Donald Trump 2.0

O, gerek başkanlığa ikinci kez ve ilkinden daha fazla oy alarak geri dönüşüyle, gerekse de Demokrat Parti’nin adayı Kamala Harris’e attığı farkla tarih yazdı. Peki ‘İkinci Trump’ döneminde dünyayı neler bekliyor?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Donald Trump 2.0

İPEK YEZDANİ

Sarışın genç adam, 1970’li yılların New York’undaki kirli ve fakir mahallelerden birinde eski bir apartmanın kapısını çaldı. Kapıyı açan yaşlı kadın, “Yine ne istiyorsun?” diye sordu, genç adam “Kirayı toplamaya geldim” dedi. Yoksulluk içinde yaşadığı her halinden belli olan yaşlı kadın, kapıyı zorla adamın suratına kapattı. Genç adam hiçbir şey olmamış gibi diğer dairelerden kirayı toplamaya devam etti.

İşte bir zamanlar babasının sahip olduğu binalarda yaşayanlardan kapı kapı dolaşıp kira toplayan bu genç adam, şimdi Amerika Birleşik Devletleri’nde adeta tarih yazan, 130 yıl sonra ilk kez başkanlığa ara verdikten sonra ikinci kez ABD Başkanı seçilen Donald Trump. Beğenin ya da beğenmeyin, şurası bir gerçek: Trump, gerek başkanlığa ikinci kez ve ilkinden daha fazla oy alarak geri dönüşüyle, gerekse de Demokrat Parti’nin adayı Kamala Harris’e attığı farkla “tarih yazdı.” Ya da kendi deyimiyle: “Eşi benzeri görülmemiş bir siyasi zafer kazandı.” Peki, önümüzdeki dört yıl boyunca sadece ABD’nin değil, dünyanın da kaderini belirleyecek eylemlere imza atacak olan Donald Trump’ın yeni yolu ne olacak?

Reagan’ın sloganıyla yollara çıktı

İtiraf edeyim, geçen ay vizyona giren “The Apprentice” (Trump’ın Hikayesi) filmini izlediğimde, Trump’ın hırsına ve karakterine dair bilmediğim çok şey öğrendim. Örneğin, Trump’ın ilk olarak 2016’daki seçim kampanyasında kullandığı “Amerika’yı yeniden harika yapın” (Make America great again) sloganının aslında Ronald Reagan’ın 1980’deki kampanya sloganı olduğunu bu filmden öğrendim.

Donald Trump'ın 1970'li ve 80'li yıllarda New York'ta ünlü avukat Roy Cohn'un yardımıyla emlak işine nasıl başladığının hikayesini anlatan filmde, New York'lu genç varis Donald Trump’ın “paraya ve güce” nasıl takıntılı olduğunu daha iyi anlıyorsunuz.

“Succession” disizinin yıldızlarından Jeremy Strong’un, Trump’ın avukatı ve akıl hocası Roy Cohn’u oynadığı filmde, Trump’a güç oyunlarının kurallarını anlatırken “Her zaman her şeyi inkar et, kaybetsen de son ana kadar kazandığını iddia et ve saldır” şeklindeki tavsiyelerini Trump’ın gerçekten de hayata geçirmiş olduğunu idrak ediyorsunuz.

Küreselcilik değil, Amerikancılık

Peki Trump’ın ikinci başkanlığı döneminde dünyayı nasıl bir dört yıl bekliyor?

Aslında Trump'ın başkan yardımcısı adayı olan Senatör JD Vance, dünyayı neyin beklediğini (Trump'ın 2016'da Beyaz Saray'ı ilk kazandığında ilan ettiği gibi) bir cümleyle özetlemişti: “Küreselcilik değil Amerikancılık artık bizim inancımız olacak.”

Rusya- Ukrayna cephesinde ne olacak?

Trump’ın seçilmesi ihtimalinden en çok endişelenmesi gereken ülke Ukrayna’ydı. Çünkü Trump başkan seçildiği takdirde Ukrayna’ya olan askeri desteği keseceğini daha önce defalarca söylemişti. Öte yandan Trump’la Rus lider Putin’in kişisel ilişkilerinin iyi olduğunu artık bilmeyen yok. Keza Vance de geçen Temmuz ayında Cumhuriyetçilerden oluşan bir dinleyici kitlesine, Ukrayna’da “hiç bitmeyen bir savaşı finanse etmenin artık Amerika’nın çıkarına olmadığını” söylemişti. Trump şimdi Rusya-Ukrayna Savaşı’nı bitireceğini söylüyor, ancak Ukrayna’nın toprak kaybı olmadan bu savaşın bitmesi pek de mümkün görünmüyor.

