Bu, dünyanın en prestijli yarışı
Onun adı ‘Mösyö Le Mans’… 101 yıllık yarışta, dokuz kez kupayı kaldıran Tom Kristensen… 56 yaşındaki ikonik isimle 15 Haziran’da gerçekleşecek büyük yarış öncesinde zoom üzerinden konuştuk: “Le Mans’ta gece yağmurda yarışmak, motor sporlarında karşılaşılabilecek en büyük zorluk.”
ASLI BARIŞ
Le Mans’ı dokuz kez kazanarak destan yazdınız. Bu seviyede bir başarıya elde etmek için nasıl bir yapıya sahip olmanız gerekir?
Motorsporlarına aşık olmalısınız. Yaptığınız işi sevmelisiniz. Ailenizi gururlandırmak istemelisiniz. Güçlü olmak istersiniz. Hata yapmak istemezsiniz. Kazanmak istersiniz. İyi işler yapmak istersiniz. Ve tabii ki, buraya en büyük yarışa geldiğinizde güvenebileceğiniz bir arabaya sahip olmanız gerekir. Bu yüzden güvenebileceğiniz bir araba yapmak için detaylara çok çalışmanız gerekir. Güvenilirlik, kullanabileceğiniz silahınız olur ve onu kullanmaktan korkmazsınız… Ama sınırları aşmadan, çünkü sınırları aşmak birçok şeyin olmasına neden olabilir. Bu yüzden, takım arkadaşlarınızla iyi bir diyaloğa olmanız gerekir. En iyi arkadaş olmanıza gerek yok, birbirinizi zorlamanız gerekir. Burada diğerlerinin hatalarından dolayı da kazanırsınız. 24 saat boyunca ortalama 220 km/s hızla sürmek, pit stoplar dahil, çok stresli bir iştir. Bu yüzden küçük bir hata, 340 km/s hızla düzlüklerde fren noktasında büyük bir hataya dönüşebilir.
Dokuz farklı şampiyonluk arasında sizin için en kıymetlisi hangisiydi?
Bu sorunun cevabı hep değişiyor. Bu sabah, 2004'te aldığım şampiyonluk diyeceğim. Çünkü aradan 20 yıl geçti. Bu sabah oğlum Instagram’dan yaptığı paylaşımla hatırlattı… Daha ‘özgür’ olduğum bir dönemdi. Japon ‘Team Goh’ ile yarışıyordum. Beş yıl Japonya’da yaşadım. O ekiple birlikte kazanmak çok özeldi. Teknik ekiple iç içeydik, sürecin tamamen içindeydim… O açıdan da inovatifti… Bir yandan 2008'de Peugeot ile zaferim de çok özeldi. çünkü kazanma şansımız düşüktü… Eleme turlarında 3.2 saniye gerideydik, ki bu, Le Mans’da bir ömürdür… Sonra yağmur yağdı, işler değişti. Bu yarışta imkansız denen bir şey yok.
Yarışçılar kendilerine çok güvenmemeli
Yağmurda yarışmayı seviyorsunuz sanırım…
Evet, gece ve yağmurda… Le Mans hakkında benim için en büyük cazibe noktası, gece yarışmak…. Yarışın atmosferi, tarihi, mirası, hepsi karanlık altında canlanıyor. Sürüş esnasında, özellikle gecede, tamamen içine dalıyorsunuz. Arabayı kullanmanın hissi ve zorluklarla başa çıkma dışında hiçbir şey önemli değil. Lider olsanız bile, dikkatinizi dağıtmazsınız. Gece sürüşü, özellikle yağmurda, daha da bir karmaşıklaşıyor. Bu sefer yarışın yarısında yağmur olacağı tahmin ediliyor, bu da özellikle yeni başlayanlar için apayrı bir zorluk katıyor. Pist artık daha güvenli: Su birikintisi konusunda pek çok önlem alındı. Yine de bu koşullarda yarışmak bile son derece zorlayıcı. Genel olarak, benim için Le Mans'ta gece yağmurda yarışmak, motor sporlarında karşılaşılabilecek en büyük zorluk.
Peki bu zorlukları aşmak için takımlara verebileceğiniz en iyi tavsiyeler neler?
Zorluk her zaman dikkatli olmaktır. Zihninizin dağılmasına izin vermeyin çünkü bu uzun bir yarış. Yarışın büyüklüğünü oradayken çok daha fazla hissedersiniz. Aşırı heyecanlanmayın. Hızlı, rahat ve baskı altında olduğunuz bir noktayı bulmak her zaman önemlidir. Risk almanız gerekir, ancak bu riskler hesaplanmış olmalıdır. Takım içinde motive olmak da önemlidir. İyi yapmak, takımınızı gururlandırmak istersiniz. Bu her zaman bir dengedir. Baskı altında ezilmemek, ancak kendine de fazla güvenmemek önemlidir.
Yarışanlara imreniyorum ama…
Pistte olmayı özlüyor musunuz?
