Rukiye Gedik: Resimde kuralları sevmiyorum
Kalıplaşmış güzellik kurallarının dışında, standartlara hapsolmayan insan yüzleri var tuallerinde… Gördüğü, yaşadığı ve izlediklerinin insan yüzlerine yansıması… Herkesin güzellik peşinde koştuğu dönemde ressam Rukiye Gedik’in eserleri bir karşı duruş aslında…
Gülseren ÜST POLAT
Resim aşkı çocuklukta başlamıştı. Fakat hayat O’na başlangıçta farklı bir yol çizdi. Yıllarca süren kurumsal iş hayatında çizdiği resimler birikti, birikti ve birikti… Kendi tabiri ile “içinde patlamaya hazır volkan” buna daha fazla izin vermedi. Kurduğu Rookisch Atellier markası ile çizdiği beş kadın karakteri çantalar, tişörtler, plaj elbiselerine basarak bunların satışını yapan Rukiye Gedik, bugün hayat verdiği ve kalıplara sığmayan o insan yüzlerini büyük tuallere ve duvarlara yansıtıyor. Ressam Rukiye Gedik ile tuallere yansıttığı yüzleri ve hikayelerini konuştuk.
Resim tutkunuz çocukluktan geliyor fakat bunun profesyonel anlamda tabloya geçişi öncesinde bir de kurumsal bir firmada tasarımcılık kariyeriniz var. Biraz bu süreci dinleyebilir miyiz?
Çocukluktan beri sanatı hep çok sevdim ve hep ilgi duydum. Resim yapmaktan hiç kopmadım. Ama 1992 yılında Orjin Deri’de koleksiyon hazırlama, model departmanında çalıştım. Koleksiyon hazırlarken tabi öncelikle çizim olarak başlıyordu süreç. Ardından sektör değiştirdim ve kredi, finans, faktöring hizmetlerine geçtim. Sonrası tekrar tekstil ve açıkhava reklamcılığı… Tüm bu süreçte resimden hiç kopmadım. Son 5 yılım “ben artık kendi işimi yapmalıyım, artık zamanı geldi” diyerek geçti. Çünkü bir yandan çizimlerim devam ediyordu. Birikiyor ve birikiyordu. İllüstrasyonlar yapıyordum. Bir taraftan çizimden ve kumaştan da anlıyordum. Ben de çizimlerimi plaj kıyafetleri, tişörtler ve çantalara bastırıp satmaya başladım. Böylece Rookisch Atellier markasını kurdum. Gitmek istediğim noktayı hep biliyordum aslında, çünkü içimde resimle ilgili bir volkan vardı patlamayı bekleyen ama istediğiniz noktaya giderken bazen yolda toplaya toplaya gidiyorsunuz.
İmza yerine melek figürü kullanıyorsunuz ki bu aslında markanızın da logosu.
Melek aslında benim resimlerimin içinde de gizli. Mutlaka bir noktada melek bulabilirsiniz. Çok sevdiğim bir figür ve eskiden beri bir not bıraktığımda da adımı yazmak yerine melek figürü çizerdim ve notu bırakanın benim olduğumu anlarlardı. İçsel olarak da seviyorum ve kendime yakın hissediyorum melekleri.
Tasarımlarınızda 5 kadın karakter var. Kim bunlar, nereden çıktı?
Tasarımları yaparken ilk olarak 5 kadın ile başlamak istedm. Biri; siyahı seven kurumsal kadın, diğeri başında bandanasıyla tatile giden bir kadın. Üçüncüsü; sanat seven renkli bir kişilik. Bir diğeri arkadaşımdan etkilendiğim kıvırcık saçlı ve saçlarında kuşlar taşıyan bir kadın. Sonuncusu da başında mavi kelebekler uçuşan bir kadın... Bu figürler aslında hep gördüğüm karakteristik yüzlerin yansıması. Hepsi ayrı ayrı kadınlar ama aslında hepsi bir ve hepsi biziz.
Tasarımlarınızı konuştuk ama aslında bir ressamsınız… Hangisine daha çok zaman ayırıyorsunuz?
Ürün yapma fikri benim için artık biraz daha geride. Resme daha fazla çok ağırlık veriyorum. Hatta farklı teknikler üzerinde çalışıyorum. İlk başladığımda kağıt üzerinde çizimler yapıyordum, şimdi tual üzerine çalışıyorum. Akrilik boya, sulu boya ve pastel kalem kullanıyordum. Yine akrilik devam edecek ama yağlı boya da girecek işin içine ve daha farklı tekniklerle çalışmalarım olacak.
Resimlerinizde ağırlıklı olarak insan yüzleri var. Ama formu değişmiş, kalıpların dışında yüzler.
İnsanların yüzleriyle oynamayı seviyorum. İnsan odaklı çalışıyorum, göz ve yüz ağırlıklı... İzlediklerimi yansıtıyorum insan yüzlerine. Ama resimde kuralları sevmiyorum. İnsanları kalıplar içine sokmayı sevmiyorum. Mükemmel bir kaş ve göz de çizebilirim ama ben bunu yapmayacağım. Belki ileride evrilebilir ama şimdilik ben buyum. Ayrıca günümüzde herkes güzellik peşinde koşuyor. Mükemmel bir burun, mükemmel bir yüz ve mükemmel oranlar… Benim yaptığım yüzler bu kalıplaşmış güzellik kuralına da karşı çıkmak aslında. Bu nedenle farklı burunlar, farklı yüzler ve gözler kullanıyorum. Varsın benim çizdiğim kadının iki burnu olsun ya da kocaman iri gözleri…
Duvar resimleri de yapıyorsunuz değil mi?
Evet, hatta çok istiyorum böyle çalışmalar yapmayı. Ama bunu sosyal sorumluluk projesi olarak bir köy okuluna yapmayı çok arzu ediyorum. Buna da her zaman açığım.
Beğendiğiniz ve etkilendiğiniz isimler var mı peki?
Tabii çok fazla var ama ilk etapta aklıma gelenler; Picasso, Dali ve Frida mesela… Yerli ressamlardan da Nuri İyem’in resimlerinden etkilenmiyorum desem yalan olur. Yine Bedri Rahmi Eyüboğlu, Mahmut Karatoprak, Haluk Akakçe gibi isimleri sayabilirim.
Önümüzdeki dönemde herhangi bir sergilerde görecek miyiz eserlerinizi?
Mart ayında Art Ankara var. Mayıs ayında İstanbul’da Zeytinburnu’nda bir karma sergide olacağım. Yine Ağustos ya da eylül ayında Bodrum’da bir karma sergide eserlerim yer alacak.