Londra’da yıldızlar geçidi
Medya ve eğlence sektörü profesyonellerini bir araya getiren, içerik üretimi ve dağıtımında yeniliklerin tartışıldığı en prestijli etkinliklerden Content London’daydık! İşte Warner Bros Discovery’nin 2025 içerik programlarını uluslararası basına tanıttığı davette yaşananlar…
Canan Demiray
Londra’ya vardığımızda beklentilerimiz doğru çıktı: BluTV 9 yıl önce bağımsız bir dijital platform olarak başladığı serüvenini, 2025 yılında Türkiye’de "Max" markasıyla yeni bir döneme taşıyarak taçlandıracağını açıkladı.
Platformun yerel orijinal içeriklerle şekillenen güçlü temeli, Warner Bros Discovery’nin (WBD) küresel arşivinden gelen büyük destekle birleşiyor. Bu strateji, yalnızca Türkiye pazarında değil, uluslararası arenada da şirketi rekabetçi bir oyuncu haline getiriyor. Platformun geleceği, heyecan verici yenilikler ve büyük hedeflerle şekilleniyor.
Yapımcılar, yayıncılar ve teknoloji liderleri ile yeni trendleri keşfederken Warner Bros Discovery yetkilileriyle ve dünyaca ünlü yıldızlarla bir araya gelerek 2025’in heyecan verici gelişmelerini konuştuk.
Yeni dönem ve güçlü liderlik
Bizden bir haberle başlayalım: BluTV’nin yeniden markalaşma sürecine liderlik eden Deniz Şaşmaz Oflaz, artık Warner Bros. Discovery Türkiye Başkan Yardımcısı, Türkiye Orijinal Yapımlar, Ulusal Kanallar ve Dijital Platform Operasyon Lideri unvanıyla bu süreci yönlendiriyor. Oflaz, BluTV'nin uluslararası arenaya taşınmasındaki stratejik vizyonunu şu sözlerle açıklıyor:
“Mevcut BluTV orijinallerinin yanı sıra, HBO'nun ödüllü dizileri, Warner Bros’un geniş film arşivi ve Discovery'nin benzersiz belgeselleriyle izleyicilere daha zengin bir içerik sunacağız. Bu birleşim, Türk hikayelerinin evrensel bir dille daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayacak.”
BluTV’nin yerel yapımlara olan bağlılığı, globalleşme sürecinde de korunuyor. Yerel beğenilerin ve modern hikaye anlatımının platformun temel taşları olduğunu vurgulayan Oflaz, “Türkiye'deki ana akım yayın kanallarından farklılaşarak, aile dramalarından suç hikayelerine ve komediye uzanan farklı türlerde orijinal yapımları izleyicimizin beğenisine sunuyoruz. Amacımız yalnızca kendi pazarımıza ve platformumuza yatırım yapmak değil, WBD’nin Türkiye’deki kanalları ve diğer işbirlikleri üzerinden global fırsatlar yaratmak. Örneğin, Latin Amerika’daki kanallara da fayda sağlayacak projeler tasarlıyoruz. Bu stratejiler, Türkiye pazarına önemli katkılar sağlıyor.Daha fazla üretim, insan kaynağı ve yatırımla yerel sektörün güçlenmesine destek oluyoruz.”
Türk içeriklerinin uluslararası alandaki başarısını artırmaya da odaklanan platform, yerel hikayelerin evrensel bir yaklaşımla ele alınmasına önem veriyor. Alper Çağlar’ın İlk Göktürk adlı prodüksiyonu, Türklerin epik hikayesini dünyaya taşıyacak heyecan verici bir yapım. İlk ve Son ve Prens gibi beğenilen yapımlar uluslararası izleyiciyle buluşurken, Magarsus ikinci sezonuyla çok yakında platformda yerini alacak. BluTV üyelikleri, Max’in gelişiyle devam edecek.
