Multi-tasking’e son verme zamanı
Son yıllarda yapılan bütün araştırmalar gösteriyor ki multi-tasking konusunda büyük bir yanılgı söz konusu. Multi-tasking aslında beyni yoran ve verimliliğini düşüren bir alışkanlık.
Üniversiteden mezun olduğumda zorlu bir sürece girdiğimin farkındaydım. Kariyerime doğru yerden başlamak, doğru şirket ve yöneticilerle çalışmak istiyordum. Başarılı olmak için başlangıçların önemli olduğunu düşünüyordum. Beni ileriye götürecek, kendimi geliştirebileceğim bir kurumda çalışma hayalim vardı.
Bu zorlu süreçte korkularımla da yüzleşiyordum. Zihnimde dönüp dolaşan soru, istediğim bir şirkette çalışabilmek için yeterli beceri ve donanıma sahip olup olmadığım idi. Kurumların ve yöneticilerinin benden istediklerini karşılayıp karşılamayacağımı sorguluyordum.
İş başvuruları yapmaya başladım. Bu başvurular sırasında aranılan özellikler kısmında sürekli gördüğüm bir kelimeyi unutamıyorum: Multi-tasking yani ‘Çoklu görev’.
İlk başta anlayamadığım, sonradan kavradığım bu kelime ile kurumlar, aynı anda birden fazla işi yapabilme becerisini ya da bir aktiviteden diğerine hızla geçebilmeyi kastediyorlarmış.
Şöyle bir düşünüp bu konuda hiç becerikli olmadığımı fark etmiş ve üzülmüştüm. Çocukluğumdan beri ne zaman multi-tasking yapmaya kalksam iki ayağım bir pabuca girer ve başarısız olurdum. Yalnızca tek bir şeye odaklanabilmek gibi bir huyum vardı. Bugün fark ediyorum ki çocukken üzüldüğüm yanım aslında benim güçlü özelliğimmiş.
Günümüzde de şirketler verdikleri iş ilanlarında multi-tasking (çoklu görev) sahibi olmayı öne çıkarıp yapılacak iş için aranılan özelliklerin en başına koyuyorlar.
İnsanlar da yıllardır multi-tasking konusunda meziyetli olmakla övünüp bununla gurur duymaya devam ediyorlar.
Bu yüzden olmalı ki bir banka şubesine gittiğim zaman, bankacı benimle konuşurken, aynı anda hem bilgisayarına bakıp benim işimi hallediyor hem de gelen telefonlara cevap veriyor ve şubeye yeni gelen bir müşteriyle daha görüşüyor.
Bu yüzden olmalı ki önemli bir toplantı sırasında toplantıyı yöneten yönetici aynı anda telefonuna gelen mesajları okuyor ya da bilgisayarından iş takip ediyor.
Bu yüzden olmalı ki etrafımda şu sözleri çok işitiyorum:
“Seninle konuşurken e-postamı da yazabiliyorum.”
“Hem çalışıp hem de sohbet ederiz.”
“Ben seni dinlerken aynı zamanda işlerimi halledebiliyorum.”
“Çocuğumla ilgilenirken toplantı yapabiliyorum.”
Son yıllarda yapılan bütün araştırmalar gösteriyor ki multi-tasking konusunda büyük bir yanılgı söz konusu. Multi-tasking aslında beyni yoran ve verimliliğini düşüren bir alışkanlık.
Birden fazla işi aynı anda yapabiliyor, böylelikle zamandan kazanıyor, verimi artırıyoruz zannediyoruz. Halbuki,
-
Zaman kazandığımızı zannederken, beynimiz bir aktiviteden diğerine geçerken zorlanıyor ve gereksiz enerji kaybı yapıyor. Bu da günün sonunda bize tükenmişlik hissi olarak geri dönüyor.
-
Daha verimli çalıştığımızı düşünürken daha fazla hatalar yapıyoruz. Amerika’da yapılan araştırmalara göre ölümcül trafik kazalarının yüzde 14’ü araba kullanırken telefon kullanıldığı için gerçekleşiyor.
-
Birden fazla işi aynı anda yapmaya çalıştığımızda hafızamızın da bundan etkilendiği kanıtlanmış durumda. Günün sonunda önemli detayları hatırlayamamaktan şikâyet ediyorsanız çoklu görev alışkanlığınızdan vazgeçmeniz gerekiyor.
İnsan beyni aynı anda birden fazla işe odaklanabilme kapasitesine sahip değil. Nörobilim uzmanlarının araştırmalarına göre aynı anda birden fazla şeye odaklanmaya çalışmak, insanın üretkenliğini yüzde 20-40 oranında düşürüyor.
Aynı anda birçok şey yapmaya çalışmayın. Bu alışkanlık sizin verimsiz ve yorgun bir insan olmanıza yol açar. Yaşam kalitenizi düşürür.
Kurumlar da artık bu araştırmalardan yararlanmalı ve multi-tasking yerine odaklanabilme kapasitesine sahip kişilerin arayışında olmalı.
Multi-tasking konusunda farkındalığımızı artırıp Konfüçyüs’ün sözlerine kulak vermenin zamanıdır:
“İki tavşanı aynı anda kovalarsanız, ikisini de yakalayamazsınız.”