Moda dergileri neden ölüyor?

Bir devrin sonu mu geldi? Moda gazeteciliğiyle ilgili göz kamaştırıcı filmlerden, kitaplardan, dizilerden etkilenen gençler yön değiştirdi. Peki sebep ne?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Moda dergileri neden ölüyor?

Ada ÜNLÜ

Günümüzde moda, çoğu insanın hayatında büyük bir rol oynuyor. ‘Devil Wears Prada ya da ‘13 going on 30’ gibi moda dergilerinin çalışma ortamını romantikleştiren filmlerin bunda etkisi büyük. Genç kızlar bu dergilerde çalışmayı, defilelere gitmeyi ve tüm o moda parçalarına erişmeyi hayal ediyor.

Fakat bugün, moda dergileri 1990'lardan 2000'lerin başına kadar sahip oldukları etkiyi büyük ölçüde kaybetmiş durumdalar, çünkü artık insanlar tüm bu bilgilere internet, TikTok, YouTube ve diğer sosyal medya araçlarından erişebiliyor.

Moda dergilerinden çok önce, hatta bundan 400 yıl önce, kıyafetleri sergilemek için kullanılan ‘Pandoralar’ yani, mini manken bebekler vardı. Bu manken bebeklerin üzerindeki kıyafetler, tüketici tarafından beğenilirse, gerçek boyutlu kıyafetlere uyarlanırdı

14. Louis döneminde, moda illüstrasyonlarını toplu olarak basmak için gravür şeklindeki moda plakaları kullanıldı. Bu plakalar zenginlere abonelik yoluyla satılıyordu. Bunlara ‘cahiers’ adı verilirdi ve Fransızcada “defter” anlamına gelen ‘cahiers’ler stilist veya terziler tarafından ilham kaynağı olarak kullanılırdı.

İlk moda dergisi erkekler içindi

1678 yılında Mercure Galant ilk moda dergilerini yayınladı. Ancak o zamanlar moda sadece giyim anlamına gelmiyordu; aynı zamanda moda ile ilgili etkinlikler ve söyleşileri de kapsıyordu. Ayrıca ilk moda dergisi daha çok erkeklere yönelikti. Daha sonrasında ise, burjuva kadınlar arasında artan "sınıf" bilinci nedeniyle, dergiler kadınlara da yer vermeye başladı.

Kadınlara yönelik ilk dergi olan Journal des Dames, yayınlandıktan bir süre sonra sansüre uğradı. Daha sonra 1797'de yeniden yayınlanmaya başladı ve Avrupa'nın en büyük moda dergisi haline geldi.

Sanayi Devrimi, dergilerin büyümesi ve yaygınlaşmasında büyük bir rol oynadı. Bu sayede dergilerin toplu basımını ve dağıtımını mümkün oldu. İş piyasası büyüdükçe, daha fazla insan dergi satın alabilecek duruma geldi. Bu gelişme aynı zamanda kadınlar, göçmenler ve çocuklar tarafından güvenli çalışma şartlarına sahip olmayan fabrikalarda giysilerin çok sayıda üretilmesine yol açtı. İnsanların bu kötü şartlarda, ucuza çalıştırılması, dergileri de daha ucuz hale getirdi.

O dönemde dergiler, ev kadınları için bir kaçıştı. Modanın dikişle bir ilişkisi olduğu için, o dönemin kadını için kabul edilebilir bir ilgi alanı olarak görülüyordu

19. yüz yılda dergiler, çoğunlukla banliyö ya da kırsal kesimden gelen kadınları sanat, moda, kültür ve edebiyat hakkında bilgilendirmeyi amaçladı. Ancak dergiler hala erkekler tarafından yönetiliyordu ve kadınlar hayalet yazar olarak çalışıyordu.

Şunu da belirtelim; pahalı dergiler Paris stilleri gibi en son moda hakkında haber yapıyorlardı. Ucuz olanlar ise trendleri ve dikiş bilgilerini içeriyordu. Ancak 1852'de Isabella ve Samuel Beeton orta sınıf için bir ev dergisi yarattılar: "İngiliz ev kadınının dergisi."