2025’te BluTV’nin “Max” adıyla yoluna devam etmesi, HBO ve Warner Bros projeleriyle yerel yapımların birleştiği yeni bir dönemi başlatıyor. Türkiye’nin güçlü prodüksiyon kapasitesi ve yaratıcı potansiyeliyle desteklenen platform, hem yerel hem de global izleyicilere modern hikaye anlatımı sunmayı sürdürecek. Türkiye’nin farklı bölgelerinden ilham alan hikayelerin global izleyiciye ulaşması platform sayesinde gerçekleşebilir. Bu dönüşüm, BluTV’nin dokuz yıllık başarısını uluslararası arenada daha geniş bir kitleye taşıyor.
Heyecan verici yapımlar
Content London’la eş zamanlı olarak 2025 yapımlarının uluslararası basına tanıtıldığı toplantıda Warner House’ta sahnede HBO & Max İçerikten Sorumlu Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Casey Bloys vardı.
Bloys: “Max’i şu anda dünya genelinde 74 ülkede başlattığımız için bir dönüm noktasındayız. Şubat ayında Max’i Latin Amerika ve Karayipler’de başlattık ve ilk çeyrekte 2 milyondan fazla yeni küresel abone kazandık. Bahar sonunda Max, Avrupa’ya giriş yaptı ve ikinci çeyrekte 3,6 milyon yeni abone daha ekledik. Üçüncü çeyrek, Max’in bugüne kadarki en büyük büyüme dönemi oldu: 7,2 milyon yeni abone ile abone tabanı 110 milyonu aştı. Önümüzdeki yılın ilk yarısında Max, Türkiye ve Avustralya’da yayına başlayacak, ardından 2026’da üç büyük Avrupa pazarına giriş yapılacak.”
Bloys, platformun içeriğinin, Warner Bros’un güçlü olduğu alanlara dayandığını söyledi: Sinema filmleri, dramalar, komediler, belgeseller, Warner Bros arşivi ve senaryosuz içerikler. Belgesellerin önemli bir odak noktası olmaya devam edeceğini belirten Bloys, Discovery’nin içeriğinden faydalanılarak daha yuvarlak bir içerik sunumu oluşturulacağını ekledi.
İzleyicileri neler bekliyor?
Salma Hayek: Eser, Latin Amerika’nın mücevheri
Max Novela formatı Latin Amerika’da DNA’nın bir parçası olduğunu bilerek içeriğine bölgedeki ilk novela yapımı olan Scars of Beauty’i getiriyor. Bir Brezilya dizisi olan ve gerçek hikayeye dayanan ‘Angela Diniz: Murdered and Convicted’, ise Türkiye gündemine hiç uzak bir hikaye değil, Brezilyalı bir kadının, partneri tarafından öldürülmesini konu alıyor. Bu dava, Brezilya’da canlı yayınlanan ilk kadın cinayeti davası ve kurbanın ahlakını yargılamaya odaklanılmış.
Max platformunda Latin Amerika’dan çıkıp dünya çapında en çok izlenen yapımlardan biri ‘Like Water For Chocolate’. Meksikalı yazar Laura Esquivel’in romanına dayanan bu hikaye, Meksika Devrimi döneminde geçiyor. Tita ve Pedro’nun yasak aşkını anlatan 6 bölümlük dizide Tita, mutfağı bir özgürlük alanına dönüştürerek duygularını yaptığı tariflerine aktarıyor.
Dizinin yapımcısı Salma Hayek Pinault, hem yapım hakkında konuşmak hem de ikinci sezonun olacağı haberini paylaşmak üzere aramızdaydı: “Hikaye, kadınların kendi kaderlerini ellerine alma çabasını evrensel bir mücadele olarak anlatıyor. Dönem kostümlerini göreceksiniz, ancak hikaye geçmişte kalmış değil; bugün de anlamlı. Kadın dayanışması, rekabet, aşk, anne-kız ilişkileri ve siyasi değişim umudu gibi unsurlar, insanlıkla birlikte var olmaya devam ediyor. Bu unsurlar, yemeklerin duygusal gücüyle harmanlanarak hikayeye derinlik katıyor. Eser, Latin Amerika’nın küçük bir mücevheri; Jane Austen tadında, ama çok daha baharatlı bir anlatımla karşımıza çıkıyor. Meksika mutfağı, yalnızca dünyaca ünlü bir gastronomi değil, aynı zamanda çeşitliliği ve detaylı hazırlanışıyla karakterlerin duygularını yansıtan bir araç. Teknolojiye bağımlı olduğumuz bir çağda, hikayede yer alan ritüeller ve gelenekler, geçmişle bağ kurmamızı ve değerlerimizi hatırlamamızı sağlıyor.”
