Rönesans dönemi

2010 yılına kadar yok olma tehlikesiyle iç içe olan Türk kahvesi, o yıldan itibaren firmaların seri bir şekilde Türk kahve makinesi üretmesiyle birlikte Rönesans dönemi yaşamaya başladı. Halen yükselişte olan Türk kahvesi trendi, hazır kahveyi solladı. Kahve severler,  bu yıl da 5 Aralık’ta Türk Kahvesi Günü’nü kutlamaya hazırlanıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Rönesans dönemi

Özge Yavuz

5 Aralık 2013’te Unesco’nun ‘İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi’ne girmeyi başaran Türk Kahvesi, o günden beri tam anlamıyla Rönesans dönemini yaşıyor. Bu listeye giren ilk kültür içeceği olan Türk kahvesi, 2013’e kadar deyim yerindeyse yok olma tehlikesiyle karşı karşıya idi. Kolay hazırlanması nedeniyle  tüketicilerin daha çok tercih ettiği hazır kahveler, Türk kahvesini tahtından indirmiş, büyük bir hızla Pazar payı kapmaya başlamıştı. Türk kahvesinin cezveyle pişirilmesinden dolayı geçen uzun süre ve bunu yapabilen bir yetenekli kişinin gerekmesi, profesyonel mekanlardan Türk kahvesini uzaklaştırmıştı. Bu mekanlarda ya filtre kahve yapılıyor ya da hazır kahve kullanılıyordu. 2010’lu yıllarda küçük ev aletleri firmalarının pazara sunmaya başladığı, kullanımında hiçbir özel yetenek gerektirmeyen kahve makinelerinin yaygınlaşması Türk kahvesi için Rönesans dönemini başlatmış oluyordu. Türk kahvesinin yok olma tehlikesine karşı bu yıllarda kurulan Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği de, aynı amaca hizmet ediyordu. Derneğin Yönetim Kurulu Üyesi Osman Serim, “Türk kahvesi uçurumun kenarından döndü” derken, karşılaşılan tehlikeyi anlatıyor. Bugün gelinen noktanın oldukça iyi bir seviyede olduğunun altını çizen Serim, Türk kahvesinin gelişimini anlattı:

Tüketimde yükseliş sürüyor

“Derneğimizi kurduğumuz 2010’lu yıllarda, gerçekten bilhassa profesyonel mekanlarda Türk kahvesi yapılmıyordu. Türk kahvesi, makineler olmadığı için o zaman, cezvede yapılıyordu. İnsanlar da bir çalışanı sadece Türk kahvesi yapması için 10 dakika vermek istemiyordu. Ofislerde de yapılmıyordu, çünkü onu yapmak için bir kişi ve özel beceri lazımdı. Dolayısıyla biz derneği onun için kurmuştuk. Süratle yabancı kahvelere en başta da hazır kahvelere doğru yöneliş vardı. Fakat Türk makinelerinin devreye girmesi, bunun hem kolay, herkesin kullanabileceği bir makine olması ve bir beceri gerektirmemesi gibi nedenlerde Türk kahvesi bir Rönesans yaşadı ve yaşamaya da devam ediyor şu anda.” Türk kahvesi tüketiminde azalma yerine artış söz konusu şu anda. Ancak diğer kahve çeşitlerinde de artış var. Genel olarak kahve alışkanlığı dünyada ve Türkiye’de artıyor. Osman Serim, “Verilen rakamlara göre bizim alafranga cafe dediğimiz tarzda yılda sadece İstanbul’da 200 tane şube açılıyor. Kahve konusunda tüketimde çok önemli gelişme var. Türk kahvesi de bundan nasibini alıyor.

Siz gün boyunca değişik vesilelerle birkaç kahve içebilirsiniz, onlarda da bir ya da iki tanesi de Türk kahvesi olabilir. Türk kahvesi şu anda yok olma riski taşımıyor” diyor.

Ekonomik değeri fazla

Kahve, dünya genelinde 100 milyar dolarlık bir ekonomiyi temsil ediyor. Bu açıdan petrolden sonra dünyada en çok ticareti yapılan ürün olduğu kabul ediliyor. Türkiye’de tüketim ICO (Uluslararası Kahve Organizasyonu) verilerine göre yıllık 100 bin ton. Kişi başı tüketim ise son 5 yıldır her sene ortalama yüzde 20 artıyor. Bugünkü rakam  kişi başı tüketimin 1 kg civarında olduğunu gösteriyor. Rakamın 2002’de sadece 200 gram olduğunu açıklayan yetkililer, Türk kahvesine olan ilginin arttığını vurguluyor. Tüketimin artmasında makinelerin ortaya çıkmasının yanı sıra kahve zincirlerinin de çoğalması etkili oldu. Türkiye’de yerli yabancı yüzlerce kahve zinciri açılmaya başlandı. Bir sosyalleşme merkezi olarak da görülen bu kafeler, insanların buluşma noktası haline geldi. Son 15 yılda hızla gelişen kafe kültürü Türkiye’yi sardı. Bugün 60’ın üzerinde yerli, 10 civarında da yabancı kahve zinciri markası var. Sadece İstanbul’da binin üzerinde kahve mağazası olduğu belirtiliyor. Türkiye genelinde ise kafe sayısının 2 bin olduğu söyleniyor. Bunun dışında son yıllarda restoran ve otellerde de Türk kahvesi tüketimi artıyor. Kahve zincirlerinin yarattığı istihdam da önemli. Her bir mağazada ortalama 3 baristanın çalıştığı düşünüldüğünde sadece İstanbul’da 3-4 bin kişi bu alanda görev yapıyor. Garsonlarla birlikte rakam 10-15 bini buluyor. Tahmini olarak Türkiye genelindeki istihdam rakamının ise 20 bin kişi olduğu belirtiliyor.

 

 

 

HAFTA