Bir gelecek provası
Kim Kardashian’ın, Tesla’nın Optimus robotuyla verdiği pozlar, yapay zeka ve robot teknolojilerinin günlük yaşamımıza nasıl entegre olabileceğine dair yeni sorular doğuruyor. Ancak bu gösterişli karelerin ötesinde, geleceğin sunduğu fırsatlar kadar, beraberinde getirdiği riskleri de düşünmek gerekiyor.
Erdal Kaplanseren
Geçtiğimiz günlerde, Kim Kardashian'ın Tesla'nın Optimus robotuyla çekilmiş fotoğrafları sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Bu, distopik bir çılgınlık mı yoksa geleceğin habercisi mi? Kardashian'ın, Tesla'nın özellikle Cybercab adlı otonom aracında, altın rengindeki robotla el ele pozlar vermesi, bu yönde yeni soruları ve endişeleri de beraberinde getirdi. Özellikle Elon Musk'ın, insana benzeyen çok yönlü robotları geliştirme çabası, bu teknolojilerin sadece birer şovdan öteye geçip geçemeyeceği konusundaki merakı daha da artırdı.
Optimus, henüz kamuya açık olarak satışa sunulmamış olsa da, Tesla'nın otonom teknolojilerinin önemli bir parçası olarak sunuluyor. Ancak gösterilerin ardındaki gerçek biraz daha karışık; bu robotların şu anki gösterdiği becerilerin büyük bölümü, uzaktan insan kontrolü altında. Yani, çok sofistike oldukları hissiyatı verilse de aslında halen geliştirme sürecindeler. Musk, uzun zamandır 'insanın yerine geçebilecek robotlar' üretmekten bahsediyor; tehlikeli ya da sıkıcı işleri insanlar yerine yapabilecek bu makinelerin günümüzdeki çok yönlü robotlardan daha fazlası olması bekleniyor. Yine de bu sözlerin gerçek olması için biraz daha zamana ihtiyaç var gibi görünüyor.
Ancak, bu gelişmelerin önündeki engellere rağmen, robot teknolojileri çok farklı alanlarda kullanılmak üzere hazırlanıyor. Bugün bile Boston Dynamics tarafından geliştirilen robotik köpekler, polisin elinde şehirlerin sokaklarında devriye geziyor. Öte yandan, askeri açıdan daha öldürücü versiyonlarının geliştirildiği ve Suudi Arabistan'da test edildiği de bildiriliyor. Tüm bu gelişmeler, AI destekli silah teknolojilerinin savaşların yapısını kökten değiştirdiğini gösteriyor. Bu durum, bize, bu tip göz kamaştırıcı robotlarla çekilen şık fotoğrafların altında aslında çok daha derin ve ürkütücü bir gelecek ihtimali olduğunu hatırlatıyor.
İnsan-makine etkileşiminde yeni bir dönem
Peki, bu robotlar yakın gelecekte hayatımıza ne gibi değişiklikler getirebilir? Hizmet robotları, evlerimizde çok daha fazla yer bulmaya başladı bile. Meta'nın üzerinde çalıştığı yeni projeler ise bu alandaki sınırları genişletmeye aday. Özellikle GelSight ile ortaklaşa yürüttüğü “Digit 360” kodlu proje, dokunma duyusunu hissedebilen robotlar geliştirme önceliğini taşıyor. Bu projeyle hedeflenen, yapay zeka algoritmalarının fiziksel dünyayı algılayabilmesi için bir arayüz oluşturmak. Bu, robotların şu anki basit dokunmatik fonksiyonlarından çok daha fazlasını vaadediyor.
Dokunma, insanların çevresini algılaması için en temel modalitelerden biri ve bu teknolojiyi robotlara entegre edebilmek, onlara nesnelerle gerçek anlamda etkileşime geçebilme yeteneği kazandıracak. Örneğin, Digit 360 adı verilen yapay parmak ucu, insan seviyesinde dokunma hassasiyetine ve fiziksel dünyadaki en ufak değişiklikleri bile algılayabilecek donanıma sahip. Bu tip bir teknolojiyle donatılmış robotların, sağlık sektöründe cerrahi yardımcılardan tutun, engelli bireyler için geliştirilmiş protezlere kadar geniş bir kullanım alanı bulması mümkün.
Fiziksel dünyada gerçek etkileşim hedefleniyor
Ayrıca Meta’nın bu tip dokunmatik teknolojileri geliştirme çabaları, yapay zekayı sadece bir “göz” olmaktan çıkarıp, ona çevresini dokunarak anlayan bir “vücut” kazandırmayı hedefliyor. Bu da, yapay zekanın sadece veri tabanı üzerinden yorum yapan bir algoritma olmasından çıkıp, fiziksel dünyada gerçek etkileşimlere girebilen bir ortak olmasını sağlayacak. Meta’nın PARTNR adı verilen yeni insan-robot iş birliği çalışması, robotların sadece ev işlerinde yardımcı olmasının ötesinde, insanların yaşamında sosyal anlamda da rol oynayabilen bir konuma getirilmesi hedefini taşıyor.
Geleceğin ikilemi: İnovasyon fırsatları ve tehditler
Robot teknolojilerinin gelişmesiyle hayatımıza katılabilecek faydaları yok saymak mümkün değil. Ev işlerinden, tehlikeli sanayi çalışmalarına kadar birçok alanda bu teknolojiler insanlık için rahatlatıcı çözümler sunabilir. Robotlar, insanların yapması zor ya da sıkıcı işleri üstlenebilir ve böylelikle bizlere daha fazla zaman ve enerji kazandırabilirler.
Ancak, bu gelişmelerin beraberinde getirdiği riskler de büyük. Özellikle AI destekli askeri robotların savaşlarda kullanılması, kontrolsüz bir gücün ellerine geçmesi halinde insanlığı tehdit edebilecek bir duruma dönüşebilir. Bunun ötesinde, bu teknolojilerin sosyo-ekonomik etkileri de derin olacak. Çok sayıda insanın işsiz kalma riski, teknolojiye erişimde yaşanabilecek adaletsizlikler ve robotlarla insanlar arasında gelişecek karmaşık ilişkiler, bu yeniliklerin toplumsal dengeleri nasıl etkileyeceği konusunda ciddi sorular ortaya koyuyor.
Sonuç olarak, Kim Kardashian'ın bir robotla verdiği pozlardan öte, bu pozların sembolize ettiği geleceğe dikkat kesilmeliyiz. Robotların hayatımıza getireceği faydalar kadar, bu teknolojilerin şu an çok az şekilde kontrol edilen gelişim sürecinde yatan potansiyel riskleri de göz önünde bulundurmalıyız. Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, insan olarak etik değerlerimizi ve kontrolümüzü elden bırakmamalıyız.