Böyle de olmaz ki!

Tüm Türkiye’nin sevdiği isim Özkan Uğur’a veda yazısını Ece Ulusum kaleme aldı. Serkan Seymen ise Uğur’un sanat hayatında kronolojik bir yolculuğa çıkardı bizleri…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Böyle de olmaz ki!

Özkan Uğur, Türkiye’nin en önemli sanat figürlerinden biriydi. Onu bu figüre dönüştürense inandığın yoldan gitmek oldu.

Hiçbir anlama gelmeyen sözlerden şarkılar yazdı. Sözlerinin Türkçe karşılığı yoktu belki ama hepimize neşe getiriyordu.

Diday Diday Day’ı sokakta çocuklardan esinlenip buldu, Sufi’deyse vokallerdeki doğaçlamalarıyla imzasını attı.

İşini yaparken çok titizdi, her şey yolunda giderse etrafındakilere yüksek sesle “YAŞA!” diye teşekkürler yağdırırdı.

Hastalıkla savaşırken çıkış yolunu müzikte buldu. Öğrenerek ve üreterek iyileşti. Her konserde gençleri gördükçe keyifleniyordu.

Tüm Türkiye’nin sevdiği isim Özkan Uğur’a veda yazısını Ece Ulusum kaleme aldı. Serkan Seymen ise Uğur’un sanat hayatında kronolojik bir yolculuğa çıkardı bizi.

Sen ‘Oldurdun’ Özkan Uğur

Ülkemizin müzik ve sinema alanındaki en önemli figürlerinden, Özkan Uğur’u, Fuat Güner’in deyişiyle MFÖ’nün “kınalı kuzusunu” kaybettik. Özkanca şarkılarını, “YAŞA!” diye haykırışlarını, geride bıraktığı onlarca şarkıyı unutmayacağız.

ECE ULUSUM

“Nasıl anlatsam, nereden başlasam…” Yıllar önce yazdıkları sözler, bugünü daha iyi tarif edemezdi.

MFÖ grubunun Ö’sü, neşesi, dengesi, basgitaristi, vokalisti, ruhu, dansçısı, anlamsız kelimelerden müthiş sözler yazarı ve daha birçok uzmanlığı olan Özkan Uğur’u, Fuat Güner’in deyişiyle MFÖ’nün “kınalı kuzusunu” kaybettik. MFÖ’nün, Özkan abinin bizi mutlulukta olduğu gibi hüzünde de birleştirdiğini yeniden gördük…

Özkan Uğur, Türkiye’nin en önemli sanat figürlerinden biri oldu. Onu bu figüre dönüştürense Özkan Uğur’un dediği gibi “Hayallerini yaşamak için çalışmak. İnandığın yolda gidersen bir gün mutlaka olur. Ben hayalimi yaşıyorum…” Çocuk yaşta eline aldığı mandolini öyle sevdi ki, zamanla içindeki üretkenliği ortaya çıkardı. Radyoda dinlediği Shadows parçalarını dinleyip öğrenmek için sabaha kadar çalışırdı.

Müziği seviyordu ancak gönlü oyunculuktaydı. “Anneme ve babama zamanında çok yalvarmıştım konservatuara yazdırmaları için. Ama iyi ki de yazdırmamışlar. Öyle olsaydı MFÖ olmazdı. MFÖ’süz bir hayat düşünemiyorum” diyor bir röportajında Özkan Uğur.

Atomikler diye bir grupta çalıyordu. Ancak dinlediği ilk günden bu yana aklında Mazhar ve Fuat’ın grubu Kaygısızlar’da çalmak vardı. Yetenekleri birçok grupta yer almasını sağladı. Şerif Yüzbaşıoğlu, Barış Manço ile Kurtalan Ekspres, Ersen ve Dadaşlar, Erkin Koray’ın grubu Ter, Kardaşlar ve elbette Kaygısızlar.

ÖNCE SESİ SONRA BESTELERİNİ KOYDU

Bir televizyon programında “Gruba ilk katıldığında 16 yaşında pembe yanaklı bir çocuktu” diyor Fuat. Mazhar devam ediyor, “Özkan grupta önce kendini göstermedi. Önce sesini koydu ardından besteleri koymaya başladı ve sonra Özkansız olmadı, olamadı.” Kaygısızlar’ın davulcusu Özkan’ı getirdiğinde Mazhar ve Fuat pek bir yorum yapmayınca, “O gün darılıp gitmedim. Hayallerime inandım. İyi ki inandım” diyor Özkan. O dönemler kendini ve yeteneklerini kanıtlamaya başlamış olmasına rağmen gruba en son gelen ve en küçüğü olduğu için bakkala, gaz almaya hep o giderdi. En son gününe kadar bayramlarda bile ilk o herkesi arardı… Özkan, “MFÖ okuluna epey hizmetim vardır yani. Bu yollardan geçmek lazım” deyince yıllar sonra Mazhar itirafını yapıyor: “Özkan şu anda grubun en popüler starıdır.”

