Küresel jandarmalığın sembolik bitişi

Henry Kissinger; Nazi Almanya'sından ABD'ye kaçan bir Yahudi ailenin oğlu, döneminin en önemli siyasi figürü Henry Kissinger, 100 yaşında hayata veda etti. Kissinger’ın dünya siyaset arenasındaki izlerine birlikte bakalım….

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Küresel jandarmalığın sembolik bitişi

Zeynep Gürcanlı

ABD'de doğmadığı ve ancak 20 yaşında Amerikan vatandaşlığına geçtiği için, yasalar gereği ABD Başkanı olamadı; Ancak kabinelerinde yer aldığı ABD Başkanlarından daha çok tanındı Kissinger. 

Richard Nixon ve 38'inci ABD Başkanı Gerald Ford dönemlerini kapsayan 1973-1977 arasında dışişleri bakanı, 1969-1975 arasında ise ulusal güvenlik danışmanı olarak görev yapan Kissenger, daha sonraları ise kimi zaman yaptığı akademik çalışmalar, kimi zaman da yönetimlerin danışma kurulları içinde yer alarak, yine Amerikan dış politikasına fikir bazında yön vermeye devam etti. 

Kissinger, 20. yüzyıla adını yazdıran Soğuk Savaş'ın en sert döneminde aktif görevde bulundu; ABD'nin kimi zaman bizzat savaşa girerek, kimi zaman "vekil güçleri" kullanarak, istediği ülkenin rejimini değiştirdiği, dünyanın gidişine yön verdiği dönemin sembol ismi oldu. Dünyanın hemen her köşesinde ABD'nin "küresel jandarmalık" adımlarının altında Kissinger'in taktik ya da stratejilerinin izlerini görmek mümkün…

Nerede, neyi değiştirdi?

Uzak Asya, Kissinger'ın görev yaptığı dönemde bu durumdan en çok çeken bölgelerden biri oldu. Vietnam savaşı sırasında içinde bulunduğu yönetimin en şahin isimleri arasında yer alan, Vietnam'a mühimmat akışını kesmek için Kamboçya'da ‘halı bombardımanının’ fikir babası olarak anılan Kissinger, 500 bin kişinin ölümünden sorumlu tutuldu. Laos'ta ise komünist Pathet Lao yönetiminin gücünü kırmak için ABD tarafından bu ülkeye iki milyon tondan fazla misket bombası atıldı. Bu rakam, İkinci Dünya Savaşı boyunca tarafların attığı tüm bombalardan daha fazlaydı. 

Ancak bir dönem "savaş suçlusu" olmakla itham edildiği Vietnam krizinde, savaşının bitirilmesinde oynadığı rol için de 1973'de Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü Kissinger… Çok tartışmalı bir ödüldü bu elbette. 

Asya’nın ortasında, Pakistan ve Bangladeş tek bir yönetim altındayken, Doğu Pakistan olarak anılan Bangladeş'teki Hindu nüfusuna yönelik saldırılara yeşil ışığı yakan ABD yetkilisi olarak da hatırlanıyor Kissinger; Bugünün Bangladeş'inde o dönemde yaşanan olaylarda yaklaşık 3 milyon kişi hayatını kaybetmişti. 

Güney Asya’da da yine soğuk savaş gözlüğüyle bakan Kissinger'ın döneminde Endonezya'nın Doğu Timor'u işgalinde sadece 24 saat içinde yüzbinlerce kişi hayatını kaybetmişti. Endonezya'nın tarihe "korkunç" olarak geçen saldırılarının günahı da Kissinger'ın boynuna asıldı o dönemde. 

İşine gelmeyen düzeni boz

Güney Amerika’da ABD'nin "işine gelmeyen" ülke rejimlerinin değiştirilmesinde de Kissinger'ın rolü büyük; 1973'te Şili'nin sosyalist Devlet Başkanı Salvador Allende askeri darbeyle devrildiğinde Kissinger ABD Başkanı'nın ulusal güvenlik danışmanı olarak görev yapıyordu. Allende'yi deviren darbeci Pinochet'in ülkesinde işlediği insanlık suçları, Kissinger'ın da hanesine yazıldı. Nitekim Pinochet döneminde işlenen suçları araştıran İspanyol yargıç Baltazar Garzon, Kissinger'ı sorgulamak istedi. Kissinger geçmişte hatalar yapıldığını kabul etti ancak olayların üzerinden 30 yıl geçtikten sonra hüküm verilmesi için doğru adresin mahkemeler olmadığını söyledi.