Gelelim 20. Yüzyıla. 20. Yüzyıl’da kadınlar, yazar ve katkıda bulunanlar olarak daha fazla tanınmaya başladı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında, moda dergileri kişisel tercihleri yansıtmanın bir yolu olmanın yanı sıra, kadının toplumdaki değişken ilgi alanlarını ve rollerini anlamanın da bir yolunu sağladı. Daha fazla potansiyel okura ulaşmaya başladılar. Daha bağımsız hale gelen gençler, dergi satın alabilecek maddi güce ulaştı. Şu anda sadece dijital ortamda bulunan ikonik Seventeen Dergisi, 1944 yılında özellikle ergenler için yayınlanmaya başladı. 

Televizyon rekabeti 

1950-60'lı yıllarda kitlesel pazar dergilerinde bir düşüş yaşandı ve özel ilgi dergilerine daha fazla ilgi gösterildi. Bu düşüşün nedeni neydi? Bazı ekonomik faktörlerin yanı sıra, 60'lı yıllarda dergiler televizyonla rekabet ediyordu. Bu da dergi reklamlarının fiyatını ve reklam verenlerin satın alma ilgisini azalttı.

Moda dergilerinin zirve yaptığı yıllar 1980-90'lardı. Editörler artık ünlü kişiler olarak görülüyordu.

Kapak çekimleri prestijli hale geldi, böylece süper modeller ortaya çıktı. Daha önce de bahsettiğimiz gibi ‘Devil Wears Prada’, ‘13 Going on 30’ gibi filmler bu işi son derece cazip bir hale getirdi.

Peki bugün basılı moda dergileri neden ölüyor? Bu kadar romantikleştirilen ve cazip hale getirilen bu iş neden eskisi gibi görülmüyor?

Bu sorunun tek cevabı, tabii ki internet. İnternetten önce dergiler özel bilgilere sahipti: Defileler, trendler, ünlüler hakkında yorumlar sadece dergilerde yer alıyordu. Bugün, internetteki bilgiler sayesinde herkes her şey hakkında yorumunu paylaşabiliyor, bu da dergilerin “özelliğini”  ortadan kaldırıyor.

Defileler, satın alıcılar ve editörlere sergilemek için yılda 2 kez yapılırdı. Onlar da dikkatlice seçer ve vizyonlarını okuyucular ve müşterilerle paylaşırdı. Artık tüm defileleri canlı yayında ya da defileden hemen sonra yüklenen fotoğraflardan görebiliyoruz. Artık bu defilelere davet edilenlerin çoğu editörler yerine ünlüler ya da marka için pazarlama yapan influencer'lar.

Yani artık her şey internette olduğu için, sizin ve benim gibi herkes yorum yapabiliyor ve kendi fikrini paylaşabiliyor. Bu aslında kötü bir şey değil, ama moda gazeteciliğini ya da dürüst olmak gerekirse tüm gazetecilik kültürünü “daha az prestijli” hale getiriyor. 

Hızlı çıkan ve kaybolan trendler

Bugün baktığımızda, dergilerin çoğu artık dijital ve bununla ilgili asıl sorun, paylaşılan haberlerin doğruluğunun ne derece güvenilir olduğu. Her dergi, bir konuyu ilk ele alan olmak istiyor ve artık daha az baskı ve daha çok dijital olduğu için, doğruluk kontrolü olmadan yayın yapılmasına yol açıyor. Bilgi çok hızlı yayılıyor ve trendler çok hızlı bir şekilde ortaya çıkıp kayboluyor. Basılı yayınların bu hıza yetişmeleri zor. Editörlerin, yazarların yayınlayacakları bilgiler konusunda gerçekten dikkatli olmalı ve yayınlandıkları zaman bu bilgilerin hala geçerli olup olmadıklarına bakmaları önem taşıyor.

Moda medyasının en önemli ismi olan Anna Wintour, "Basılı yayınları çok daha lüks ve çok daha özel hale getirmek, bizi piyasadaki diğer her şeyden ayırmak için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Basılı yayınlar mümkün olduğunca lüks bir deneyim olmalı. Gördüklerinizin canlanıp sayfadan çıktığını hissetmelisiniz. Başka hiçbir yerde göremeyeceğiniz fotoğraflar ve parçalara yer vermelisiniz” diyor.

Ve benim gibi moda gazeteciliğiyle ilgili o göz kamaştırıcı filmlerden, kitaplardan, dizilerden etkilenen gençlerin çoğu artık influencer olmak gibi farklı bir yol izliyor. Basılı dergileri canlı tutmaya çalışanlara da saygı duymak gerekiyor…

 

 

HAFTA