Ceo’su sordu, başantrenör yanıtladı

Bir tarafta Anadolu Efes şirketinin 5 lideri, karşılarında Anadolu Efes SK Basketbol takımının başantrenörü ve oyuncuları... Aralarındaki sohbet sadece Hafta’da sonra ‘Cumhuriyet Sevgisi Mayamızda Var’ podcast serisinde.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Ceo’su sordu, başantrenör yanıtladı

Ece ULUSUM

Sabah saatlerinde Bağcılar’da görülmemiş trafik. Araçlardan kameralar, mikrofonlar, devasa ışık sistemleri iniyor. Hepsi, yeni sezona giriş yapan Anadolu Efes Spor Kulübü’nün tek güne, onlarca çekim sığan media day’i için. Biz de bu telaşa bir podcast çekimi için dahil olduk.

Ancak bu sefer soruları soran ben değilim. Anadolu Efes’in liderleri, basketbol takımı üyelerine merak ettiklerini Cumhuriyet Sevgisi Mayamızda Var Podcast Serisi için sordu.

Bir tarafta büyük bir şirketten gelen sorumluluk ve deneyimle şirket liderleri, diğer tarafta ülkemizin bayrağını Avrupa’da dalgalandıran ve başarı konusunda beklentileri her geçen gün büyüten sporcular olunca dinlemesi keyifliydi. Farklı bakış açıları ve yorumlarla dolu sohbetlerin tamamını Anadolu Efes’in podcast kanallarında dinleyebilirsiniz. İlk bölüm geldi, sıra diğerlerinde.

‘Avrupa’nın ve Türkiye’nin en iyisi olabilmek hedefimiz’

Anadolu Efes Bira Grubu Başkanı ve CEO Can Çaka, bu yıl görevine başlayan Anadolu Efes Spor Kulübü Başantrenörü Erdem Can ile sohbet etti. 70’ten fazla ülkede yer alans global bir şirketin lideri olarak, basketbolda liderlik hakkında merak ettiklerini başantrenöre sordu.

Can Çaka: Cumhuriyetimizin ikinci yüz yılının başında böyle bir spor kulübünde sizin gibi genç ve müthiş başarılara imza atmış bir hocamız var. Anadolu Efes Spor Kulübü’nün başında olmak nasıl bir duygu?

Erdem Can: Anadolu Efes SK yapısının içerisinde olmak benim için çok heyecan verici. Türk basketbolunda lokomotif olmuş bir kurumdan bahsediyoruz. Türk basketbolunun geldiği noktada sadece oyuncularla değil, bu yapımının içerisinden çıkan bugün üst düzey yönetici olmuş, takım atmosferini solumuş, başarıya odaklı bir kulübün ve kurumun içerisinden çıkarak iş dünyasında da belirli pozisyonlara gelmiş çok değerli insanların da yetiştiği bir organizasyon var burada. Bu bizim de düstur edindiğimiz şey. Sadece yıldız oyuncular yetiştirmek değil, aynı zamanda; Cumhuriyetimize layık, Ulu Önder Atatürk’ün yolunda gitme konusunda, onun evlatları olarak ilerleme konusunda doğru anlayışa sahip, yetişmiş bireylerin de bu yapımın içerisinden çıkabiliyor olması, sosyal hayatın içerisinde yer alabiliyor olması çok önemli. Zaten basketboldaki başarıları ortada olan bir kulüp Anadolu Efes. Ben de aynı başarıları en üst düzeyde tekrarlayabilmek için burada büyük bir heyecanla bulunuyorum.

C.Ç.: Bu sene hedefleriniz nedir hocam?

E.C.: Takımımızın bugüne kadar ki hedefleri neyse hiç değişmeyen hedefler her zaman orada duruyor. Yine Avrupa’nın ve Türkiye’nin en iyisi olabilmek hedefimiz ve aynı zamanda da bizim içimizden yetiştirebileceğimiz oyuncuların olduğu, Türk oyuncuların da olduğu bir yapıyı oluşturabilmek.

