Fatma’nın hikayesi yeni bir ruhla döndü

Netflix’te yayınlandığında birçok ülkenin ilk 10 dizi listesine giren Fatma, Güney Afrika uyarlaması ‘Unseen’ ile yeniden gündemde. Uyarlama süreci üzerine konuştuğumuz senarist Özgür Önurme, “Başka bir coğrafyada da Fatma’nın kendine yer bulacak olması beni çok heyecanlandırdı” diyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Fatma’nın hikayesi yeni bir ruhla döndü

Selenay YAĞCI

Türkiye’den bir dizinin, sizin dizinizin Güney Afrika’da uyarlanıyor olması size neler hissettirdi?

Haberi ilk aldığımda kadın görünürlüğünün toplumun her kesiminde güçlenmesi gerektiği başka bir coğrafyada da Fatma’nın kendine yer bulacak olması beni çok heyecanlandırdı. Fatma’nın hikayesini yeni bir ruhla tekrar görünür kılmak istemelerini çok değerli buldum. Tasarladığınız dünyayla bir söz söyleyebilmek, bir hikayeyi Netflix’in sunduğu imkanlarla globalde anlatabilmek ve izleyenlerden bunların karşılığını almak büyülü bir iş. Bunun bir de yeni bir uyarlamayla taçlandırılması benim için büyük bir heyecan. Yazarken en yoğun hissettiğim duygu Fatma gibi birçok kadının hak mücadelesinde görünmez oluşundan duyduğu öfkeydi. En başından beri Fatma’yla bu öfkeyi paylaşarak hikayesini kurarken görünmez oluşunu onun lehine çevirmek istedim. Bu metafordan yola çıkarak dizinin uyarlamasının isminin Görünmez olduğunu öğrendiğimde çok mutlu oldum.

Uyarlamada biraz Hollywood tarzı aksiyon tercih edilmiş, ana hikâyeye sadık kalınsa da drama alanında önemli değişiklikler var, bunu nasıl buldunuz?

Uyarlamada aksiyonun ön plana çıkarmak hikayeyi adapte eden yönetmenin ve prodüksiyonun tercihi. Fatma’nın hikayesinin aksiyon kısmına ağırlık verilerek kurulmasının daha ilgi çekeceği düşünülmüş olabilir. Uyarlamayı izlediğimde atmosfer yaratmadaki başarılar, görüntü yönetmenliğindeki ustalık detayları ve mekan tercihlerinin hikayeye katkısı ilk dikkatimi çekenler oldu.

Orijinal versiyonunda oyunculara kendilerini gösterecek drama alanları da var. Özellikle Fatma karakterini canlandıran Burcu Biricik’in oyunculuğu da etkili olmuştu dizinin sevilmesinde… Uyarlamada aksiyon bol ama drama eksik gibi. Sizce sadece Türkler mi böyle senaryolar seviyor?

Kesinlikle Fatma’nın bu kadar sevilmesinin ana sebeplerinden biri de Burcu Biricik’in olağanüstü performansı. Hakikaten karakterin nüansları üzerinde çalışacak zamanı çok iyi değerlendirdi ve yansıttı. Onunla çalıştığımız ve Fatma’yı bulduğumuz için çok şanslıydık. Fatma yayınlandığında şu an Türkiye’de üretilen Netflix orijinal dizilerinin başardığı gibi dünyada birçok ülkenin top 10 listesine girdi ve uyarlanmak istendi. Bence aksiyon ya da dram fark etmeksizin karakteri onunla takip ettiğimiz hikayeler globalde seyircinin ilgisini çekiyor. Dolayısıyla bu durumun sadece Türkiye izleyicisinde değil dünyada da karşılık bulduğunu düşünüyorum.

Orijinalinde de uyarlamasında da ucu açık bir final yapıyor hikaye, acaba devamı olacak mı?

Fatma ve Fatma gibi birçok kadın varolduğu sürece mücadelenin de devam edeceğine inancım tam. Fatma, Güney Afrika’da Zenzi adında yeni bir ruhla görünür oldu ve sesini duyurdu. Dolayısıyla Fatma var oldukça hikayesinin de devam edeceğine inanıyorum.

Hikayeyi başa sararsak, nasıl başladı ‘Fatma’ projesi?

Fatma’yı eşitsizliğinin arttığı bu dünyada, şiddet, çaresizlik, adaletsizlik gibi konular hakkında düşünürken yazmaya başlamıştım. Her gün karşılaştığımız, alıştığımız, baktığımız ama görmediğimiz şeyler hakkında düşünürken Fatma’nın hikayesi başladı.

Sektörde farklı deneyimleriniz var. Fatma’nın yolculuğundan önce neler yapmıştınız, bunların Fatma’ya artıları oldu mu?

