İşim, hayatın çok içinde olduğu için şanslıyım

Ortaokul yıllarında arkadaşlarıyla Tunalı Hilmi Caddesi’nde dolaşırken aldığı McFlurry ile McDonald’s markasıyla tanışmış Özdeş Dönen Artak. Dostlarıyla paylaştığı mutlu anların da bir parçası olan bu markanın, yıllar sonra Türkiye CMO’su olacağından habersizdi tabii o zamanlar. Tıpkı kendi anılarında olduğu gibi bugün başkalarının mutlu anlarına ortak olmak için çalışan Artak, “Kültürü ve eğlenceyi markamızın bir parçası haline getirmeyi çok seviyoruz” diyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İşim, hayatın çok içinde olduğu için şanslıyım

GÜLSEREN ÜST POLAT

Eğlence, sinema ve müziği iş gündemine sıklıkla entegre eden markalardan biri McDonald’s… Hızlı ve Öfkeli, Friends, Seinfeld… Markayı, tüm dünyada milyonlarca kişi tarafından izlenen birçok filmde görebileceğiniz gibi, pek çok ikonik kahramanı da McDonald’s menülerinde ve oyuncaklarında görmeniz mümkün. Hatta bu aralar sponsor oldukları A Milli Kadın Voleybol Takımının tercihi olan özel münüleriyle de dikkat çekiyorlar. Bu özel bir strateji tabii ve bu stratejinin detaylarını en iyi aktaracak isimlerden biri de şüphesiz McDonald’s Türkiye CMO’su Özdeş Dönen Artak… 

“Yeme, içme ve popüler kültür üzerinde etkiye sahip ikonik bir marka olmak ve bu mirası sürdürmek bizi oldukça motive ediyor” diyen Artak ile markanın pazarlama stratejilerinden gıda güvenliğine pek çok şey konuştuk. Tabii iş dışı konuları da ihmal etmedik.

1986 yılında İstiklal Caddesi’nde hepimizin o çok iyi bildiği, çoğu buluşmaların adresi olan ilk restoranla başlıyor McDonald’s’ın Türkiye yolculuğu. Peki, sizin için McDonald’s serüveni nasıl başladı?

Ankara’da geçen çocukluğum boyunca McDonald’s’ı hep güzel ve mutlu anılarla hatırlıyorum. İlk McDonald’s deneyimim, ortaokul yıllarımda arkadaşlarımla Tunalı Hilmi Caddesi'nde dolaşırken aldığım McFlurry’di. Yürürken McFlurry’den aldığım o tat ve arkadaşlarımla geçirdiğim o keyifli anlar, hafızamda unutulmaz bir yer edindi. Dolayısıyla McDonald’s benim için yalnızca lezzetli bir deneyim değil, aynı zamanda dostlarımla paylaştığım mutlu anların da bir parçası.

Son dönemde kahve, kahvaltı gibi farklı ürün satışı ile ‘McDonald’s’da sadece hamburger yenir’ algısı da yıkıldı sanırım. Bu strateji nasıl bir değişim yaşattı marka için?

Kesinlikle. Genişlettiğimiz ürün yelpazemiz sayesinde “sadece hamburger” algısını yıkmayı başardık. Türkiye’de 100’ü aşkın noktada yer alan McCafé konseptimizle artık sıcak ve soğuk kahve çeşitlerinin yanı sıra kahvaltılıklar ve tatlılar gibi yeni lezzetler sunarak misafirlerimize daha zengin bir deneyim sağlıyoruz. Gerçekleştirdiğimiz bu değişim özellikle kahve severler ve kahvaltı seçenekleri arayanlar için markamızı daha cazip hale getirdi. Müşteri odaklı stratejimizle, misafirlerimizin günün her saatinde McDonald’s’ı tercih etmelerini sağladık.

Global markalar çok daha kurumsal yapılar sergiler. Belli kalıpların dışına çıkmak zordur, stratejiler ortaktır. McDonald’s Türkiye’de bu durum nasıl? Pazarlama stratejilerinde Türkiye’ye özel uygulamalarınız neler mesela?

McDonald’s, “glokal” tabirine en uygun marka diyebilirim. Hem global hem de lokal düzeyde stratejiler izlenmesi, kalite standartlarımızın her yerde korunması ve sürekli olarak denetlenmesi bizi dünyanın en değerli 5. markası yapıyor. McDonald’s Türkiye olarak yerel tatlara ve toplumun ihtiyaçlarına önem veriyoruz. Patates, marul ve domates gibi tarım ürünlerininin yanı sıra ette de tercihimizi yerli üründen yana kullanıyoruz. Ürün ve hizmetlerimizin yüzde 98’ini yerel tedarikçilerden temin ederek hem gıda güvenliğini sağlıyor hem de ülke ekonomisine katma değer sunuyoruz. Marka olarak, toplumun sorumluluk sahibi bir unsuru olmayı vazgeçilmez bir değer olarak görüyoruz.

