Moda dünyasının yükselen trendi: Sessiz lüks
Aşırı tüketime ve modern lüksün kodlarına karşı çıkan sessiz lüks trendi, “insanı insan yapan kıyafetleri değildir” sözünü temel alıyor. Bu trendin en büyük özelliği de ‘ulaşılmaz’ olması. Büyük logolar sergileme arzusunu reddederken, ‘biliyorsan biliyorsundur’ duygusuna hitap ediyor.
Ada ÜNLÜ
Logolar ve monogramlarla geçen yılların ardından, 2023’e damgasını vuran yeni trendin adı: “Sessiz lüks”.
Aşırı tüketime ve modern lüksün kodlarına karşı çıkan bu trend, “insanı insan yapan kıyafetleri değildir” sözünü temel alıyor. Bu yeni trend hepimize şu soruyu soruyor: Moda, sosyal medyada markalı eşyalarını sergileyen influencer’lardan ve pop yıldızlarından bıktı mı? Cevabımız: Evet!
Yaklaşık son 10 yıldır, gösterişli logolar giymenin ‘modanın en ileri noktası’ olduğuna inandık. Fakat bugün, Gucci kemerlere, Louis Vuitton çantalara ve Supreme tişörtlere veda etme zamanı. Sessiz lüks trendi ile zenginliğin sembolleri artık sadece nüfusun elit bir kesimi tarafından tanınabilecek.
‘Sessiz lüks’ terimi aslında yeni bir terim değil. Bu tarzı seneler önce, Steve Jobs ve onun efsanevi siyah balıkçı kazağında, ve sık sık ‘stil eksikliği’ nedeniyle alay edilen Mark Zuckerberg’te gördük. Çünkü dünyanın en zengin insanları ısmarlama, logosuz kıyafetler giymeyi tercih ettiler. Yani abartısız lüksü. Mark Zuckerberg ve Elon Musk tarafından giyilen Brunello Cuccinelli tişörtleri bu trendin en somut örneği.
Sessiz lüksün en büyük özelliği ulaşılmaz olması. Büyük logolar sergileme arzusunu redden sessiz lüks, bunun yerine ‘biliyorsan biliyorsundur’ duygusuna hitap eder.
Influencerlar başta olmak üzere, modanın ses çıkarmak isteyen oyuncuları zenginliğin ayırt edici işaretleri olarak lüks markaları giymek zorunda hissederken, ultra zenginler bu yaklaşımı artık reddediyor. Oysa, “Bay ve Bayan Herkes”in nötr kıyafetlerinin ardında, aslında bu markalardan çok daha pahalı olan tasarımlar var. Sessiz lüks trendine dahil olan markalar arasında ise, Bottega Venetta, The Row, Jil Sander, Celine başı çekiyor.
Son yılların en ünlü dizilerinden olan ‘Succession’ın Kendall Roy karakteri ile hayatımıza giren Jeremy Strong, sessiz modanın en ünlü temsilcilerinden biri. İlk bakışta klasik tarzda bir adam olan Roy’un, kıyafetlerinin etiketlerine odaklanıldığında, pahalı markalar olduğu anlaşılıyor. Yani hiçbir kıyafet markasını bağırmıyor.
AMAÇ DAHA SORUMLU BİR TÜKETİM Mİ?
Sessiz lüks trendi, daha duyarlı bir tüketim modeli beklentisini gündeme getiriyor. Şu sıralar, finansal elitlerden oluşan bir ‘mikro niş’ niteliğinde olan bu trendin, yavaş yavaş ana akım tüketime dönüşmesi bekleniyor. Sessiz lüks, parçanın estetik özelliklerinden ziyade teknik özelliklerine odaklanılıyor. Yüksek kaliteli malzemeler ve kesimler tercih ediliyor. Bu bakış açısı, dünyanın sürdürülebilirlik yaklaşımı ile çok paralel bir düzeyde ilerliyor.
