Eşitlik aileden başlıyor

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye ve Boyner Grup, genç kadınları güçlendirmeyi hedefleyen yeni bir girişim olan ‘Sürdürülebilirlikte Geleceğin Kadın Liderleri Programı – She Lab’i başlattı. İlk yılında üç dönem boyunca yaklaşık 250 genç kadına liderlik eğitimi sunmayı planlayan programın detaylarını Ümit Boyner ve projenin gönüllü destekçisi başarılı oyuncu Merve Dizdar’dan dinledik.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Eşitlik aileden başlıyor

Didem Eryar Ünlü

 

Münevver, Özgecan, Pınar, İkbal, Ayşenur, Narin…  Listeyi ne yazık ki sayfalarca uzatmak mümkün. Artık sadece bir isim değil, kadına şiddetin ulaştığı fotoğrafın parçaları her biri. ‘Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP)’ raporuna göre sadece Ekim ayına kadar bu yıl 396 kadın ölümü daha eklendi. Kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadelenin günü olarak belirlenen 25 Kasım tarihine kadar ise bu sayının daha da artacağını öngörmek ne yazık ki içler acısı.  

Elbette biz kadınların tek mücadelesi hayatta kalmak üzere değil. Şiddet ne yazık ki her yerde, evde, sokakta, kamusal alanlarda ve tabii ki işte. Şiddetin ana kaynağı ise eşitsizlik.  Toplumsal cinsiyet eşit(siz)liği öyle bir noktaya geldi ki, sadece devlet, hükümet ve STK’ların gündeminde olması artık sürdürülebilir bir gelecek için asla yeterli değil. Bunun farkında olan büyük gruplar ve şirketler harekete geçmeye başladı başlamasına da… Yeterli mi? Şirketlerin kadın çalışan oranları, yönetim kurulunda kadın seviyeleri ve gelir dağılımına bakıldığında ne yazık ki cevap “evet”in çok gerisinde. Yine de atılan her adım, verilen her taahhüdün değerli olduğunu da göz ardı etmemek gerekiyor. Çünkü çok özetle:“Bu Dünya Değişecekse Kadınlarla Değişecek”. 

Slogan bize değil, Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliği denildiğinde akla gelen ilk grup Boyner Holding’in Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner’e ait. Toplumsal cinsiyet eşitliği vizyonu Boyner Grup’un DNA’sında var. Ancak Ümit Boyner, “Ancak şunu unutmayalım ki toplumsal cinsiyet eşitliği meselesini sadece kendi kapımızın önünü süpürerek halledemeyiz” diyerek bu konuda topyekun bir mücadelenin gerekliliğini hatırlatıyor. Grup çok yakın bir zamanda hayata geçirdiği önemli bir programla da bu konuyu sahiplendiğini ortaya koydu. Öyle ki grup, UNDP Türkiye ile birlikte oluşturduğu ‘She Lab’ programıyla sürdürülebilirlikte kadın liderler yetiştirmek için ilk adımı attı. Projenin gönüllü destekçisi ise hepimizin yakından tanıdığı başarılı oyuncu Merve Dizdar oldu. 

“Neler yapılacak?” sorusuna gelince. ‘She Lab’, ilk yılında üç dönem boyunca yaklaşık 250 genç kadına liderlik eğitimi vererek, onları sürdürülebilirlik girişimlerinde liderlik etmek için gereken becerilerle donatmaya hazırlanıyor. Üniversite 3. ve 4. Sınıflar ile lisansüstü eğitim gören genç kadınların katılacağı programda, her 3 aylık eğitim dönem boyunca, kişisel gelişim, sürdürülebilirlik hedefleri ve liderlik üzerine dersler yer alacak. Ayrıca katılımcılar mentorluk, stajlar ve iş gölgeleme fırsatları aracılığıyla uygulamalı deneyim kazanacaklar.