Eğlence, sinema ve müziği iş gündemine sıklıkla entegre eden bir markasınız. Bu pazarlama stratejisiyle ‘hedefi 12’den vuruyoruz’ diyebilir misiniz? Bu tür stratejilerde nelere dikkat ediyorsunuz?

McDonald's’ı Hızlı ve Öfkeli, Friends, Seinfeld gibi tüm dünyada milyonlarca kişi tarafından izlenen birçok filmde görebilirsiniz. Yeme, içme ve popüler kültür üzerinde etkiye sahip ikonik bir marka olmak ve bu mirası sürdürmek bizi oldukça motive ediyor. Örneğin bu ay vizyona giren Çılgın Hırsız 4 filminin galasına sponsor olduk, Minyonlar’ın oyuncaklarını da Happy Meal menülerimizde sunuyoruz. Ayrıca filmin Minyon karakterlerinin en sevdiği meyve olan muzu kullanarak hazırladığımız Minyonlar Sundae’yi de satışa sunduk. Bu tarz eğlenceli ve yenilikçi projelerle müşterilerimize keyifli bir deneyim yaşatmayı, kültürü ve eğlenceyi markamızın bir parçası haline getirmeyi çok seviyoruz. Yani burada dikkat ettiğimiz şey iş birliklerimizin marka ruhumuza uygun olması, markamızı yansıtması ve misafirlerimizin yüzlerine gülümseme bırakabilecek anları yaratması.

Kişisel deneyim sunuyoruz

Kabul etmek gerekir ki fast food denilince genellikle insanların aklına sağlıklı beslenme gelmez. Ama çocuklar özelinde daha sağlıklı menülerle ilgili de alternatifleriniz var sanırım. Biraz anlatır mısınız?

Gıda güvenilirliğine özel bir önem veriyoruz. Gelişim çağındaki çocuklar için hazırladığımız Happy Meal menülerimizin Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu tarafından onaylanan besin profili standartında yeşil kategoride bulunuyor. Restoranlarımızda ve web sitemizde “Bu Lezzete Güven” bölümünü inceleyenler, ürünlerimizle ilgili merak ettikleri tüm soruların yanıtlarını bulabiliyorlar. Her bir hamburger köftesinin üretim tarihi, parti numarası, çiftlikteki hangi hayvandan geldiği, hayvanlara hangi yemlerin verildiğini ve hangi aşıların yapıldığını özel izlenebilirlik sistemleriyle takip ediyoruz. Dolayısıyla ürünlerimiz 1000’den fazla kontrol noktasından geçerek tüketicilerimize ulaşıyor. Her yaştan ve her kesimden tüketicimizin taleplerini ve ihtiyaçlarını izliyor, üretim tedarik ve hizmet süreçlerimizi bu doğrultuda yönetiyoruz.

Dijital dönüşüm ve yapay zeka teknolojisi son dönemde en sık konuşulan konular. Bu dönüşümün sizlere yansıması nasıl olacak peki? Gelecekte nasıl bir yapay zeka destekli fast food deneyimi bekliyor bizleri? Neler yapıyorsunuz bu alanda?

Dijital dönüşüm ve yapay zeka teknolojilerini yakından takip ediyoruz. “Geleceğin Restoran Deneyimi” konseptimiz kapsamında, dijitalleşme süreçlerimizi hızlandırarak sektörümüzde öncü markalardan biri olduk. Restoranlarımızda bulunan dijital sipariş kioskları, müşterilerimizin kasada sıraya girmeden, kendi tercihlerine göre sipariş vermelerini ve kolaylıkla ödeme yapmalarını sağlıyor, üstelik masaya servisimiz de mevcut. Ayrıca daha eğlenceli ve kreatif ürünler sunmak için de teknolojiyi kullanıyoruz. Örneğin geçen yıl, yapay zeka tarafından oluşturulan özel tariflerle hazırladığımız içecekleri müşterilerimize sunduk, bu çalışmamızla birçok ödül aldık. Teknoloji ve dijitalleşme müşterilerimize daha hızlı ve kişisel bir deneyim sunmamıza imkan tanıyor.

Sultanlara özel menü hazırladık

Paris Olimpiyatları başladı ve McDonald’s Türkiye olarak A Milli Kadın Voleybol Takımının sponsorusunuz. Millilerimizle olan bu yolculuktan biraz söz eder misiniz?

2021 yılından bu yana A Milli Kadın Voleybol Takımımızın heyecan dolu yolculuğuna eşlik ediyoruz ve bu bizim için büyük bir gurur. Sponsor olduğumuz günden bu yana da iletişimimizi aralıksız sürdürüyoruz. Milli Takımımızın mücadeleci ruhunu yansıtan ve onlarla yan yana olduğumuzu gösteren “Dünya Bir Yana Biz Yan Yana” isimli reklam filmimizi yayınladık. Bu birlikteliğimizden ve takımımızın olağanüstü başarılarına katkı sunmaktan mutluluk duyuyoruz.

Bir de Filenin Sultanları’nın tercihlerine göre özel menü de hazırladınız… Nedir File’nin Sultanları’nın tercihi?

