Rekorum kırıldığında omuzlarımdan yük kalktı       

Paris Olimpiyatları’nda altın madalyaları kim alır, hangi sporcular yıldızlaşır? Sporcularımız podyumda yer alır mı? Bu soruları ve daha fazlasını zoom üzerinden sohbet etme şansı bulduğumuz, atletizmin gelmiş geçmiş en ünlü isimlerinden25 sene İngiltere 400 metre rekorunu taşıyanIwan Thomas’a sorduk.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Rekorum kırıldığında omuzlarımdan yük kalktı       

ASLI BARIŞ

Olimpiyatlarda yarışan genç sporculara ne tür tavsiyeler verirdiniz?

Dürüst olmak gerekirse, ilk ve en önemlisi sağlıklı kalmaya çalışmaktır. Belki kulağa saçma gelecek ama bir mide virüsü, soğuk algınlığı veya hafif bir sakatlık bile sizi engelleyebilir. Önümüzdeki on gün içinde antrenmanda performansınızı artıracak hiçbir şey yapmayın. Yalnızca aptalca bir şey yapıp yaralanarak performansınızı olumsuz etkilersiniz. Sadece form tutun, bacaklarınızı çalıştırmaya devam edin, bol bol esneme yapın, iyi beslenin ve uyumaya çalışın. Olimpiyatların yarattığı şov dünyasının dikkatinizi dağıtmayın. Çünkü gerçekten çılgınca bir atmosfer var orada. Sadece sakin kalmaya çalışın ve bu zamana kadar yaptığınız tüm çalışmalara güvenin. Odaklanıp rahatlayın.

Siz atletizmin  ‘rock yıldızları’ndandınız… Bir sporcunun sizin gibi Olimpiyatlarda nam salması, dünyaca ünlü olması için ne gerekiyor?

Onlara söyleyeceğim şey, biraz kişiliklerini göstermekten korkmamaları… Çünkü insanlar bunu seviyor. Biz gençliğimizde Daley Thompson gibi biraz asi, biraz marjinal olan insanlarla büyüdük. Sorun şu ki, günümüzde birçok sporcu medya konusunda çok ‘bilgili’ ve kontrollü.  Podyuma çıkıyorlar, rutin konuşmaları yapıyorlar falan… Biraz karakter göstermekten zarar gelmez. Podyumda ağlamak istiyorsanız ağlayın, öğretmeninize teşekkür etmek istiyorsanız edin veya gidip kalabalıktaki birine sarılmak istiyorsanız yapın. Rakipleriniz hakkında atıp tutun demiyoruz ama ikili rekabetler de taktir toplar,  gazeteciler ve halk tarafından ilgi görür. Bu yüzden bence sporun ilk ve en önemli ihtiyacı sporcuların önemli anlarda karakterlerini sergilemesi ve sessiz kalmamalarıdır. Bu onların parlamak için fırsatlarıdır.

Bir söyleşinizde 90'ların bir atlet olmak için mükemmel bir dönem olduğunu söylemiştiniz. Demin atletlerin ‘kontrollü’ tavrından bahsettiniz.  Sosyal medyanın ve sürekli göz önünde olmanın, marka elçisi olmanın oyunu bozduğunu düşünüyor musunuz?

Benim koştuğum dönemde sosyal medya olmadığı için şanslı hissediyorum çünkü bu baskılar yoktu. Ve evet, bizim de parasal kaynaklarımız vardı. Ama bireysel sponsorluklar bu kadar yaygın değildi. Rol model olmak durumunda da değildiniz... Hepsinin birden bire asi olup kötü şeyler söylemesi gerektiğini söylemiyorum. Ama biraz karakter, tavır gösterilse fena mı olur? Olimpiyat Oyunları'ndan sonradan hatırlananlar, iz bırakanlar her zaman altın madalya alan sporcular değil.  Örnek vereyim: Yüzücü Eric Moussambani… Farklı nedenlerle hatırlanan karakterleri var. Ve bence eğer podyuma çıkarsanız ve röportaj yapılırsanız, sadece kendiniz olun. Tabii ki belli bir dereceye kadar kötü bir şey söylemek istemezsiniz ama sadece kendiniz olun ve biraz duygularınızı gösterin. Bence doğru dengeyi bulmak gerekiyor.

Usain Bolt bir şovmendi

1997’de Dünya Atletizm Şampiyonası'nda 44.36 saniyelik derecesinizle 400 metre rekorunu kırdınız. 25 yıl boyunca sizi geçen olmadı. Bu rekor 2022 yılında 44.35 saniyelik derecesiyle Matthew Hudson-Smith tarafından kırıldı.  Neler hissettiniz? Rekorlarınızın genç sporcular tarafından kırıldığını izlemek zor mu?

