Dünyanın dört bir yanına barış çağrısı…
Antakya Medeniyetler Korosu, bu sene Aydın Doğan Ödülü’ne layık görüldü. Aydın Doğan Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ “Medeniyetler beşiği olan bu kadim toprakların eşsiz duygularıyla beslenen Antakya Medeniyetler Korosu, bölgenin ortak sesi sevgi ve barış çağrılarını dünyanın dört bir yanına taşıyor” diyor.
Didem ERYAR ÜNLÜ
Aydın Doğan Ödülü, bu sene Antakya Medeniyetler Korosu’na verildi. Bu kararın arkasındaki nedenleri dinleyebilir miyiz?
Bu yıl bizim kalbimiz özellikle deprem bölgesinde. 6 Şubat depreminde Hatay’da 25 binden fazla canımızı kaybettik. Binlerce bina ya yıkıldı ya da ağır hasar aldı. İnsanlar evsiz, işsiz kaldı. Yarım milyon insan başka şehirlere göç ederken, şehirde kalanlar barınma, ısınma, su gibi ihtiyaçlarını karşılamak için mücadele veriyor. Depremin yarattığı maddi tablonun yanı sıra psikolojik yansımaları da en çok çocukları ve kadınları etkiliyor. Bu etkileri azaltmak ve depremin izlerini silmek amacıyla başta Hatay olmak üzere deprem bölgesine odaklandık. Kadınlarımız için ‘Hayata Devam’ projesiyle güvenli bir şekilde hayata devam etmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Bu yıl 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü’nde Hatay’da bulunarak; konuyu ülke gündeminde sıcak tutmayı, acıların ve yaşananların unutulmasının önüne geçmeyi ve ülke genelinde deprem konusunda toplumsal farkındalık yaratmayı amaçladık.
Aydın Doğan Vakfı olarak, daha aydınlık bir gelecek, daha mutlu bir toplum için, çeyrek asırdan fazla zamandır eğitim, sanat, kültür ve bilimle iç içe projeler gerçekleştiriyoruz. Bu alanlarda yaptığımız çalışmalarla topluma fayda sağlamaya odaklanıyoruz.
Bu kapsamda yaptığımız çalışmalardan biri de Vakfımızın Kurucusu ve Onursal Başkanı Aydın Doğan adına 27 yıldır verdiğimiz Aydın Doğan Ödülü.
Bu yıl Aydın Doğan Ödülü’nü çok değerli bir çabaya ve bu çabanın sahiplerine, Hatay’da barışın ve medeniyetlerin ortak sesi haline gelmiş Antakya Medeniyetler Korosu’na takdim ettik. Farklı kültürden olan insanların büyük uyum içinde yaşadığı Antakya’dan yola çıkan, medeniyetler beşiği olan bu kadim toprakların eşsiz duygularıyla beslenen Antakya Medeniyetler Korosu, bölgenin ortak sesi sevgi ve barış çağrılarını dünyanın dört bir yanına taşıyor. Adeta bir barış elçisi misyonu üstleniyor, müziğin evrensel diliyle bizi bir araya getiriyor. Seslendirdiği ezgilerle sadece ülkemizde değil, binlerce kilometre uzaktaki yerlerde de kalplere dokunuyor.
Bu anlamda başta Koro Şefi Yılmaz Özfırat olmak üzere tüm kıymetli sanatçılarımızı bir kez daha kutluyoruz ve “Medeniyetlerin ortak sesi hiç susmasın” istiyoruz.
Aydın Doğan Vakfı, eğitime erişim, özellikle de kız çocuklarının eğitime erişimi konusunda çok önemli çalışmalar gerçekleştiriyor. Bu çalışmalar hakkında bilgi alabilir miyiz? Son dönemde yeni projeleriniz var mı?