Amacımız, Filenin Sultanları’nın tercihlerine uygun ve aynı zamanda voleybol tutkunlarına hitap edecek özel bir lezzet sunmaktı. “Voleyburger Menü”yü hazırlamak oldukça heyecanlı bir süreçti. Açtığımız anketle millilerimize en sevdikleri burger malzemelerini sorduk, onlardan aldığımız cevaplarla bu menüyü hazırladık. Özel McDonald’s sosu, beyaz cheddar peyniri, kıtır soğanı, etli ve tavuklu seçenekleriyle Voleyburger; takımımızın azmini ve mücadelesini desteklerken taraftarların da voleybol coşkusuna ortak olmasını sağlayacak diye düşünüyoruz. 

Favorim çıtır lezzetler

Hazır menülere değinmişken sizin en favori menünüz hangisi peki?

İki lezzet arasında kaldım bu aralar. Hem Voleyburger Tavuklu favorim hem Triple Cheeseburger. Ben çıtır lezzetleri çok severim, o yüzden Voleyburger’in içindeki tavuğumuz ve üzerindeki kıtır soğanlar bence çıtır lezzet arayanların da favorisi olabilir. Tripple Cheeseburger üç kat et ve peynir kombinasyonunun müthiş uyumu, burger lezzetini bir üst seviyeye taşıyor. Hem yeterince et hem de bol miktarda peynir var, üstelik etin üzerinde eriyen peynir, menüyü benim için cazip hale getiriyor.

Biraz da rakamlardan söz edelim. Bugün Türkiye’de kaç lokasyonda hizmet veriyorsunuz? Kısa ve orta vadede Türkiye pazarı için hedefler ve stratejiler neler?

Şu anda Türkiye genelinde 45 farklı şehirde 265 restoranımızla hizmet veriyoruz. McDonald’s Türkiye olarak stratejimiz, her zaman tüketicilerimize lezzetli ve keyifli bir deneyim yaşatmak. Ürünlerimizin kalitesi, yeni ve yenilenen restoranlarımız, misafirperverliğimiz, dijital sipariş kiosklarımız ve masaya servis hizmetimizle tüketici deneyimini en üst noktada tutmayı hedefliyoruz.

 

OĞLUM EN BÜYÜK ENERJİ KAYNAĞIM 

Kurumsal tarafı bırakıp biraz da Özdeş Dönen Artak’a geçelim. Global bir markada yönetici olmak ağır bir sorumluluk. Muhtemelen stresli de… Yeni bir güne başlamak adına enerjinizi nasıl geri kazanırsınız? Nedir motivasyon kaynağınız?

En büyük enerji kaynağım 9 yaşındaki oğlum. Çocuklarla zaman geçirmeyi herkese tavsiye ediyorum. Büyüdükçe monotonlaşan, merakın kaybolabileceği, hayatın güzelliklerinin sıradanlaşabileceği, küçük mutlulukların unutulabileceği bir dünyada yaşıyoruz. Özellikle iş hayatında zaman hızla akıp geçiyor. Oğlumla vakit geçirirken hayata karşı merakını ve heyecanını ben de içimde hissediyorum. Onun dünyasından ilham alarak çevremdeki küçük mutluluklara odaklanıyorum. İş tatmini ve güzel bir ekibin parçası olmak da bence çok önemli. Başarılı, eğlenceli ve hayata dokunan ürün ve projeler yapıyoruz; bunu da mutlu, güler yüzlü ve dinamik bir ekiple gerçekleştiriyoruz.

Bir iş insanı olarak kendinizi üç kelimede tanımlasanız bunlar neler olurdu? 

Ekibimle bu hafta yaptığımız bir etkinlikte, birbirimizin özelliklerini bir kağıda not ettik. Beni tanımladıkları kelimeler “yenilikçi/vizyoner”, “samimi” ve “azimli” oldu. Ben de iş hayatında tam olarak bu üç şeyin önemli olduğunu düşünüyorum: Her zaman yeni bir şey katarak fark yaratmak, bunu yaparken samimi, içten olmak ve bu sürecin bir yolculuk olduğunu unutmamak. Dolayısıyla, başarılar kadar hatalarımızın da olacağını kabul ederek azimli olup her zaman en iyisine yönelik çalışmak gerektiğine inanıyorum.

Hobileriniz var mı peki? Neler yapmaktan hoşlanırsınız?

Çalışan bir anne olarak boş zamanlarımı ailemle birlikte geçirmeyi tercih ediyorum. Hafta sonları, oğlumun futbol okulunda eşimle birlikte taraftar olarak bulunmak, yapmaktan hoşlandığım ve en sık yaptığım aktivitelerden biri. Bunun yanında, evde ailece yaptığımız sinema geceleri de beni çok motive ediyor. Özellikle animasyon filmleri izlemeyi çok seviyorum. İşim, hayatın çok içinde olduğu için şanslıyım; sosyal medya trendlerini takip etmek, yeni açılan restoranlara gitmek ve yeni tatları denemek hayatımın önemli bir parçası.

 

 

HAFTA