Özgüvenli olmak için reddedilmek gerekir

Özgüven, kişinin kendini sevmesi midir yoksa konfor alanının dışına çıkıp, yapılması zor olanı denemesi mi? Gerçek özgüven, reddedilme korkusuna rağmen ilerlemektir…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Özgüvenli olmak için reddedilmek gerekir

TUNÇ DİPTAŞ

Hiç kuskusuz kurumsal kariyerimin en zor günleriydi.

Uzun süre işsiz kaldıktan sonra Amerika'nın Colorado eyaletinde bir finans kurumunda yatırım danışmanı olarak iş bulmuştum. Kısa bir mutluluk yaşadıktan sonra işin bir parçası olan yeni müşteri bulma sürecini öğrenmeye başladım.

Her gün ev ev, kapı kapı dolaşarak yeni müşteriler bulup yeni hesaplar açmam gerekiyordu. Bu süreç firma kültürünün bir parçasıydı ve buna uymak zorundaydım.

Sokaklarda tedirgin bir şekilde dolaşmaya, kapıları çalarak yeni insanlarla tanışmaya başladım. Amacım, müşterileri hesap açmaya ve ardından yatırım yapmaya ikna etmekti, böylece benden beklenen hedeflere ulaşacaktım.

Her kapıyı çaldığımda kalbimin hızla atışını duyuyor, reddedildikçe kendime olan özgüvenimin gitgide azaldığını hissediyordum.

Reddedilme korkusunu en üst düzeyde hissederek güne başlıyor, günü yüzüme kapanan kapıların etkisiyle özgüvenimi yitirmiş bir şekilde bitiriyordum.

Başlangıçta, her kapının ardında reddedilme olasılığını düşünmek beni gerçekten tedirgin ediyordu. Birkaç gün geçtikten sonra moralim bozulmuştu ve özgüvenim sarsılmıştı. Ancak bu deneyim benim için bir öğrenme süreciydi.

Zamanla, reddedilmeyi daha doğal karşılamaya ve bu süreçten dersler çıkarmaya başladım. Her ne kadar hoşlanmasam da pes etmedim ve her kapıyı çalmaya devam ettim. Her ret cevabı, bana daha fazla öğrenme ve gelişme fırsatı sundu.

Sonuç olarak, azim ve kararlılıkla yıl sonunda hedeflerime ulaşmayı başardım. Bu süreç, kişisel olarak büyümeme ve kendimi geliştirmeme olanak sağladı. Reddedilme korkusunu aşarak daha özgüvenli biri olmayı öğrendim.

Özgüven, kişinin kendi değerine duyduğu inanç ve içsel güven duygusudur. Son zamanlarda, özgüvenin temelinde insanın kendini sevmesi gerektiğine dair bir söylem yaygınlaştı. Kişisel gelişim kitaplarında ve sosyal medyada, öz-sevgi ile özgüvenin birbiriyle ilişkili olduğu ve birbirini desteklediği vurgulanıyor.

Oysa özgüveni oluşturan, insanın kendisini sevmeye çalışması değil, az önce verdiğim örnekte olduğu gibi konfor alanının dışına çıkıp, yapılması zor olanı denemesidir. Reddedilme korkusuna rağmen ilerlemek, gerçek özgüvenin oluşmasını sağlar.

Satış yapması için işe alınan fakat bir türlü telefonun tuşlarına basıp potansiyel müşterileri arayamayan çalışanın, aklında iş fikriyle dolaşıp bu fikrini hayata geçiremeyen girişimcinin, patronuyla terfi ya da maaş artışı için konuşamaya cesaret edemeyen yöneticinin, iş görüşmesine girip gerginlikten dolayı kendini anlatamayan beyaz yakalının en büyük çekincesi reddedilmek korkusudur.

Uzun yıllar ayni firmada, aynı pozisyonda çalışıp her gününü şikâyet ederek geçirenlerin, her sabah kalbinde tarif edemediği bir boşlukla uyanıp bunu değiştirmek için çaba harcamayanların, aynaya baktığında anlamsızlık duygusunu hissedip yeni limanlara yelken açamayanların içinde de de reddedilme korkusu bulunur. Bu korkuyu yenmeden özgüven geliştirmek, başarılar elde etmek mümkün değildir.

‘Martı Jonathan’ kitabının yazarı Richard Bach ünlü bir yazar olmadan önce 18 kez reddedilmişti. Farelerle dolu bir garajda ‘Miki Fare’ çizgi kahramanını yaratan Walt Disney, şöhreti yakalayıncaya kadar birçok kere ret almıştı. Basketbol efsanesi Michael Jordan, lise takımı için yapılan basketbol seçmelerinde kısa boylu olduğu için takıma girememişti. Seri otomobil üretiminin yaratıcısı Henry Ford, bu başarıya ulaşmadan önce beş kez iflas etmişti.

Reddedilmek başarıya giden yolun yapı taşlarını oluşturur.

Reddedilmeyi göze alarak kendinizi geliştireceğiniz, özgüveninizi artıracağınız verimli bir hafta dileğiyle… 

HAFTA