Özümüzden dönmeden ilerlemek gerekiyor
Kanadalı yeteneklerden müzisyen Charlotte Cardin, 99 Nights albümünün turnesi kapsamında İstanbul’a geliyor. Öncesinde, müzisyen Hafta’ya konuştu.
ECE ULUSUM
Kanada’nın öne çıkan yeteneklerinden Charlotte Cardin, güçlü vokali, içten şarkı sözleri ve özgün tarzıyla müzik dünyasında kendine sağlam bir yer edindi. 99 Nights adlı yeni albümünde, bir dönemin kapanışını ve yeni bir başlangıcın coşkusunu anlatan sanatçı, bu süreçte hem sanatsal hem de kişisel bir yolculuk yaşadı. Şarkılarında, cesurca kendi kırılganlıklarını paylaşarak dinleyicileriyle samimi bir bağ kuran Cardin, bu bağlantının kendisi için ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Sahne performanslarında da bu içsel yolculuğunu izleyicilere açarak derin bir deneyim sunan Charlotte Cardin, 21 Kasım akşamı, Charm Music Türkiye organizasyonuyla Volkswagen Arena’da olacak. Müzisyenle öncesinde yazıştık, konu sektörel konulara gelince de biraz dertleştik.
Turun ve albümün ismini ‘99 Nights’ olarak belirlemenin hikayesi nedir?
Albüm bir yaz boyunca yaratıldı, bu da yaklaşık 99 geceye denk geliyor.
‘Confetti’ ve ‘Jim Carrey’ gibi şarkılarda, içsel yolculuğunuzu keşfediyorsunuz. Özellikle ‘Jim Carrey'de ego hakkında düşüncelerinize yer veriyorsunuz. Bu şarkılar, hayatınızda ve sanatınızda nasıl bir değişimi temsil ediyor?
‘Jim Carrey’ şarkısı, sanatımdaki stil açısından bir değişim oldu çünkü rock sound’ları ve şarkılarımda daha önce kullanmadığım bir bağırma tarzını keşfetmek istedim. Bu şarkılar stil olarak bir değişimdi ancak yazması çok eğlenceliydi çünkü çok kişisel bir yerden geldi, ama aynı zamanda çok eğlenceli ve hafif bir prodüksiyonla inşa edildi.
Turnede yalnızca şarkılarınızı değil, aynı zamanda bu duygusal yolculuğu da dinleyicilerle paylaşıyorsunuz. Kendinizi sahnede bu kadar samimi bir şekilde açmak nasıl hissettiriyor? Dinleyicilerimle olan bağım benim için en önemli şey, çünkü müziğimi dinleyen ve konserlerime gelen insanlar olmasa, müzik yapmamın bir anlamı kalmaz. İnsanlarla bağ kurmak için müzik yapıyorum. Dinleyicilerime minnettarım. Hayatta yaptığım en özel şey canlı performanslar, çünkü sevdiğim işi yapmama olanak sağlayan insanlarla bağlantı kurmama yardımcı oluyor.
Bu turne Kanada’dan başlayarak geniş bir kitleye ulaşıyor. Sizce bu turne Kanada müziği ve sanatçıları için nasıl bir mesaj veriyor? Kanada müziğinin uluslararası sahnede yer bulması hakkında ne hissediyorsunuz?
Müziğimi bu kadar çok kişiyle paylaşabildiğim için gerçekten özel bir durum. Daha geniş kitlelere ulaşmaya ve bu müzik aracılığıyla diğer insanlarla bağlantı kurmaya devam etmek istiyorum. Hep sınırları aşan müzik yapmak istedim. Hangi dili konuştuğunuz fark etmeksizin. Müziğin kendisi bir dil ve nerede yaşarsanız yaşayın, o duyguları paylaşabilirsiniz. Farklı dillerde müzik dinlemeyi her zaman sevdim. Müziğimin de insanlar üzerinde böyle bir etki yaratabilmesi, onlarla Fransızca ve İngilizce olarak dünya genelinde müziğimle bağlantı kurmak bir onur.