C.Ç.: Bu sporun en önemli tarafı, her koşulda motivasyonu sağlam tutmak. Siz takım motivasyonunu nasıl sağlıyorsunuz?

E.C.: Motivasyona iki unsurla bakıyorum. Bir tanesi işin kolektif tarafı diğeri de bireysel tarafı. Özellikle bu seviyedeki oyuncularda hem genç oyuncularda hem de daha tecrübeli oyuncularda bireysel olarak bir şeyleri başarma isteği hep bir noktada var. Önemli olan buradaki aidiyet duygusunu takımımız içerisindeki bütün bireylere verebilmek. Hangi formayı giydiklerinin farkında olmaları, o formanın sahip olduğu karakteri, vizyonu, başarı seviyesini ve hedeflerini sindirmiş olmaları ve dolayısıyla da o hedefler içerisinde takımı götürebilecekleri yer konusunda kendilerini başka bir biçimde motive edebilmeleri gerekiyor. Burada bizim yapmamız gereken ilk unsur o aidiyet duygusunu kazandırmak.

‘Baskıyı seven insanlar profesyonel spora girebiliyor’

Anadolu Efes Türkiye Genel Müdürü Onur Altürk, sektöründe yenilikçi adımlar atan ve başarılara imza atan bir lider. Her başarı, bir sonraki başarı için daha çok çalışmayı gerektirir bakış açısıyla Altürk, sahada iyi işler çıkaran Erten Gazi’ye sorularını yöneltti.

Onur Altürk: Cumhurbaşkanlığı Kupası, Türkiye Kupası, Basketbol Süper Ligi Kupası ve iki EuroLeague şampiyonluğu var. Çok da gurur duyuyoruz ama her defasında hedef sanki biraz daha yükseliyor değil mi? Siz bu hedefi en baştan mı koyuyor musunuz?

E.G.: Her maça ayrı bir konsantrasyonla çıkıyoruz. Hedefimiz bizim her zaman EuroLeague şampiyonluğu veya EuroLeague’in takımlarından biri olmak. Bunu son yıllarda çok iyi gösterdiğimizi düşünüyorum. Oyuncu psikolojisi olarak hedefimiz her zaman en yüksek oluyor ve buna kendimizi hazırlamamız gerekiyor.

O.A.: Başarı geldikçe hep çıta biraz daha yükselir. O da biraz baskı yaratıyor. Hem insanların hem şirketlerin hem de takımların üzerinde. O baskıyla başa çıkmak da zor bir iş değil mi?

E.G.: Evet. Siz en tepedeki ödülleri aldınız, bir sonraki alacağını her ödül ya eşittir ya da düşüktür. Zaten bu baskıyı seven insanlar profesyonel spora girebiliyor. Sezon içerisinde gerginlik oluyor fakat bunun üstesinden gelmemiz de tabii ki bizim elimizde.

O.A.: Ülkeyi, bu kadar köklü bir kulübü temsil etmek sana neler hissettiriyor?

E.G.: Aslında bunu birçok insandan duyuyorum, “gurur duymalısın” diye. Evet, gurur duyuyorum evet ama kendime koyduğum bireysel hedefler çerçevesinde bunları başarıyla, güzel bir şekilde sonuçlandırmak istiyorum. Kendi kariyerimde böyle bir köklü bir kulübün parçası olduğum için gerçekten çok mutluyum. Umarım önümüzdeki yılarda hep beraber yolumuza devam edeceğiz.

‘Sezonlardır birlikte oynuyormuşuz gibi birbirimize yakınız’

Anadolu Efes Türkiye Satış Direktörü Fatih Özdemir, altyapıdan yetişen ve genç yetenek olan oyuncu Mehmet Efe Demirel ile takım olmanın önemini konuştu. Özdemir, yüzlerce kişilik saha ekiplerinin başında olan bir lider bakış açısıyla Demirel’e kritik sorular sordu.