NATO ve Avrupa Birliği ile ilişkilerin seyri…

Muhtemelen Atlantik İttifakı’nın Avrupalı üyeleri de NATO’nun geleceğine ve kendi güvenliklerine dair benzer bir endişe taşıyorlar. Trump, muhtemelen ilk döneminde yaptığı gibi Avrupalılara, “kendi güvenlikleri için daha fazla harcama yapmaları” konusunda daha fazla baskı yapacak. Trump, daha önce Avrupa Birliği’nden “düşman” olarak bahsetmiş ve AB’yi, Avrupa’dan yapılan tüm ithalata yüzde 10 ila 20 arasında gümrük vergisi uygulamakla da tehdit etmişti.

Ortadoğu ve İran’a yaklaşimi

Trump seçildi diye “zil takıp oynayan” liderlerden biri de kuşkusuz İsrail Başbakanı Netanyahu. Şurası bir gerçek ki, Trump’ın başkanlığı döneminde İsrail’in bölgede “insanlık suçu” sayılan tüm eylemleri devam edecek. Trump, İsrail’e her konuda yeşil ışık yakan ve İsrail Başbakanı Netanyahu’nun da seçilmesi için uğraştığı bir lider. Zira başkan olduğu dönemde Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan Trump, kendisini sık sık “İsrail'in sahip olduğu en iyi dost” olarak tanımlıyor. Hatta Başkan Joe Biden’ın İsrail’e verdiği onca desteğe rağmen Biden’ın desteğini yetersiz görüp Biden’a “Filistinli” demişliği var!

Öte yandan ikinci bir Trump dönemi, İran rejimine karşı maksimum baskının ve güçlü caydırıcı eylemlerin geri dönüşüne tanıklık edebilir. Başkanlığı döneminde 2018’de İran ile P5 +1 ülkeleriyle (BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi artı Almanya) yapılmış olan nükleer anlaşmayı yırtıp atan Trump, seçilmesi durumunda İsrail’in iran’a olan muhtemel saldırılarını da olabilecek en geniş şekilde destekleyebilir.

Yeni tip bir ekonomik model başlayabilir

Trump’ın başkanlığının ekonomik anlamda en büyük alameti farikası, ABD’de ve dünyada yeni tipte bir ekonomik modelin, “korumacı” modelin uygulanması. Zira Trump, daha önceki başkanlık döneminde Neo-Keynesyen korumacı ekonomik politikaları benimsemiş ve Çin’le ABD arasındaki ticaret savaşlarını başlatmıştı. Trump’ın Çin’le başlattığı ticaret savaşları ve Çin mallarına uyguladığı kotalar Biden döneminde de devam etti, ancak Trump şimdi Çin mallarına uygulanan vergiyi yüzde 60’a kadar çıkarmaktan bahsediyor!

Dünyada Trump gibi politikacıların iş başına gelmesiyle küreselleşme gitgide daha da sürdürülemez hale geliyor. Uzmanlar, bu durumda dünyanın ekonomik küreciklere bölüneceğini, Çin merkezli yeni bir ekonomik parasal sistemin ortaya çıkma ihtimalinin hiç de yabana atılır gibi olmadığının altını çiziyor.

AB’nin güvenlik sorunu

Trump’ın “NATO’ya biraz da siz para verin, biz artık para vermeyeceğiz” tarzı söylemlerinin eyleme dönüşmesi durumunda NATO, tamamen Avrupa güvenliğine vakfedilmiş bir bölgesel güvenlik örgütüne dönüşebilir. Çünkü ABD NATO’dan çıkmasa bile, Trump’ın başkanlığı ABD’nin Avrupa güvenliğine yönelik taahhüdünü azaltması anlamına gelecek. Trump aylardır bağıra bağıra seçilirse Rusya-Ukrayna savaşında Ukrayna’ya olan askeri ödeneği keseceğini söylüyor. Bunun da sadece Ukrayna değil, tüm Avrupa üzerinde bir etkisi olacağı muhakkak. Yani Trump’ın yeniden seçilmesi durumunda Avrupa’nın kendi güvenliğini kendisi kıvırması gerekecek.