Keşfetmek arayışın bir parçası
Müziğinizde güçlü bir samimiyet ve açıklık hissi var. Şarkılarınız hem kırılganlığı hem de kendine güveni yansıtıyor…
Yıllar geçtikçe, şarkılarımda ne kadar kırılgan ve gerçekçi olursam, dinleyicilerimin de o kadar çok bağ kurduğunu fark ettim. Bazen daha eğlenceli olmak istiyorum ve daha az kırılgan bir yerden gelen bir şarkı yazıyorum, ancak bu tür şarkılar asla en çok bağ kurulan şarkılar olmuyor. Bir sanatçı olarak sorumluluğumun, bu kırılgan şeyleri paylaşmak olduğunu düşünüyorum. Bazı şeyleri dile getirme cesareti gösteren sanatçılara minnettarım, bu cesaretleri beni anladıklarını hissettirdi. Ben de bu görevi başkaları için yapmam gerektiğini düşünüyorum. Belli konuları müziğim dışında iletişim kurarak ifade edemem, bu yüzden şarkılarımda bahsetmek doğal geliyor. Dinleyicilerimle bu hikayeleri paylaşabildiğim için çok minnettarım ve bu kırılgan yanlarıma bağlanmaları beni daha fazlasını paylaşmaya teşvik ediyor.
Kariyerinize baktığımızda farklı türler ve müzikal yaklaşımlarla denemeler yaptığınızı görüyoruz. Bu, kendi sesinizi bulma çabasının bilinçli bir arayışı mı yoksa doğal bir evrim mi?
Bence ikisinin bir karışımı. Kendi sesimi bulmak her zaman farklı sanat ve müzik türleriyle çalarak ortaya çıktı. Farklı müzik tarzlarıyla çalmak, bugün olduğum sanatçı olarak büyümemde güçlendirici bir yol oldu. Sanatçı olarak büyümeye devam etmek istiyorum. Bu benim için yeni şeyler denemek, konfor alanımın dışına çıkmak ve keşfetmekle geliyor. Keşfetmek, hem güçlendirici bir süreç hem de arayışın bir parçası.
Müzik endüstrisindeki kadınlar genellikle hem yaratıcı hem de endüstriyel engellerle karşılaşıyor. Müzik dünyasında bir kadın sanatçı olarak sizin için önemli olan duruş nedir?
Müzik endüstrisi bugün de erkek egemen bir iş alanı. Kadın olarak hem sahnede hem de sahne arkasında temsil edilmediğimiz bir gerçek. Ekibimde güçlü kadınlara sahip olmak ve diğer kadın sanatçılara destek vermek benim için gerçekten önemli. Kadın olarak üzerimizdeki baskılar ve toplumsal beklentiler arasında özümüzden ödün vermeden ilerlemek gerekiyor.
Müzikal ifadeniz, özgür ruhlu ve güçlü bir kadın kimliğini yansıtıyor. Kadınların genellikle belirli rollere sıkıştırıldığı bir ortamda, bu özgürlüğü kendinizi ifade ederken nasıl koruyorsunuz? Kendi tarzınızı yaratma sürecinde nelerle karşılaştınız?
Müzik yazmak, birçok yükten kurtulmama yardımcı oluyor ve bu yüklerin çoğu kadın olarak üzerimizdeki toplumsal baskılardan kaynaklanıyor. Bu yüzden, benim için bu tür şeyler hakkında şarkılarımda konuşmak çok doğal, çünkü benim için önemli olan şeyleri konuşuyorum. Kadın olarak üzerimdeki baskılardan her zaman etkilenmişimdir. Bu konuda söylenecek çok şeyim var çünkü hâlâ beni etkiliyor.
Endüstrinin ticari talepleri ile sanatsal özgürlüğünüz arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz?
Ticari beklentileri pek düşünmemeye çalışıyorum; hayranlarım bana çok fazla destek vererek yaratıcı özgürlüğümü sağladılar.