Jehan Barbur: Vicdanımın rahat ettiği bir yerdeyim

Jehan Barbur 21 yaşından beri sahnede, kariyerine 7 albüm 2 tekli sığdırdı. Kimilerine göre ‘modern kent ozanı’ kimilerine göre ‘kadife sesli antidepresan’… Hüzünlü şarkıların sesi Jehan Barbur, yeni şiir kitabı ‘Garam’ı okuyucularla buluşturmaya hazırlanıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Jehan Barbur: Vicdanımın rahat ettiği bir yerdeyim

Aslı BARIŞ

İlk albümünüzü çıkarmanıza destek veren Bülent Ortaçgil ile 50. sanat yılında sahneyi paylaşan isimlerdendiniz. Nasıl hissettirdi o sahnede olmak?

Kocaman bir ailenin güzel bir parçası olarak hissettim. Aynı dili konuştuğumuz insanlarla bir arada ve yalnız olmaktan pek uzak güvende hissettim. Kendi yirmi yılımı sorguladım, kendimle de el sıkıştım, biraz tebrik bile ettim kendimi. Çok gönendim, çok sevinçliydim inanın!

Bu süreçte COVID illeti sizi de buldu o süreçte bildiğimiz kadarıyla… Nasıl geçirdiniz, o süreçte şarkı söylemek nasıl bir sınavdı?

Herkes kadar ben de tedirgin oldum. Korktuğum bir iki günüm de oldu ama tevekkül, sabır, kabul derken geçti gitti çok şükür. İşimi yapmak bana güç verdi. Biraz zorlandım ama layıkıyla yapabildim sanırım.

21 yaşınızdan beri sahnedesiniz. Kariyerinize 7 albüm sığdırdınız… Müzikal anlamda nasıl bir yerde görüyorsunuz kendinizi?

Vicdanımın rahat ettiği bir yerdeyim ben. Nabza göre şerbet vermekten ziyade hep kendi nabzımı yokladım. Yolculuk ettim ve ediyorum müzikte. Arkasında durmadığım hiçbir iş yapmadım ayrıca hayalini kurduğum herkesle çalışma fırsatı buldum. Tatminim ve huzurluyum. İnce eledim sık dokudum. Bunu devam ettirmeyi diliyorum.

Piyasa şartlarından uzak müzik yapmanın karşılığı ne?

Kafam çok rahat. Kimseye hizmet etmek, ruhumu satmak, “mış” gibi yapmak zorunda değilim. Hele, piyasaya hizmet eden biri olmak zorunda hiç değilim.

Sosyal medyadan Bülent Ortaçgil ve Erkan Oğur ile bir kare paylaştınız, “hayatımın en önemli iki adamı” cümlesiyle… Yeni bir proje mi, yoksa konser hatırası mıydı?

Konser hatırasıydı. Biliyorsunuz Erkan Oğur’la da yeni bir şarkı paylaştık. Bugün müziğin içinde olmama sebep ve vesile iki önemli adam. Bu her daim böyle olacak…

Sizin için kullanılan ‘Kent Ozanı’ ya da “kadife sesli antidepresan” tabiri için ne düşünüyorsunuz?

Ne mutlu bana… Ama ben daha ziyade insanları yazdığım şarkılarla bir nebze de olsa rahatsız etmek isterim…

Müzikal yolculuğunuzda sizi en çok kim ya da kimler etkiledi, ruhunuzda kimler iz bıraktı?

Dinlediğim her tınının bende emeği var ama beni en çok etkileyen şeyler, yaşadığım tecrübeler ve deneyimlerimdir.

Herkes pandemiyle beraber sahile, yazlık yerlere taşındı ama siz 2018’den beri Gümüşlük’tesiniz, öyle değil mi? Nasıl bir hayatınız var Gümüşlük’te?

Daha eskiden beri buradayım. Evim burası benim. Herkes kendini evinde nasıl hissediyorsa ben de öyle hissediyorum. Evimi seviyorum ve buradan uzaklaşmaktan hiç hoşlanmıyorum.

İstanbul’dan taşınalı bir hayli zaman oldu, hiç özlüyor musunuz İstanbul’u?

Hiç özlemiyorum ne yazık ki. Üzgünüm ama bende bıraktığı tat çok buruk, çok yavan. Belki bir gün özlerim ama bence bu aşk çoktan bitti…

Yazarlık, prodüktörlük, şairlik, turneler… Bu yoğun tempoyu nasıl kaldırıyorsunuz?

Yaşayarak… Hissederek… Yaptığım işleri severek…

Yeni bir şiir kitabı üzerine çalışıyorsunuz, öyle değil mi? Ne zaman piyasaya çıkacak?

Bir iki haftaya sizde… İnkılap Yayınevi’nde çıkacak, ismi ‘Garam’… Pandemi döneminde ve öncesinde yazdığım şiirlerden oluşuyor.

Takı tasarımcılığıyla ilgilendiğinizi biliyoruz, hatta Gümüşlük’teki ‘Naftalin Dükkan’da tasarladığınız parçalar satışta… Takı tasarımı sizin için bir terapi mi yoksa yaratıcılığın başka bir yansıması mı?

Naftalin Dükkan’da eski eşyaları yeniliyor ve takı tasarlıyorum. Ne bir terapi ne de herhangi bir şeyin yansıması... Para kazanmaya çalışıyorum. Ve çalışmadan duramayan biriyim. Sağlık izin verirse ölene kadar çalışmak isterim merak ettiğim her alanda…

 

HAFTA