Her ne kadar tüketicilerin büyük bir bölümü ‘Sessiz lüks’ olarak kabul edilen ürünlere ulaşma gücüne sahip olmasa da, sessiz lüks ‘hızlı moda’ trendine karşı koymayı hedefleyen bir hareket olarak tüm dünyada yükseliyor. Bunun en büyük nedeni ise sessiz lüksün; aşırı tüketimi önlüyor olması.
ULTRA ZENGİNLER ARASINDA DEVAM EDEN BİR “KOD”
Araştırma ve danışmanlık firması The Luxury Institute’un CEO’su Martin Pedraza, gizli zenginliğin ultra zenginler arasında uzun süredir devam eden bir “kod” olduğunu söylüyor. Pedreza işten çıkartılmış bir beyaz yakalı örneği veriyor: “Bu kişinin bin 390 dolarlık Tom Ford sweatshirt’ü almaya gücü yetecek mi? Belki hayır, ama J.Crew, Banana Republic ve Vince gibi kitlesel pazar markalarından daha uygun fiyatlı kaşmir ve diğer ürünleri satın alabilecek. 400 dolar ya da altı ile 2 bin dolar ya da üstü arasındaki bir farktan bahsediyoruz.”
GÖSTERİŞ YAPMAK, İYİ ZAMANLARDA MÜMKÜN
Analistler, insanların ‘gösteriş yapmak’ istedikleri zamanların, finansal gelecekle ilgili endişelerin yüksek zamanlar değil, iyi zamanlar olduğunu ifade ediyor. Pedraza, “Zenginler kitleleri taklit etmeye çalışırken, kitlenin orta ve üst kesimindekiler de minimalist zenginleri taklit ediyor” derken, Fashion Institute of Technology Müzesi Müdür yardımcısı Patricia Mears’in yorumları şöyle: “Bugün yaşadığımız, daha büyük bir hikayenin yalnızca bir parçası. 18. yüzyılın sonuna gitmeniz gerekiyor. Fransız monarşisinin çöküşü ve ardından sanayileşme ve kentleşme yükselişe geçiyor. Saray hayatı ortadan kalkarken, gerçek güç sanayicilere geçiyor. Onlar da, kendi zenginlik anlayışlarını inşa ediyorlar. Bunu bir üniforma, koyu renk bir takım elbise içinde yapıyorlar; çünkü saygın olmak istiyorsanız, üzerinizdeki kıyafet son derece belirleyicidir.”
Peki zenginlik taklit edilebilir mi? Kaliteli temel parçalara yatırım yapmak daha uzun ömürlü kullanım sağlar… Sonuçta, kaliteli bir ürün aldığınızı bilmek iyidir. Markası olsun, ya da olmasın… Ama Pedreza’nın da dediği gibi, “Logoları isteyen insanlar her zaman olacaktır. İnsanlar, Chanel logosundan zor vazgeçer.”
Sessiz lükste öne çıkanlar
Joseph Duclose
Kraliyet tabakhanesindeki zengin geçmişi ile 266 yıllık bir mirasa sahip olan markanın şu anki Kreatif Direktörü Ramesh Nair; Martin Margiela ve Jean Paul Gaultier yönetimindeki Hermes için çalışmış bir tasarımcı. Tasarım anlayışını Joseph Duclos atölyesine taşıyan Duclose, bir nesilden diğerine aktarılabilecek zamansız deri aksesuarlar yaratmak için Fransız ustalığının sınırlarını zorluyor.
MAS
Marie Philippe, kendi markası MAS’ı kurmadan önce The Row ve Hermes’te tasarımcı olarak çalıştı. Daha sonra kendi markası olan MAS altında sade lüks çantalar yaratmaya başladı.
R.G. KANE
Robert Kane tarafından 2019 yılında kurulan R.G KANE, “zamansız ve cesur tasarımlar arasındaki çizgide ilerleyen ve nihayetinde bir araya gelerek tam anlamıyla bir gardırop oluşturan” bir kadın giyim markası.