Kız çocuklarının eğitime eşit katılımını ve devamlılığını sağlayacak destekler sunmak, vizyonlarının gelişmesine katkı sağlayarak özgüvenlerini artırmak, yaşam becerileri ve geleceklerinde iyileşme yapmak amacıyla çalışmalar yapıyoruz. ‘Güçlü Kızlar Güçlü Yarınlar’ mottosuyla kızlarımızı hayallerini gerçekleştirmeleri konusunda teşvik ediyor, eğitim hayatlarının her aşamasında yanlarında oluyoruz. Kadınların toplumsal hayatın içinde eşit temsiliyetinin daha güzel yarınlar için büyük bir önemi olduğunu düşünüyoruz.
Aydın Doğan Vakfı olarak, eğitimde kız çocukların eşit haklara sahip olabilmesi amacıyla, 2005 yılında Doğan Grubu ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği iş birliğiyle başlatılan ve Türkiye’nin en büyük eğitim seferberliği olan ‘Baba Beni Okula Gönder’ hareketinin en büyük destekçisi olduk. Bu seferberlik kapsamında yapılan kız yurtlarındaki öğrencilerin ihtiyaçlarında yanında olmaya devam ediyoruz, yurt yöneticilerine eğitim veriyoruz. Kız çocuklarımızın yurtlarda yaşam koşullarını iyileştirmek amacıyla ‘Güçlü Kızlar Yurtta Yaşam Destek Fonu’nu oluşturduk. BBOG yurtlarında kalan öğrencilerimizin eğitimlerine devam etmeleri için üniversiteye hazırlık desteği veriyoruz. Ayrıca yurtlarda kalan başarılı öğrencilerimizi her yıl İstanbul’da misafir ederek, farklı üniversiteleri görme, iş dünyasından insanlarla tanışma olanağı sunduğumuz ve başarılarını ödüllendirdiğimiz bir gezi düzenliyoruz.
‘Güçlü Kızlar, Güçlü Yarınlar’ projemiz kapsamında üniversiteye devam eden kız öğrencilerin eğitimlerine destek olmak amacıyla başlattığımız bir burs programımız da var. Öğrencilerimize burs, mentorluk desteği, kişisel gelişimleri için eğitim imkanı sağlıyoruz. 2017 yılından bu yana, liderlik özelliği kazanmalarını sağlayan eğitici program ve uygulamalardan oluşan ‘Genç Liderler Yaz Kampı’nı düzenliyoruz. Bu kampa katılan üniversiteli kızlar, yaşadıkları topluma fayda sağlayabilmek adına projeler geliştirip, uyguluyorlar. Bu yolla hem liderlik etkinliklerini geliştiriyorlar hem de sosyal sorumluluk projeleri uyguluyorlar.
Kendisini her alanda geliştirip topluma liderlik eden genç kadınlarla daha da güçlendiğimize inanıyoruz. Bu kapsamda farkındalığı artırmaya yönelik çeşitli araştırma ve paneller düzenliyoruz. Bu çalışmalarımızın en önemlilerinden biri, 2015 yılından bu yana Türkiye’de UNFPA, UNICEF ve UN Women’ın ortaklığında düzenlediğimiz Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı. Her yıl farklı bir temayla gerçekleştirdiğimiz konferansla konuyu Türkiye’nin gündemine taşıyoruz.
Yarınlarımızı emanet edeceğimiz gençlerin kız-erkek çocuk ayrımı olmadan eşit haklara, eşit fırsatlara sahip yetiştirildiğine tanık olmak hepimiz için çok anlamlı. Atatürk’ün işaret ettiği gibi, “Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır" hedefi doğrultusunda çalışmalarımıza kararlılıkla devam ediyoruz.
Aydın Doğan Vakfı’nın son dönem öncelikli çalışma alanları neler?
Kız çocuklarının eğitime erişimi ve hayallerini gerçekleştirebilmeleri, ayaklarının üzerinde güçlü bir şekilde durabilmeleri için verdiğimiz tüm destek ve çalışmalarımızın yanı sıra bu yıl konunun aciliyeti ve önemine istinaden deprem bölgesine yoğunlaştık. Depremi öğrendiğimiz ilk andan itibaren hayati ve akut ihtiyaçların karşılanmasına destek olduk. Doğan Grubu’nun katkılarıyla Gaziantep İslahiye’de, önceliği yalnız ve çocuklarıyla yaşayan kadınlara verilmek üzere bir konteyner yerleşkesi kuruldu.