Daha önce belgeseller yönettim. Yurtdışında birçok kanala iş ürettim. Ancak kişisel yolculuğumda özgürleştiğim yer kendi şirketimi kurup global markalara video içerikleri üretmemle başladı diyebilirim. Gerek belgesellerde gerek video içeriklerimde birçok insanla tanıştım. Bu insanların hikayelerinde farklı tecrübeler elde etme şansı yakaladım. Şu an bu deneyimlerimin bana getirdiği cesaretin Fatma’nın yolculuğuna artısı olduğunu düşünüyorum.

Dizinin, Türkiye’de alışık olmadığımız bir kurgusu da var. Bir yandan polisiye bir anlatı var, bir yandan acılı bir anne hikâyesi var… Dünyayı tasarlarken sizin aklınızda neler vardı?

Başından beri bizden bir hikayenin global bir Netflix orijinal dizisi olabileceğine inanıyordum. Şimdi bu coğrafyadan çıkan bir hikayenin başka coğrafyada uyarlanmasını ve globalde yeniden karşılığını bulmasını kıymetli buluyorum.

Netflix bize bu dünyayı tasarlarken özgür bir alan açtı ve dünya standartlarında bir imkan sundu. Yapımcım Başak Abacıgil Sözeri, aklımdaki hikayeyi tasarlarken Fatma’nın yaratıcı tarafında da hep yanımdaydı. Hikaye editörü Ahmet Vatan’la Fatma’nın dünyasını konuşurken bir anti-kahramanla yola çıkmanın senaryodaki artıları ve eksileri üzerine günler harcadık. Birçok başarılı işte emeği olan çok güvenilir bir ekibim vardı. Bana yalnızca, söylediğiniz gibi, hikayedeki polisiyenin, gerilimin ve dramın dengesini kurmaya çalışıp en iyi şekilde anlatmak kaldı. Fatma’da amacım başkaları tarafından görünmeyen, hiçbir konuda fikrini beyan etmemiş çaresiz bir kadının kendini bulmak için çıktığı yolda bir şekilde kendini var etmek için isyanını ve ilk kez ona dayatılana “hayır” diyebilmesini anlatmaktı.

Erkekler kadın hikayeleri yazmasın” eleştirileri de oluyor sektörde ara ara. Siz de kadın hikayesi yazdınız. Yazarken zorlandığınız, tavsiye aldığınız noktalar oldu mu? ?

Yapılan bu eleştiriyi erkeklerin yazdığı kadın hikayelerinde genellikle kadın temsilinin erkek karakterler üzerinden şekillendiğini ve iyi örneklerinin az olduğunu düşündüğüm için anlıyorum. Öte yandan senaristlerin gerçekçi, incelikli ve derinlikli karakterleri yazma çabasında cinsiyetlerinin, cinsiyet kimliklerinin ayrıştırıcı bir rolü olduğunu düşünmüyorum. En azından umudum bu yönde. Bir anti-kahraman yazarken zorlandığım yerlerde psikiyatrist ve sosyologlara danıştım. Fatma’nın hikayesini kurarken David Le Breton’ın “Acı, insanı kendisinden koparması ve sınırlarıyla yüz yüze getirmesi anlamında kutsal bir yaradır” tanımıyla karşılaştım ve bunun üzerinde düşündüm.

‘Fatma’nın en çok beğendiğiniz sahnesi neydi?

Yazarken de çekerken de en zorlandığım yer Fatma’nın hikayesinin merkezinde saklı duran oğluyla ilgili örüntünün başladığı hastane sahnesiydi. Bununla birlikte Fatma’nın çıktığı yolda kendini keşfettiği, dönüştüğü ve ona dayatılana karşı durduğu olay örgüsündeki sürpriz finallerini keyifle yazdığımı ve Fatma’nın acısını hafife alan, onu görmezden gelen insanları devirdiği her sahneyi de keyifle çektiğimi söyleyebilirim.

YENİ HİKAYELER YOLDA

Bir yazar-yönetmen olarak sizden başka hikayeler de gelecek mi? Üzerinde çalıştığım yeni hikayeler yolda… Netflix, 2022 lansmanında yaratıcısı ve yönetmeni olduğum Asaf’ın duyurusunu yaptı. Şu an heyecanla onun çalışmalarını sürdürüyoruz. Asaf, eşi ve oğlu tarafından terk edildikten sonra hayatını düzeltmenin bir yolunu bulmaya çalışan, güçlü ahlaki değerlere sahip sıradan bir Uber şoförünün, talihsiz bir araba kazası sonucu hayatının değişmesini konu alıyor.

HAFTA