Duygu eviniz öfke ise onu neşe ile değiştirin

Her insanın duygusal evi vardır. Kimisi üzüntüyü, kimisi endişeyi, kimisi korkuyu duygusal evi olarak benimser. Tehlikeli olan öfkenin duygusal evimiz haline gelmesidir…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Duygu eviniz öfke ise onu neşe ile değiştirin

TUNÇ DİPTAŞ - YÖNETİM 

“İş yerinde bir proje üzerinde çalışırken önemli bir hata yaptım. Bu hata yüzünden projede çalışanlar gece yarısına kadar çalışmak zorunda kaldı. Sabah ofise geldiğimizde bu çalışanlardan birisi müdürlerimizin de göreceği şekilde bana çok ağır sözler içeren bir e-posta attı. Yaptığım hatanın bedelini bütün takımın ödediğini ve bundan utanmam gerektiğini söyledi. Sakin kalamayıp bana bu e-postayı atan kişiye öfkeyle cevap verdim. Hata yapmamın asıl nedeninin o kişi olduğunu belirten e-postayla karşı saldırıda bulundum. Öfkemi kontrol edemedim. Doğru bir şey yapmadığımı biliyorum. Bu konuda bir tavsiyeniz olur mu?”

Bu e-posta geçen hafta yazdığım “Öfkeyi kontrol etmeyin, yönetin” başlıklı yazımı okuyan bir yöneticiden geldi. Hem koçluk verdiğim danışanlarımdan hem de çevremdeki insanlardan öfkeyi yönetme konusunda çözümler istediklerini görüyorum.

Öfkeyi yönetebilmek için önce bu duygunun nereden geldiğini anlamamız gerekiyor. Ne sebeple öfkeleniyoruz? Nedenlerin farkındalığını yaşamadan çözüme ulaşamayız.

1) Her insan kendini güvensiz bir ortamda hissettiğinde öfkelenerek olayları kontrol altına almaya çalışır. İşleri istediği gibi gitmeyen, hedeflerinden uzaklaşan iş sahipleri veya yöneticilerin kızgınlıkla etrafa bağırması kendini güvende hissetme ihtiyacından kaynaklanır. Bana e-posta ile ulaşan yöneticinin çalışma arkadaşının kendisini suçlamasına öfkelenip suçu karşı tarafa atması da bundandır.

2) İnsan kendisini önemsiz, değersiz hissettiğinde öfkelenir. Aslında esas istediği ilgi ve sevgi görmektir. Bu beslenmeyi yaşamadığı anda durumu lehine çevirmek için öfkelenerek sevgi ve ilgiyi talep eder. Bir toplantı sırasında dikkatli dinlenilmediğini düşündüğü için sinirlenip toplantıyı terk eden müdürlerin hissettiği budur. O öfkeli davranışın arkasında “Bana saygı gösterin” isteği vardır.

3) Yorgunluk, uykusuzluk halleri çabuk öfkelenmeye yol acar. Bunun farkındalığında olmak tepkilerin daha olumlu verilmesini sağlar.

Genelde bu üç nedenden dolayı öfkeleniriz. Ancak tehlikeli olan öfkenin duygusal evimiz haline gelmesidir.

Her insanın duygusal evi vardır. Hayatımızı yaşarken farkında olarak ya da olmayarak çoğunlukla hissettiğimiz duygu bizim duygusal evimizdir.

Kimisi üzüntüyü, kimisi endişeyi, kimisi korkuyu kimisi de öfkeyi duygusal evi olarak benimser. Çocukluktan itibaren bu hisle yaşamaya o kadar alışmıştır ki terk etmek istemez. Bazen duygusal evinden ayrılmaya yeltense de bir süre sonra oraya geri döner.

Öfkeli insanlar da kendilerini güvende hissetmediklerinde, değersiz olduklarına inandıklarında ve yorgun olduklarında öfkelenerek duygusal evine geri dönüş yapar. Hayatta kalmak için duygusal evinden ayrılmama içgüdüsüne tutunur.

Hayatta kalmak için değil hayatı doya doya yaşamak için öfkeyi yönetmeyi başarmalıyız. 

1) Nelere, neden öfkelendiğinizin farkına varın.

2) Başkalarından beklediğiniz önemi, değeri, sevgiyi kendinize verin. Öfkelendiğiniz durumlarda kullanabileceğiniz “Ben güçlü bir insanim, yönetilmeyen öfke beni zayıflatır” gibi mantralar hazırlayın. Öfkelendiğinizde bunları kendinize söyleyin.

3) İnsanlara yatırım yapın. Hayatı anlamlandırmanın yolu sağlıklı ilişkiler kurmaktır. Öfkelendiğinizde farkındalık yaşamanızı sağlayacak, öfkeyi sevgiye dönüştürmenize yardım edecek kişilerle birlikte olun.

4) Dinlenmeye daha çok vakit ayırın.

5) Kim olmak istediğinize, nasıl bir kimliğinizin olduğuna karar verin. Öfke yönetilmediğinde yetersizliğin, kendine güvensizliğin tezahürüdür. Sağa sola bağırarak sürekli insanları duygusal olarak yaralayan kişi güçlü değil zayıf bir kişiliktir.

Duygusal eviniz öfke ise bunu neşe veya mutluluk ile değiştirmenizin zamanıdır. Alışkanlıklar kolay değişmez, ancak azimle aşılamayacak engel yoktur. 

 

HAFTA