'Gravürde sanatı ve tarihi bir arada bulduk'

16. yüzyıl ile 19. yüzyıl sonu arasında antik klasik baskı teknikleri ile basılan 10.000 gravür ve haritadan oluşan bir koleksiyon, Gravür Dünyası adıyla dijital kütüphanede kullanıma açıldı. Gravürlere ayrılmış bu dijital mabedi, koleksiyonun sahibi Selma ve Uluğşad Gürbüzer çifti anlattı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
'Gravürde sanatı ve tarihi bir arada bulduk'

GÜLSEREN ÜST POLAT

Özellikle 15. yüzyıl ortası ile 19. yüzyıl sonuna kadar olan dönemde toplumların sanatı, sosyal hayatı, kültürleri, şehir manzaraları, mimarileri kısacası tarihin izlerini taşıyan en güzel örneklerden biri aslında gravürler… Farklı teknikler kullanılarak bir ahşap, bakır, çelik ya da taşın yüzeyine çizilen bir resim, mürekkeple buluşup kağıda yansıyor ve bugün sizlere geçmişin izlerini yansıtıyor…

Bu çerçevede, gravürlere gönül veren Selma ve Uluğşad Gürbüzer çifti ile bir dijital kütüphane olarak hayata geçirdikleri ‘Gravür Dünyası’ndan söz edeceğim sizlere. Bu ikili, sanat ve tarih alanındaki bilgiye erişimi artırmak amacıyla ellerindeki gravür ve harita koleksiyonunu kurdukları dijital kütüphanede paylaşıma açtılar. Toplam 10.000 civarında gravür ve haritanın yer aldığı bu dijital kütüphane için Gürbüzer çiftinin en büyük hayali de gelecekte araştırmacıların, sanat ve tarih severlerin bir araya gelip bu nadide eserleri keşfedecekleri bir ortamın oluşturulabilmesi…

Gerisini, Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesi koordinatörlüğünü birlikte yürüten Selma Gürbüzer ve Uluğşad Gürbüzer’den dinleyelim.

Dijital kütüphaneye geçmeden önce elinizdeki koleksiyondan söz etmek istiyorum.

Gravür ve harita koleksiyonculuğu nasıl başladı? Bu merak nereden geliyor?

ULUĞŞAD GÜRBÜZER: Gravür ve harita merakımız aile olarak tarihe ve sanata karşı aşırı düşkünlüğümüzden kaynaklanıyor. Kütüphaneyi açmadan önce gerek yurt içinde gerekse yurtdışından eski kitap, gravür ve resimleri alma amacımız sadece bu tutkumuzdu. Biz, genel olarak bir resmi estetik açıdan gözümüze ve gönlümüze hitap ettiği için seçip aldık. Ancak, gravür, çoğaltılmış bir resim olduğundan hem gözümüze ve gönlümüze hitap etmesi hem de ilgili dönem tarihine ışık tutan bir belge olması nedeniyle her zaman resimden daha çok ilgimizi çekti. Kısaca, biz gravürde hem sanatı hem de tarihi bir arada bulduk. 

Bu tutkumuz sonucu aldığımız eski kitap ve gravürler zaman içinde normal bir aile arşivini veya aile kütüphanesini aşacak boyutlara geldi.

Elinizde toplam kaç parça var?

SELMA GÜRBÜZER: Şu anda internet sitesine konulan 10.000 civarında gravür ve harita, arşivimizdeki fiziksel eserlerin dijital versiyonu. Diğer taraftan, etiketleme işlemi tamamlanan 1000 civarında  gravür ve haritayı da yakın zamanda kütüphaneye eklemeyi planlıyoruz. Benzer şekilde, ilerleyen süreçte araştırma ve etiketleme süreçleri tamamlandıkça halen fiziki olarak arşivimizde bulunan çok sayıda gravür ve haritayı siteye düzenli aralıklarla ekleyeceğiz.

Koleksiyondaki gravürler ve haritalar hangi yüzyılları kapsıyor. Bizi götürdüğü en eski tarih nedir?

