“Doğa bize hakikatimizi anlatıyor”
Yazar ve eğitmen İlksen Utlu, insanın hem kendiyle hem de hayatla uyumlu olduğu bir yaşam için ipuçlarını paylaştığı kitabı ‘Ahenk İçinde’yi okurla buluşturdu. Doğa ve insan arasındaki ilişkiyi de irdeleyen kitabın yolculuğunu Utlu’dan dinledik.
Helin KAYA
Yazma hikayeniz nasıl başladı?
Yazma yolculuğum çok küçük yaşlarımdan itibaren yazdığım günlüklerim ve 20 yılı aşkın süredir düzenli olarak kullandığım ajandalarımla başladı. Üniversitede İngiliz Dili ve Edebiyatı okudum ve hem İngiliz hem de dünya edebiyatı ile haşır neşir oldum. İngilizce öğretmenliği yaptığım yıllarda da çocuk edebiyatının çok değerli örnekleri ile tanışma fırsatım oldu. Yıllar içinde yazdığım anılar, şiirler diğer yandan da tanıştığım çok değerli çocuk edebiyatı yazarları beni ilk çocuk kitabım ‘Üzüntü ile Neşe, Gezerler Hep El Ele’ ye taşıdı. Kitabım 2019’da yayımlandıktan çok kısa bir süre sonra da henüz yayımlanmamış olan ikinci çocuk hikayem çıktı ortaya. Araya da geçen günlerde yayımlanan ilk yetişkin kitabım Ahenk İçinde girdi.
Ahenk İçinde’nin çıkış yolculuğu nasıl gerçekleşti?
Bir Çukurova insanı olarak, yalnız çocukluğum değil, ilk gençlik yıllarım ve yetişkin hayatımda da hep doğayla iç içe bir hayatım oldu. Yaşamda zorlandığım anlar da doğayla temasımın daha az olduğu zamanlardı. İnsanın, kendi özgün doğasıyla bağlantıda bir birey olmasının anahtarının, ayrılmaz bir parçası olduğu doğayla olan ilişkisiyle başladığına inanıyorum. Doğanın hükmedeni değil de sıradan bir parçası olduğumuzu, dünyada var olan diğer canlılardan daha önemli olmadığımızı, tüm canlılarla bir olduğumuzu hatırladığımızda sistemle bir ahenk yakalıyoruz. Doğayla kurduğumuz ilişki bize hakikatimizi, özümüzü hatırlatıyor. Bu farkındalıkla insanın özüyle kurduğu ilişki de ahenk içinde oluyor. Ahenk İçinde kendini hatırladığı andan itibaren hayat yolculuğunda doğayla olan bağlantısına özen göstermiş bir kişi olarak, benim doğayla bağlantıda olmanın insanın hayatına nasıl olumlu bir katkı sunduğunu paylaştığım bir çalışma.
Kitabı kaleme alırken nasıl bir anlatım şeklini benimsediniz?
Anlatımın konunun kendisi ile bağlantılı olarak yalın, basit, yumuşak ve hafif olmasına özen gösterdim. Üzerine yazdığım konular ortak insan meselelerine dair. Hepimizin yaşadığı insan olma deneyiminin -şeklen bazı farklılıklar göstermekle birlikte- bir olduğuna inanıyorum. Zaten kalemimden de bu anlayışı ifade ettiğim ve hissettirmeye çalıştığım kapsayıcı bir üslup taştı.
Kitap okuyuculara nasıl bir kapı aralıyor?
Ahenk İçinde, zamanın büyük bir hızla aktığı 21. yüzyılda, hepimizin hayatın içinde birçok role büründüğümüzü hatırlatıyor. Birçoğumuz bu rolleri iyi bir şekilde yerine getirmeye çalışırken maalesef bir de bakıyoruz ki kendimizle olan bağlantımızdan, merkezimizden kopmuş bir halde bir görevden diğerine savruluyoruz. Bu şekilde de aslında yaşamla aramızda doğuştan sahip olduğumuz ahengimizi yitirebiliyoruz.
Doğa ve insan arasındaki bağ size neler çağrıştırıyor?
İnsanın diğer tüm canlılar gibi doğanın ayrılmaz, sıradan ve aynı zamanda kendine has bir parçası olduğunu düşünüyorum. İnsanların doğayla kurdukları ilişkinin böyle bir anlayışla ve farkındalıkla şekillenmesinin dünya üzerinde pek çok şeyi olumlu yönde değiştirebileceğine inanıyorum.
Sizin de vurguladığınız gibi hayat şartlarının zorluğu bireyi kendini bulma serüveninden epey uzaklaştırıyor. Peki, bunun için neler yapılabilir?
Hayat, insanın kendini tanıma yolculuğu… Şartlar bizi kendimizle olan bağlantımızdan koparmaya çalışsa da unutmamalıyız ki kendimizle bağlantımız olmadığı sürece ne kendimize ne de dünyaya hayrımız olmayacak. Hayatla kurduğumuz diğer tüm ilişkilerden önce bu ilişkiye sahip çıkmamız gerekiyor. Bu ilişkiye nasıl sahip çıkabileceğimize ve bu ilişkiyi nasıl sürdürülebilir kılabileceğimize dair pek çok öneride bulunuyorum kitabımda. Ama listenin en başında doğayla temasımız geliyor çünkü doğada vakit geçirdikçe ve doğayla bağımızı sıkı tuttukça kendimizle olan bağımızı da kuvvetlendiriyoruz. Doğanın döngülerini izlemek, toprağın, suyun, ateşin, havanın doğasını anlamaya çalışmak, gökyüzünü, güneşi, ayı, yıldızları gözlemlemek, doğayla aramızdaki bağı kuvvetlendirip, özünde hepimizin yapı taşının bir olduğu gerçeğini hatırlatacaktır. Yani bize bizi, hakikatimizi anlatacaktır.
Yazarlık dışında mindfulness (farkındalık) eğitmenisiniz. Bize bu alandan bahseder misiniz?
Mindfulness çalışmaları yaşadığımız ana yargısız bir şekilde dikkatimizi yöneltmemizi sağlayan bir hayat becerisi sunar. Temellerini binlerce yıllık öğretilerden alan ve aslında hepimizin içinde doğuştan bulunan yaşam becerilerini yeniden hatırlamamızı sağlayan bir çalışmadır. Farkındalık çalışmalarıyla dikkatimizi yöneterek, gözlemleyerek, duygularımızı denetleyerek öz farkındalığımızı geliştiriyoruz. Zihin kaslarımızın güçlenmesi, dikkatimizi yönetebilmemizi kolaylaştırıyor. Aynı anda birçok uyarana maruz kaldığımız 21. yüzyılda dikkatimizi yönetebilmek çok önemli bir meziyet haline geldi. Zihnimizi, zamanımızı iyi yönetebildiğimiz ve duygusal olarak dirençli olabildiğimiz ölçüde anlamlı ve keyifli bir hayat yaşayabiliyoruz.
Gelecek planlarınız arasında neler var?
Önümde yeni okul sezonuna yetiştirmek istediğim 2. çocuk kitabımı yayına hazırlama süreci var. Bir yandan da çoktan sağa sola, defterlerime notlar almaya, tatlı tatlı kafamda hikayesinin çatısını oluşturup hazırlamaya başladığım 2. yetişkin kitabım var.