Kesinlikle özlüyorum. Emekli olduğumdan bu yana on yıl geçti. Ancak, zirvedeyken emekli olmanız gerektiğini de hissediyordum ve bu konuda hiç pişman değilim. Bu çok iyi bir karardı ve hala sporun içinde yer aldığım için çok memnunum ve şanslı hissediyorum. En büyük tutkuyu yarışları yorumladığımda veya buraya geldiğimde yaşıyorum. Ama elbette dün gece antrenmanlarda, özellikle gece yarısına yaklaşırken, kendimi arabalardan birine atlayıp denemek isterken buluyorum. Ama bu sadece benim için kendi zevkim için. Daha fazlasına ihtiyacım yok. Yarışa katılıp tüm hazırlıkları yapmam gerekmiyor. Yine de yarışanlara özeniyorum tabii… Ama yetenekli ve harika pilotları izlemekten mutluyum. Ve bu yeni bir altın çağ. Pek çok marka doğrudan zafer için yarışıyor. Le Mans harika bir dönemde. Çarşamba gecesi Le Mans'ta dün gece gördüğüm kadar çok insan görmemiştim. Soruna gelince, evet, bazen kendimi orada görebiliyorum. Ama, Danimarka'dan realist insanların olduğu bir yerden geliyorum, sahip olduğumuz zamanı değerlendiriyoruz ve diğer insanların yapması gereken şeyleri yapmalarına izin vermek gerekiyor. Ve Danimarka'dan yeteneklerimiz de var. Genel olarak, sportif anlamda bu dünyadaki en iyi yarış. Ve eğer bencilce de olsa bir Danimarkalıyı tekrar podyumun en tepesinde görebilirsek, bu beni çok mutlu eder. Ama genel olarak buradayım çünkü bu yarışı seviyorum.
Günümüzde farklı türde motorlar var: Klasik motor, elektrikli motor, hibrit, farklı yakıt türleri... Motorsporların geleceği nedir?
Bence bu çok kapsamlı bir soru. Ama Le Mans'da kalırsak, bir anlamda her şey mümkün. Mühendislik açısından, üretici açısından, Japonya'dan, Amerika'dan, Avrupa'dan herhangi bir fikirle gelebilirsiniz. Ve ardından performans dengesi ile popüler hale gelebilirsiniz, ne getirmek isterseniz onunla yarışabilirsiniz. Ama kısaca özetlemek gerekirse, Le Mans her şeye açık. Gerçekten her türlü yeniliğe açıklar. Ancak Le Mans, 24 saatlik Le Mans yarışında hidrojenle çalışan arabaları desteklemek istiyor. Ve bu zaten bir plan, 2026'da hidrojenle çalışan arabalar için bir sınıf göreceğiz.. Elektrik elbette şu anda pit alanında kullanılıyor. Hibrit elektrikten ekstra enerji, ekstra güç kullanıyorlar. Ama tamamen elektrikle çalışan bir 24 saatlik yarışı yürütmek başka bir sınıf. Formula E var elbette, bu tamamen elektrikli bir şampiyona, ama her zaman yeni fikirlere açığız. Dünya FIA Federasyonu, yani Uluslararası Otomobil Federasyonu, mühendislerin masaya getirdiği her şeye açık. Ve elbette bu, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmekle ve bazen politikacıların baskısıyla birlikte gitmek zorunda. Ama günün sonunda, otomobil üreticileri, resmi FIA ile el ele, yönü belirliyorlar.
Diğer bir soru, hiper araba sınıfı hakkında. Bu sınıfın dördüncü yılı. Şu ana kadar beklentileri karşıladığını düşünüyor musunuz?
Evet, bence öyle; WRC yarışlarını, insanların ilgisini gördünüz. Spa'da 80.000 seyirci vardı. Geçen ay Imola'daydım, orada 70.000 kişi vardı. Yani çok fazla ilgi var. Ve bu harika. Otomobil üreticilerinin ilgisini çekiyor ve daha fazla üreticinin geleceğini biliyorum. Bu tür şeyler, spor açısından her zaman bir denge meselesidir. Bu yıl Alpine ve BMW ve Lamborghini var. Geçen yıldan daha fazla üretici var. Bu yarışın geçen yıldan daha iyi olma potansiyeli var.
Max Verstappen de yarışacak
Bu yıl Le Mans'ta birçok Formula 1 pilotu var. Sizce bu yarış neden bu kadar ilgi görüyor diğer dallar arasında da? sürücüler için bu kadar çekici olmasını sağlayan şey nedir?
Bence her yarış pilotu Le Mans'ta yarışmak ve rekabet etmek ister. Mesela Formula 1 dünya şampiyonu Max Verstappen'de burada yarışacak. Bana, geçen yıl Abu Dhabi'de sezonu 19 zaferle bitirdiğinde söyledi. “Yakında Le Mans'ta olacağım” dedi. Bu yüzden büyük Formula 1 pilotlarının buraya gelmesine şaşırmıyorum çünkü bu dünyanın en büyük yarışı. Sadece F1 pilotları değil; MotoGP şampiyonu Valentino Rossi’de Le Mans’da yarışacak. Çünkü Le Mans, en prestijli yarıştır.
Bu yarışı bu kadar özel ve ikonik yapan nedir?
Yılda sadece bir kez olur. Bir sonraki hafta sonu gelmeniz veya birini arayıp "bir tane daha yapalım" demeniz mümkün değil. Yılda bir kez olur ve aynı yerde olur ve o yer çok yavaş gelişir. 13.62 km uzunluğundadır, ortalama hız yeni arabalarla saatte 240 km'nin üzerindedir… Hızlıdır ve gece ve gündüz boyunca her türlü hava koşulunda gerçekleşir, sadece devam edersiniz.