İnandığım şeylere kendimi bırakıyorum
Trompetçi, şarkı yazarı ve prodüktör Barış Demirel, müzik kariyerinde 10. yılını tamamlıyor. Farklı tarzlarla dolu albümlerinin yanı sıra ülkemizde ve yurt dışında onlarca konser ve diskografi inşa etme yolunda verilen emekler… Hepsini 18 Aralık’ta “BD Deneyimi” ismindeki konserinde paylaşacak. Sanatçı beklenen bu konser öncesinde içtenlikle sorularımızı yanıtladı.
Ahmet Yatğın
Kariyerinizin tamamını seyircilerinize bir gecede deneyimleteceğinizi düşündüren bir konser veriyorsunuz. 18 Aralık’ta “BD Deneyimi” adında bir konser. Bu fikir nereden çıktı?
Çok teşekkür ederim. Eh, biraz onun gibi olacak. İlk projem “Barıştık Mı”nın ilk albümünü 2014 yılında çıkarmıştım. Ardından “Fail Play” geldi. Sonra Da Poet ile ortak EP ve onu 3 adet solo albüm takip etti. 10 yıla 6 stüdyo albümü; yedincisi 2025’te. Sanırım uzun bir süre son albümüm olarak kalacak. Tüm bu süreçte hem memlekette hem de yurtdışında sayısız konser verdim. Acısıyla, tatlısıyla fırtınalı ve güzel bir 10 yıl geride kaldı. Her albümümde farklı tarzlar, farklı kafalar var. Beni yıllardır dinleyen ya da yeni keşfedenlere tekrarı olmayacak bir konser vermek vermek istedim.
Bu bir emeklilik konseri mi yoksa yeni bir sürecin başlangıcı mı? Gelecekte neler yapmayı planlıyorsunuz?
Daha 36 yaşındayım yahu! (Gülüyor) 2025’te yeni albüm, bir dizi düet ve konserler var. Şarjım bitene kadar trompetimi her yerde çalacağım, yeni şarkılar yazacağım.
Çevremde müzik gazeteciliği yapan arkadaşlarımdan sizin hakkınızda hep güzel şeyler duyuyorum. Hem müzik entelijansiyasının hem de genel dinleyici kitlesinin ilgisini çekmek, takdirini kazanmak çok özel bir şey. Müziğe yeni başlayanlara önerebileceğiniz, bir formülü var mı bu durumun?
Müzik yaparken hinlik düşünmedim. Formül de düşünmedim. Evet, formül hiç düşünmedim. Daha çok kişi bilsin, dinlesin isterim ama günün sonunda sevdiğim şeyi yapmazsam kendime saygım da kalmayacaktır. Müziğim benim gibi; hep değişti. Hiç sınır koymadım. “El ne der” diye düşünmedim. İnandığım, sevdiğim şeylere kendimi bırakıyorum.
Pop müziğin trompet ile ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Şarkılarınızda bu ilişkinin iyi bir örneğini görsek de; sürecin nasıl geliştiğini ve göremediğimiz kısımlarında neler olduğunu merak ediyorum.
Son albümüm “Dans Pisti Cenazesi” indie pop-deep house sularında gezinen farklı bir albümdü. Öyle istedim, öyle denedim. Aslında Kadebostany ile çalışmak beni bu albümü yapmaya heveslendirdi. Son 5 yıldır birlikte bazı şarkılar yayınladık, her İstanbul konserlerinde sahnede onlara misafir oldum. Çok keyif aldığım bu süreçler içinde dedim ki “Hadi bir albüm böyle olsun”, “Kade gibi tınlasın” gibi… Mesela 2025’teki albümüm bu ‘sound’da olmayacak. Eski, trompet ağırlıklı şarkıların ve sevgili konuklarımın olduğu bir albüm olarak sizlerle buluşacak.
Kariyerinizde unutamadığınız bir an oldu mu? Paylaşabilir misiniz?
3 sene önce “Mutluluklar” albüm lansmanımda yine aynı “Zorlu Psm Stüdyo” sahnede fena cozutmuştuk. Murat Ertel (BaBa ZuLa) çalıyor, yanında ben, Deniz Tekin, Kamufle, Da Poet… Bi an sahnede kendi kendime “Bu gerçekten sahnede bugüne kadar en eğlendiğim an!” dediğimi hatırlıyorum.
Sizi daha yakından tanımak için soruyorum. Önce bugünün Türkiye’sinde, sonra da bugünün dünyasında sizi ne üzüyor? Bize sizi üzen şeylerden bahsedebilir misiniz?
Çok az şey dışında her şey üzüyor. Mesela öğrencilerin durumu üzüyor. Her şey lüks oldu. Okumak bile lüks. Konserime bir öğrenci sevdiceğiyle geldi. 2 bilet aldı, iki içecek içtiler, gelmeden karınlarını ucuz bir yerde doyurdular. Büyük ihtimalle şehrin merkezine biraz daha dışarda olan evlerine geri döndüler. En az 2000 lira şimdinin hesabıyla. Öyle bir parası yok öğrencinin. Biz harçlığımızla tatile bile çıkardık. Zengin bebesi değilim, dolar 1 liraydı. Çok hızlı ve çok kötü dönüştü her şey. Beni üzen bir diğer şey de dijital platformlardaki enflasyon; resmen “Çöplükte Bugün” listeleri. Aynı zamanda insanları her ay şarkı yapmaya yönlendiren yeni sistem. Nihayetinde zilyon tane kötü şarkı, kötü prodüksiyon. Herkes şarkı yapmasın, olacak…
Sizce müzisyenin politik bir bilinci olmalı ve ona göre hareket etmeli midir? Yoksa müzisyen sadece müzik mi yapmalıdır?
Müzisyen kendini rahatsız eden her şeyi özgürce, sansürsüz ifade edebilmeli. O kadar.
Tekrar konsere dönelim. Aga B, Can Kazaz ve Sibel Alaş’ın eşlik edeceği şarkılar da olacak. Bu çok güzel bir haber. Diğer yandan Sibel Alaş’ın şarkısını coverlamıştınız, birlikte şarkı söyleme fikri beni heyecanlandırıyor çünkü bir şarkı iki yorumcu, bakalım nerede buluşacaklar. Provalarda neler oluyor, biraz dedikodu paylaşır mısınız?
Can Kazaz ve Aga B senelerdir hem arkadaşım hem de birlikte üretme şansım da olan iyi müzisyenler. Sibel Alaş ise 1995 yılına dair hatırladığım tek şey. Konuklarla prova yapmadık, onlarla sahnede meşk edeceğiz. Orkestra ile yapıyoruz. Bana sahnede bas gitarda Kunter Kınacı, davulda Orçun Saçaroğlu, seste Metin Kayaoğlu ve Barış Dülger eşlik edecek.