Ölümsüzlüğe katlanmanın zorluğu
Star TV’nin yeni dizisi ‘Yüz Yıllık Mucize’, ekranda şu sıralar gördüğünüz gerilimli olaylardan farklı bir hikaye izleme fırsatı sunuyor.
Canan DEMİRAY
Ölümsüzlük kurguda ilgi çeken ve karşımıza sıkça çıkan temalardan biri. Gülerek izlediğimiz ‘Ölüm Kadına Yakışır’ filminde Meryl Streep ve Goldie Hawn gibi sonsuz yaşam iksiri peşinde koşanlardan, İskoçyalı Connor Mac- Leod gibi kılıç sallayanlardan, Marvel dünyasının uçan kaçan bir çok süper kahramanından, kader kurbanı olup bu yola giren vampirlere kadar kimler geldi kimler geçti gözlerimizin önünden.
‘Vampirle Görüşme’de küçük bir kız olan Claudia’nın ölümsüzlükle olan derdi, bir türlü büyüyememekti. Peki, kusursuz görünüyorsan mükemmel bir yaşta takılıp kalmanın ne sakıncası olabilir ki? Bunu düşünenler, Türkçe’ye “Ölümsüz Aşk” olarak çevrilen ‘The Age of Adaline’a bakmalı. Blake Lively’nin canlandırdığı, geçirdiği bir kaza sonucu 29 yaşından bir gün bile almayan Adaline karakteri, yıllar boyunca insanlardan mümkün olduğunca uzak, izole bir hayat sürmek zorunda kalıyor. Dünya değişiyor, sen aynısın, tanıksın, sevdiklerin azalıyor, değişiyor, sen uzaklaşıyorsun onlardan.
Sürekli vakitsizlikten şikayet edenler için ölümsüzlük müthiş bir fırsat. Dünya dönmeye devam ettiği sürece, hayatta ne yapmak istediğinize karar vermek için doyasıya zamanınız var. Bir doktor ve bilim adamı olarak ölümsüz olmak, bir çok çare üretebilmek demek. Teoride harika gibi görünse de pratikte bir sorun olduğu açık. Öyle ki, şu ana kadar ben ölümsüz olup da durumdan memnun olan bir karakterle hiç karşılaşmadım.
MİLLİ DUYGULARA HİTAP EDEN SAHNELER
Gelelim bizim ekranlarımıza. Star TV’nin yeni dizisi Yüz Yıllık Mucize, günümüzde 130 yaşına gelmiş, ölümsüz bir adamın hikayesini anlatıyor.
Birkan Sokullu’nun canlandırdığı ana karakterimiz Ali Tahir’le, bir gece, 1921’de Sakarya Meydan Muharebesinde tanışıyoruz. Her gün ölümle burun buruna olan askerler, cephede sevdiklerine mektuplar yazarken Miralay Ali Tahir askerlerine moral veriyor. Bizler, tarihte bu cephedeki muharebenin zaferle sonuçlandığını biliyoruz ama o gece silahlar yeniden patlamaya başladığında moral verdiği askerler gibi, Ali Tahir de vurularak şehit düşüyor. Ancak tam toprağa verilmek üzereyken olağanüstü bir şey gerçekleşiyor. Toprağın üstünü inceden kar tabakası kaplamaya başlarken, bembeyaz giyinmiş ak sakallı bir adam uzakta elinde bir testi ile beliriyor. Testideki sudan Ali Tahir’in yüzüne ve yarasına serpmesiyle bir mucize oluyor. ‘Game of Thrones’da Jon Snow’un ölümden dirişilini hatırlayabilirsiniz. Ali Tahir, bu sihirli su sayesinde hayata dönerek herkesi şaşırtıyor ve sevindiriyor.
Hikayenin bundan sonrasını günümüzden, geri dönüş sahneleriyle öğreniyoruz.
Cebinde askerlerinin mektuplarıyla cepheden zaferle İstanbul’a evine döndüğünde, annesini ve kız kardeşini kaybettiğini öğreniyor. Hüsran içindeki Ali Tahir, savaştaki başarısı nedeniyle Mustafa Kemal’in elinden İstiklal madalyasını aldıktan sonra Mustafa Kemal’le aynı kareye girdiği fotoğrafı görüyoruz. Burada da milli duygularımıza hitap eden bir küçük sevinç yaşıyoruz. Paşa Ali Tahir’i Almanya’ya ziraat eğitimi almaya yolluyor. Almanya dönüşünde Ali Tahir, Leyla adında bir kadınla evleniyor, mutlu çocuklu bir hayat yaşamaya başlıyor. Ancak zamanla herkes büyüyüp yaşlanırken o aynı kalıyor. Bu durum eşi Leyla’yı buhrana sokuyor ve intihar ediyor. Ali Tahir artık yapması gerekenin gizlenmek ve uzaklaşmak olduğunu düşünüyor. Sürekli isim ve kimlik değiştirerek yaşamını sürdürüyor. 1970’lerde Eşref adıyla yeniden ortaya çıkıyor ve bu defa da Süreyya adında bir öğretmenle evleniyor. Eşref’in bir sırrı olduğunu bilen meraklı Süreyya, bir süre sonra kocasının eski aile fotoğraflarını buluyor, sorgulamaya başlayarak aldatıldığını düşünüyor ve onu evden kovuyor. Eşref konağını karısı Süreyya’ya bırakarak açıklayamadığı sırrıyla 1980’lerde sırra kadem basıyor, sonra da öldüğü haberini ulaştırıyor.
