‘Ben’ ile başlayan cümleler
Kendinizi gerçekleştirmek, saf enerjiyle dolu bir hayat yaşamak ve hayallerinize ulaşmak istiyorsanız, ‘ben’ ile başlayan cümleleri özenle seçin. Neden mi?..
TUNÇ DİPTAŞ
Sokakta bulduğunuz bir köpeği ya da kediyi evinize alıp sahiplenmek istediğinizde, ilk iş olarak ona bir isim verirsiniz. Çünkü bir şeye isim vermek, onun kimliğini tanımlamanın ve onu sahiplenmenin ilk adımıdır.
Aslında bu durum bizler için de geçerli. Kendimizi hangi kelimelerle tanımlıyorsak, o kelimeleri sahipleniriz ve kimliğimizin bir parçası olur, hayatımızı bu doğrultuda şekillendiririz.
İşte bu yüzden, ‘ben’ ile başlayan her cümle aslında sihirlidir. Kendimizi tanımlarken kullandığımız kelimeler, kimliğimizin ipuçlarını verir.
“Ben tembel bir insanım.”
“Ben utangaç biriyim.”
“Ben yorgun ve yaşlıyım.”
“Ben depresyondayım.”
“Ben aptalım.”
“Ben unutkanım.”
Bu olumsuz ifadeleri sıkça kullanan pek çok kişiyle seminerlerimde ve koçluk seanslarımda karşılaştım. Kendimize sürekli olumsuz tanımlamalar yaparsak, zihnimiz de buna uygun davranmaya başlar. Kendimizi bir kurban olarak görürüz ve bu kimlikle yaşamaya devam ederiz.
Bu durumu başarılı bir şekilde anlatan bir hikâye var:
Bir gün akrep, nehrin karşı tarafına geçmek zorunda kalır. Ancak, suyu geçemeyeceğini bildiğinden çaresizce çözüm aramaya başlar. Kıyıda pinekleyen kurbağayı görür ve ona yaklaşarak şöyle der: “Kurbağa kardeş; benim nehrin öte tarafına geçmem gerek. Beni sırtında karşı kıyıya geçirir misin?”
Kurbağa bu isteğe şaşırır ve endişeyle cevap verir: “Yapamam çünkü senin zehirli bir iğnen var ve beni sokarsın.”
Akrep mantıklı bir yanıt verir: “Kurbağa kardeş, neden seni sokayım? Eğer seni sokarsam, ikimiz de boğuluruz. Böyle bir şeyi ancak aptallar yapar.”
Kurbağa bu açıklamayı makul bulur ve akrebi sırtına alarak nehirde yüzmeye başlar. Ancak yolun yarısına geldiklerinde, kurbağa sırtında bir sızı hisseder.
Akrep kurbağayı sokmuştur. Kurbağa acı içerisinde sorar:
“Neden yaptın bunu? Şimdi ikimiz de öleceğiz.”
Akrep mahcup bir şekilde cevap verir: “Elimde değil. Ben akrebim ve benim tabiatım bu.”
İnsanlar da tıpkı bu hikayedeki akrep gibi tabiatlarına uygun hareket eder ve sonuçlarını bile bile zararlı eylemlerde bulunur.
Çocukların davranışlarını gözlemlediğiniz zaman görürsünüz ki aslında insanlar evrensel bir akılla dünyaya gelir. Bitmek bilmeyen enerjileri, özünde mutlu, sevgi dolu ve coşkulu bir yapıları vardır. Sürekli oyun oynayarak hayatın keyfini çıkarırlar. Bir sünger gibi verilen bütün bilgileri çekip gelişmek isterler.
Sistem, önce ebeveynler sonra da aile vasıtasıyla devreye girer, heykeltıraş gibi çocuğa şekil verir. Bu şekil verme sırasında, sistemin dayatmaları sonucu çocukta travmalar oluşur. Kalbiyle yaşayan çocuk sevgisiz kalma korkusuyla kendine kimlik bulmaya çalışır ve tek tipleşir. Kalbiyle yaşamaktan vazgeçip zihnini dinlemeye baslar. Sevgi yerini korku ve endişeye bırakır. Korku ve endişe insanı konfor alanına hapseder. Konfor alanında yaşamayı seçtiği kimlik de yukarıda belirttiğim gibi olumsuz olur.
Bunu kırmanın tek yolu vardır. Farkındalık yaşamak ve yeni kimliği yaratmak. Başka bir deyişle evrensel aklın sunduğu gerçek ‘ben’e ulaşmak.
Farkındalığı artmış, kendini gerçekleştirmeye çalışan ve özgüveni yüksek bir insanın kendini tanımladığı sözcükler bambaşkadır:
“Ben güçlü biriyim. Zor zamanlardan güçlenerek çıkacağım.”
“Ben cesurum ve risk almaktan korkmuyorum.”
“Ben her adımda öğrenen ve gelişen bir yolcuyum.”
“Ben deneyimliyim ve enerjimi doğru şekilde kullanabilirim.”
“Ben sakin bir kişiyim; ancak yeri geldiğinde kendimi en iyi şekilde ifade ederim.”
“Ben kendime inanan ve potansiyelimi keşfetmeye kararlı biriyim.”
Bu güçlendiren cümleleri kendisine sık sık tekrar eden biriyle, kendisine olumsuz kimlikler yükleyen bir insan elbette aynı olmaz. Biri kendini ‘kurban’ olarak tanımlarken, diğeri lider kimliğine bürünür.
Kendinizi gerçekleştirmek, saf enerjiyle dolu bir hayat yaşamak ve hayallerinize ulaşmak istiyorsanız, ‘ben’ ile başlayan cümleleri özenle seçin. İlham veren, güçlendiren, özgün bir ‘ben’ ortaya çıkarın.