Gerektikçe çalışma masama eklemeler yapıyorum
İzel Rozental çok yönlü bir isim. Gazeteler, dergiler, kitaplarda yer alan karikatür çalışmaları, yurtiçi - yurtdışı sergileri, yayınladığı karikatür, mizah ve anı kitapları yaptıklarından sadece birkaçı…
FARUK ŞÜYÜN
Bu haftaki konuğum çocukluk yıllarında evin duvarlarını karalayarak adım attığı çizgi dünyasına gazeteler, dergiler, kitaplarda yer alan çalışmalar, yurtiçi ve yurtdışı sergiler ve karikatürümüzü tanıtan etkinlikler, radyo programlarının yanı sıra yayınladığı karikatür, mizah ve anı kitapları ile devam ederek karikatürlü bir evren kuran, iyi bir gezi yazarı ve fotoğrafçı da olan İzel Rozental…
Çalışma odası ve masası “dolu” sözcüğünün yetersiz kalacağı bir görüntü veriyor. “Siz geleceğiniz için biraz olsun toplamaya çalıştım” diyor ve devam ediyor:
“Gerektikçe masaya eklemeler yapıyorum her tarafında bunları görebilirsiniz. Sonunda dışarı sarkacağım, herhalde. Daha önce işyerimde çok geniş ve büyük bir masam vardı. Mimar arkadaşım şimdi aramızda olmayan İhsan Bilgin tasarlamıştı, ceviz ağacındandı. Ancak, onda da manzara aynıydı. Sonuçta burada yerlerde, eklemelerde gördükleriniz, orada masanın üzerinde duruyordu. 15 sene önce onu bıraktım, küçük bir masa olsun ona sığacağım diyerek üzeri cam olan bu masayı aldım. Steril olacak, üzerinde hiçbir şey olmayacak diyordum; birkaç kalem, tarama uçlarım, mürekkeplerim. Zaman içinde işte bu duruma geldi. Başka türlü olmuyor, olmayacak da.”
Şu anda masada gördüklerim, yangında ilk kurtarılacaklar mı?
“Çalışmam için gerekli olanlar. Yangında ilk kurtarılacaklar başka; kıymetli kitaplarım var. Bir keresinde eve hırsız girdi, birçok şey almış, ben öncelikle kitaplığa baktım değerli kitaplarımdan götürmüş mü diye! Onların hepsi karikatür üzerine, aralarında okumadığım olanı yok, belki ikinci kez okumadıklarım olabilir.”
İzel Rozental ‘Cartooning for Peace’in ve France-Cartoons’un üyesi olmuş, Dünya Karikatürcü Dernekleri Federasyonu ‘FECO’nun başkan yardımcılığı yapmış. Ferit Öngören, Necmi Rıza Ayça, Ferruh Doğan, Ali Ulvi Ersoy gibi halen aramızda olmayan karikatür dünyamızın usta çizerleri ile dostluklar kurmuş. “Yine usta isimler Tan Oral, Kamil Masaracı, Semih Poroy ile dostluklarınız sürüyor, birçok konuda işbirliği yaptınız, yapıyorsunuz. Örneğin, Tan Oral halen yönetiminde olduğunuz Schneidertempel Sanat Merkezi’nin Sanat Danışmanı” diyor ve soruyorum:
Kuruluşuna öncülük ettiğiniz, önemli etkinlikler yapılan bu mekândan söz edebilir miyiz?
“Schneidertempel Sanat Merkezi, tarihsel mirasla çağdaş sanat üretimi arasında taşıyıcı bir köprü olma özelliği taşıyor. Harabe halindeydi. Orayı modern bir sanat merkezi yapacağız diye bir proje hazırladım. 90’larda böyle bir şeyi anlatmak kabul ettirmek mümkün değildi. Kimseyi ikna edemedim. Söyledikleri ‘restorasyonu yaparız ama geri kalanına karışmayız’ şeklindeydi. O zaman tek bir çare kalıyordu; sergi salonuna dönüştürmek. Arada bir konserler de düzenleyebilirdik, çünkü akustik harikaydı.
Biz karikatürden anlıyoruz, karikatür sergisiyle başlayalım dedik. Dünyadan 100’ün üzerinde karikatürcüyü davet ettik. Sanat merkezinde ilk etkinlik ‘Yeni Bir Binyılın Eşiğinde İnançlar’ adlı uluslararası karikatür sergisi oldu. İstanbul bilindiği gibi ilk çağdan bugüne, çeşitli din, inanç ve etnik toplulukların birlikte yaşadığı bir kent. Sergi, büyük ilgi gördü, çok sükse yaptı. Bu durum, fonların da önünü açtı. Peşinden Ferit Öngören’e bir Haliç sergisi, nefis bir albüm yaptık… O gün bugün devam ediyoruz. Şimdiye kadar 207 sergi açtık. Ayın 24’ündeki yeni sergimizin sanatçısı Uruguay’dan geliyor; fotoğrafçı Oscar Bonilla. Uruguay Başkonsolosluğu sponsor oldu. Faruk Bey inanır mısınız sergi için başvuranlara 2027 yılını telaffuz ediyoruz.”
Çok yönlü bir isimsiniz, kırtasiyenin de dünyanızda farklı bir yeri bulunuyor:
“Kırtasiye aile kültürümüzde var. Onun kendine has kokusu evimizin içine sinmişti, ama hiçbir zaman kalem işini düşünmemiştim resim, müzik yapmak, sanatla ilgilenmek istiyordum. 1980 yılında yönetici ve küçük bir hisse sahibi olarak Scrikss’te çalışmaya başladım, TÜKİD Tüm Kırtasiyeciler Derneği başkanlığı yaptım. Dile kolay, 40 yılımdan fazlasını kırtasiyeye verdim!
Şunu da belirtmek isterim; ben kalem koleksiyoncusu değilim, kaleme teknik olarak meraklıyım. Bir kalem getirirseniz hemen söker içine bakarım. Değişik kalemler bulursam bir köşeye koyup saklarım. Masanın üstü, çekmeceler, kutular kalem doludur.”
Kalemlerin yanında masada üzerinde kuş olan bir kaktüs, Kibele figürünü bir rüzgâr değirmeni, siyah bir taş da duruyor:
“Masamda olmaları hoşuma gidiyor. Rüzgâr gülü aynı zamanda işlevsel altında mıknatıs var, ataşları topluyor. Taşı, Kuzey Kutbu’nda kendim kazarak çıkardım, geceleri parıldıyor. Uğur da getiriyormuş.”
Rafların üzerinde eski pikaplar, amfi…
“Kullanmıyorum artık, ama atamıyorum. Daktilo, 8 mm. film çekme makinesi de var. Bunlar bir şey değil, damadımın deposunda 34 kolim duruyor, iş yerini bırakıp emekli olduğumda oraya koymuştuk. İçlerinde neler var, kim bilir?”
Minyatür Hollanda evleri?
“Ben FECO’dayken genel başkanımız Peter Nieuwendijk bu meşhur Hollanda evlerinden iki tane hediye etmişti. Ben almaya devam ettim; imzalı, koleksiyon değeri olanları topluyorum.”
Karşımda asılı duran süpürge?
“Kamil Masaracı’nın kendi üretimi. 2004’te doğum günümde hediye etmişti, üstü yazılı ve imzalıdır… Şu gördükleriniz de onun yaptığı figürünler.”
Tenten, Asterix olanlar?
“Benim içimdeki çocuk onlar. Gördükleriniz bazıları.”
Sohbetimizin sonuna geldik, konuşacak o kadar çok şey kaldı ki. Sizin eklemek istedikleriniz?
“Çook!”