Her şeyin hızlandığı dünyada yavaşlamayı seçenler…
The Marmara Bodrum’un, 2024 Michelin tavsiye listesinde yer alan restoranı Tuti, toprağa duyulan saygıyı damakta biten lezzetlere dönüştürüyor. Restoranın Executive Şefi Hakan Süve, öncelikli hedefi ‘slow food’ yaklaşımı ile yöreye hizmet olarak tanımlıyor…
FATOŞ KARAHASAN
Halikarnas Balıkçısı’nın Bodrum’u hızla Güney Fransa sahillerine benzeyen lüks ve gösterişli mekanlarla doluyor. Yeni oteller, restoranlar, barlar açılıyor. Dünya markalarının yanı sıra, İstanbul’un ve Ankara’nın sevilen eğlence mekanları da Bodrum’da şube açmak için adeta birbirleriyle yarışıyor.
Tüm bu hareketin ortasında, Bodrum Kalesi’ne tepeden bakan The Marmara’da zaman yavaş akmaya devam ediyor. Bodrum’da turizmin öncülerinden otel değişime direniyor. Özgün mimari ve tasarım anlayışını korumayı başarıyor. The Marmara, Bodrum’un eski ruhunu canlı tutarak ayrışıyor. Fransız mimar Christian Allart’ın iç mimarisini yaptığı otelde koridorlardan odalara kadar her noktada yerel Bodrum pazarlarından alınan gündelik objeler bulunuyor. Eğlenceli yerel detaylara ek olarak, otelde Mevlüt Akyıldız gibi sanatçıların eserleri de yer alıyor. Sıtkı Kösemen’in çektiği portreler ziyaretçileri Bodrum’un yerli halkıyla tanıştırıyor. Otelin duvarlarını İlhan Berk ya da Ahmet Ertegün gibi Bodrum’a damgasını vuran isimlerin yanı sıra, Bodrum pazarında ot satan kadınların, çarşıdaki esnafın portreleri de süslüyor.
The Marmara Bodrum’un, 2024 Michelin tavsiye listesinde yer alan restoranı Tuti ise Executive Şef Hakan Süve’ye emanet. İncili Gastronomi’de dört inci ödülü kazanan, Ege mutfağının bölgedeki en iyi temsilcilerinden olan Tuti’nin yemekleri bölge bahçelerinden günlük, taze ve doğal ürünler kullanılarak oluşturuluyor.
Tuti The Marmara’nın ruhuna uygun bir biçimde ölçeği büyütmek yerine küçültmeyi seçen bir anlayışla yönetiliyor. Hakan Süve, öncelikli hedefini ‘slow food’ daha yerel dil ile ‘yaveş gari’ yaklaşımı çerçevesinde yöreye hizmet olarak tanımlıyor: “Toprağını bir evlat gibi besleyen, koruyan ve sahip çıkan tüm bölge halkının yanında olmak, destek çıkmak mutluluklarına paydaş olmak benim asıl hedefimdir” diyor.
Alışverişini günlük olarak bölgeden temin eden Hakan Süve yerel kültüre sahip çıkmayı bir görev olarak gördüğünü ve ilhamı doğallıktan aldığını ifade ediyor: “Sebze pazarına çıktığınızda tezgahındaki ürünün maddi değerinden önce ürünün şifasını anlatan, ardından nasıl yapılır, hangi yemeği güzel olur cevapları ile samimiyet ve doğallığı öz kaynağı ile yansıtan bu insanların emeğine sahip çıkmak ve bu kültürü miras edinmek menümü oluştururken yol haritamdır.”
HER ŞEY TOPRAĞA SAYGIDAN DAMAKTA LEZZETE…
Kendisi de bölgede doğmuş, büyümüş bir Milaslı olarak yörenin ruhunu ve kendisini besleyen ortama saygısını dile getiriyor Süve… Restoranında, aile yemek masasında yaşanan samimiyeti, dostluğu, saygıyı yansıtmayı görev edindiğini vurguluyor ve şöyle diyor: “Ben bu şehrin çocukluğumdan beri gün batımında yüzümde hissettiğim rüzgârından, herkesin bir tanış gibi bağ kurduğu samimiyetinden, kucaklaşmasından, sofradaki aile kavramından, yemeğe saygıdan esinlendim. Çünkü her şey toprağa duyulan saygıdan başlayarak damakta biten lezzette taçlanıyor. Birinin elinize sağlık demesi de elini toprakta deşeleyen tüm halka selam oluyor.”
Bölgedeki çeşitliliği hazırladığı yemeklere yansıtan Hakan Süve, manifestosunu “Bu sofra, Milas’ın memecik zeytininin, Gökova susamının, Köyceğiz portakalının, Fethiye kaya incirinin, Kavaklıdere cevizinin, Göce tarhanasının, Bodrum’un mandalinasının gambilya baklasının, Karaböğürtlen Köyü balının... Bu sofra Ege ve Akdeniz’in tüm emekçilerinin sofrası” sözleriyle tamamlıyor.
Manifestoda verdiği sözlerin tümünü yerine getiren Şef Hakan Süve sıklıkla yeni menüler hazırlıyor. ‘Slow food’ ve ‘yaveş gari’ sorumluluk projelerinden elde edilen bilgilerle Bodrum’un hikayelerini taşıyan yemekler sunuyor. Muğla’nın farklı bölgelerindeki kadın ve tarım kooperatifleriyle dört yıldır işbirliği yaparak, menüsünü yerel ve organik malzemelerle zenginleştiriyor. Gönüllü kültür elçiliği yaparak, bölge gastronomisine katkıda bulunmaya devam ediyor.
Bugünlerde misafirlere ‘Sakız Enginarı, Mavi Kuyruk Karides, Milas Erişte, İstiridye Kokoreç, Cevizli Ege Otlu Kalamar Dolma, Trança, Ege Soğan Mıhlaması, Karadut-Reyhan Sorbe, Aydın Atça Çilek Sorbesi, Vanilyalı Akça Armut’tan oluşan bir menü sunan Süve, Bodrum’un zengin kültürel mirasını da misafirlerine aktardığını vurguluyor. Süve, “Böylece, her öğün, Bodrum'un tarihini ve yerel hikayelerini yaşatan bir şölen haline geliyor” yorumunu yapıyor.
YAZ BOYUNCA EĞLENCE
Otelin mutfak anlayışını Hakan Süve’den dinledikten sonra The Marmara Bodrum Genel Müdürü Volkan Öksüz’de otelin eğlenceli akşamlarıyla ilgili bilgi aktardı. Öksüz’ün verdiği bilgiye göre, bu yaz İstanbul’un sevilen caz müzik sahnesi Pera 77, Pera 77 Pop Up konseptiyle The Marmara Bodrum’un eşsiz manzarasında caz, soul ve funk geceleri sunacak. The Marmara Bodrum'un yeni konseptli yaz partileri ‘Lıkır Lıkır Geceleri’ ise her ayın 2. ve 4. Çarşamba gecelerinde gerçekleşecek. Yaz boyunca sürecek olan bu parti serisi, müzik sektöründe 40. yılını kutlayan Tarık Koray’ı ve birbirinden başarılı DJ’leri ağırlayacak…