı? Sizi ne motive etti?

Bu albüm, uzun bir yolculuğun ürünü. Bence tüm albümler öyledir çünkü bir sanatçının gelişiminin bir anını yakalar. Bu albüm, aslında solo bir albüm yapma arzumdan doğdu. Her zaman işbirlikçi bir ruh oldum, ama solo bir albüm yapma fikri birçok soruyu gündeme getirdi. Bu soruları düşünmek ve işbirlikçi ruhumu koruyarak bu albümü yapmak zaman aldı. Sonunda, kimliğimi ve geçmişimi müzikle ifade etmenin en iyi yolunun, başkalarının hikayelerini anlatmak olduğunu fark ettim. Bu süreç, benim için çok zenginleştirici bir deneyim oldu.

Sosyal medyayla ilişkiniz nasıl? Çok kullanıyor musunuz yoksa bu sizin için öncelikli bir şey değil mi?

Hayır, gerçekten pek öncelikli değil. (Gülüyor.) Sosyal medyanın insanlarla bağlantı kurmak için bir değeri olabilir, ama benim için sosyal medya gerçek olmayan bir şey. Gerçek olana daha fazla ilgi duyuyorum ve teknolojiyle ilişkimde dikkatli olmaya çalışıyorum. Sosyal medyanın bağımlılık yapıcı doğasının farkındayız ve bence gerçek dünya ile dijital dünya arasındaki farkı gözden kaçırmamalıyız.

‘Dave Okumu & The 7th Generation’ proniz hem pop hem de caz festivallerine uyum sağlayabiliyor. Müziğinizin türünü merak eden bir dinleyiciye ne söylemek istersiniz?

Bence bu, projeyi çok iyi tanımlayan bir yorum. Her zaman sınırların olmadığı, olasılıklarla dolu alanlarda var olmaya ilgi duydum. İlham aldığım sanatçılar da her zaman kategorilere sığmayan, farklı kültürel referansları bir araya getiren insanlar oldu. Müzik de öyle; çok katmanlı ve çok boyutlu olmalı. Hayatımızda her zaman tek boyutlu değiliz, bu yüzden müzik de bu çeşitliliği yansıtmalı.

 

HAFTA