Halkın gönlünü kazanacağız
Ünlü tenor Murat Karahan ve Limak Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir ile bu yıl 7’nci yaşını kutlayan ve yeni yıl konserine hazırlanan Limak Filarmoni Orkestrası’nı konuştuk.
Ece ULUSUM
Limak Vakfı tarafından 2017’de kurulan Limak Filarmoni Orkestrası, geleneksel yeni yıl konserlerine başlıyor. Dünyaca ünlü tenorlar Murat Karahan, Ramon Vargas ve Rame Lahaj ile İstanbul, İzmir ve Ankara’da sahne alacak olan Limak Filarmoni Orkestrası, özenle seçilmiş eserlerden oluşan repertuarları ile müzikseverler ile bir araya gelecek. İlk konser 23 Şubat’ta Zorlu Performans Sanatları Merkezi Turkcell sahnesinde yapılacak. Konserlerin öncesinde ünlü tenor Murat Karahan ve Limak Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir ile konuştuk.
Limak Vakfı’nın bir paydaşı daha doğrusu yoldaşı olmanın sizin için kıymetini biraz anlatır mısınız?
Limak Filarmoni Orkestrası’nın temel kuruluş amaçlarından bir tanesi; belki de ilki, çok sesli müziği geniş kitlelere yayabilmek ve tanıtabilmek. Bu sebeple klasik müzik konserlerinin, hem senfonik hem de opera eserlerinin yanı sıra, zaman zaman popüler eserleri de çoksesli halde seslendiriyoruz. Halkın senfonik orkestralara ve filarmoni orkestralarına ön yargısını kırabilmeyi ve halkımızın, müziğin bu en zengin şekilde icrasından istifade edebilmesini sağlamayı amaçlıyoruz.
Konserler bu yıl İstanbul, İzmir ve Ankara’da gerçekleşecek. İlerleyen yıllarda yeni iller eklenebilir mi?
Limak Filarmoni Orkestrası artık gelenekselleşen şekilde her sene yeni yıl konserleri ve yaz konserleri düzenliyor. Farklı konserlerimiz de oluyor. Gelecek seneden itibaren, önce bir oda orkestrası ve takiben biraz daha büyüyen bir orkestra ile yerleşik olarak aylık konserlere dönüş planımız var. Bu kapsamda farklı şehirler de söz konusu olabilir. Bu yıl yine yaz konserleri de olacaktır.
Geçen yıl Rame Lahaj ile sahne almıştınız ve dakikalarca alkışlanmıştınız. Rame Bey’in enerjisi ve uyumunuz çok dikkat çekmişti. Kendisinin bu yıl da size eşlik etmesinin sebeplerinden biri de bu mu?
Rame, benim çok sevgili ve eski bir dostum. Kosovalı ve Avrupa’da çok önemli bir kariyere sahip bir sanatçı. Daha önceki konserimizde de dinleyicilerle çok güzel bir iletişimi oldu. Bu yılki konserlerimizde yine Rame ile aynı sahnede olmak istedik.
Tenor Ramón Vargas’ın sahneye, performansa nasıl bir ruh katacağını düşünüyorsunuz?
Ramon Vargas özellikle kendi repertuarında çok büyük ve önemli bir kariyer yapmış hem insan olarak hem de bir sanatçı olarak çok değerli bir isim. Halkın ve opera dünyasının çok sevdiği bir sanatçı. Geçen sene gerçekleştirdiğimiz Limak Filarmoni Orkestrası konserlerinde üçüncü tenor Marcelo Alvarez idi ve Marcelo da o konserlerde muhteşemdi. Bu yıl da çok sevgili dostum Ramon bizlerle beraber olacak. Ramon’un da aynı şekilde halkımızla muhteşem bir iletişim kuracağına ve konserin kalitesini çok yükseklere taşıyacağına olan inancım sonsuz.
Pavarotti röportajlarında ‘Sanatçı olmanın en büyük avantajlarından birinin çocuk kalabilmek’ olduğunu söylerdi. Bir çocuğun merakı, öğrenme aşkı ve deneme konusundaki cesaretini örnek gösterirdi. Siz çocuk kalmayı başarabildiniz mi?
