Müzik endüstrisinin haşin dünyası

Yıldız olmanın yükü, çarpık ilişkiler ve sansasyon…  Cannes Film Festivali'nde ilk iki bölümüyle prömiyer yapan ve 4 Haziran’da yayına giren ‘The Idol’, son dönemin en provokatif yapımlarından biri r. Ağır eleştirilere maruz kalan diziyi merak edenler için detaylar burada.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Müzik endüstrisinin haşin dünyası

Canan DEMİRAY

Yapım aşamasındayken gecikmeleri ve değişen yönetmeni ve fragmanlarıyla gündeme gelmişti. Geçtiğimiz Mart ayında ise Rolling Stone, farklı kaynaklardan aldığı bilgilerle, prodüksiyonun abartılı miktarda fiziksel ve cinsel şiddet içerdiği ve yapımın fena şekilde yoldan çıktığını yazınca gerilim arttı. Ekip dergiye yanıt verip savundu elbette ama ciddi bir de merak uyanmış oldu. Haklılar mıydı, sarsıcı bir hikaye yaratma vaadini yerine getireyim derken ipin ucu kaçtı mı?

Jocelyn ile yeni albüm kapağı için fotoğraf çekiminde tanışıyoruz. Fotoğrafçı farklı duygularla girmesi için komut veriyor o da harfiyen uyuyor. Son karedeki gözyaşları belki de tek gerçek olanı. O  Amerika'nın en büyük pop yıldızı. Ancak annesini kanserden kaybedip siniri krizi geçirerek konser turunu yarım bırakınca kariyeri ciddi bir darbe almış. Jocelyn zirvedeki yerini korumak, hayranlarına burdayım demek  için geri dönmek zorunda. Bu çabasının destekçileriyle de hızla tanışıyoruz. Etrafında kalabalık bir ekibi var, ne de olsa yıldız olmak bir ekip işi. Menajeri,plak yapımcısı, pr’cısı, asistanı iş başında. Fotoğrafta memeleri görününce bile menajeri ve plak yapımcısı bunda hiç sakınca görmüyor, ne de olsa çıplaklık her zaman satıyor. Üstelik Jocelyn'in henüz çıkarmadığı hastane bilekliği de o çıplaklıkta apaçık fotoğrafa yansıyor. Bu da çıplaklıkla birlikte psikolojik sorun sahibi olmak seksapelini arttırdığı düşüncesini destekliyor.

Joceyln’nin en yakın arkadaşı, asistanı. Yakın desem de aslında gerçek yakınlık kuracağı kimse yok, çevresindeki herkes maaşa bağlı ve ona da finansal bir ürün gözüyle bakıyorlar. 

Star’ımız çekim ve dans provaları arasında keyifsizce dolanırken Twitter’da yayılan müstehcen bir fotoğrafından habersiz. Yeni bir sinir krizi geçirmesine yol açacağı endişesiyle ekip kendisinden saklamaya ve konuyu onun aslında bir “kurban” olduğuna çevirmeye çalışıyorlar. Bir yandan Vanity Fair dergisi için röportaja gelen Talia onu kışkırtmaya çalışıyor.

İşte böyle yorucu ve gergin bir günün ardından kafa dağıtıp dans etmek için gittiği kulüpte olaylar gelişiyor. Hala dans koreografisini dünmüş gibi hatırladığım ergenlik günlerimin hiti "Like a Prayer" ile dans pistinde coşan Jocelyn, kulübün sahibi Tedrosla tanışıyor. Dans sırasında yakınlaşmaları Tedros’un “Tehlikelisin, insan sana nasıl aşık olmaz ki”  demesiyle perçinleniyor. Biri bana bunu deseydi sanırım hızla olay yerinden uzaklaşmıştım. Ancak bir şekilde Jocelyn Tedros’tan etkileniyor. Onu yeniden görmek için evine davet etmek istediğinde asistanı uyarıp “tecavüzcü kılıklı” olduğunu söylediğinde bile zaten bundan hoşlandığını söylüyor. O kadar bıkkın ki  "sıçan kuyruklu" diyerek ezse de adam gösterdiği ilgiyle onu etkileyebiliyor.

“Ünlüysen sana herkes yalan söyler”

Yeni parçası “World class sinner”  herkes onu pohpohlasa da Joceyln’in bir türlü içine sinmiyor. Parçayı evine davet ettiği Tedros’a da dinletiyor. Tutunacak bir dal arıyor Jocelyn ama bu dal bu yeni tanıştığı şu adam mı? Tedros onu bu uyuşuk halinden ayılması ve söylerken hissetmesi tavsiyesini verdikten sonra kuracakları garip ilişkinin bir işareti olan tuhaf erotik bir sahneyle gerilim dozu artıyor. Jocelyn belli ki artık Tedros’un yörüngesinde ve bu onu hangi yöne sürükleyecek devamı ise sonraki bölümlerde.

Jocelyn’in fotoğraf çekiminde de üstünde olan kırmızı ipek ve siyah dantel detaylı sırtı açık sabahlığı daha sonra Tedros’u eve davet ettiğinde de üstünde görüyoruz. Bu imaj için efsane yıldız Marilyn Monroe’nun gardrobundan ilham alınmış. Zengin ve ünlülerin portre fotoğrafçısı olarak bilinen Slim Aarons’un Monroe’yu hayranlarının mektupları arasında kırmızı saten sabahlığıyla ölümsüzleştirdiği o poz Jocelyn’in de aklımızda kalacak görüntüsüne esin kaynağı olmuş.

 Canım Britney sen neler çektin

Idol, bir zamanlar dünya çapında parçalarıyla listeleri zorlayan, danslarıyla milyonları arkasından sürükleyen ve özel yaşamıyla gündemden düşmeyen Britney Spears’in hayatını anımsatıyor mu? Evet. Ancak benzer yönler olsa da dizi gerçek bir hikayeye dayanmıyor.  Sektörün klişe karakterleri, özünde kendine güvensiz takdir beklentisiyle yaşayan bir yıldız daha ayakta kalmaya çalışıyor ve onun gibilerini verilecek örnek çok. Her zaman cinsel taciz olmasa da herkesi etkileyebilecek duygusal taciz de böyle hassas sanatçıları fazlasıyla yıpratıyor, depresyon ve kötü kararlarla gelen bağımlılıklar da bir çoğunun sonunu hazırlıyor.

Daha yetişkinler için “Euphoria” mı?

HBO’nun çarpıcı sinematik estetiğiyle bir başka provokatif dizisi "Euphoria"nın yaratıcısı Sam Levinson burada da karşımıza çıkıyor. Yapımın ardında Levinson’la birlikte  müzik dünyasının önemli ismi The Weeknd, gerçek adıyla Abel Tesfaye ve Reza Fahim var.

Dizi için son yıllarda yaptığı kısa ve bağımsız filmlerle anılan, “Girlfriend Experience” ile de tanınan Amy Seimetz ilk başta yönetmen koltuğuna oturan kişi. Ancak Tesfaye “yaratıcı farklılıklar” olarak söylenen, dizinin fazla kadın bakış açısından  ekrana yansıması durumundan memnun olmayınca Seimetz ayrılarak yerini Sam Levinson’a bıraktığı söylenenler arasında.

HAFTA