Kolektif üretimi önemsiyorum

‘Gelecek-geçirmez’ temalı Akbank 42. Günümüz Sanatçıları Ödülü Sergisi katılımcılarla buluştu. 22 genç sanatçının eserinin yer aldığı serginin yolculuğunu küratör Aslı Seven anlattı: “Sanatçıların perspektif çeşitliliğini izlemek heyecan verici bir süreçti.”

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Kolektif üretimi önemsiyorum

HELİN KAYA

Akbank 42. Günümüz Sanatçıları Ödülü sergisi genç sanatçıların farklı tekniklerle ürettiği eserlerini sanatseverlerle buluşturdu. Sergi, çağdaş sanat alanındaki gelişmeleri desteklemek amacıyla Resim ve Heykel Müzeleri Derneği ve Akbank Sanat iş birliğiyle düzenlenen yarışmada jürinin seçtiği eserlerden oluşuyor. Gelecek-geçirmez temalı sergi, sağlıktan finansa, kurumsal iletişimden iklim değişikliğine, toplumsal hayatın tüm alanlarında, genç sanatçıların geleceği kontrol altına alma pratiklerini ve öznel yorumlarını yansıtıyor. 10 yıldır İstanbul ve Paris arasında ya şayan bağımsız küratör Aslı Seven ile 31 Temmuz tarihine kadar Akbank Sanat’ta ziyarete açık olacak serginin detaylarını konuştuk…

Günümüz Sanatçıları sergisi ile nasıl kesişti yolunuz? 

Akbank Sanat ekibinin beni bu seneki Günümüz Sanatçıları yarışma ve sergisinin küratörlüğünü üstlenmeye davet etmesiyle başlayan bir süreç oldu. 42 yıldır düzenlenen bu sergi ve yarışma, zamanla çeşitli yöntem değişiklikleri geçirmiş, yani kendini süreklilik içinde yeniden tanımlayan ve geliştiren bir sergi... Bu çerçevede son birkaç yıldır başvuru çağrısı küratörün önceden belirlediği bir tema etrafında şekilleniyor. Bu daha önce deneyimlemediğim bir yöntemdi. Genç sanatçılara yönelik bir çağrıyı şu sıralar beni de zihinsel olarak meşgul eden, gelecek ile olan ilişkimizin dönüşümü üzerine bir soru ile çerçevelemek istedim. Bu öneriye genç sanatçıların ne şekil de cevap verdiğini, sundukları perspektif çeşitliliğini izlemek ve değerlendirmek benim için heyecan verici bir süreç oluşturdu.

‘Gelecek-geçirmez’ temasının hikayesi nedir? Özellikle bu başlık üzerinde durmanızın belli bir sebebi var mı? 

Bu başlık aslında bir çeviri oyunundan yola çıktı. İngilizcede ilk kez 1980’ler de bilişim teknolojileri alanında ortaya çıkan ve bugün bankacılık, lojistik, felaket yönetimi ve iklim değişikliğine adaptasyon politikaları etrafında giderek yaygınlaşan ‘future-proof’ teriminin resmi Türkçe karşılığı ‘gelecek hazırlığı’. Ancak bu çevirinin terimin içerdiği ikilemleri yansıtmadığını düşündüm. Önerdiğim alternatif çeviri ‘gelecek-geçirmez” oldu. Çünkü terimin çıkış noktasında bir yalıtım fikri var. Gelecek öngörülerimizi geleceğin içerdiği bilinmeyen ve değişim fikrinden yalıtma arzusu taşıyor. ‘Bu şekil de tasarlanan bir gelecek acaba gelecek mi?’ sorusunu sordurtan bir çelişki bu. Aynı zamanda teknolojik çözümlerin ve altyapının çok hızlı geliştiği, değiştiği döngüler içindeyiz. Bu da terimi, veri kaybı, hafıza kaybı gibi konulara açılabilecek, arşiv ve entropi ilişkisini sorgulatacak bir perspektif oluşturuyor.

Temel olarak neyi hedefliyor bu yarışma? 

Yarışmanın temel amacı genç sanatçılara teşvik oluşturmak. Bunun en görünür kısmı sergi ve ödül. Sergi her şeyden önce görünürlük sağlıyor, maddi ödül ise seçilen tüm sanatçılara eşit olarak dağıtılıyor. Ancak buna paralel ciddi bir üretim desteği de var. Sergiye seçilen eserlerin birçoğu henüz plan aşamasında, üretilmemiş işler ve ya üretilmiş, ancak sergileme biçimleri henüz belirsiz ya da yeniden üretilmesi gereken bileşenler oluyor. Burada Akbank Sanatın hem maddi desteği var hem de küratöryal bir destek var. Son olarak bu sergiye Türkiye’nin birçok şehrinden sanatçılar katılıyor. Sergi kurulumu, açılışı ve etkinlikleri etrafında sanatçıların birbirlerini tanıma, birbirlerinin üretimlerini değerlendirme ve yorumlama fırsatı da sunmuş oluyor. Yani bir anlamda sanatsal bir kariyer için vazgeçilmez yatay destek ağlarının oluşumuna katkıda bulunuyor.

Süreç nasıl geçti? Değerlendirme aşamasında neler belirleyici oldu? 

Her sene jüride serginin kurumsal ortakları olarak Akbank Sanat’tan Derya Bigalı ve Resim Heykel Müzeleri Derneği’nden Gönül Nuhoğlu yer alıyor. Yine, davet edilen küratör ve onun davet ettiği iki isim daha jüriye ekleniyor, ben bu sene Almanya’da yaşayan küratör ve araştırmacı Tuğçe Erel ile sanatçı ve akademisyen Kerem Ozan Bayraktar’ı davet ettim. Seçim sürecinde yaklaşık 400 eser 5 jüri üyesi tarafın dan önce bireysel olarak değerlendirildi. Bireysel eleme süre cinden sonra 5 jüri üyesi bir araya gelip puanlama sistemiyle seçilmiş eserleri tartıştı. Bu tartışma sırasında her birimizin özellik le beğenmiş olduğu bazı işler yeniden ele alındı, görüş paylaştık. Açık çağrı temasını kısıtlayıcı bir kriter olarak ele almak yerine temayla uzaktan ilişkilenen ama yüksek kalitede önerilere açık bir seçki oldu. Temanın, esnetilebilir, dönüşebilir olması önemliydi. Son olarak seçilen eserler sergide bir araya gelecekleri için eserleri, potansiyel bir sergi kurgusu için de değerlendirmek de önemliydi. Bunun da ölçek, mecra ve malzeme seçimlerinde belirleyici rolü oldu. Sonuçta toplam 22 sanatçının eserlerini bir araya getiren bir sergi oldu.

Eserlerin hangi temalara sahip olduğunu görüyoruz? 

Seride yer alan seçki iki temel yönelim etrafında şekillendi. Bunların biri daha çok belgesel yön temler kullanan, arazi ve doğal kaynakların kullanımı, iklim değişikliği, kuraklık, göç hareketlerinin izleri gibi çeşitli konuları sanatsal araştırma yöntemleri ile irdeleyen işlerden oluşuyor. Diğeri ise daha spekülatif yöntemler kullanarak insan türünün ve dilin gelecek evrimlerine, türler arası ilişkilerin dönüşümlerine dair önermelerde bulunan işlerden oluşuyor.

 

 

HAFTA