İnsanoğlu her zaman öğrenmeye, evrilmeye açık olmalı, kendini daha iyiye ve daha doğruya taşımayı düstur edinmeli. Pek çok röportajımda söylediğim bir şey var; “Bir insanı bitiren şey, ‘oldum’ demek.” ‘Oldum’ kelimesini lügatinizden çıkarmanız gerekiyor ki, daha iyisini, daha doğrusunu, daha yükseğini arayabilesiniz. Kendinizi eleştirebilecek kadar kendinizle barışık olmanız gerekiyor. ‘Oldum’ kelimesini unutup her zaman daha iyisini, daha yükseğini, daha yenisini, daha başarılısını aramak gerekiyor. Bir hedefiniz yoksa da kendinizi hedef olarak belirleyip kendinizle yarışmak ve geçmeye çalışmak, daha iyisini aramak çok değerli ve insanın gelişimine sınırsız bir katkı sağlıyor.
Sizi birçok etkinlikte İstiklal Marşı söylerken de izleme fırsatımız oldu. Sanki marşı söylerken farklı bir ruh haline bürünüyor, gittikçe yükseldiğinizi hissediyorum. Yüzlerce kişinin önünde ülkemizin marşını söylemek, size nasıl hissettiriyor?
Dünyanın belki de en güzel marşı; İstiklal Marşımız. Ardında çok büyük bir kahramanlık hikayesi olan, yaşanmışlıkları olan, hem şiiri hem müziğiyle insanın tüylerini diken diken eden, çok anlamlı bir marş. Ben İstiklal Marşımızı her zaman her yerde büyük bir onurla ve gurur duyarak seslendirmeye çalışıyorum. İstiklal Marşımızı seslendirirken bambaşka bir haleti ruhiyeye bürünüyorum. Duygulanıyorum, heyecanlanıyorum ve bu heyecanım ve duygusallığım da mutlaka performansıma sirayet ediyordur diye düşünüyorum.
Limak Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir: Müzikle sakinleştiğimi hissediyorum
Global ve yerel araştırmalar, tüketicilerin toplumu geliştirme konusunda büyük firmalardan daha büyük beklentiye girdiğini söylüyor. Sizler her zaman bu konuda önemli adımlar atan şirketlerden biri oldunuz. Kültür-sanat özelinde bu adımları sizlere atmaya yönelten ne oldu?
Pandemiden sonra ticari işletmelerin, içinde bulundukları toplumlar için fayda üretmeleri kurumsal bir tercihten çok ihtiyaca ve gerekliliğe dönüştü. Tüm dünyada şirketler, toplumun ihtiyaç duyduğu alanlarda görev üstlenmeyi her zamankinden daha fazla önemsiyor. Sosyal fayda üretmek, üzerinde uzun çalışma ve emek gerektiren bir süreç. Projelerin şirket kültürüne uygun olması önemli. Limak Vakfı da uzun yıllardır faaliyette. Toplumsal gelişime katkı sağlayan sosyal yatırımları büyük bir özenle sürdürüyoruz. Limak Filarmoni Orkestrası ile her yıl konserler düzenliyoruz, bu etkinlikleri de faydaya dönüştürmek gibi bir misyonumuz var. Limak Filarmoni ile hayata, sanatın iyileştirici ve birleştirici gücüyle dokunuyoruz… Limak Filarmoni Orkestrası’nın konser gelirleri, farklı alanlarda Limak Vakfı tarafından hayata geçirilen sosyal sorumluluk projelerine aktarılıyor. Bu yıl bilet satışından elde edilen gelirin tamamı, Türkiye’nin Mühendis Kızları bünyesinde yürütülen ‘Depremden etkilenen öğrenciler için eğitime devam desteği’ programından faydalanan kadın mühendislik adayı öğrencilerin eğitiminde kullanılacak.
Limak Vakfı gelecekte müziğe dair nasıl yatırımlar yapmak istiyor?
Önümüzdeki dönemde çok sesli müziği toplumun her kesimi ile buluşturmak için projeler geliştirmeye devam etmek istiyoruz.
Etkinlikler herkese açık ve ilgi epey yoğun. Ancak şirket içi katılım ve talepler nasıl? Şirket çalışanları bu etkinliklere nasıl yaklaşıyor?
Şirket içinden de oldukça yoğun bir talep alıyoruz. Konser etkinliklerimizde çalışanlar için de indirimler tanımlıyoruz. Çalışma arkadaşlarımızdan da yoğun bir ilgi olduğunu gözlemliyoruz.
Müziğin sizdeki yeri nedir? Çalışma rutininizde, sosyal hayatınızda nasıl bir dinleyici ve etkinlik katılımcısısınız?
İş hayatının yoğunluğu ve stresini güzel bir konserle atmanın yanı sıra böyle bir güzelliği kalabalıklarla paylaşmanın yarattığı duyguyu seviyorum. Müzikle dinlendiğimi, sakinleştiğimi hissediyorum.