Modada Michele devrimi
Alessandro Michele'nin Valentino'daki ilk defilesi moda dünyasını ikiye böldü. Tartışılan konu: Bir tasarımcının estetik anlayışı mı moda evinin çizgisini belirler, yoksa tam tersi mi olmalı?
Aslı Barış
Geride bıraktığımız Paris Moda Haftası’ndan ihtişamlı bir kare: Harry Styles, Florence Welch, Elton John ve Andrew Garfield ön sırada konuşlanmış, Valentino’nun defilesini bekliyor.
Koleksiyonun yaratıcısı Alessandro Michele, zarif, romantik ve şık bir koleksiyon sundu: şeffaf elbiseler, danteller, puantiyeler, fiyonklar, fırfırlar ve birçok aksesuar içeren 85 ‘unisex’ görünüm defilede yer aldı.
Michele, defilenin ardından düzenlenen basın toplantısında, koleksiyonu yaratırken markanın kurucusu Valentino Garavani'nin yaratıcı kişiliğine odaklandığını söyledi: "Onu son derece klasik ve şık biriydi. Hatta aslında o devrimciydi. İçimde bir yerlerde, Mösyö Valentino hep benimle…"
Peki tam olarak içinde neredeydi? Tüm bu maksimalist ve unisex tavır, fazlasıyla rakip bir modaevinin geçmiş koleksiyonlarını andırıyordu: Alessandro Michele’nin Gucci’sini… Zira modaevinin yedi yıl boyunca kreatif direktörü olan İtalyan tasarımcının Gucci’deki işleri, markanın köklerine kıyıdan köşeden saygı duruşu çaksa da, fazlasıyla ‘Alessandro Michele’ stilini gözümüze sokuyordu. Ve markanı geçmişte sergilediği olağanüstü ‘rafine vamp ve dişi’ tavrına meydan okuyan bir duruştu.
İşin enteresan tarafı, bu sihirli formül Gucci’de işe yaramıştı: Michele'nin Gucci'deki yaratıcı liderliği altında, modaevinin satışları 2014'te 3.5 milyar eurodan 2022'de 9.73 milyar euroya neredeyse üç katına çıktı. Peki Michele, Valentino'da aynı başarıyı yeniden yaratabilecek mi?
Alınan yorumlar ortaya karışık bir tatta: Mytheresa'nın ticari ve sürdürülebilirlikten sorumlu başkanı Richard Johnson, "Michele'in kişisel estetiği beklenildiği gibi çok net bir şekilde öne çıkarken, defile tam anlamıyla Valentino için tasarlanmış bir vizyon gibi hissettirdi; dengeli ve uyumlu bir karışımdı," derken Vogue Business’taki yayımlanan bir makale defileyi başarılı bir Gucci 2.0 olarak yorumluyordu. Öyle ya da böyle, bu yeni evlilik moda dünyasında çok konuşuluyor. Bakalım sonuçları ne olacak? Michele’nin kırmızısı, Valentino’nun geleneksel pembe renginin yerine mi geçecek?
Eski dostlar buluştu
İşin farklı bir boyutunu da es geçmemek lazım: Bu işbirliği, Michele ile eski ‘ortağı’ Kering grubu için bir buluşma tadında. Tasarımcı, Gucci'nin kreatif direktörü olarak geçirdiği yedi yılın ardından 2022'de Kering'in amiral gemilerinden Gucci'den ayrılmıştı. Ertesi yıl, 2023'te Valentino'nun ana şirketi Mayhoola, markanın yüzde 30 hissesini Kering'e sattı. Bu anlaşma, Kering'in 2028 yılına kadar markanın geri kalanını satın almasına olanak tanıyacak. Durum böyleyken Kering'in başkanı ve CEO'su François-Henri Pinault, eşi oyuncu Salma Hayek ve Kering'in başkan yardımcısı Francesca Bellettini de defileye katılmayı ihmal etmedi.
Sert esen değişim rüzgarları
Geçen ay moda dünyasında yaşanan gelişmeler House of Cards dizisini sönük bıraktı. Kısa bir özet geçelim: Hangi tasarımcı, hangi modaevinin başında? Son havadisle başlayalım: Mart ayında 20 yıldır bağı olan Valentino’yla ipleri koparan Pierpaolo Piccioli’nin artık Fendi’nin başında olacağı söyleniyor. Prestijli modaevini dört yıldır kreatif anlamda idare eden Kim Jones’un yeni görevi ise henüz bilinmiyor.Çok değil, ay başında Haider Ackermann’ın Tom Ford modaevinin başına geçişi ilan edilmişti. Ackermann, ilk koleksiyonunu mart ayında, Paris’te moda tutkunlarıyla buluşturacak. Bundan iki hafta önce de, yine başka bir üst düzey atama gerçekleşti. Ocak ayında Amerikalı tasarımcı Matthew Williams'ın ayrılmasından bu yana bir baştasarımcısı olmayan Givenchy hakkındaki merak sonunda sona erdi.Alexander McQueen’in eski baştasarımcısı Sarah Burton, Givenchy’deki yeni pozisyonunu duyurmuştu.