Mazhar, Fuat ve Özkan üçlüsü olarak MFÖ grubu 1984’te çıkardıkları ilk albümleri ‘Ele Güne Karşı Yapayalnız’ ile kendilerinin bile şaşırdığı ülke çapında üne kavuşuyor ve her şey değişiyor. MFÖ üst üste hit parçalar çıkarıyor. 1985’te Diday Diday Day, 1988’de Sufi şarkısı ile iki kez Türkiye’yi Eurovision’da temsil ettiler. Her iki şarkının alamet-i farikası da Özkan olmuştur. Diday Diday Day’ı sokakta çocuklardan esinlenip buldu, Sufi’ye ise vokalleri doğaçlamalarıyla imzasını attı. Grubun şarkılarını imza yapan onun tepkileri, şarkıya kattığı sihir. ‘Peki Peki’ şarkısındaki “Sen neymişsin be abi?” Özkan’ın kayıt esnasında ağzından çıkan bir cümle ve o an itibarıyla şarkının bir parçası.

MÜZİK VE SANAT İÇİN YARATILMIŞ

Sude gibi hiçbir anlama gelmeyen sözlerden şarkılar yazdı. Olduramadım’daki “Hambalaley yambaleylo” sözlerinin Türkçe karşılığı yoktu belki ama hepimize neşe getiriyordu, bu da yeterli oldu. Bu dilin bir adı var mı diye sorulunca Özkan Uğur’a “Özkanca benim dilim. Şarkıları bestelerken söylediğim şeyler bunlar” diyor.

Sözlerinin yanı sıra dansları, tenor vokal yetenekleri, bas gitardaki ustalığı, şakalarıyla grubun dışında da figürleşmeyi başardı.

Fuat “Bence Özkan, müzik ve sanat için yaratılmış bir insan. Hem bas gitar çalıp, hem şarkı söyleyip ikinci üçüncü sesleri yapıp bir de dans edebilen bir müzisyen görmedim hiç ben” diye anlatıyor onu. Mazhar ise “Özkan için sözlere gerek yok anlamı olmayan kelimelere müthiş melodiler yazar ve içindeki tüm duyguyu insanlara geçirir” diyor.

Hayallerini yaşamak konusundaki arzusu oyunculuk için de geçerliydi. Diğer grup üyeleri solo albümlerine yoğunlaştığı sırada o kendini tiyatro, sinema ve dizilere verdi. Hayat verdiği karakterlerin çoğu da müzikle ilgili karakterlerdi. Onu ekranda en son Erşan Kuneri’de Bir Bakman Lazım şarkısı performansını izledik. Ancak kim unutabilir, Garavel’i, Beter Ali’yi, Dimi’yi ya da İkinci Bahar’daki zabıta karakterini.

ÖĞRENEREK ÜRETEREK İYİLEŞTİ

Yıllar onları eskitemedi, şarkılarındaki özgünlük bugün hala onları zamansız kılıyor. Deden torunlara uzanan birçok jenerasyonun playlist’ine giren şarkılar yaptı. Özkan her konser sonrasında onları dinlemeye gelen gençleri gördükçe çok keyiflendiğini söylüyordu.

Hastalıkla mücadele ederken çıkış yolunu müzikte buldu. Öğrenerek ve üreterek iyileşti. Konserlere yeniden başladığında biletler anında tükendi. Hastalık döneminde çıkan dağıldı dedikodularına yıllardır olduğu gibi “Bizi dağıtmak için çok uğraştırlar. Ölene kadar bir aradayız kardeşim, anlayın artık” dedi. Nasıl hayalleri konusunda haklı çıktıysa bu dediğinde de haklı çıktı. Bu yazı için birçok röportajını okudum, izledim. O daha az ama öz konuşup genelde dinlerdi.

Kendisini hem backstage hem de setler sırasında gözlemleme şansı yakaladım. İşini doğru yaparken çok titiz ve net, her şey yolunda giderse etrafındakilere yüksek sesle “YAŞA!” diye teşekkürler yağdırırdı. Yıllarca “kopuktu zincir olduramadım” sözlerini bize ezberletti ancak sen oldurdun Özkan Uğur.

