Gerçekler bakış açısına tabidir
İnsanın nihai hedefidir mutlu olmak. Daha fazla para kazanma hırsının, daha fazla güç edinme arzusunun, daha önemli hissetme çabasının, daha fazlasını elde etme isteğinin ardında mutlu olmak hedefi vardır.
Tunç DİPTAŞ
İNSAN MUTLULUK İÇİN kariyer basamaklarını hızla çıkmayı, terfi almayı ve zirveye çıkmayı ister. Kendi işini kurup daha özgür olmanın yollarını mutlu olmak için arar. Ne pahasına olursa olsun rakiplerini alt etmenin motivasyonudur mutlu olma isteği.
Her günü mutluluk içinde geçirmek istediğinden sabah kalktığında bilgisayarını ya da telefonunu açtığında problemle karşılaşmak istemez. Etrafında bulunan insanların sorun çıkarmasından memnun olmaz. Havanın yağmurlu veya soğuk olmasından hiç hazzetmez.
Sabah kafasında yaptığı planların gün içerisinde harfiyen gerçekleşmesini, mutlu olmak için ister. Hayatı kontrol etme çabasının ardında da mutluluk arzusu vardır.
Ancak hayat sürprizlerle doludur.
Siz mutlu olmaya çalıştıkça, istediklerinizi gerçekleştirmeye çabaladıkça karşınıza engeller çıkarır. Plan yaptıkça bunları bozar. Adeta mutlu olmanızdan hoşnut değildir.
İstekleriniz gerçekleşip, çabalarınız karşılık bulup mutlu olmayı başardığınızda sırada bekleyen başka bir problem gösterir kendini. Hiçbir mutluluk uzun sürmez. Hedonik adaptasyon devreye girer, içinde bulunduğunuz duruma alışırsınız ve ilk başta aldığınız keyfi alamamaya başlarsınız.
Bu yüzden zirveye varınca, birinci sıraya tırmanınca, çok para kazanınca, kendi işini kurunca, sorunsuz müşterileri, disiplinli çalışan iş arkadaşları olunca mutlu olmayı bekleyen, yarın mutlu olmanın hayaliyle yaşayan, ona ulaşınca sıkılıp daha fazlasını isteyen insanlarla doludur dünya.
Mutluluğu dışarıdan ithal etmeye alıştıysanız neredeyse imkânsızdır ona erişmeniz ve sonrasında muhafaza etmeniz.
KALICI MUTLULUK MÜMKÜN!
Peki, kalıcı mutluluk için ne yapmak gerekir? Mutlu olabilmenin ilk şartı insanın içeriden yani kendisinden beslenmesidir. Bir hedefe, bir plana ya da belli bir miktara bağlanan mutluluk hiçbir zaman kalıcı olamaz.
Hayatta herkes zorluklarla karşılaşır. Birçok kez üzüntülü olaylarla burun buruna gelir. İnsanları gerçekten mutlu edecek olan bu olaylara bakış açısıdır ve onları yorumlama biçimidir.
Bu yorumlama biçimi nedeniyle işini kaybeden iki kişiden biri tüm varlığını kaybetmiş, kimliğini yitirmiş gibi hissedip üzüntüye boğulurken, diğeri yeni maceralara ve yeni ilişkilere atılacak olmanın heyecanı içinde olabilir.
Yıllarca çalışıp terfi alamayan iki kişiden biri sürekli şikâyet edip performansını daha da düşürüp kendini mutsuz ederken, diğeri hakkını daha fazla alabileceğine inandığı başka firmaların araştırması içine girebilir.
Sabah yaptığı planları bozulan iki kişiden biri paralize olup, mutsuz olmayı seçerken, diğeri akışa kendini birikip, yeni fırsatları kollayabilir.
Aynı maaşı alan iki kişiden biri maaşın azlığından ötürü kendini başarısız düşünürken, diğeri bunu daha fazla çalışıp, daha fazla değer katmanın katalizörü olarak görebilir.
Sorunlu müşterilerle çalışmak, birisi için dünyanın en sıkıntılı ve mutsuzluk verici olayı gibi algılanırken, diğeri için kendini geliştirme, insan tanıma için fırsat olabilir.
Reddedilmek birisi için yetersiz olmak manasına gelirken, diğeri için öğrenmenin ve kendini geliştirmenin yoludur.
Başarısız olmak bir kişi için dünyanın sonu gibi görünürken, diğeri için daha sağlam temeller atarak ilerlemek anlamına gelebilir.
Yeni Stoa felsefesinin kurucularından, Romalı düşünür ve devlet adamı Seneca’nın söylediği gibi “İnsanoğluna bahşedilmiş en büyük nimet, içimizde ve ulaşabileceğimiz yerdedir. Bilge bir kişi sahip olmadığını arzulamak yerine, her ne olursa olsun kendinde olanla mutlu olmayı bilir.”
Gerçekler her zaman bakış açısına tabidir. İnsanlar olayları yorumlama biçimleriyle gerçeğin ne olduğuna karar verip mutlu ya da mutsuz olmayı seçerler.
Bugün karar verme zamanıdır. Mutluluğu seçmek ya da reddetmek sizin elinizde.