Boyner: “Sessiz kalmamak gerek”

Sürdürülebilirlik ile ilgili bugüne kadar binlerce yazıyı kaleme alan bir gazeteci olarak elbette bu projeye bayıldım. Ümit Hanım’a ilk sorum da “Neden She Lab” oldu. “Kadınların hayatın her alanında eşit temsili ve toplumsal cinsiyet eşitliği, sadece bireysel bir hak değil, toplumsal ve kurumsal bir sorumluluk” diyerek sözüne başlayan Boyner, “Evet, iş dünyası genel olarak toplumsal ve siyasal konularla ilgili konuşmaktan çekimser kalabiliyor. Ancak bu refleks kaybı, yalnızca iş insanlarıyla sınırlı değil. Sivil toplum, basın ve demokratik kapsayıcı kurumlar da son yıllarda ciddi bir erozyon yaşadı. Biz de bu yüzden kadın haklarını demokrasi meselesi olarak gören bir grup olarak her zaman çözümün bir parçası olmayanların problemin parçası olacağını düşünüyoruz. Bu yüzden tüm bunları göz önünde bulundurmak ve sessiz kalmamak gerektiğine inanıyoruz. Ama burada eşitliği sağlamanın ilk önce aileden başlaması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü ailede başlayan eşitlik aslında sosyal hayatta da, eğitimde de, iş hayatında da pozitif etkisini gösteriyor” diye vurguluyor. 

Kadınlar için değil, kadınlarla birlikte… 

Türkiye'de“toplumsal cinsiyet eşitliğinin uzun yıllardır süregelen bir mücadele konusu olduğunu hatırlatan Boyner, bu konuda ne yazık ki iyimser olsa da, hala aşılamayan birçok engelin bulunduğunu da hatırlatıyor. Boyner, iş hayatındaki engelleri ise şu şekilde özetliyor: “İş hayatı da toplumsal cinsiyet eşitliğinde hala istediğimiz noktaya gelemediğimiz bir alan. Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı da yalnızca %34,1. Bu düşük rakamlar kadınların toplumsal cinsiyet eşitliği ve ekonomik güçlenme alanlarında ne kadar geride kaldığını biz net bir şekilde gösteriyor. Eşitliğin olmadığı bir iş yerinde sürdürülebilirlikten, ilerlemeden ve başarıdan söz etmenin imkansız olduğuna inanıyoruz. İşte tam da bu nedenle, şirketimizde kadınların temsil oranını artırmaya büyük önem veriyoruz. Bunu söylemekten gurur duyuyorum; şu an icra kurulumuzun %60’ı kadınlardan oluşuyor. Bu oran, bizim ‘kadınlar için’ değil, ‘kadınlarla birlikte’ büyüme ve değişim yaratma kararlılığımızın bir yansıması aynı zamanda…”

Yalnız başına bunu başarmak

Sadece Boyner Grup’un içerisinde toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak yeterli olmayacak. Bu yüzden ‘She Lab’ projemizle de aslında açık bir çağrıda bulunuyoruz” diyen Boyner, bu çağrısını ise şu cümlelerle açıklıyor: “Kadınların iş hayatındaki temsiliyetini artırmak için hepimize önemli görevler düşüyor. Öncelikle, iş yerlerinde eşitlikçi ve kapsayıcı bir kültür oluşturmak şart. Kadınların kariyer yolunda karşılaştığı engelleri aşmak, onları destekleyecek programlar geliştirmek, eğitim ve mentorluk fırsatları sunmak büyük önem taşıyor. Bu noktada büyük şirketler bu değişimin öncüsü olabilir; işe alım ve terfi süreçlerinde cinsiyet dengesine dikkat ederek, kadın liderlerin sayısını artırarak ve esnek çalışma modellerini teşvik ederek bu konuda büyük adımlar atabilirler. Ve bunu bir zorunluluk değil, sorumluluk olarak görmeliler. Çünkü kadınların iş gücüne katılımı sadece şirketler için değil, toplumun tamamı için bir kazanım.”