Fatih Özdemir: Yeni sezonu artık Anadolu Efes A Takımı Spor Kulübü’nde başlayacaksın. Avrupa Şampiyonu bir takımda olmak sana neler hissettiriyor?

Mehmet Efe Demirel: Gerçekten bu kadar önemli, tecrübeli insanların yanında olmak çok gurur verici. Hem sporda hem de kişisel olarak sürekli olarak gelişmem gerektiğini hissediyorum.

F.Ö.: Anadolu Efes Spor Kulübü şu anda bir değişimin içerisinde. Yepyeni bir antrenörümüz var; sevgili Erdem Can. Bir sporcu olarak değişime kolaylıkla adapte olabiliyor musun?

M.D.: Her takım için bu kadar köklü bir değişim doğal değildir kolay da değildir. Ama Erdem Abi bu süreyi mükemmel bir şekilde değerlendirdi. Baştan bir takım kuruyor olmasına rağmen, sezonlardır birlikte oynuyormuşuz gibi birbirimize yakınız.

F.Ö.: Kendi içsel motivasyonunun takım içerisindeki motivasyonu ne kadar etkilediğini düşünüyorsun?
M.D.: Bizde şöyle bir şey vardır. Kadroya girmemiş dahi olsan, kenarda da olsan en ufak bir ateşlemeyle, en ufak bir motivasyon olarak yardımcı oluşla takımın tamamını etkileyebilirsiniz. Bu bir takım sporu olduğu için bir iki alkış birini tetikleyebilir, bu şekilde takımın motivasyonunu artırabilirsiniz.

‘Yuvama döndüm, rahatım’ 

Anadolu Efes Türkiye Mali İşler Direktörü Kerem İşeri ise altyapıdan yükselen ve farklı takım deneyimi sonrası yuvaya dönen basketbol oyuncusu Burak Can Yıldızlı’ya merak ettiklerini sordu.

Kerem İşeri: Yıllarca Anadolu Efes’te alt yapılarda çalıştın. Tekrar, basketbol kariyerine ilk adımı attığın Anadolu Efes Spor Kulübü’ne döndün. Bu sana ne hissettiriyor?

Burak Can Yıldızlı: Buradaki insanları gördüğümde de rakip takımken de buraya transfer olduğumda salona ilk girdiğimde de kendimi evimde gibi hissediyorum. Yuvama döndüm, rahatım. Çünkü kulübün DNA’sını biliyorum. Yeni bir sistem olmasına rağmen buranın hedefinin ne olduğunu biliyorum. Bu da beni burada hem mutlu yapıyor hem de rahatlatıyor açıkçası.

K.İ.: Yıllar içerisinde farklı takımlarla, koçlarla, oyunculularla oynama fırsatı buldun. Bu nasıl bir şeydi senin için?

B.Y.: İşimizin güzel parçalarından bir tarafı da sahada öğrendiğimiz çoğu şeyi mental olarak saha dışında sosyal hayatımızda uygulayabiliyor olmak. Çok farklı insanlar tanıdım, çok farklı antrenörlerle, çok farklı kurallarla çalıştım. Bunların değerini, kıymetini, onların bana neler kattığını yaş ilerledikçe anlayabiliyorum. Bir kere her şeyden önce insan tanımanın çok güzel bir şey olduğunu anladım. Farklı tarz, farklı kültürlü insanlarla aile olabilmek, onlarla bir şey paylaşabilmek, sosyal hayatta da sizi uyumlu bir insan haline getiriyor. Diğer insanlara göre belli bir adapte sürecini daha hızlı yaşıyorsunuz. Biz bunu sahada uyguluyoruz ve avantajlarını çok görüyoruz.

K.İ.:  Anlattığına göre değişimlere kolay adapte olabildiğini görüyorum peki sen bunu nasıl yönetiyorsun? İçinde bu süreçler nasıl gelişiyor?