Hayır değil. Dediğiniz gibi 25 yıl boyunca rekoru elimde tuttum. Bu rekor başkası tarafından kırıldığında, aherkes rtık en hızlı olmadığım için üzüleceğimi varsaydı. Ama aslında omuzlarımdan bir yük kalktı. Çok mutlu oldum. Çünkü kariyerim birçok sakatlıkla oldukça kötü bir şekilde sona erince ne yapacağımı bilmediğim karanlık yıllar yaşadım, kimlik arayışına girdim… Basın toplantılarında insanlar beni "İngiliz rekorunun sahibi" olarak tanıttığında üzülüyordum. Çünkü artık ben o değildim.  Ve rekorum kırıldığında hayatımın o defterinin sayfasını kapatabilildim. Bir zamanlar iyi bir atlettim. Şimdi değilim. Ama bir babayım, sunucuyum, yazarım…. Bana dair daha pek çok şey var,  rekortmen atlet olarak anılmamak benim için bir sorun değil.

Paris Yaz Olimpiyatları’na dönersek… Favorileriniz kimler?

Atletizmi popüler kılan, öne çıkaran çıkaran herkes benim nezdimde harika. Mesela Noah Lyles. Onu seviyorum. Gerçekten bir havası var. Bir tavrı var. Hepimiz Usain Bolt'u özlüyoruz. Sporumuzu farklı bir şeye dönüştürdü çünkü bir şovmendi. Ama aynı zamanda çok başarılıydı. Ve Noah Lyles şu anda, özellikle geçen yıl Dünya Şampiyonası'nda üç altın madalya kazanmasıyla göz önünde, dört altın madalya hedeflediğini düşünüyorum. Tüm sporların bir süperstara ihtiyacı var ve onu izlemeyi dört gözle bekliyorum.

Şimdi sizin zamanınız

BMX Yaz Olimpiyatları’nda branş olarak yer almaya başladı. Atlet olmadan önce siz de bu sporla ilgileniyordunuz.  Küçüklüğünüzde BMX bir Olimpiyat branşı olsaydı, yine de atletizmle devam eder miydiniz?  

Kim bilir? Ama bu spor o zaman Olimpiyatlarda yer alsaydı, ben de 15 yaşında bırakmazdım. Eğer Olimpiyat sporu olsaydı, devam ederdim. Ama o zaman bir atlet olmazdım. Yani bilemiyorum. Ama BMX izlemeyi çok seviyorum, dokuz yaşımdan beri yaptığım bir şey olduğu için ne yaşadıklarını biliyorum. İzlemesi de çok güzel bir etkinlik. Olimpiyat sporlarından biri ve tehlike unsuru var, birçok şey ters gidebilir. Ve rakiplerinizin sonucu etkileyemeyeceği sporlar değil çünkü çok fiziksel. Bu yüzden bence bir seyirci olarak BMX gibi sporlar Paris'te gerçekten iyi iş yapacaktır.

Türkiye, Paris’e 16 atlet gönderiyor. Sporcularımızı nasıl değerlendirirsiniz, onlara nasıl tavsiyeler verirsiniz?

Orada olan herkes orada olmayı hak ediyor. Yani seçilen sporcularınız, orada olmaları için gereken kriterleri, yeterlilik standartlarını karşılamışlar. Hepsi harika sporcular. Yani bir kez daha altını çizeyim, mesele bu fırsatı değerlendirmekle ilgili. Pek çok ülke için ulusal spor futbol. Ve futbolun popülaritesiyle rekabet etmek çok zor. Olimpiyatlar bu yüzden çok özel, hayatında futboldan başka hiçbir spora ilgi duymayanlar bile, dört yılda bir Olimpiyatlarda atletizm gibi farklı spor dallarını izliyor.  Bu yüzden sadece ülkenizin sporcularına değil, Olimpiyatlara giden tüm sporculara şu mesajı vermek isterim:  Şimdi sizin zamanınız. Bu yüzden, kazanın, gülümseyin, duygularınızı gösterin ve dünyanın sizi tanımasına izin verin.

400 metrenin altın çocuğu

Thomas, 1990'ların sonlarında ve 2000'lerin başlarında 400 metre koşusunda büyük başarılar elde etti. 1998 yılında Avrupa Şampiyonası'nda 400 metre bireysel dalda altın madalya kazandı. 1996 Atlanta Olimpiyatları'nda Britanya 4x400 metre bayrak takımının bir parçası olarak gümüş madalya kazandı. Ayrıca 1997 Dünya Atletizm Şampiyonası'nda Britanya bayrak takımının bir üyesi olarak gümüş madalya kazandı.

HAFTA