Depremzede kadın ve çocukları psikolojik açıdan desteklemek, güvenli alanlar yaratabilmek, sağlık taraması yapabilmek amacıyla Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu tarafından başlatılan Mor Yerleşke Projesine destek verdik. Bu kapsamda Hatay Nardüzü’nde iki adet Mor Yerleşke’nin hazırlanmasına katkı sağladık. Halen depremden etkilenen toplam 408 kişiye Doğan Grubuyla birlikte ev sahipliği yapıyoruz. Burada aynı zamanda çocuk ve yetişkinlere psikolojik destek de veriliyor. Ayrıca diğer sivil toplum kurumlarının da iş birliğiyle kız çocuklarının güçlenmesi için çalışmalar yürütüyoruz.
Yine Kahramanmaraş depremi sonrasında Aydın Doğan Vakfı ve Doğan Grubu olarak Eğitime Devam Seferberliği başlattık. 7 Şubat tarihi itibarıyla burs programının çalışmalarına başlayarak, mart ayında depremzede öğrencilerimizin hesaplarına ilk ödemelerin yatırılmasını sağladık. 11 ilde öğrenimine devam etmek için desteğe ihtiyaç duyan 500’ü lise,
500’ü üniversite öğrencisi olmak üzere toplam 1.000 kız öğrenciye eğitim hayatları boyunca ‘Eğitime Devam Bursu’ vereceğiz.
Burs verdiğimiz 1.0000 öğrenci için, EMDR Derneği Travma İyileştirme Grubu işbirliğiyle yaşanan depremin travmatik etkilerini azaltmaya yönelik psikolojik destek çalışmaları da gerçekleştirdik.
‘Eğitime Devam’ projesi tasarlanırken, depremzede öğrencilerimizin tüm ihtiyaçları göz önünde bulunduruldu. Bu bağlamda Gaziantep/İslahiye’de kurduğumuz yerleşkede kalan, anne ve babasını kaybetmiş öğrencilerimize eğitim materyallerine kolay erişmesi, internet tabanlı öğrenim kanallarını kullanabilmesi ve Vakfımızın tasarladığı psiko-sosyal destek içeriklerine kolay erişmesi için tablet desteği sağlandı.
Öte yandan deprem felaketi sonrasında, bölgede ikamet eden ve eğitimine devam eden bursiyerlerimizin yanında olduk. Kendilerine, acil ihtiyaçların bir kısmını karşılayabilmek adına geçici süreyle acil ihtiyaç destek bursu verildi. Deprem sonrası öğrencilerimizden gelen taleple sürece katkıda bulunmayı arzu eden başarılı bursiyerlerimiz ile deprem felaketinden etkilenmiş ve eğitim açığı yaşayan öğrencileri buluşturduk. Bursiyerlerimiz, lise öğrencilerine Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji ve Geometri gibi derslerde eğitim verdi. Bu anlamlı desteğin öğrencilerimizin talebiyle gerçekleştirilmesi, bizim için hedeflerimize ulaşma yolunda önemli bir gösterge oldu.
Aydın Doğan Vakfı olarak, başta kız çocukları olmak üzere daha iyi bir dünya hayalinden vazgeçmeyen herkesin hak ettiği güçlü ve güzel yarınların inşasında, üzerimize düşen görevi yerine getirmeye devam edeceğiz.
Antakya Medeniyetler Korosu Şefi Yılmaz Özfırat: “Bu kadar savaşa ihtiyaç yok diye topluluğu kurduk”
Antakya Medeniyetler Korosu ne zaman, ne amaçla kuruldu? Kaç üyesi var? Üyeler gerçekten farklı medeniyetleri temsil ediyor mu?