Unutulmayacaksın.

 


 

Makine dairesinde mazot kokusu

Nahide-Hurşit Uğur çiftinin beşinci çocuğuydu Özkan Uğur. Doğum tarihi, 17 Ekim 1953. Nüfus kaydındaki tam ismi Raif Özkan. Babası, Şehir Hatları’nda çarkçıbaşıydı. Yıllar sonra, çocukluğunu en çok hatırlatan şeyin vapurların makine dairesindeki mazot kokusu olduğunu söyleyecekti. Ve elbette bir de makine gürültüsü… Belki de üstün ritim duygusuna hitap eden ilk ses oydu, kim bilir?

SERKAN SEYMEN

’71
YAŞ 18 VE O BİR KAYGISIZ…

Hey dergisinde bir konser haberi: “Kaygısızlar grubu yeni üç üyenin katılımıyla yedi kişiye ulaşan kadrosuyla ilk konserini Dünya Sineması’nda verdi.” Bu yıllar boyunca aynı sahneyi paylaşacağı Mazhar Alanson ve Fuat Güner’le çıkılan ilk konser. Ve “Kaygısızlar’a katılan yeni üç müzisyen” resimaltıyla muhtemelen kendisinin basında yer alan ilk fotoğrafı. Konser için Hey’in yaptığı yorum; “Nefis bir konser verdiler ve varlıklarını bilinçli bir şekilde ispatladılar”.

’72
KURTALAN EKSPRES YOLDA

Barış Manço sürekli kendisiyle çalışacak daimî bir grubun kuruluşunu açıklıyor: Kurtalan Ekspres. Ve ilk kadronun vagonlarından biri de Özkan Uğur. Rengarenk abartılı kıyafetler, epa topuk streç çizmeler, koyverilen saç ve sakallar. İstanbul dışına uzanılan ilk Anadolu turneleri.

“Ölüm Allahın Emri”, “Lambaya Püf De”, “Gönül Dağı” gibi Barış Manço Kurtalan Ekspres ortak imzası taşıyan ilk 45’likler…

ERKİN KORAY TERLİYOR…

Kurtalan Ekspres kuruluyor kurulmasına ama Barış Manço askere gidiyor. Kurtalan Ekspres sahnelerden uzak. Özkan Uğur, dönemin en aykırı topluluklarından Grup Bunalım elemanları Aydın Çakus ve Nur Moray ile bir araya geliyor ve Ter grubunu kuruyorlar. Müzikal olarak hayli sertler ve Erkin Koray ile bir araya gelmeye karar veriyorlar. “Erkin Koray ‘Ter’liyor” diye başlık atıyor müzik basını. Orhan Gencebay’ın ‘Hor Görme Garibi’ni bugün heavy metalin Türkiye’deki hayli erken ilk örneği olarak kabul edilen bir düzenlemeyle yorumluyorlar. Ama gerisi gelmiyor. Sonrası Barış Manço’nun askerden dönmesiyle çıkılan ikinci Kurtalan Ekspres seferi.

’74
Ö’SÜ GİZLİ MF ALBÜMÜ

Eski dostlar Mazhar Alanson ve Fuat Güner, ‘Mazhar – Fuat’ adıyla ilk albümlerini yapıyorlar.

‘Türküz Türkü Çağırırız.’ Albümün ismi Aşık Veysel’den. Kaygısızlar’dan farklı olarak artık Mazhar ve Fuat da Anadolu Pop akımına yönelmiş durumdalar. Albümün kadrosunda bas gitarlarda Özkan Uğur da var.

DOSTLAR ARASINDA…

Edip Akbayram denince herkesin hemen sayacağı ilk üç şarkıdan biri: ‘Garip’. Bir Mahzuni Şerif düzenlemesi. Eski ‘Moğol’ Murat Ses’in klavyesinin yanı sıra Özkan Uğur’un baslarıyla bugün Anadolu Rock’ın kilometre taşlarından biri. 1974 yılının ülke çapında en çok satılan 45’likleri arasında.

’75
O ARTIK BİR DADAŞ…

Özkan Uğur artık Anadolu pop/rock gruplarının aranan, tanınan ismi. Ersen ve Dadaşlar gruptan ayrılan Taner Öngür’ün yerini doldurmak için onu tercih ediyor. Davulda Mehmet Gözüpek, gitar ve moog’ta Fehiman Uğurdemir. Bas gitarsa Özkan Uğur’a emanet. İki yıl boyunca Anadolu’nun dört bir yanında çalıyorlar.