Diane Kruger: Harika bir deneyim oldu
Güç, özgürlük ve manipülasyon gibi evrensel temaları çağdaş bir bağlamda ele almayı hedefleyen ‘The Seduction’, Max Fransa’nın orijinal yapımı olarak merakla beklenecek yapımlar arasında olacak. Hikayede Madame de Rosemonde rolünde izleyeceğimiz güzel yıldız Diane Kruger da toplantıya katıldı, yapımdan görüntüleri paylaştı. Kruger, ekibe dahil olma sürecini şöyle anlattı: “Stephen Frears’ın Dangerous Liaisons filmini her zaman çok sevmişimdir, ancak Tehlikeli İlişkiler eserinin artık kadın bakış açısıyla yeniden anlatılması gerektiğini düşündüm. O dönemde kadınların yaşadıklarını anlamak için taze bir perspektife ihtiyaç vardı. Jessica, bu dünyayı yeniden tasarladı ve karakterim, hikayedeki büyük manipülatöre dönüşüm sürecini yaşarken farklı bir derinlik kazandı. Bu da hikayeye oldukça ilginç bir boyut katıyor. Dizi Fransızca, ancak çekimlerde eski ve modern Fransızca’nın bir karışımını kullandık. Eski Fransızca’yı Shakespeare İngilizcesi’ne benzetebilirsiniz. Hikayeyi kadınları merkeze alarak güncelledik ve bu, hayatlarının en zorlu mücadelesini veren kadınların hikayesi haline geldi. Çekimlerin sonuna yaklaşıyoruz. Bu rolü oynamak,dizinin ana karakteri olmak harika bir deneyim oldu.”
Eva Longoria: Hollywood yetenekleri sınırlamamalı
Başarılı oyuncu ve yapımcı Eva Longoria, Cris Abrego ile birlikte kurduğu Hyphenate Media Group’u temsilen Content London’daydı. Panelde yaptığı konuşmada, yalnızca bir oyuncu değil, aynı zamanda çok yönlü bir yaratıcı olduğunu bir kez daha gözler önüne seren Longoria’nın amacı Hyphenate ile çok yönlü yaratıcılara girişimlerinde özgürlük alanı tanımak. Longoria, “Hollywood’da yeteneklerin yalnızca bir alanda sınırlandırılması gibi bir alışkanlık var, ancak biz bu anlayışı değiştirmek istiyoruz. Ben bir oyuncuyum, yapımcıyım, yönetmenim ve girişimciyim; sektörün bu çok yönlülüğe daha fazla alan açması gerekiyor” dedi. Kendisini tanımamıza vesile olan dizisi Desperate Housewives’ın yeniden çekimi sorulduğunda ise, “Doğru bir fikir olursa, ilk kaydolan ben olurum. Gaby’yi çok özlüyorum!” diyerek dizinin karakterlerine duyduğu özlemi paylaştı.
Etkinlikte ayrıca Hyphenate’in ilk yaratıcı ortağı Gloria Calderón Kellett’in, 23 farklı proje üzerinde çalışarak geleceğin showrunner’larını yetiştirecek bir mentorluk sistemi kurduğu vurgulandı. Longoria, “Biz, yalnızca orijinal projeler üretmekle kalmıyoruz, aynı zamanda yaratıcıları desteklemek için stratejik altyapılar ve kaynak sunuyoruz.Yeteneğe yatırım yapmak, onların sınırları aşmasını sağlamak bizim önceliğimiz” diyerek vizyonunu paylaştı.
