Nietzsche’den beri sorgulanan modern dünya
Bugünlerde, ‘Dünya Hiç Bu Kadar Dünya Olmamıştı’ kişisel sergisi ile Anna Laudel Düsseldorf’ta sanatseverlerle buluşan Hanefi Yeter, bir yandan da yeni eserlere konsantre olmuş durumda. “Bundan sonra ‘beden’ üzerine bir sergi yapmak istiyorum” diyen sanatçıyı, felsefik ve anatomik anlamda bedeni irdelediği eserleriyle görebiliriz...
GÜLSEREN ÜST POLAT
Son yıllarda eserlerinde, doğa-insan ilişkilerine ağırlık veren sanatçı Hanefi Yeter, çoğunluğu son iki yılda ürettiği eserlerden oluşan ‘Dünya Hiç Bu Kadar Dünya Olmamıştı’ sergisi ile bu kez Almanya’da buluştu sanatseverlerle. Modern dünyanın karmaşası ve insanın doğayla ilişkisinin bozulması gibi konulara işaret eden yeni sergisi aralık ayından beri Anna Laudel Düsseldorf’ta ziyarete açık. Yolunuz düşerse 8 Şubat 2025 tarihine kadar da bu sergiyi ziyaret edebilirsiniz. Nietzsche’nin ‘Böyle Buyurdu Zerdüşt’ kitabında anlatılanlardan esinlenerek insanın varoluşunu sorgulama çabasını ve modern yaşamın getirdiği yabancılaşmayı vurgulayan sergiyi Türkiye’de görmek için ise Eylül’e kadar beklemeniz gerekecek.
Sergi vesilesiyle Almanya’da olsa da sorularımızı yanıtlayan Hanefi Yeter, hem son sergisini anlattı hem de bundan sonraki çalışmaları ile ilgili ipuçları verdi.
Öncelikle serginizin temasından başlayalım. ‘Dünya Hiç Bu Kadar Dünya Olmamıştı…’ İsmi ipucu verse de yine de sizden duymak isterim, ne anlatıyorsunuz bu sergide? Tema nedir, verilen mesaj nedir?
Son yüzyılda, dünyamız tarihinde hiçbir zaman bu hızlılıkta değişimlere uğramamıştı. Görünüşte gelişme altında sözü edilen uygulamalar dünyamızın kirlenmesinin yanı sıra seller, yangınlar dünyamızın ısınmasına sebep oldular. O yüzden sergideki bazı resimlerle birlikte Nietzsche’nin bu cümlesiyle izleyicilere ufaktan uyarıda bulunmak istedim.
Yanılmıyorsam yeni eserlerinizin çoğunlukta olduğu bir sergi. Kaç farklı çalışmanızı görecek izleyiciler? Nasıl bir seçki?
Sergide yirmi civarında resimle on adet boyadığım seramikler yer alıyor. Seramikler Edremit’ten aldığım eski kullanılmış küpler, çömleklerden oluşuyor. Çömlekler insanoğlunun neredeyse varoluşundan bu yana hep yanı başında olmuş. Olmakta da devam eden en eski kullanım malzemesi.
Ne kadar zamandır hazırlanıyorsunuz sergi için?
Sergi çoğunluğu son iki yılda öğrettiğim işlerle oluştu.
İnsan figürleri ve doğa temsilleri genellikle eserlerinizin merkezinde yer alıyor. Bu sergide de yine doğa ve insan mı var merkezde?
Evet, son yıllarda doğa-insan ilişkileri işlerimde ağırlık basıyor. Bu sergide de öyle.
Genellikle izleyiciye dünyayı sorgulamaya teşvik eden temaları ele alıyorsunuz. Çoğunlukla aynı şeyi söylerken bunu her seferinde farklı eserlerle yapmak zor değil mi? Adına ilham ya da sizi besleyen o duygu diyelim… Nerden geliyor? Ne besliyor sizi?
Yaşadığımız dünya içinde vuku bulan olaylara az biraz duyarlı oldu mu insan, temalar kendiliğinden geliyor. Sanatçıya da kendi anlatım diliyle vurgulama kalıyor.
Dünya Hiç Bu Kadar Dünya Olmamıştı isimli serginizi Türkiye’de de görecek miyiz?
Bu sergide yer alan birkaç işi Bodrum Anna Laudel Galeri’de sergilemiştim. Daha kapsamlısını Eylül 2025’te Ankara’da Cermoderni’de sunacağız.
Modern dünyada adeta zamana karşı yarış veriyoruz. Bu hız, devinim her şeyin çok çabuk tükenmesi sanatçıları daha doğrusu yaratıcılıklarını nasıl etkiliyor sizce ya da etkiliyor mu?
Muhakkak ki bazı sanatçıları derinden etkiliyor. Sanatı bu gelişmenin dışında tutmak çok zor olsa gerek. Farklılıkları iyi gözlemler tetikler. Gözlemler de yerinde olursa etkisi de beraberinde gelir.
Çok uzun yıllardır üreten bir sanatçısınız. Geçmişten bugüne doğru bakıldığında sanatınızın nasıl evrildiğini düşünüyorsunuz? ‘Eskiden’ ve ‘bugün’ diyebileceğiniz değişimleriniz neler mesela?
Üretimin devamlılığı değişimi de içinde taşır. Üreten sanatçı sanatına karşı taşıdığı sorumluluk, üretiminde gelişip değişimine neden olur. Tabii ki hayatın etkileri de yanı başındadır.
Bundan sonra sırada ne var? Üzerinde çalıştığınız yeni bir sergi var mı?
Bundan sonra beden üzerine bir sergi yapmak istiyorum. Felsefik ve de anatomik anlamda bedenin irdelenmesi, sorgulanması olacak.
Anna Laudel Düsseldorf’ta sanatseverlerle buluşuyorsunuz. Dünyanın pek çok ülkesi ve şehrinde eserleri sergilenen bir sanatçısınız. Sanatın sözcüklere dayalı bir dili olmaması, kendi sözcüklerini kendi yaratması ve duygulara dokunması gibi bir gerçekliği var. Ne dersiniz dünyayı bugün olduğundan daha iyi bir yere dönüştürecek olan sanat olabilir mi sizce?
Sanat insanoğlunun hep yanı başında, insanın insan için olgusudur. Dünyayı değiştirmese de insanın ruhsal dünyasını iyileştirir, zenginleştirir, insancıllaştırır.