Farklı bir Barbie hikayesi

“Ben plastiğim ve daha da plastik olmak istiyorum” diyen Andy Warhol, herkesin on beş dakika meşhur olacağını söylerken sosyal medya gerçeğini bambaşka bir seviyede öngörmüş hiç şüphesiz…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Farklı bir Barbie hikayesi

MAYA PORTAKAL BİTARGİL

Yapaylığa ve plastikleşmeye hayran olan Andy Warhol yüzeyselliği zekası ve yeteneğiyle fenomenleştirmişti… Parayı, ünü, şöhreti olanca çıplaklığıyla tuvallerine taşımış, o güne kadar yapılmayanı yapmış, kimsenin cesaret edemediğini gerçekleştirmişti. Tuvallerinden neredeyse yüzeyselliğin galibiyet çığlıkları duyuluyordu… Rengarenk dev dolar işaretlerinden Marilyn Monroe, Jackie O, Michael Jackson, Kraliçe Elizabeth portrelerine, Micky Mouse’a, çorba konservelerine, Coca-cola şişelerine ikonik her şeyi daha da ikonikleştirmişti… İçinde bir ironi var mıydı, yoksa şöhrete olan saf hayranlık mıydı meselesi? “Ben plastiğim ve daha da plastik olmak istiyorum” diyen Andy Warhol, herkesin on beş dakika meşhur olacağını söylerken sosyal medya gerçeğini bambaşka bir seviyede öngörmüş hiç şüphesiz…

Reenkarnasyon diye bir şey varsa eğer, kim bilir belki de bugün Warhol Kim Kardashian olarak gelmiş olabilir mi dünyaya, ne dersiniz ? Kendi zamanıyla ilgili, kendi zamanının çok ilerisinde bir beyin ancak bu kadar zamansız işler yaratabilir. Warhol’un imzasını taşıyacak portreler ile yarışılacak bir zamanda, Warhol’un zevkine çok güvendiği bir dostu vardı… Yirmi üç yaşında mücevher tasarımcısı Billy Boy* -evet isminin özellikle bu şekilde yazılmasını istermiş-

Warhol ile en ‘in’ New York gece gezmelerindeki favori insanı, alışveriş ve styling’de de zevkine en güvendiği Billy Boy *… Andy, Billy Boy*’a portresini yapmayı teklif etmiş. Hatta Billy Boy*’un sinirini bozacak derecede ısrarlarla… Ancak izin koparamamış, aralarında sessiz bir çekişmeye dönüşmüş bu iş… O kadar ki, Billy Boy*, Warhol ile New York 23. Cadde’deki bir bit pazarı alışverişi sırasında “İlla portremi yapacaksan beni Barbie olarak resmet” demiş… Şöyle devam etmiş “Çünkü … Çünkü ben Barbie’yim…”

“BARBIE C’EST MOI…”

Tabii bu cümleyi son derece ciddiye alan Warhol, yine Billy Boy*’un kendisine hediye ettiği Barbie’lerden birini Billy Boy*’un portresi haline dönüştürmüş. Böylelikle Barbie ve Billy Boy*’u ikonikleştirmiştir. Billy Boy* bu hikayeden kısa bir süre sonra Mattel için iki Barbie Bebek tasarlamış: ‘Le Nouveau Theatre De La Mode’ ve ‘Feelin’ Groovy Barbie…’ Böylelikle Barbie kutusuna ismini yazdıran ilk tasarımcı olmuş… 2014 yılına kadar koleksiyonunda olan bu şaheseri yaklaşık 1,161,780 dolara Christie’s Londra’da satan Billy Boy * Barbie hakkında ne düşünüyor? İkonik oyuncağın bugünü yansıtmadığını, bugünün çocuklarının ve gençlerinin bebek giydirmek yerine video oyunları oynamaları ve yaratmalarını öneriyor! 1970-80’lerde kendisini Barbie ile özdeşleştirmek bir genç adam için kim bilir ne büyük acıları, sorgulamaları beraberinde getiriyor… Barbie içinse bu bir zafer olabilir mi? Bir genç adama dahi rol model olabilmek… Doğru-yanlış ve yargıdan uzak kalabilmek ve insanlarda “ne olmak istiyorsan o olmalısın” mesajını veriyor mu? Yoksa hepimizi şekilciliğe mi itiyor hala bugün? Bu soruları sormaya hep devam edeceğiz herhalde…

 

HAFTA