Röportaj yaparak kendimi buldum

Tenis tutkunlarının yakından tanıdığı bir isim: Eski ikonik sporcu, günümüzde popüler olan bir TV yorumcusu Barbara Schett… Avusturyalı yıldızla Zoom üzerinden buluştuk, 19 Ağustos’ta başlayan Amerika Açık Turnuvası’nın favorilerinden tenis yıldızlarının bilinmeyenlerine uzanan keyifli bir sohbet gerçekleştirdik...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Röportaj yaparak kendimi buldum

Aslı Barış

Amerika Açık Turnuvası başladı. Favorilerinizle başlayalım, kadınlarda bu sene kupayı kimler kaldırır?

Öncelikle  ilk favorim Iga Swiatek, her ne kadar Cincinnati'de Arena Sabalenka'ya yarı finalde kaybetmiş olsa da şu anda o kesinlikle bir numara. Sonrasında kesinlikle Arena Sabalenka’yı seçerdim. Şu anda en çok problemi olan ise muhtemelen Coco Gauff, formuyla ilgili sorunlar yaşıyor. Bu yıl, özellikle son birkaç haftada işer onun iyi gitmedi. Haliyle stres altında olduğunu düşünüyorum. Tabii Elena Rybakina da gözardı edilmeyecek bir isim.  Gerçi bazen sağlığıyla, bağışıklık sistemiyle ilgili sorunları oluyor. Neyse, bu isimler kesinlikle favorilerim.  Gerçi son 10 yılda ABD Açık'ta 9 farklı kazanan gördük; belki de Jasmine Paolini bir kez daha finale çıkar, kim bilir? Bir grand slam finaline üçüncü kez ulaşır. Kesin olan bir şey var ki, kadınlar tarafında da erkekler tarafında da çok heyecan verici olacak.

Erkeklere gelecek olursak?

Elbette  Yannick Sinner var, gerçi doping suçlamalarıyla meşgul ve durumunun ne olacağı şaibeli. Novak Djokovic bu yıl neredeyse hiç oynamadı, ama 24 grand slam ile fazlasıyla deneyimi olan bir sporcu. Özellikle Grand Slam’lerde en iyi performansını verir.  Carlos Alcaraz’a gelince: Murphy'ye karşı aldığı mağlubiyeti nasıl sindirdi bilinmez ama bu yıl iki grand slam kazandığını da unutmayalım. Önümüzdeki birkaç hafta kesinlikle çok heyecan verici olacak.

Grand Slam’ler arasından favorinizi sorsam?

Söylemek çok zor çünkü her biri farklı bir şekilde çok özel. Yılın başında Aherkesin antrenmandan veya tatilden döndüğü ‘happy slam/mutlu turnuva’ yani Avustralya Açık var listemde öncelikle… Orada herkes çok dostane, ülke de çok güzel.  Gece maçlarını seviyorum, bu yüzden Amerika Açık ve Avustralya Açık'ta atmosferi çok özel. Amerika Açık en enerjik, en çılgın olanı: Hollywood yıldızlarının olduğu, insanların yemek yediği ve etrafta dolaştığı turnuva. Ve en büyük stadyum Arthur Ashe Stadyumu. Yılın son grand slam’i, bu yüzden ikonik. Wimbledon ise çok geleneksel. Oraya her gittiğimde her şeyin ne kadar ‘rafine’ olduğunu görmek nefes kesici. Çilekler, kremalar, şampanyalar, çim sahalar… Tabii, Fransa Açık var. Sonuçta Paris’te yani, daha ne olsun? Görüyorsunuz hepsini saydım….

Biraz zor bir soru oldu. O zaman oynadığınız döneme gidelim. İlla bir favoriniz vardır…

Oyuncu olarak benim için Fransa Açık favorimdi çünkü toprak kortlarda büyüdüm, ardından Avustralya Açık gelir. Çim sahada çok oynamadım ama şimdi ona farklı bakıyorum. Bu dört grand slam, mükemmel bir karışım ve her biri son derece heyecan verici. Bir tenis hayranı olarak her birine gitmeniz gerektiğini düşünüyorum.

Avusturya’nın yetiştirdiği en başarılı tenis yıldısınız. O yılları, sahada rekabet etmeyi özlüyor musunuz?

