“Müzik endüstrisi çok tutucu bir endüstri”

Genç yaşta sahneye çıkıp dünya çapında başarılar elde eden piyanist Ayşe Deniz Gökçin ile İstanbul’da vereceği özel dinleti öncesi sohbet ettik.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
“Müzik endüstrisi çok tutucu bir endüstri”

Ece ULUSUM

Klasik müziğe getirdiği yenilikçi soluk ile uluslararası arenada adından söz ettiren piyanist Ayşe Deniz Gökçin, gerçekleştirdiği turne kapsamında 25 Aralık’ta ENKA Sanat Oditoryumu’nda sahne alacak. Konserde, Hollywood Bağımsız Müzik Ödülleri’nde en iyi modern beste ödülünü aldığı Patterns albümünden ‘Kelton’ın yanı sıra Pink Floyd aranjmanlarını seslendirecek. Gecenin finalinde ise, Cumhuriyetimizin 100. yılına özel hazırladığı bestesini çalacak. Bu özel konseri öncesi bağımsız müzisyenle sohbet ettik.

ENKA’daki 11 yaşındaki deneyiminiz size nasıl bir kapı araladı?

Yaşıma göre zor bir eser seçmiştim. Chopin’in 2. Konçertosu... Öyle ki bu eser hem teknik açıdan hem de yorum açısından yıllardır farklı yaştaki pek çok sanatçıyı zorlayan bir eserdi. Elbette böylesi bir eseri icra etmenin getirdiği sorumluluğu yansıtan büyük bir tecrübe oldu bu konser benim için. Bu konser, Chopin’i erken yaşımda, çok derinden ve her yönüyle ama en çok da duygusal açıdan tanımamı sağladı. Bu eseri bu kadar küçükken kalabalık bir izleyici kitlesi önünde çalmış olmam önemliydi. Öte yandan konserin video kaydını, çalışmak istediğim profesörlere yolladım böylelikle, çeşitli festivallere ve yaz okullarına girme fırsatı yakaladım.  Şimdiki aklım olsa profesyonel olarak kayıt yapıp CD’sini çıkartmak isterdim.

Cumhuriyetimizin 100. yılına özel bestenizin perde arkasını merak ediyorum. Hangi duygularla ortaya çıktı?

Bugün geçmişe bakarak, Atatürk’ün vizyonu ile yapılan fedakarlıklar ve verilen emeklerin ne kadar büyük olduğunu, bugün geldiğimiz noktanın önemini ve gelecek için hayallerimizin ne olması gerektiğini düşündüm. Cumhuriyet ilanı sonrası yapılan hızlı reformlar gerçekten mucizevi. Özellikle kadın hakları, eğitim, sanat ve bilim alanında yapılanlar… Vizyon böyle bir şey: üniversitelerin ve konservatuvarların kuruluşu, değerli eğitmenlerin ülkemize gelip mimarlık, kimya, dilbilim gibi alanlarında profesörlük yapmaları, on binlerce klasik eserin Türkçe’ye çevrilmesi, okuma yazmanın hızla artıp Türk üniversitelerin kısa zamanda dünya üzerinde önemli üniversiteler arasında yer almaları, çok tarihi bir olaydır! Bunları tüm gençler bilmeli ve öğrenmeli. Ben de bu duygularla, kadın müzisyen ve besteci olarak özellikle de öğrencilerin söyleyebileceği pozitif bir marş yazdım. Cumhuriyet yılında doğan anneannem Türkiye’de ilk bakelorya yapan kadınlardan… Sonra bankacı olmuştu. Hayatta olsaydı benimle gurur duyardı diye düşünüyorum.

Patterns albümünüzün Hollywood Bağımsız Müzik Ödülleri başarısından sonra üzerinizdeki başarı baskısı arttı mı? Bu gibi beklentilerle nasıl mücadele ediyorsunuz?

Benim için çok pozitif bir tecrübe oldu, çünkü kendi kendime yaptığım baskı zaten çocukluktan beri çok olduğu için, böyle teşvik edici ödüller gerçekten iyi geliyor. Müzik endüstrisi çok tutucu bir endüstri ve bana kalırsa Pink Floyd’un “Welcome to the Machine şarkısındaki gibi bir ‘makine’ içinde yer almayıp bağımsız olduğunuzda çok çok daha zor kredi almak. Her zaman büyük şirketler ve onların çıkarları öncelik teşkil ediyor. Yatırım yapmadıkları ve çıkarı olmayan projelere destek vermiyorlar. Ödüller de aynı şekilde işliyor. Bundan dolayı, bağımsız bir sanatçı olmak çok zor, ama o kadar da değerli ve anlamlı. Bu endüstrinin para odaklı bakış açısına da karşı geldiğim için büyük anlaşmaları imzalamadım ve bağımsız kalmayı tercih ettim.  Ve bütün müzisyenlere önerim: Yaratıcı kayıtlar çıkarın ve sosyal medyayı iyi kullanın. Bir plak şirketinin ya da menajerin kapınızı çalmasını beklemeyin!

Türkiye’de klasik müzisyenlerin en temel PR-tanıtım sorunu fotoğraftır. Çoğu zaman gazetelere verilecek fotoğraf bulmak bile güçtür. Siz nasıl farklı bir yol izlemeye karar verdiniz?

Açıkçası klasik müzik eğitiminde o kadar çok kural var ki, bundan dolayı çok kalıplaşmış şekilde önyargılar ile dolu yetişiyor öğrenciler. Maalesef yol gösteren birileri olmadan değişmeleri zor. Kendimden biliyorum; yıllar sürdü kuralları bünyemden atıp yaratıcı projeler yapmam. Master yapmayı bekledim resmen! Fakat PR dersek olay farklı; bu konu biraz da bütçe meselesi. Klasik müzikte para popüler müzik gibi bol değil, çok daha az.. Klasik müzik bence halkın kültürel olarak gelişmesini sağladığı için eğitim olarak görülüp TV/Radyo kanallarında çok daha fazla yer alması lazım.

Klasik müzik üreticileri, oyun müzikleri yapıyor, siz de düşünür müydünüz?

Çok isterim! Zamanında bir oyun konferansı için icra etmemi istemişlerdi; fakat var olan oyun müzikleri üzerine düzenleme yapıp çalmak söz konusuydu. Besteyi kendim yaparsam böyle bir konser düşünürüm!

2023’ün en iyi sizce albümü hangisi?

Oppenheimer filminin müzikleri.

Aşağıdaki hisleri size göre müzikle en iyi aktaran besteci müzisyenler kimlerdir?

Aşk: Rachmaninoff

Ölüm: Wagner

Korku: Berlioz ya da Liszt

Merak: Messiaen

Mutluluk: Mozart

‘’Bu endüstrinin para odaklı bakış açısına da karşı geldiğim için büyük anlaşmaları imzalamadım ve bağımsız kalmayı tercih ettim. Bütün müzisyenlere önerim: Yaratıcı kayıtlar çıkarın ve sosyal medyayı iyi kullanın. Bir plak şirketinin ya da menajerin kapınızı çalmasını beklemeyin.’’

 

 

HAFTA