Edgar Allan Poe'ya modern bir yaklaşım

Cadılar Bayramı yaklaştıkça platformlar ve sinema salonları tüyler ürpertici yapımları sevenleriyle buluşturmaya başladı. Bunlardan en dikkat çekicisi, Mike Flanagan sayesinde izleyicileri diken üstünde tutacak  8 bölümlük ‘Usher Evinin Çöküşü…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Edgar Allan Poe'ya modern bir yaklaşım

Canan Demiray

Amerikan gotik edebiyatının önemli bir figürü, aynı zamanda 1841’de kaleme aldığı “Morg Sokağı Cinayetleri” ile  dünya yazınında ilk polisiye romanı kazandıran Edgar Allan Poe, sadece 40 yıl süren yaşamına birbirinden etkileyici öykü ve şiirler sığdırdı. Ölümle çok küçük yaşta tanışan yazar, doğaüstü ve karanlık olayları hikayelerine katmanın yanı sıra, insanların ahlaki ve fiziki çürüyüşüne değindi. Poe’nun kara mizahı da eserlerine yansıtma şekli Mike Flanagan’ı cezbeden yanlarından biri olmalı.

Flanagan, Poe’nun eserlerinden yola çıkarak oluşturduğu senaryoyla 8 bölümden oluşan bir mini dizi kurguladı. Karakter isimleri, temalar ve olaylar bir yapbozun parçaları gibi bir araya gelerek çağdaş hikayelere bürünüyor.

Dizinin de adını taşıyan ilk bölüm izleyiciyi kilisede bir cenaze töreninde karşılıyor. Üç ölüm, boşa yakın bir salon. Usher ailesinin babası, Roderick Usher’ın  kurduğu hanedan sona ermek üzere.  Beş farklı kadından altı birbirine benzemez çocuğu tuhaf şekillerde, iki haftada arka arkaya ölmeye başlıyor. Roderick kendisini  bekleyen ürkütücü sonun da çok uzak olmadığını anlıyor.

İkiz kızkardeşi Madeline ile kurdukları imparatorluk Fortunato Pharmaceuticals onlara ayrıcalık bir yaşam sağlamış sağlamasına, ama ne pahasına, öğrenmeye başlıyoruz.

Roderick’in süregelen şirket davaları nedeniyle mahkeme salonundaki kadim düşmanı savcı Charles Auguste Dupin. Savcı, Fortunato’nun ürettiği ilaçların opioid salgınında oynadığı büyük rol nedeniyle Usher'ların yakasına yapışmış, 74 farklı suçtan yargılanmalarının peşinde.

Bu nedenle de Roderick’in kendisini aramasına şaşırıyor. Aramanın ötesinde adam, eski harabeye dönmş çocukluk evinde onunla buluşmasını istiyor. Üstelik gelip kendisini dinlerse suçlamanın tamamını itiraf edeceğine söz veriyor. Gecenin uzun olacağı belli.

Bir zamanlar Jedi’dı şimdi ise İşbitirici

Star Wars’un Luke Skywalker’ı olarak kalpleri kazanan oyuncu Mark Hamill, dizinin en önemli rollerinden biri olan işbitirici Arthur Pym rolünde elini kirletmekten geri durmuyor, harika bir perfomans veriyor.

Roderick rolünde yakın zamanda The Resident’ın Randolph Bell’i olarak ekrana gelen Bruce Greenwood oldukça karizmatik ve başarılı. Ölüm meleği Verna rolündeki Carla Gugino ile yine bir başka Mike Flanagan’a filmi olan Gerald's Game’de başrolleri paylaşmışlardı.

Roderick ve Madeline, diziye adını veren hikayeden karakterler. Verna’nın adı İngilizce kuzgun anlamına gelen raven’in anagramı, Poe'nun bir şiirinden esinlenilmiş. Dupin ise yine yazarın birden fazla hikayesindeki ama amatör dedektif karakterine gönderme. Arthur Pym yine bir romanının baş karakteri iken tüm çocuklarının adları birer hikayeye bağlanmış durumda.

Geçmişin peşini bırakmaması, suçluluk duygusu, adalet ve intikam kısa öykülerin içinde izleyiciyi yakalıyor. Roderick ve Madeline suçlu olabilir ancak çocukların da pek doğru kararlar verdiği söylenemez, kendi sonlarını hızlandırdıkları aşikar. Son bölümüne kadar nasıl bu noktaya geldiklerini izlemek istiyorsunuz.

Dopesick, Painkiller ve Succession gibi yakın zamanda yayınlanan başarılı dizilerdeki zenginlik, bencillik ve işlevsiz aile yanlarıyla izleyiciye tanıdık geliyor Usher’lar.  Poe hayranları diziyi izlerken, referansları yakalayarak farklı bi keyif alıyor olabilir ancak yazarın eserlerine hakim olmasanız da dizinin kesinlikle ilgi çekici ve izlenmeye değer olduğunu söyleyebilirim.

HAFTA