Kayıplarla baş etmenin altı etkili yönetimi

Hayat ‘siyah ya da beyaz’ değildir; griler de yaşanır. “Onsuz yapamam” dediğin her şeyin bir gün kaybedilebileceğinin farkında olmak gerekir. Her kaybın ardının aydınlık vardır.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Kayıplarla baş etmenin altı etkili yönetimi

TUNÇ DİPTAŞ 

Sevdiğiniz birini, değer verdiğiniz ilişkinizi, paranızı, kıymetli bir eşyayı ya da işinizi kaybetmek, dünyanın sonu gelmiş gibi hissettirebilir. 

Ancak, insan kayıplara alışmalıdır. 

Son beş günümü İtalya’nın şehirlerinde geçirdim. Roma’nın tarih kokan kültürünü, Milan’ın enerjisini ve Venedik’in masalsı dünyasını özlemişim. Stresten uzak, huzurlu ve ilham dolu bir tatil yaparken beklenmedik bir olay yaşadım. 

Venedik Tren İstasyonu’nda, bir sonraki trenin gelmesini beklerken, tatilin ve şehrin büyüsüne kapılmış, etrafımdaki insanların davranışlarını izliyor ve notlar alıyordum. Yapacağım konuşmalar için yeni fikirler üretirken, bir an dalmışım. Kafamı yavaşça kaldırıp yanımda duran dizüstü bilgisayarıma baktığımda, orada olmadığını fark ettim. Panikle ayağa fırladım ve sağa sola bakmaya başladım. Koşar adımlarla istasyonun farklı bölgelerinde bekleyen polislere gittim ve derdimi anlatmaya çalıştım.

Anladım ki dizüstü bilgisayarım çalınmıştı ve geri gelmeyecekti. Hayatımda daha önce hiç yaşamadığım bir tecrübeydi. Tatilin keyfini sürerken kâbus yaşamaya başladım. Son on yılda yazdığım yazılar, yaptığım görüşmelere ait notlar, seminerlerde öğrendiğim bilgiler, gelecekte yapacağım projelerin detayları, müşteriler için hazırladığım planlar ve sevdiklerimle olan resimlerim bir anda yok olup gitmişti.

İnsanın böyle durumlarda mantığı devre dışı kalıyor. Zihnimiz olabilecek en kötü senaryoları düşünmeye başlıyor. 

Zihnimin içinde endişeli bir ses sürekli olarak müşterilerimi, yaptığım işi, paramı ve itibarımı kaybedeceğimi söylüyordu. Bu ses daha önce de hata yaptığımda, küçük ya da büyük kayıplarla karşılaştığımda, işimde başarısızlık yaşadığımda, bozuk plak gibi zihnimde dönüp duruyordu. Ya bu sese kulak verip paralize olup korkmaya ve endişelenmeye devam edecektim ya da kendimle hesaplaşıp yeni bir bakış açısı geliştirecektim. Ben ikinci yolu tercih ettim ve not defterime şunları yazdım:

“İnsanlar plan yaptığında Tanrı onlara güler.” Muhteşem bir tatil, kariyer planı ya da aile kurma düşüncen olabilir. Ancak planlanmış hayat sürprizlere gebedir ve yapılan planlar beklenmedik şekilde bozulabilir. Böyle zamanlarda aklına getirmen gereken ilk şey, hayatı kontrol etmeye çalışmak yerine var olanı kabul etmektir.

Hayat ‘siyah ya da beyaz’ değildir; griler de yaşanır. “Onsuz yapamam” dediğin her şeyin bir gün kaybedilebileceğinin farkında olmak gerekir. Her kayıp sonrası zihnimizin ürettiği “Bundan sonra hayat eskisi gibi olmayacak” düşüncesinden sıyrılıp kalbine kulak vermelisin. Her kaybın ardının aydınlık olacağını bilmelisin.     

Hayat, bir süre sonra hatırlamayacağın şeylere üzülmek için çok kısadır. Ölüm bile unutuluyorken, dünyevi kayıplara üzülmek zaman kaybıdır. Kayıp yaşadığında “Beş yıl sonra bu olayı hatırlar mıyım?” diye sormak yararlı bir egzersizdir.

İşler istediğin gibi gitmediğinde duygularına doğru yön vermenin yolu, kendine kaliteli sorular sormaktan geçer: “Neden böyle bir şey yaşadım? Bu olaydan ne öğrenebilirim? Hayat bana hangi dersi vermek istiyor?” 

Kayıplar yeni başlangıçların habercisidir. O güne kadar belirlediğin rutinin dışına çıkmanı ve yeni yollar keşfetmeni sağlar. Kapanan kapılar, açılan kapıların müjdecisidir. 

Kayıplar, gerçek dostlarının kim olduğunu gösterir. Kazanımlar sırasında etraf kalabalıktır, kayıplarda ise sana gerçekten değer veren birkaç kişi dışında yalnızlık vardır.
Kariyer, para, mevki, değer verdiğimiz eşyalar ve sevdiğimiz insanlar… Kaybedilen her ne olursa olsun; bize düşen, kabullenmek, dersler çıkarmak, çabuk ayağa kalkıp yeni maceralara koşmak ve yeni yollarla barışmaktır.

İnsan kayıplara alışmalı. Alışmayı becerebilirse, kayıp zannettiklerimiz hayatın bize sunduğu hediyelerdir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HAFTA