Playboy milyarderden başkanlığa

Donald Trump, ABD başkanlığı için arka arkaya üç kez aday olmadan çok önce Amerika'nın en gösterişli milyarderiydi. New York'lu emlak kralının hayatı, 2015-16 yıllarında Beyaz Saray'a yaptığı beklenmedik adaylığa kadar geçen 10 yıllar boyunca magazin dergileri ve televizyonlarda boy göstermekle geçti.

Trump, New York’lu emlak kralı Fred Trump'ın dördüncü çocuğu. Ailenin zenginliğine rağmen babasının isteğiyle, babasının sahip olduğu şirkette en alt kademedeki işlerde çalıştı. Okulda yaramazlık yapmaya başlayınca 13 yaşında askeri akademiye gönderildi.

Pennsylvania Üniversitesi Wharton School'dan mezun olduktan sonra, ağabeyi Fred pilot olmayı seçince babasının yerine Donald Trump geçti. Fred Trump 43 yaşında alkolizmden öldü; Donald Trump’ın söylediğine göre bu durum onun hayatı boyunca alkol ve sigaradan uzak durmasına neden oldu.

Trump, emlak işine babasından aldığı 1 milyon dolarlık “küçük” bir krediyle girdiğini söylüyor. Babasının New York'un ilçelerindeki konut projelerinden oluşan geniş portföyünün yönetimine yardımcı oldu ve 1970’lerde “Trump Organization” adını verdiği şirketin kontrolünü ele geçirdi.

Trump döneminde aile şirketi Brooklyn ve Queens'teki konutlardan Manhattan'daki gösterişli projelere geçiş yaptı. Ünlü 5’inci Cadde, Trump Tower'a ev sahipliği yaptı; Trump'ın en ünlü mülkü ve uzun yıllar boyunca evi oldu. Yıkık dökük Commodore Hotel, Grand Hyatt olarak restore edildi.

Chicago ve Las Vegas'tan Türkiye ve Filipinler'e kadar Trump markasını taşıyan diğer mülkler de - kumarhaneler, apartmanlar, golf sahaları ve oteller - inşa edildi.

Yıldızlığa yükselişi eğlence dünyasında da devam etti - önce Miss Universe, Miss USA ve Miss Teen USA güzellik yarışmalarının sahibi, ardından NBC reality şovu “The Apprentice”in (Çırak) yaratıcısı ve sunucusu oldu.

Trump ayrıca vergi bilgilerini incelemeden korudu, 2020 yılında The New York Times tarafından yapılan bir haberde yıllarca gelir vergisinden kaçındığı ortaya çıktı.

34 suçtan mahkum edilen Trump’ın aile hayatı

Trump'ın ilk eşi, Çek bir atlet ve model olan Ivana Zelnickova'ydı. Çiftin 1990 yılında boşanmadan önce Donald Jr, Ivanka ve Eric adında üç çocukları oldu.

Boşanma davası sırasında şiddetli mahkeme savaşları, gazetelerin dedikodu sütunlarının ön sayfalarında yer aldı ve Ivana Zelnickova’nın aile içi taciz iddiaları Trump hakkında çekilen “The Apprentice” filminde yer aldı.

Trump’ın ikinci eşi, tek çocukları Tiffany'nin doğumundan iki ay sonra, 1993 yılında evlendiği aktris Marla Maples oldu. Çift 1999 yılında boşandı.

Trump'ın şu anki eşi ise kamuoyunun yakından tanıdığı Slovenyalı eski model Melania Knauss. 2005 yılında evlenen çiftin, Barron William Trump adında 18 yaşında bir oğulları bulunuyor.

Öte yandan aile yaşamında evlilik dışı ilişki iddiaları da Başkan Trump'ın peşini bırakmadı. Örneğin Trump, 2006 yılında porno film oyuncusu Stormy Daniels ile evlilik dışı ilişki yaşadığı iddiası üzerine yaptığı sus payı anlaşmasını örtbas etmek için iş kayıtlarında tahrifat yapmaktan 34 suçtan mahkum edildi.

HAFTA