Ölüm bizi ayırana kadar!

Angelina Jolie ve Brad Pitt’I buluşturan 2005 yapımı ‘Mr&Mrs. Smith’ ile yeniden buluşmaya hazır mısınız? Sekiz bölümlük dizi bugün Prime Video'da başlıyor. Ama karşınızda bambaşka tonda bir yapım var. Üstelik tanıdık ve doğal gelen, bir o kadar da eğlenceli.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Ölüm bizi ayırana kadar!

Canan Demiray

Evli bir çiftin, birbirlerini öldürmek için tutulan rakip teşkilatlarda çalışan casuslar olduklarını fark etmesi denilince, Mr. & Mrs. Smith  ve elbette ilk olarak Angelina Jolie ve Brad Pitt geliyor akıllara. 2005’te bu iki karizmatik oyuncuyu ilk kez kamera karşısında bir araya getiren film, Pitt ve Jolie’nin ekrandan taşan kimyaları sayesinde hafızalara kazınmış, gişede başarıyı yakalamış, nitekim sonrasında da Brangelina doğmuştu.

İşte bu yüzden Mr. & Mrs. Smith’in bir dizi olarak ekrana geleceğini öğrenip afişini ilk gördüğünüzde şaşırmış olabilirsiniz. Böyle bir kimyaya karşı kim meydan okuyabilir? Ama karşınızda meydan okumaya niyetli kimse yok, bambaşka tonda bir yapım var. Üstelik tanıdık ve doğal gelen, bir o kadar da eğlenceli.

İki yalnız yabancıyla iş görüşmesi yaparken tanışıyoruz. Ortak yanları, adrenalin bağımlısı olmaları. Öyle olmasa yüksek riskli bir iş isterler mi? İşverenlerini tanımıyorlar, kod adı Company, yani Şirket. Önerilen işin çalışma saatleri esnek, risk de yüksek ama imkanlar şahane. Sağlam bir maaş, bol seyahat, NewYork’ta rüya gibi bir evde lüks bir yaşam. Yapmaları gereken ise bu eve yerleşip  evli rolü yaparak kendilerine verilecek görevi beklemeleri. Kabul edilmelerinin ardından onlar John ve Jane artık.

Geçmişlerini geride bırakıp görücü usulü evlenen bu çiftimiz, aynı çatı altına birbirleri hakkında hiçbirşey bilmeden giriyor. Parmaklarına taktıkları yüzük onların bağlılık yeminini temsil ediyor. Bir de minik not, bu sahte evlilikte ayrılık ancak ölüm ayırana kadar.

Yeni hayatlarına iki eşit birey olarak adım atıyorlar. Teşkilattaki patronlarına kendilerine seslenme şeklinden dolayı Hihi adını veriyor ve talimatlarını bekliyorlar. İki sıradan insan izliyoruz, konuşmaları doğal.  Bir yandan birbirlerini merak ederken diğer yandan kendileri hakkında neyi paylaşabileceklerine dair çekimselerler, bunun bir el kitabı yok, içgüdülerinin sesini dinliyorlar. John, daha güvenmeye ve iletişime açık, Jane ise daha ketum. Fragmanlara da yansıyan bir diyaloglarında Jane, John'a soruyor: "Başaramazsak ne olur sence?"

"Evliliği mi?" diye yanıt veren John’u "Görevimizi" diye düzeltiyor Jane. Öncelikler konusunda yaklaşım farklarını gösteren minik detaylardan biri.

Herhangi bir yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için Jane romantik bir ilişki beklentisi olmadığını söylüyor. İlişkilerini profesyonel tutma konusunda anlaşma bile yapıyorlar. Söylemesi kolay ama yapması o kadar da değil. Yaşadıkları gerilimli, ölüm kalım anları adım adım yakınlaşmalarına neden oluyor.

Her bölümde üstlendikleri görev, takım olabilmek ve yakınlaşmak için bir fırsat oluyor. Ama bir Bond, Mission Impossible’da izlediğiniz ajanlarlar  gibi organize oldukları söylenemez. Yetenekliler ama kusurları var. Üstüne birbirlerine karşı gerçek duygular beslemeye başlayınca, işler daha karmaşık hale geliyor.

İş ve evlilikten başarı kriteri zıt olursa

İşlerinde başarılı olmak için inandırıcı yalan söylemeleri şart. Ancak konu evlilikse çok iyi iki yalancı güven üzerine nasıl bir ilişki kurabilir? Rekabetçi kişiliği olan iki iş arkadaşı takım olmayı nasıl öğrenebilir? Takım olmak, evli olmak, belli bir ritme sahip olmayı gerektirirken  denge nasıl sağlanabilir? Çift olarak birlikte çalışmak her ne iş olursa olsun zaten pek kolay değilken, bir de iş rutinine patlayan nefessiz bırakan kovalamacalar ve birbirini kurşun yağmurundan koruma gibi sorumluluklar dahil olunca güven farklı şekilde inşaa ediliyor. Dizi, evliliği, ilişkinin küçük ayrıntılarını da ekrana getirerek anlatıyor. İlk kez birbirine 'seni seviyorum' demek, bir yatağı paylaşmak gibi özel anlardan, birlikte çamaşır katlamak, saçma gelebilecek alışkanlıkları keşfetmeye uzanan detaylar Smith’lerin yaşamından kesitleri oluşturuyor. Herkesin kendi doğrusunu kabul ettirme çabası, cinsellik, çocuk sahibi olma, kıskançlık hangi ilişkide tartışma konusu olmuyor ki?  Karşındaki kişi tarafından anlaşılmak, sevilip önemsenmek ve kabul görme ihtiyacı gibi beklentiler de her romantik ilişkide olduğu gibi Smith’lerin ilişkisini bir parçası. Bu beklentiler ucunda ölüm kalım olan rekabetçi işlerinin gölgesinde karşılanabilecek mi? İzlemelisiniz.

 

HAFTA