Koromuz, 2007 yılında Antakya’da kuruldu. O yıl, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Turizm Haftası’nı Hatay’da başlatma kararı almıştı. Atakya Valiliği’nin bu proje için farklı neler yapılabileceğini konuşmak için gerçekleştirdiği toplantıya katıldım ve toplantıda Şener Şen’in ‘Selamsız Bandosu’ filmini anlattım. Filmde Başkan, Cumhurbaşkanının binmiş olduğu treni durdurarak kasabanın sorunlarını göstermek ve anlatmak istiyordu. Bizim de öne çıkarmamız gerekenin Hatay’a özgü bir şey olması gerektiğini söyledim. Hatay’ın markası hoşgörüsüdür, toleranslı olmasıdır. Çünkü Hatay’da yaşayan insanlar birbirlerine karşı ‘sen hangi dil veya dindensin’ diye sormadan yüzyıllardır bu topraklarda yaşıyorlar. Uzun Çarşı’da bir Yahudi cumartesi günü şabata giderken yan komşusu Hristiyan’a dükkanını emanet ediyordu. Bir Müslüman Cuma namazına giderken Yahudi’ye dükkanını teslim ediyordu. Bu yüzden Hatay’ın markasının hoşgörü ve toleransı olduğunu dile getirdim.
İnsanların kalplerine direkt dokunulabilecek olan şeyin de ‘müzik’ olduğunu söyledim. Hatay’da bulunan Katolikler, Ortodokslar, Ermeni, Yahudi, Sünni ve Müslümanların yer aldığı bir müzik grubunun oluşturulabileceğini söyledim. Bu görevi benim üstlenmemi istediler.
Yola çıktığımızda o dönemde müzik öğretmeni olan arkadaşım Şeyda Akgöl Koyaş ve yine müzik öğretmeni olan eşim Berna Özfırat’a konuyu anlattım. Bunun üzerine birlikte her akşam bir cemaatle bir araya gelip konuyu aktardık. Var olanların korolarına bir takım düzenlemeler yaptık, olmayanlara yeniden bir koro oluşturduk. Ardından onları bir araya getirdik. İlk konserimizi Hatay’daki Mozaik Müze’sinde verdik. Çok güzeldi ve çok beğenildi. Ardından Türkiye’nin tanıtımına nasıl katkıda bulunabileceğimizi düşünerek dernekleşmeye ve yolumuza devam etmeye karar verdik.
Bugün bu topluluk tüm medeniyetleri temsil ediyor. ‘Bu kadar savaşa, bu kadar kana ihtiyaç yok’ diye bu topluluğu kurduk. Gittiğimiz her yerde bunu nasıl başardığımızı soruyorlar. Ben de herkese ‘siz bunu nasıl başaramıyorsunuz’ diye soruyorum.
Apolitik bir topluluğuz. Herkesin birbirinin şarkısını, birbirinin hikayesini aynı duygu ile paylaşmasını istiyoruz. Bu felsefeyi devam ettirebilecek kişileri alarak her yıl sayımızı büyütmeye çalışıyoruz.
Antakya Medeniyetler Korosu yurtiçi ve yurt dışında beklediği ilgiyi gördü mü?
Evet, hedefine ulaştı. Yurt içinde gittiğimiz her yerde insanlar bizim yerimize sahnede olmayı tercih ettiler, istediler; bunu hissettik. Bu yüzden belki de Cizre’de, Cudi Dağı’nda, Aya İrini’de konser verdik. Türkiye’nin hemen hemen her yerine gittik. İzleyen herkesin büyük duygular hissettiklerine şahit olduk.
Yurt dışı biraz daha farklı. İnsan Hakları Mahkemesi’nde konser verdiğimizde İnsan Hakları Mahkemesi Başkanı bana ‘Siz gerçek misiniz’ diye sordu. ‘Lütfen gelin, Hatay ve Antakya’yı görün. Evet, biz gerçeğiz ve biz bir arada yaşıyoruz’ dedim. Keza yine Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na veya dünyanın herhangi bir yerine gittiğimiz zaman ilk önce bunun devlet tarafından veya aracılığıyla yapıldığını düşünüyorlar. Fakat görüyorlar ki biz bir derneğiz. O zaman bize olan hayranlıkları daha da çok artıyor. Türkiye’ye karşı bakış açılarını bir nebze olsa değiştirdiğimizi düşünüyorum. Bu yolda daha çok ilerlememiz gerekiyor.