S.G.: Kütüphanemiz, 16. yüzyıl ile 19. yüzyıl sonu arasında antik klasik baskı teknikleri ile basılan görselleri kapsıyor. Şu an için 16. yüzyıla kadar uzanabilen gravürleri bulabilirsiniz.

Ne kadar zamanınızı aldı bu kadar parçayı bir araya getirmek? Nerelerden, nasıl topladınız bu parçaları?

S.G.: Son 20 yıl içinde  gerek yurt içinde gerekse yurt dışında olduğumuz süreler boyunca ilgimizi çeken gravür, harita ve kitapları alarak başladığımız bir yolculuğun sonucunda bu proje doğdu. Kütüphanede yer alan gravür ve haritalar genel olarak, yurt içinde ve yurt dışında gerçekleştirilen müzayedeler, sahaflar, kitap fuarları ve antika pazarlarından temin edilmiş eser ve dokümanları kapsıyor. 

Peki, Dijital Gravür Kütüphanesi fikri nasıl doğdu ve hayata geçti? Amaç neydi?

U.G.: Kendi coğrafyamız ve kültürümüz ile ilgili çok çok özel ve çok nadide gravür arşivleri ülkemizde bulunuyor ve bunlar fiziki sergi veya dijital olarak sanatseverlere açılıyor. Ancak, sanatseverler, akademisyenler, öğrencilerin yurtdışındaki emsallerinde de olduğu gibi gravür ve haritaları her konuyu içerecek şekilde toplu halde görebilecekleri fiziki ve dijital ortam Türkiye’de yok. Tarihi belge olma özelliği dışında sanatsal açıdan da böyle bir kütüphane veya müzeye ihtiyaç vardı.

Bizde, yıllar içinde aldığımız eski kitap, gravür ve haritalar bir aile arşivini veya aile kütüphanesini aşacak boyutlara geldiğinden bunları herkesin erişebileceği bir şekilde kullanıma açmak istedik. Yani burada asıl amacımız paylaşmaktı. Bu bağlamda, fiziksel gravür kütüphanesi açmadan önce Türkiye’nin her tarafından direk ulaşılabilmesi için de önceliğimizi dijital kütüphaneye verdik. Bu açık erişim ile amacımız mümkün olduğu ölçüde çok kişiye ulaşabilmek, kullanıcıların bilgiye özgür ve sınırsız erişim sağlayarak yeni fikirlere, yeni projelere ve farklı disiplinler arası çalışmalara ilham ve vesile olabilmekti.

Elinizdeki tüm eserler dijital kütüphanede var mı? Bunların kaçı gravür ve kaçı harita?

U.G.: Şu an itibariyle Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesinde 10.000 civarında orijinal gravür ve harita bulunuyor. Kütüphanemiz, gravürler ve haritalar olarak ikiye bölünmüş durumda. 9 bin 600 adet gravür 28 ayrı kategoride, 400 adet harita ise 9 kategoride kullanıcıya sunuluyor.

Gravürlerin içeriklerine biraz değinebilir misiniz? İnsanlar siteyi ziyaret ettiklerinde gravürlerde geçmişe dair neleri bulacak?

S.G.: Oldukça geniş bir yelpazede içerik sunarak ziyaretçilere geçmişe dair birçok önemli konuyu keşfetme imkanı tanıyoruz aslında. İstanbul şehri ve Osmanlı İmparatorluğu’nun şehirlerini gösteren gravürler, günlük yaşantı, sosyal ilişkiler, askeri tarih, coğrafya, mimarlık, moda, tiyatro, müzik, edebiyat gibi alanlarda çeşitli gravürleri içeriyor.