B.Y.: Kolay değil. Belli bir yaşta kolay değil aslında. Ben bunu en güzel yerde, Anadolu Efes’te öğrendiğim için benim için buradan çıktıktan sonraki süreç daha kolay oldu. Çünkü burada hep üst düzey oyuncularla çalıştığım için onlardan alabildiğimce almaya çalıştım; bilgilerini, oyunculuklarını, kendi eksiklerime dair sorular sormaya çalıştım. O yüzden biraz daha hazır çıktım buradan. Onun dışında da zaten kamp süreci geçiyoruz, kamp süreci zaten bunun için. Bir 10 aylık periyotta aile olmak. Hedef burada tamam takım olmak, başarılı olmak ama bunun yolu da aile olmaktan geçiyor. Bunun için de ilk baştaki hedef kamp oluyor. Kampta birbirimizi tanıyoruz, birimizin hobilerini, fobilerini öğreniyoruz. Birbirimizle şakalaşmaya, eğlenmeye, birbirimize göre program yapmaya başlıyoruz. Ondan sonraki süreç daha kolay ilerliyor.

‘Anadolu Efes babadan oğula geçen bir şey’

Anadolu Efes Grup Kurumsal İletişim ve İlişkiler Direktörü Selda Susal Saatçi, çifte kupa döneminde de forma giyen Anadolu Efes SK’nin Basketbol Oyuncusu Erkan Yılmaz ile hayalleri gerçeğe dönüştürmek hakkında sohbet etti.

Selda Susal Saatçi: Anadolu Efes Spor Kulübü’ne transferini Instagram’da duyururken, “Gençlik hayalimi gerçekleştirmenin heyecanını yaşıyorum” demiştin. Nasıl bir his bu gençlik hayalini gerçekleştirmek?

Erkan Yılmaz: Çok güzel bir his. Bugün de buradaki olan şeyler, stantlar, insanların ilgisi, gelen birkaç taraftar… Anadolu Efes babadan oğula geçen bir şey. Babalar geliyor Efes formasıyla oğullarında da Efes forması var. O yüzden bir gençlik hayali kelimesini orada kullanmak istedim. Çünkü basketbola ilk başladığımız günlerde, Antalya’da oynuyordum. Ne zaman Efes maça gelse biz onu izlemek için gidiyorduk. Çıkışta oyuncularla resim çektirmek için gidiyorduk. Şimdi de bu takımın bir parçası olmak tabii ki o hayalleri gerçekleştirmekten biri oluyor. Muhteşem bir şey, çok mutlu ve gururluyum.

S.S.: Bir hayalin peşinden giderken o hayale ulaşmak için ne gibi engeller aştın? Nasıl süreçlerden geçtin?

E.Y.: Ben buraya gelene kadar çok zor, kasisli yollardan geldim. O yüzden bu engelleri aştığımı bugün burada, bu şekilde formayı giyince hissettim. Şöyle söyleyeyim; benim yolum Merter’e düştü bir kere. Antalya’dan genç takımın senesinde ayrıldım. Antrenörüm zorla Efes’e de git bir bak nasıl bir ortammış gör dedi. O gün Efes’in bir ritüeli vardı, Merter’de tahtaya A takıma çıkan oyuncular çakıyordu. Şimdi ben de onlardan biri oldum. Benim için çok muhteşem bir şey. Sadece benim için burada en önemli şey, pes etmemek. Doğrusunu inandığım yolun arkasında durmak ve o yolu aşmak için gereken her ne varsa yapmak. Bunu yapmak için de elimden geldiğince çalışmak. Ben bunların üzerinden gittim ve hiçbir zaman kendimden ödün vermedim. Çalıştım.

S.S.: Yepyeni bir sezonda yepyeni bir takıma geldin ve yeniden bir uyum sağlama süreci var. Bu uyum sağlama sürecini sen nasıl yönetiyorsun?

E.Y.: Ben yönetmiyorum, sanki ben 3-4 yıllık Anadolu Efesliymişim gibi bir hissiyatım var. 20 gündür bir aradayız, hepsiyle daha yeni tanıştım ama hiçbiri sağ olsun desteğini, arkadaşlığını bizden esirgemiyor. Çok güzel bir aile ortamı var.

HAFTA