Çok akıl aramak değil eğlenmek lazım

Kendine özgü avangart bir yol izlemeyi sürdüren piyanist, besteci ve söz yazarı Erkin Arslan, yeni şarkısı Kapuska’yı Tolga Çevik’in oynadığı bir kliple yayınladı. Detaylarını Hafta’ya anlattı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Çok akıl aramak değil eğlenmek lazım

ECE ULUSUM

Geniş yelpazeli sentez müziğini olabildiğince gösterişli ve parlak şekilde hazırlayan Erkin Arslan yeni şarkısı Kapuska’yı yayınladı. Müziği Erkin Arslan’a ait olan şarkının mix’i Sarp Özdemiroğlu ve mastering’i Çağlar Türkmen imzası taşıyor. Parça sözsüz ama söze gerek bıraktırmayan bir klip de yayınlandı. Baki Yavuz yönetmenliğinde çekilen klipte Tolga Çevik’in canlandırdığı anneanne karakteri torununa kapuska yedirmeye çalışıyor! Bu keyifli parçayı Arslan ile konuştuk.

Kapuska’nın ortaya çıkışı nasıl oldu?

Kapuska yaklaşık beş sene önce ben piyano çalışırken ortaya çıkan bir eser oldu. İçinde dolandığım gamların eğlencesi ya da neşesi gibi gelişti, oluşum süreci. Şarkı beni çocukların kapuskayı sevmeyip sonra büyünce seve seve yediği bir dünyaya götürdü. Kendim de küçükken birçok çocuk gibi sebze yemeklerine karşı çok istekli olmayıp yirmili yaşlardan sonra bayıla bayıla bu tarz yemekleri yediğimi biliyorum. Tam da bu durumu enstrümantal olarak hicvetmek istedim. Aldığım dönüşlerden de bunu başardığımı görüyorum.

Bir paylaşımınızda şarkının bitmesinin 4 yıl olduğuna dair bir cümlenizi okudum. Neden?

Dört yıl önce ‘Kadınım’ adlı şarkıma bir lansman yapmıştım. Kapuska’yı da ilk orada çaldık. Sonra bu şarkım için lansmana katılan arkadaşlarım bana belirli periyotlarda, “Ya senin o şarkın ne zaman çıkıyor?’’ diye diye dört sene boyunca beni motive ettiler. Ben de en sonunda yönetmenim Baki’nin, “Abi yeter artık benim kafamda şarkının klibi hazır sen şarkıyı hala tam bitirmedin’’ demesi ve bir gün sonra annemin bana “Kapuska yaptım sen bu şarkıyı ne zaman çıkaracaksın’’ dediği an tamam artık bu şarkının zamanı geldi dedim. Bir hafta içinde şarkıyı hazırladım, prodüksiyon sürecini ve klibi bitirdik. Kapuska için benim tembelliğimden kaynaklanan bir dört yıl kadar kaybım oldu ama sonunda ortaya içime sinen bir çalışma çıktı.

Kapuska tarzında yeni parçalar çıkacak mı?

Ben şahsen bir kalıba veya fikre bağlı kalarak üretim yapmak istemiyorum. Dönemsel olarak içime, aklıma veya ruhuma ne düşüyorsa onu çıkartıp onu paylaşmayı daha çok tercih ediyorum. O yüzden gerçekten bu tarz şarkılar yeniden yapacak mıyım bilmiyorum ama belki de yapabilirim.

Tolga’ya gittik; kendisi çok sevdiğim bir dostumdur. Baki, klip fikrini anlattı. Tolga daha otuzuncu saniyede, “bu çok eğlenceli; dur dur ben bunun içinde olurum’’ dedi.

Klibinizde Tolga Çevik oynadı. Klipte yer alma fikri nereden çıktı? Nasıl bir set ortamı vardı?