HIP HOP’ÇULARIN GÖZDESİ

1976’da Dadaşlar Selda’nın ‘Türkülerimiz’ albümüne destek veren gruplar arasında. Bugün dünyanın dört bir yanında hip hop’çuların sample almaya doyamadığı Selda şarkılarında Özkan Uğur’un parmakları da var.

’76
MFÖ’NÜN İPUÇLARI

Eski dostlar 1976’da yeniden bir arada. Mazhar Alanson, Fuat Güner, Özkan Uğur, Galip Boransu ve Ayhan Sicimoğlu’dan kurulu İpucu Beşlisi ilk (ve tek) 45’likleri ‘Heyecanlı’yı yayınlıyor. Dönemin hâkim tarzı Anadolu pop’tan uzakta, enerjik ve hayli funk bir tarzları var. Bu şarkıya İzzet Öz’ün çektiği ve 17 Nisan 1976 günü TRT ekranlarından yayınlanan klip, bugün Türkiye tarihinde çekilen ilk müzik videosu olarak kabul ediliyor. Grup aynı zamanda Seyyal Taner ile çalışıyor.

’78
İLK EUROVISION DENEYİMİ

1978 yılının Eurovision Türkiye elemelerinde bir üçlü: Grup Karma. Elemanlar; Özkan Uğur, Galip Boransu ve Cengiz Teoman. ‘İmkânsız’ adlı disko funk tarzı şarkıları Türkiye elemelerinde dördüncü gelerek finallere katılma hakkı kazanamıyor. Ama Özkan Uğur, MFÖ içinde Türkiye elemeleriyle sınırlı kalsa da Eurovision deneyimini ilk tecrübe eden isim oluyor.

’82
PLAN AVRUPA’YA AÇILMAK

Mazhar Fuat Özkan 80’lere tiyatro çalışmalarıyla giriyor. Ferhan Şensoy’un meşhur ‘Şahları da Vururlar’ oyunu için, daha sonra bazılarını yeni sözlerle büyük hitler haline getirecekleri şarkılar yazıyorlar. 1982 yılının büyük başarı kazanan Devekuşu Kabare oyunu Büyük Kabare’de boy gösteriyorlar. Oyunun star ismi Ajda Pekkan’a geri vokal yapıyorlar. Basında “Mazhar Fuat Özkan müzikleriyle Avrupa’ya açılmak istiyor” haberleri çıkıyor.

’84
VE EFSANENİN BAŞLANGICI

Türkiye popüler müzik tarihinin en beklenmedik başarısına tanık oluyor. Mazhar Fuat Özkan, bir gofret reklamından kazandıkları parayı yıllar boyunca biriktirdikleri ve çok inandıkları şarkıları kaydetmek için harcıyorlar. Ama müzik yapımcıları hevessizler. Çünkü piyasaya arabesk hâkim ve bu müziği kimse dinlemez diye düşünüyorlar. Israrlar ve büyük tartışmalar sonucu ‘Ele Güne Karşı Yapayalnız’ plağı piyasaya çıktığında kelimenin tam manasıyla ortalık yıkılıyor. En bilinen şarkıları “Ele Güne Karşı” 9/8’lik ritimle nasıl Batı soundlu bir hit yaratılabileceği konusunda sanki bir ders kitabı. Albüm aynı zamanda bugüne dek sürecek olan Mazhar Fuat Özkan hikâyesinin esas başlangıcı. Kayıtlarda ve konserlerde gruba eşlik eden Erkan Oğur’un perdesiz gitarı biraz da bu albüm sayesinde geniş kitlelerce tanınır oluyor. Saksofonda yılların ustası Yalçın Ateş yer alırken, davullar ise Başbakan Turgut Özal’ın kızı Zeynep Özal’la evlenerek siyasi magazin haberlerinin değişmez siması haline gelecek olan Asım Ekren’e emanet.

Bir yıl sonra ‘Peki Peki Anladık’ albümüyse grubun hikayesinin çok uzun olacağının ispatı. Aynı zamanda ilk Eurovision denemeleri ‘Diday Diday Day’, Özkan Uğur’un çok başka bir alameti farikası olan anlamsız cümlelerle şarkı yazma yeteneğinin ilk ipucu. Türkiye elemelerini ‘Aşık Oldum’ adıyla kazanan şarkı, Özkan Uğur’un sokakta oynayan çocuklardan esinlenerek yazdığı yeni nakarat vesilesiyle ‘Diday Diday Day’ adıyla İsviçre’deki elemelerde 36 puanla 14’üncü seçilerek, o ana tek Türkiye’nin Eurovision’daki en başarılı şarkısı oluyor.

HAFTA