Umut her zaman var

“Geçtiğimiz ay masum kadınlar katledildi, sokaklar güvenli değildi ve şiddetle karşı karşıya kaldık. Bu olumsuzluklara rağmen daha adil bir toplum için çalışmaya kararlıyız” diyen Ümit Boyner’in umudu ve heyecanından etkilenmemek mümkün değil. Öyle ki “Evet, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde birçok zorluk ve engelle karşı karşıyayız. Ancak tüm karanlığa rağmen yüzümüzü umuda çevirmeye ve üretmeye devam ediyoruz” diyen Boyner, kadın haklarını en başından beri demokrasi meselesi olarak gördüklerinin de altını çiziyor. Çünkü ona göre toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için atılan her adım, sadece kadınların değil, tüm toplumun geleceğini şekillendirmek için şart. “Çözümün parçası olmayanların da sorunun parçası olmaya devam edeceğine inanıyoruz. İşte tam da bu yüzden sürekli çabalıyoruz” diyen Ümit Boyner, “Biz hep ülkemizden bahsediyoruz ama eşitsizlik konusunda tek değiliz. Bu nedenle de projemizi Türkiye'de başarıyla uyguladıktan sonra UNDP aracılığıyla diğer ülkelere de yaymayı planlıyoruz"diye ekliyor. 

 

Ben de “cam tavanlar” gördüm

Merve Dizdar’ın rol aldığı projenin reklam filmi, bir klişe de olsa asla değişmeyen cam tavanlara ilişkin. Peki, “Ümit Boyner cam tavanlarla karşılaştı mı?” sorumuzu Ümit Hanım şöyle yanıtlıyor: “Bu soruya evet yanıtı verdiğimi okuyan bir kesim. Ümit Boyner ne gibi cam tabanlarla karşılaştı ya da zorluk yaşadı diye söylenebilir. Evet, Ümit Boyner olarak ülkemizdeki çoğu kadına göre daha sağlıklı koşullar içinde eğitimimi, sosyal hayatımı sürdürdüm ama iş hayatında cam tavanlarla karşılaşmayan tek bir kadın dahi bulamazsınız. Bu yüzden Boyner Grup’ta toplumsal cinsiyet eşitliği DNA’mızın yapıtaşı. Yaşadığımız zorlukları Boyner Grup çatısı altına giren hiçbir kadının yaşamamasın.”

 

Merve Dizdar: “Bu proje bir umut ışığı” 

Projenin tanıtım filminde gönüllü olarak yer alan Merve Dizdar, genç kadınlara ilham vererek, filmde “bu dünya değişecekse kadınlarla değişecek” mesajının altını çiziyor.“She Lab projesinin bir parçası olmak bana tarifsiz bir mutluluk veriyor” diyen Dizdar, projeyle ilgili şu açıklamalarda bulunuyor: “Bir kadın olarak, genç kadınların cesaretlerini bulmalarına, potansiyellerini açığa çıkarmalarına, kendilerine inanmalarına ve hayallerinin peşinden gitmelerine yardımcı olmak için elimden gelen her şeyi yapmaya kararlıyım. Evet böyle bir projenin içinde var olmak benim için çok gurur ve heyecan verici. Kadınların sadece kariyerlerinde değil hayatlarında var bu görünmez bariyerler. Bazen bir söz, bazen bir bakış, bazen davranışlarla göze sokulan haksızlıklar, mobingler, gelir adaletsizlikleri…Kimi zaman isteyerek de yapılmıyor. ‘Senin iyiliğin için söylüyorum’ başlığı altında kendi korkularını üstümüze salıyor insanlar. Kadına bu bakış açısının değişimiyle başlamalı her şey. Komple bir bilincin değişmesi elbette kolay değil; ama birlikte başarabileceğimize inanıyorum. Boyner ve UNDP’nin hayata geçirdiği She Lab bu noktada çok önemli. Genç kadınların büyümesine, gelişmesine ve dönüşmesine olanak sağlayacak. Kendi hayatımdaki mücadeleleri ve başarıları anlatarak bir nebze bile olsa  gençlerimizin hayatına dokunabilirsem ne mutlu bana. Bu proje bir umut ışığı!''

 

 

 

 

HAFTA