Tolga Çevik’in Kapuska’nın klibinde yer almasının fikri yönetmenim Baki Yavuz’dan çıktı. Bana klip için aklında şekillenen detayları anlatırken, “anneanne karakterinin Tolga Çevik’in oynadığını düşünsene’’ dedi. Ben de çok güldüm buna. “Muhteşem olur dalga mı geçiyorsun’’ dedim. “Hadi söyleyelim Tolga’ya rica edelim” dedi. Ben de “tabii ki ama bizimle dalga geçmesine hazır mısın?’’ dedim. Ardından Tolga’ya gittik, kendisi çok sevdiğim bir dostum. Baki, klip fikrini anlattı. Tolga daha otuzuncu saniyede, “bu çok eğlenceli, dur dur ben bunun içinde olurum’’ dedi. Benim büyük kaygılarla “olsa ne şahane olur, hatta büyük ihtimalle oynamaz” dediğim adam birdenbire otuz saniye içinde klipte yer alacağını söyledi. Ardından bir anda klibin tam ortasında bulduk kendimizi. Alçak gönüllülüğü ve dostluğu için kendisine çok teşekkür ediyorum. Set ortamımız da inanılmaz eğlenceliydi. Keşke imkanım olsa her gün böyle bir set ortamında olsam dedim kendime. Tolga sağ olsun, her sahneyi çektiğimizde, Baki’ye dönüp, “Baki galiba çok güzel bir klip oluyor, şimdi Erkin bunun altına keşke sözlü bir beste yapsaydı” diyerek set boyunca benimle dalga geçti. Gerçekten çok özveri ve keyifli bir ekiple çalıştık. Çok güzel ve şahaneydi. Unutamayacağım bir anım oldu diyebilirim.

Müzik sektörü üzerinde en baskın platformlardan biri TikTok oldu. TikTok’ta en çok dinlenen ve videolarda kullanılan parçalar x2 hızla dinlenildiğini görüyoruz. Vokal sesi iyice bozuluyor, ritimler kayboluyor. Parçaların böyle dinlenmesi yakın zamanda müzisyenlerin üretimlerine de yansır mı? Bence bu durum çoktan yansıdı. Öne çıkan platform ise bir mecra haline geliyor. Müzisyenler de doğal olarak bu alanlarda kendilerine göstermek için bir çaba sarfetiyor. Tiktak tiktok diye şarkı çıkaranlar var. Bu bir tercih meselesi. Nitelik ve nicelik arasındaki ince bir çizgi. Bu herkes için geçerli mi?

Tabii ki değil ancak ilginç şeyler yaşadığımız kesin. Her ne kadar mesleğiniz müzik de olsa, saçma sapan videolarla milyarlarca izlenmiş, milyonlarca dolar kazanmış bir sürü sosyal medya fenomenleri var. Dolayısıyla çok akıl aramamak lazım, eğlenmek lazım.

Spotify’da 1 kere bile dinlenmemiş 30 milyon parça var. Üretim bu denli çok ve denetlenemeyecek kadar fazla içerik olması sizce müzik sektörünü nasıl etkiliyor?

Bence müzik sektörünü aştı bu olay. Sektörde endüstriyel bir standart vardı. Biri şu an, evinde hatta evinde bile olmasına gerek yok, yanında bir cep telefonu, laptop yada bir iPad olsa bir tane kapak üretip platformlara yükleyebiliyor. Dinleniyor veya dinlenmiyor o ayrı. Konuşacak olursam benim son Kapuska eserim YouTube’da büyük bir ilgi gördü ancak Spotify’da pek ilgi görmedi. Enstrümantal olduğu için belki. Dünyaya bizim müziğimizden iyi bir örneği tanıtabiliriz gibi geldi ancak olmadı. Dinlenme sayısı Spotify’da hiç beklediğim gibi olmadı. Başka bir eserim bir senede 4-5 milyon dinlenmiş. Bu oranlar tamamen değişiyor. Sayıya takılırsanız çok enteresan hayal kırıklıklarına uğrayabilir ya da çok heyecanlanabilirsiniz. Müzisyenlerin nicelik ve nitelik beklentilerini iyi ayarlamaları gerekiyor.

Sırada neler var?

Bir yaz şarkısına başladım ancak şimdilerde oluşan yeni bir duygumdan da bahsetmek isterim. Röportaj öncesi Fazıl Say’ın 100. Yıl Marşı’nı dinledim. Öncelikle kendisinin emeğini alkışlıyorum. Ülkemizin büyük bir gururu ve kendisinin de hayranı olduğumu belirtmek istiyorum. Dolayısıyla biraz daha kalbe hitap eden, biraz daha milli duygulara hitap edebilen ve empati kurdurabilen bir yüzüncü yıl marşı için çalışmalara başladım.

 

HAFTA