Otomotivin yeni zirvesi: Bugatti Tourbillon

Maksimum hız 445 km/h… 2,0 saniyede 0-100 km/h için 1.800 HP’lik atmosferik V16 hibrit ile işte karşınızda mekanik bir şaheser…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Otomotivin yeni zirvesi: Bugatti Tourbillon

OKAN ALTAN

Pininfarina’dan Aston Martin’e tüm hiper elektrikli otomobil markalarının elektrikli altyapılarına mühendisliğini veren, tam elektrikli araçlar dünyasının en kreatif şirketlerinden Rimac, Bugatti markasını da çatısına alarak, Porsche ve VW Grubu ailesiyle adeta ‘nişanlanmış’tı… Şimdi bu birlikteliğin ilk ürünü, yeni nesil hiper otomobil olarak gösterilen Tourbillon’a, Bugatti’nin efsane QuadTurbo W16’sının yerine Cosworth ile birlikte geliştirilmiş 9.000 devir çeviren 1.000 HP 900 Nm’lik 8.3 lt atmosferik 90° V16 konuldu, fakat elektrik desteği de esirgenmedi… 

Veyron 2005’ten itibaren ve Chiron 2016’dan itibaren hiper otomobiller çağının hakimleri olduktan sonra; kurucusu Ettore’nin “Karşılaştırılabilirse, artık Bugatti değildir!” sözünü hatırlayan markanın yeni Başkanı Mate Rimac, otomotivin en üst örneği için üç yıl boyunca “Olabileceğin en iyisi”ni başardıklarını söylüyor.

Önde tümüyle tork vektörlemeli tekerlere 3.000 Nm dual 250 kW, arkada 250kW bir sabit mıknatıslı senkron PSM e-motor ve SiC Mosfets Inverter ile Bugatti’nin son şaheseri 1.800 HP seviyesinde gösterildi.

Yüksek performans direkt yağ soğutmalı ve olası dişli kombinasyonunda daha yüksek esneklik sağlayan E-Synchro 8-ileri çift kavramalı DCT uzunlamasına şanzımanı ile 2.500 Nm torka kadar elektronik sınırlı kaymalı diferansiyeli de bu Fransız canavarının ultra yüksek mühendislikleri arasında…

0-100 km/h hızlanması 2,0 saniyeye indirilmiş olmasından başka; 0-200 km/h’ye 5 saniye, 0-300 km/h’ye 10 saniye ve 0-400 km/h’ye 25 saniyenin altında çıkabilme iddiasına da sahip… Boş ağırlığı 1.995 kg olan bu yeni Bugatti, 600 kW’ın üstünde güç çıkışına ve 800V mimariye sahip 24,8 kWh bataryasıyla 60 km tam elektrikli menziliyle de şehir merkezlerinde sessizce dolaşabilecek…

Şimdi; yüksekliği sadece 1.189 mm, genişliği aynalarla 2.165 mm, uzunluğu 4.671 mm olan muhteşem tasarıma sahip gövdesinin altında dingil mesafesinin 2.740 mm olduğunu belirterek, Tourbillon isminin gölgesindeki inanılmaz ayrıntılarına bakalım…

AŞIRILIKLARIN KOMPOZİSYONU

Bugatti tarihinde ekstrem mühendislik adeta bir gelenek… “Otomobil endüstrisinin zirvesi” unvanına sahip Bugatti, 3,8 milyon Euro karşılığında benzeri görülmemiş bir teknik heyecan fırtınası başlatıyor. 

Öncelikle Chiron’a göre 33 mm daha basık Tourbillon’un monokok yapısına sabit vidalanmış, çok şık kabuk formundaki çerçevesiz çok alçak karbon fiber koltuklarında herhangi bir mekanik veya elektrikli ayar mekanizması konulmamış, sadece direksiyon ve pedalların ayarlanabildiğini görüyoruz. 

Motoru çalıştırmak için eski karbüratörlü araçlardaki gibi önce jikleyi çekmek gerekirken; bu yepyeni hiper otomobilin analog konseptine tam uyumlu olarak espriyle düşünülmüş. Yuvarlak start düğmesi, parmak dokunuşuyla şeffaf orta konsoldan dışarı çıkıyor ve onu çektiğinizde ancak V16’nın canlanma seremonisi başlıyor. 

