Karanlık zihin oyunları
Amerikalı teorik fizikçi J. Robert Oppenheimer atom bombasını yaratmak üzere harekete geçti ve dünya tarihini sonsuza dek değiştirdi. Bu ölümcül buluşun nasıl yaratıldığına şahit olmak isterseniz, Christopher Nolan sizi sinemaya davet ediyor…
CANAN DEMİRAY
81 yıl önce teorik fizikçi J. Robert Oppenheimer, insanlık tarihi şekillendirecek ‘ölümcül’ bir buluş için kolları sıvadı. Bu buluş atom bombasıydı. O günden bu yana nükleer gücün kullanım tehdidi insanların zihninden çıkmadı, hatta gerilimi artırmaya ve tehdit unsuru olmaya devam ediyor. Oppenheimer’ın bu silahı nasıl yarattığını ve bunun onu nasıl değiştirdiğini izlemeye hazırsanız Christopher Nolan hepimizi sinemaya davet ediyor.
Başarılı yazar Kai Bird ve tarihçi Martin J Sherwin’in kaleminden çıkma ‘American Prometheus’ atom bombasının babası olarak kabul edilen parlak fizikçi J. Robert Oppenheimer’ın biyografisiydi ve 2006 Pulitzer Biyografi Ödülü kazananı olmuştu. Bu başarılı eser Christopher Nolan’ın da film için ilham kaynağı olmuş. Oppenheimer’ın hayatını ve o dönemin getirdiklerini detaylı bir şekilde irdeleyen kitap için Amerika ve dışındaki arşivler, FBI kayıtları ve fizikçinin yakınındaki kişilerle yapılan söyleşiler kaynak alınmış. Hükümetlerin bilime yaklaşımı ve bu karmaşık ilişkiyi gözler önüne serme şekli Nolan’ı etkileyen yanı olmuş ve sinemaya bu dramatik hikayeyi taşımaya karar vermiş. Varlıklı göçmen Yahudi bir ailenin zeki ve eğitimli çocuğu Robert Oppenheimer, başarılı ve gizemli bir bilim adamı olarak karşımıza çıkıyor. Oppenheimer İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD hükümetinin tarihinin ilk atom bombasını geliştirmesiyle sonuçlanan araştırma olan Manhattan Projesi’nin bilimsel liderliğine gelir. Eşi Kitty ile hiçliğin ortasında inşaa edilen bir kasabaya, New Mexico’ya yerleşir, Amerika’nın tüm endüstriyel gücü ve bilimsel icatları burada Los Alamos Ulusal Laboratuvarında bir araya gelir. Avrupa’daki faşist rejimlerde kaçarak Amerika’ya sığınan bilim adamlarının dahil olmasıyla burada çalışmalar başlar.
Alman bilim adamlarının da benzer bir araştırma yapması Nazilerin böyle bir silaha erişiminden önce hareket etme korkusu, Japonya’nın Pearl Harbor’da Amerikan donanmasına düzenlediği saldırıyla daha da tetiklenir. Savaşı bitirip askerleri eve getirmek, insanlığa hiç göremedikleri barışı getirmek nasıl mümkün olabilir? Ölümcül icadının Hiroşima ve Nagazaki’de kullanılacak olması, Oppenheimer’ın kendisini projeden uzaklaştırmasına neden olur. Savaş bitmek üzereyken Lewis Strauss’un ortak kurduğu ABD Atom Enerjisi Ajansı’nın danışmanı olan Robert Oppenheimer, nükleer enerjinin uluslararası kontrolüne ve nükleer silahlanma yarışına karşı olduğunu savunur ve bu nedenle ABD tarafından hedef haline gelir. Bilim tarihinin en önemli projelerinden birine imza atmış, ulusal bir kahraman gibi kabul edildikten sonra vatan hainine dönüştürülen ve hatta bunu mahkemede ispatlamak zorunda kalan bu gizemli ve etkileyici adamın dünyasına, dünya tarihinde olacak en önemli olaylardan birinin içine gireceğimiz 3 saat 11 dakika bizleri bekliyor.