Arjantin'de de ülkedeki solcu güçlere karşı "kirli savaş" olarak anılan ve 30 bin kişinin ölmesine yol açan saldırılarda da "yeşil ışığı yakan" Amerikan yetkilisinin Kissinger olduğuna inanılır. 

Ortadoğu’da Camp David Anlaşması ile Kissinger, Arap-İsrail normalleşmesinin ilk adımının arkasındaki isim olarak tarihe geçti; Mısır'ın İsrail'i resmen tanıdığı bu anlaşmanın imzalanmasını sağlayan, bizzat yürüttüğü mekik diplomasisi ile Kissinger oldu. Camp David anlaşması, Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki savaş durumunu resmen olmasa da, fiilen bitirdi. Bunun yerini Filistin direnişinin sembolü olan İntifada aldı. İntifada sürecindeki gelişmeler ise, İsrail'in Filistin kontrolündeki bölgelere uyguladığı tecrit ve ambargo, bugün Gazze'de yaşanan kaosun önünü açtı. 

Kıbrıs’da oynadığı rol

Kissinger ABD yönetiminde görevde olduğu dönemde Türkiye-Yunanistan dengesinde, Ankara'dan yana tavır alan bir siyasetçi olarak anılır. ABD'nin yasal süre sona erdiği için kamuoyuna açtığı o döneme ait gizli belgelerde Kissinger'ın Kıbrıs meselesine bir Türk-Yunan sorunu olmaktan çok, soğuk savaş bakış açısıyla yaklaştığı ortaya çıktı. 

Belgelere göre, Makarios'u Sovyet bloğu ile iyi ilişkileri nedeniyle Amerikan çıkarlarına tehdit olarak gören Kissinger, Türkiye'nin Kıbrıs'a gerçekleştirdiği barış harekatında ise daha çok meselenin iki NATO müttefiki, Türkiye ve Yunanistan arasında bir sıcak savaşa dönüşmemesi için uğraştı. ABD Kongresi'nin Kıbrıs Barış Harekatı nedeniyle Türkiye'ye ambargo uygulama eğilimine de karşı duran Kissinger, 1 Şubat 1975'de silah ambargosu yanlısı ve Türkiye karşıtı Kongre üyelerine hitaben, "Bu adım, bir dış politika felaketi olur" dedi. Ancak ABD'deki güçlü Rum lobisinin de etkisiyle ambargo kararı Kongre'den geçince, Kissinger'ın "Bunun (ambargonun) bedelini yıllarca ödeyeceğiz" sözleri de ABD gizli kayıtlarında yer aldı. Nitekim 5 Şubat 1975'te ABD Başkan Ford, Kongre'nin kararı uyarınca  ambargoyu uygulamaya koydu, ancak dile getirdiği muhalefet şerhinde, Türkiye'nin ABD'nin güvenliği için kilit önem taşıdığını ve bu adımın Orta Doğu'da durumu olumsuz etkileyeceğini belirterek, Kongre'den kararı yeniden gözden geçirmesini istedi. Bu muhalefet şerhinde de Kissinger'ın imzası vardı. 

Küresel güç için çalıştı

21. yüzyılda, hem küresel ilişkiler ağı, hem ABD'nin durumu Kissinger'ın görev yaptığı dönemden çok farklı yöne evrildi; 20. yüzyılda Sovyetler Birliği ile ABD'nin başat aktör oldukları dönemin ardından, Demir Perde'nin dağılmasıyla ABD'nin "küresel jandarma rolü" iyiden iyiye belirginleşti. Ta ki, 2000'li yıllarda bu kez Çin'in ABD'nin bu rolüne karşı alternatif bir güç olarak evrilmesine kadar. Kissinger, son günlerine kadar bu düzeni korumak için mücadelesine devam etti. Yaptığı son uluslararası ziyaretin 2019'da Hindistan'a gerçekleşmesi bunun işareti; ABD-Çin küresel rekabetinde coğrafi ve nüfus büyüklüğü, teknolojik gelişmişliği ile Hindistan her iki tarafın da yanında görmek istediği ülke olarak öne çıkıyor bugünlerde. 2019'da Kissinger'ın Hindistan'a kadar giderek, bizzat Başbakan Modi ile görüşmesini, bu ülkeyi "ABD kampına dahil etme" çabası olarak görmek mümkün. 

HAFTA