Şanzımanında da geri vites olmadığına şaşıralım! O görev, şeffaf orta konsoldaki küçük kristal camlı vites kolu ‘R’ konumuna getirildiğinde arka uçtaki şanzımana entegre e-motora verilmiş… Ekstra bir dişli olmadan, e-motorun arka tahrik millerini her iki yönde de döndürebilmesiyle geri manevra yapmak için yalnızca 24.000 devirli P2.5 e-motoru çalması yeterli… Teorik olarak 240 Nm’lik bu e-motor ile Tourbillon ters yönde bile sprint atabilir.

Vites kulakçıkları taşıyan direksiyonun simidinin ortasındaki sabit göbek etrafında dönmesini, geçmişin bazı özel otomobillerinden hatırlasak da, analog otomatik İsveç saatlerine benzeyen göstergelerin popüler dijital animasyonlara değil, geleneksel hassas mekaniklere sahip olması da muhteşem!.. İnce safir kristalin arkasındaki titanyum ve yakut gibi değerli taşlar da taşıyan 600 ayrı parçalı pahalı mekanizma, ikisi büyük, üçü küçük yuvarlaklarda gözlerimizi kamaştırıyor. 5 ila 50 mikrometre toleranslarla üretilmiş, yüksek hassasiyetli üst üste dönen çarklar ve akrep-yelkovan gibi duran hız ve devir ibreleri mekaniğinin adeta bir mühendislik sanatı olduğunu ve tüm panelin tamamının 700 gram ağırlığında olmasını da hayretle izliyoruz.

400 km/h hızların üstüne çıkabilmenin, dış tasarımda da ayrı bir aerodinamizm sanatı gerektirdiğini aklımıza getirdiğimizde; her bir yüzey, her giriş ve her çıkıntının sürtünme ve aracı yere bastırma yüklerinde aşırı etkili olduğuna dikkat etmeliyiz. Çok ince bir işçilikle rüzgara takılmayacak tasarımda bunları başarabilmek de ayrı bir ustalık idi… 

Keskin kenarları olmayan yayalara karşı da güvenlik standartlarını karşılayan tasarımın en çarpıcı detayı ise, 2 metre uzunluğundaki motor-şanzıman bloğunun arkasında 11 dereceye kadar yükselerek Tourbillon'u 445 km/saat hızla yerde tutmaya yetecek kadar güç üretecek devasa karbon difüzör uzantısı… Arka kanadın uzatılmasına gerek kalmayacak şekilde yere basma kuvveti geliştirmek için arkaya doğru oluşan hacmi kullanan difüzörün aynı zamanda arkadaki katmanlı karbon çıtaları çarpışma yapısını da güçlendiriyor. 30 cm uzunluğundaki kanatçıkların, dişli kutusu mahfazasını 2 tonluk darbeye dayanarak koruması da, Bugatti patentindeki ilk fikirlerden…

Şerit takip asistanı yerine de küçük dış aynalarla yola hakimiyeti artırmak, uyarıcı sesler, kaporta parçaları ve şasenin membran olarak kullanılması, havanın arka motor bölmesine yönlendirilmesini sağlayan çok dar LED farlar, profilindeki ünlü ‘C’ yarığı, martı kanadı kapıları, VW Grubu dönemi modern zamanların üçüncü Bugatti’sini süslüyorlar. 

1.000 HP’lik doğal emişli V16 ve 800 HP’lik ekstra elektrikli hibrit gücüyle, 8 yıllık kariyerli 1.500 HP’lik Chiron ve 20 yıl önceki 1.001 HP’lik Veyron’un kalbi efsanevi W16'ya veda da ettiriyor. La Voiture Noire ve Mistral’i düşündüren arka stop çizgisi, önceki modellerden 13 cm daha uzun 4,67 metrelik boyu, kabinde tüm kontrollerin bulunduğu uzun omurga, istendiğinde orta konsolun üstünde ortaya çıkan bilgi ekranı, bakalım 2026 yılında teslimatlar başlayıncaya kadar daha da benzersizliğe doğru geliştirilecek mi?

 

 

 

 

 

HAFTA