Ayrıca, 19. yüzyıl ve öncesine ait Tevrat ve İncil gravürleri, dünya modası, ülkelerin kostüm tarihleri, tiyatro ve bale tarihi, ünlü bestecilere ait portreler, Viktoryan nota kitapçıkları ve kapaklarından dünya modasına kadar geniş bir yelpazede kategorilere ayrılmış gravür ve harita mevcut. Kütüphane, sanatseverlere, araştırmacılara ve öğrencilere farklı dönemlere ait Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanmış görsel bilgiler sunarak geçmişin izlerini keşfetme fırsatı sağlıyor.

Kütüphanede herhangi bir gravür ve haritayı tıkladığınızda, gravürün orijinal ismi, Türkçeleştirilmiş ismi, ressamı, hakkakı (gravürü yapan), basım tarihi, baskı türü, gravürün çıkış kaynağı, gravür bir resmin kopyası ise orijinal resim hakkında bilgi ve gravürün konusu hakkında ilave bilgiler de yer alıyor.

Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesi erişime açıldığından bu yana tepkiler nasıl peki?

U.G.: Beklediğimizin çok ötesinde, inanılmaz güzel geri dönüşler, çok sayıda tebrik, teşekkür ve kutlama mesajı aldık ve almaya da devam ediyoruz. Biliyorsunuz “marifet iltifata tabidir” derler. Herhangi bir beklentimiz olmadan çıktığımız bu yolda en büyük motivasyon kaynağımız bu geri dönüşler oldu.

Bir diğer motivasyon kaynağımız ise, henüz açık erişime açılmasının üstünden on ay gibi çok kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen, Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesi, gerek Türkiye’nin önde gelen sayılı üniversite kütüphanelerinin, gerekse yurtdışında bulunan üniversite kütüphanelerin veri tabanında ve ayrıca kütüphanelere bünyesinde yer veren platformların veri tabanları arasında yerini almaya başlamış olması. Bu bize, Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesi'nin sanatseverler, akademisyenler ve öğrenciler arasında ilgi gördüğünü gösteriyor.

Diğer taraftan, kullanıcı sayısı ve giriş sayıları, projenin başarıyla ilerlediğini ve geniş kitlelere ulaştığını gösteriyor. 1 Nisandan bugüne kadar sitemizi 15 bin 499 kişi kullanmış ve toplam giriş sayısı 22 bin 060.

Ayrıca, master ve doktora öğrencilerinden de tezlerinde kullanmak için çok kaynak isteyen oldu, hatta kütüphanenin bizzat kendisini tez konusu yapmak da istediler.

Bir yandan hala koleksiyonu genişletmeye devam ediyor musunuz?

U.G.: Evet, koleksiyonu genişletme çalışmalarımız devam ediyor. Nitelik ve nicelik açısından daha tatmin edici bir düzeye ulaşmak için çaba harcıyoruz. Nadide gravür ve haritaları temin edebilmek adına çalışmalarımız sürüyor. Henüz başlangıç aşamasında olan Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesi, bizim için hayat boyu devam edecek bir proje…

Peki, hiç sergi açmak gibi bir düşünceniz var mı?

S.G.: Sergi açma fikri, fiziksel bir mekan oluşturma hedefimizle örtüşüyor. Ancak, öncelikle yaşadığımız coğrafyanın tarihi ve sanatsal zenginlikleri başta olmak üzere tüm konuları içerecek; sanat ve tarih tutkunlarına, akademisyenlere, öğrencilere ve geleceğin sanatçıları olacak çocuklarımıza uluslararası düzeyde üniversiteler ve müzeler bünyesinde sunulan standartta bir ortam sağlayacak, Türkiye’nin ilk fiziksel gravür kütüphane ve/veya müzesini oluşturmak Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesi’nin vizyonu.

Bunun için ilerleyen dönemde kütüphanede yer alan gravürlerin nitelik ve nicelik olarak daha tatminkar bir düzeye getirilmesi ve kütüphanede mevcut olmayan nadide gravür ve haritaların temin edilebilmesi gerekiyor. Bunun için de sanat ve tarihe değer veren kişi, kurum ve kuruluşlarla ortak projeler gerçekleştirilmesini hedefliyoruz.

 

HAFTA