5 YILDIZLI KADRO
Peaky Blinders’dan tanıyacağınız İrlandalı oyuncu Cillian Murphy, Oppenheimer, rolü için oldukça ciddi bir diyete girerek kilo vermiş. Oppenheimer pek yemek yemeyen sigara ve pipoyla gününü geçiren biri olduğunu da hesaba katarak hem filmin hemde kendi performansının başarısına destek olmuş. Murphy ve Nolan’ın birlikte çalışmaya başlaması Batman’e uzanıyor; Scarecrow rolüyle başlayan işbirliği, Inception ve Dunkirk’ün dahil olduğu ve sonunda kendisini ilk kez başrolde göreceğimiz Oppenheimer’la toplam altı yapımı kapsıyor. Daha önce Interstellar’da Nolan ile çalışan Oscarlı oyuncu Matt Damon, Manhattan Projesi’nin direktörü General Leslie Groves Jr, Robert Downey Jr. ise ABD Atom Enerjisi Komisyonu’nun kurucu üyesi Lewis Strauss rolünde karşımıza çıkıyor. Oppenheimer’ın eşi rolünde Emily Blunt’ın yanı sıra Midsommar’ın unutulmaz oyuncusu Florence Pugh ise psikiyatrist Jean Tatlock rolünde olacak. Oscar ödüllü oyuncular Casey Affleck, Rami Malek ve Kenneth Branagh da yapımın önemli isimleri.
GÖRDÜĞÜNE İNANDIRMAK
Nolan filmlerinde de CGI teknolojisini kullanmak yerine analog çözümler peşinde. Bu nedenle yapım bütçesi 100 milyon dolar olan Oppenheimer’ın özellikle Trinity Testi’ni nasıl çektiğini görmek merak konularından biri. Geçtiğimiz günlerde bu patlama sahnesi için gerçek bir patlama yaptıklarını paylaştı,filmin sonuna doğru görebileceğiz. Bu arada Nolan, küçük de olsa kızına yanık kurbanını oynaması için rol vermiş. “Böyle yıkıcı bir gücün yakınlarınıza dokunmaması imkansız” diyen yönetmenin kendi açısından da bunu güçlü bir şekilde ifade etme şekillerinden biri diyebiliriz. Filmin nasıl biteceğini biliyoruz. Dünyayı kurtarmak uğruna yok etmenin riskini almak doğru mu? Bu paradoksun yükünün altında kalacağımızın bilinciyle, geiger sayacının çıtırtısının kulaklarımızdan çıkmayacağı, göreceklerimizin aklımıza kazınacağı, izledikten sonra üzerine uzun süre düşüneceğimiz tarihsel bir drama deneyimi bizleri sinemada bekliyor.
KUSURSUZ HİKAYE ANLATICILIĞI
Yönetmen Christopher Nolan şaşırtıcı zihin oyunları konusundaki ustalığı tartışma götürmez bir gerçek. Nolan’ın dünya çapında gişede 5 milyar dolardan fazla hasılat yapan filmlerinin ve yönetmenin kazandığı Oscar, BAFTA, Golden Globe ödülleri birkaç ömüre yetecek cinsten. Bununla birlikte Nolan'ın kişisel seçimi teknolojiye karşı mesafeli olma yönünde. Cep telefonu kullanmıyor, e-posta atmıyor, yazarken internet bağlantısı olmayan bir bilgisayar kullanıyor. Teknolojinin bir “yardım aracı” olmaktan öteye görülmemesi gerektiğini düşünen yönetmen, yapay zekaya karşı ihtiyatlı davranılması gerektiği düşüncesinde. Haksız değil, insan eliyle geliştirilen bilim ve teknolojiyle ortaya çıkan yapay zekanın eylemlerinin sonuçları günümüzün tartışmalarından biri. Tanrısal özellikler de atfedilip kontrolümüzde olmadığını söylediğimizde hesap verebilme sorumluluğu nereye ve kime düşüyor? Bu konunun etik boyutu uzun yıllar konuşulacağı gibi ekrana da taşınmaya devam edeceğe benziyor.