Hayır, çünkü hayatımda spor var ve rekabetçi yönümü böyle besliyorum.  Ama artık sürekli mücadele etmek istemiyorum.  Günde 6-7 saat antrenman yapmak istemiyorum. Hâlâ sporu seviyorum, her gün bir şekilde spor yapıyorum, bu benim için önemli. Wimbledon'da, örneğin, ‘efsaneler etkinliğinde’ oynadığımda biraz rekabetçi oluyorum ya da küçük bir gösteri maçı yapıyorum. Hâlâ bir şeyler göstermek istiyorum, ama şimdi beni oynarken izlemek, eski günlerimle kıyaslandığında oldukça üzücü olurdu. Şimdi yaptığım işimde hâlâ spora çok yakınım ve tüm oyuncuları izleyebiliyorum, daha iyi oyuncular olmak için kendilerini zorluyorlar ve fiziksel olarak sınırlarına kadar zorluyorlar. Bu kısmı seviyorum, ama benim için rekabet ettiğim günler geride kaldı.

Genç kitleler sizi bir TV yıldızı olarak tanıyor. Genelde tenis yıldızlarının TV’ye geçiş yapması ender görülen bir durum. Çoğu sprocu antrenörlüğü seçiyor . Siz neden bunu tercih etmediniz?

Çünkü sabırsız bir insanım ve birine antrenörlük yaparsam, o oyuncu da benim istediğimi yapmazsa muhtemelen onu öldürürdüm. Eski bir tenis oyuncusuyla, Josh Eagle ile evliyim ve o uzun yıllar antrenörlük yaptı. Hatta Nick Kyrgios’a 6 ay boyunca koçluk yaptı. Ailemiz içinde antrenörlük kısmını o yapıyor. Ben her zaman konuşmayı sevmişimdir, bu yüzden tenisten konuşmak, oyuncularla röportaj yapmak hoşuma gidiyor ve sanırım kendi yolumu buldum. Yılda bir ya da iki kez Avusturya'da gelecek vadeden oyuncularla korta çıkıyorum ve her zaman çok yoruluyorum. Bilgimi aktarmayı seviyorum ama bunu günlük olarak yapamam, sanırım ölürdüm. Gerek yok…

Pek çok ses getiren röportaj yaptınız. Bir keresinde Djokovic size uğurlu havlularından birini hediye etmişti. O havluyu hâlâ saklıyor musunuz?

Dürüst olmak gerekirse,  hiçbir fikrim yok. Muhtemelen saklamışımdır ya da bir arkadaşıma vermişimdir.  Eğer terliyse umarım yıkamışımdır!

Yok, terli değildi, kullanmamıştı daha… O havluyu da sizden Joe McEnroe yürütmeye çalışmıştı ama kaptırmamıştınız…

Böyle şakalarımız çok… Novak’la konuşmayı seviyorum çünkü o da çok muzip. Onunla komik şeyler yapabilirsin, spontane şeyler yapabilirsin. Her zaman etkileşimleri eğlenceli hale getirmeye çalışırım, sanırım en önemli şey bu. Oyuncuların kişiliklerini de izleyicilerle buluşturmayı seviyorum, yoksa herkes forehand ve backhand hakkında saatlerce konuşabilir.

En çok röportaj yapmayı sevdiğiniz sporcular kimler?

Bildiğiniz üzere Eurosport’ta genelde tenis yıldızlarıyla söyleşilerim oluyor. Ama değişik dallardan sporcularla da konuşuyorum. Usain Bolt ile bir kez röportaj yaptım ki çok havalıydı. Birçok Avusturyalı kayakçıyla röportaj yaptım ama yine de benim tutkum ve sevgim tenis için. Novak, favorim. Roger Federer’le Labour Cup'ta röportaj yapacağım ve bunu yapmak için çok heyecanlıyım. Farklı görüşlere sahip olan insanları dinlemek her zaman ilginç. Sıradan cevaplar vermeyen insanlar yani… Öbür türlüsü çok sıkıcı…  Gençlerde Yannick daha dürüst şekilde kendisini ifade ediyor. Kadınlar ise Irina Sabalenka, o da her soruya dürüst ve esprili şekilde yanıt verir ve bence bu harika bir şey.  Iga aşırı kontrollü konuşur,  biraz daha heyecan verici olabilir yani… . Cevapları genellikle hep aynı.

 

Barbara Schett kimdir?

Avusturya'nın en başarılı tenisçilerinden biri Barbara Schett…  Döneminde Serena William ve Martina Hingis gibi isimlerin rakibi olan Schett’in teklerde 3, çiftlerde ise 10 WTA şampiyonluğu bulunuyor. Profesyonel tenis kariyerini 2005 yılında sonlandıran Schett, daha sonra Eurosport’ta tenis yorumcusu ve sunucu olarak görevine başladı. Schett'in tenis hakkında geniş bilgi birikimi ve enerjik sunumu, onu kısa zamanda bu alandan da popüler hale getirdi.  Eski tenis yıldızı ve antrenör Josh Eagle ile evli olan Schett’in Amerika Açık Turnuvasına dair exclusive röportajlarını Eurosport’ta izleyebilirsiniz.

 

HAFTA