YÜZYILLIK MUCİZENİN SONU GELİYOR MU?
‘Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi’ni hatırlayın. Ölümsüz değildi ama zaman onun için tersine işlerken sevgilisi Daisy’den daha genç kaldığı günlere geldiler. O, kaçınılmaz gerçeği kabul edip paylaşarak hayata devam etti. İzleyici olarak böyle olsaymış keşke diye içimizden geçerken, hikayede artık günümüze ulaşıyoruz.
Göcek’te teknede havalı ve yakışıklı eskinin Eşref’i son kimliği ile Kemal’i, 100 yıldır yaşadığı mucizeye bir son vermeye karar vermiş, bize dünyadaki son günü olduğunu söylüyor. O dirildiği günden beri deliksiz bir uyku uyuyamamış, her gece 02:28’de ani bir şekilde uyanmış ve bir gün bile yaşlanmamış. Gece o saatte de hayatına tek kurşunla son vermeyi planlıyor. “Bugün Aslında Dündü” filminde Phil anı yaşamayı kabullenerek hayata bağlanmıştı ama Kemal’i dünyaya bağlayan bir amaç olmadığını öğreniyoruz. Durum buyken o planını yapıyor ve vasiyetini güvendiği dostu, cephedeki askerlerinden birinin torunu olarak tanıdığımız, Necip Memili’nin başarıyla canlandırdığı Turgut’a bırakıyor. Ancak o son gün diye planladığı günde bir kadın ansızın hayatına giriyor.
Harika rolünde Ebru Şahin karşımıza çıkıyor. Eskinin avukatı yeninin taze yazar adayı, ilham peşinde Bedri Rahmi Koyu’na gitmeye çalışırken kaderin cilvesiyle yolda kalıyor ve kurtarıcısı olan Kemal karşısına çıkıyor. Görüntüsü genç, ruhu yaşlı centilmen Kemal beklenmedik şekilde karşısına çıkan bu hayat dolu kızla tüm gününü geçiriyor. Sohbet ederlerken Kemal ilham arayan Harika’ya kendi hikayesini bir başkasından duymuşcasına anlatarak genç kadının ilgisini çekiyor. Aradığı hikayeyi bulduğunu düşünen Harika bir yandan nişanlı olduğu için aralarındaki yakınlaşmadan suçluluk duyuyor. Kemal ilgisini belli ifade ediyor, genç kadının nişanlı olduğunu öğrense de bu onu bu durdurmuyor, yaşamına son vermekten vazgeçerek Harika’nın peşinden gidiyor.
DİKKAT ÇEKEN KÖTÜ ADAM KLİŞELERİ
Dizinin kötü adamları yok mu, var elbette. Kemal’in geçmişini sorgulayan, tehdit unsurlarını ilerleyen bölümlerde ne istediğini anlayacağız. Siz bu satırları okuduğunuzda oldukça heyecanlı gelişmeler beklenen dördüncü bölümü yayınlanmış olacak, henüz izlemeye başlamadıysanız rahatlıkla yetişebilirsiniz.
OGM Pictures’ın yapımı olan ‘Yüz Yıllık Mucize’nin yönetmeni Hilal Saral’ı Aşkı Memnu başta olmak üzere birçok yapımdan, senaryosunu kaleme alan Nuran Evren Şit’i de ‘Vatanım Sensi’n gibi unutulmaz dizilerden tanıyoruz, dolayısıyla emin ellerdeyiz. Aşk var, farklı dönemler var, iyi ve popüler oyunculardan güzel bir karma var. İlk bakışta dikkat çeken klişeler de var. Ancak karakterlere inancınız oluşmaya başladığında göze batmamaya başlıyor.
Aile için aşk üçgeni Süreyya-Kemal-Harika, Aşk-ı Memnu’nun Adnan-Bihter- Behlül aşkı gibi sürükleyebilecek mi, ailenin diğer fertlerinin sırları kimi nasıl etkileyecek zamanla göreceğiz. Ekranda bu sıralar gördüğünüz gerilimli hikayelerden farklı bir hikaye izleme fırsatınız var söyleyebilirim.