Yeni yapımlar 2025 yılında ekranları renklendirecek
The White Lotus dizisinin Tayland’a taşınan üçüncü sezonu merakla beklenen yapımlardan bir. Geçen yılın en büyük yapımlarından biri olan Pedro Pascal’in ‘The Last of Us’ ikinci sezonu yolda. Bir prequel olan ‘A Knight of the Seven Kingdoms, House of the Dragon’ ve ‘Game of Thrones’dan farklı bir tonda olacak, şaşırtabilir. Mark Ruffalo’nun başrolünde olduğu suç draması ‘Task’ yeni yapımlardan. Elbette uzun süreden sonra Euphoria da yolda. Hastane dizilerine aşina olanları Noah Wyle’yi bir kez daha doktor kimliğiyle ‘The Pitt’te karşılayacak. Gerilim meraklılarına müjde, gözlerinizi kapattığınızda Pennywise sizlerle, Stephen King uyarlaması ‘IT: Welcome to Derry’ Max’in özel yapımlarından biri.
Polonya yapımı orijinal casusluk dizisi ‘The Eastern Gate’ ile ilgili ilk izlenimim müthiş olacağı yönünde. Bu ve İspanyol suç dizisi ‘Cuando Nadie Nos Ve’ gibi projeler, şirketin uluslararası alanda içerik yelpazesinin etkileyici işlerinden...
Merakla beklenen Harry Potter dizisine geri sayım!
Harry Potter hayranlarının uzun zamandır beklediği diziden nihayet heyecan verici detaylar paylaşıldı.
HBO’nun unutulmaz dizileri ‘Succession, Game of Thrones, Shameless ve The Affair’ gibi yapımlarla tanınan yönetmen ve yapımcı Mark Mylod, projeye liderlik edecek isimlerden biri olarak toplantıda karşımıza çıktı. Ona, Succession dizisinde birlikte çalıştığı başarılı yapımcı Francesca Gardiner eşlik ediyor. Bu güçlü ekip sayesinde Harry Potter dizisinin emin ellerde olduğu hissediliyor.
Tam 32 bin başvuru!
Mark Mylod toplantıda, çocuk rolleri için dünya çapında 32.000 çocuğun seçmelere katıldığını açıkladı. Yapım ekibi, her gün 500 - 1.000 başvuru videosunu değerlendirerek ideal oyuncuları seçmeye odaklanacak. Yeni uyarlama, tamamen yenilenmiş bir oyuncu kadrosuyla izleyici karşısına çıkacak ve Harry Potter evrenine yepyeni bir nesil kazandırmayı hedefliyor.
Dizide Snape’in 30’lu yaşlarında, James ve Lily Potter’ın ise öldüklerinde yalnızca 21 yaşında olacak şekilde tasvir edileceği belirtildi. Bu detaylar, hikayeye taze bir soluk katarken, yeni yeteneklerin öne çıkmasına da olanak sağlayacak. Mylod, yetişkin karakterlerde ülkenin parlak tiyatro geleneğini sürdüreceklerini, genç oyuncuların ise tamamen yeni yeteneklerden seçileceğini söyledi. “Hiç kimse alan Rickman’ın yerini alamaz; ancak onun mirasını sürdürebilecek birini bulabiliriz” diyerek Snape karakterine duyulan özeni vurguladı.
10 yıl sürecek macera
Yapımcı Gardiner, Hogwarts’ın hem sevilen hem de korkulan personelinin yaşamlarını keşfetmekten duyduğu heyecanı dile getirdi. Büyük Salon gibi ikonik setlere sadık kalacaklarını ifade eden Mylod, Hogwarts’ın mimarisini genişletip zamanla nasıl değiştiğini göstermeyi planladıklarını da belirtti. On yıl boyunca yayınlanması planlanan bu yeni dizi, Harry Potter evrenine hayranları için taptaze bir bakış açısı sunmayı amaçlıyor. Büyülü dünyanın derinliklerine inen bir anlatım ve detaylı karakter hikayeleriyle Harry Potter’ın mirası, yeni nesil izleyicilerle buluşmaya hazırlanıyor.