Bear servise hazır!

Küçük ve popüler bir İtalyan sandviç dükkanında başlayan macera, kusursuzluğu şart koşan fine dining restoranıyla devam ediyor. Şef Carmy ve ekibi hızın, çığlıkların ve sinir krizlerinin başarı yolunda harmanlandığı restoranları Bear’in kapılarını açıyor. 17 Temmuz’dan itibaren Disney+’ta seyredilebilecek The Bear'in oyuncularıyla buluştuğumuz basın toplantısında yeni sezonla ilgili ipuçları aldık

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Bear servise hazır!

CANAN DEMİRAY

İlk sezonun baş döndürücü hızının üstüne ikinci sezonuyla The Bear, çıtayı yükseltmiş, derinliği artırmıştı… Jeremy Allen White, Ayo Edebiri, Ebon Moss-Bachrach, Abby Elliott, Matty Matheson, Lionel Boyce, Liza Colón-Zayas ve Ricky Staffieri müthiş performanslarıyla üçüncü sezonda da The Bear’ın hararetli ortamını ekrana getiriyorlar.

Hikayenin baş kahramanı Şef Carmy gibi görünse bu bir ‘ansambl’ dizisi, her karakterin derinleşerek anlatılan hikayesi dizinin başarısının tuzu biberi. İkinci sezon, bireysel karakter hikayelerine odaklanma yolunu seçmesi cesur bir karardı, oldukça da başarılı oldu.

Mutfağın sessiz, Marcus'un tatlı konusunda ustalaşmak için Kopenhag'a gitmesi dizinin düşmeyen temposuna bir soluk bir yandan da bir umut hikayesinin başlangıcıydı. Bölümü genç komedyen ve aktivist Ramy Youssef’in yönettiğini de eklemeliyiz. Konuk yıldızlarla dolu Noel flashback bölümü “Fishes” ise gerilimli kabus gibi bir aile yemeğini, yıldızlar geçidi şeklinde konuk oyuncuları ve müthiş oyunculuklarla unutulmaz kıldı. 

The Bear'ın stresli açılış gecesinden hemen sonra 3.sezona devam ediyoruz. İlk bölüm, Carmy’nin kendini sorguladığı, geçmiş deneyimleriyle yumuşak bir bölüm olarak açılıyor. Önceki sezonlarda tanıştığımız konuk isimlerin bazıları yine karşınıza çıkacak ancak yeni sürprizlere ve alıştığınız gerginliğe hazır olun. Şimdi sözü dizinin kahramanlarına verelim:

Jeremy Allen White (Carmy): Bu bir meydan okuma

Carmen’in tek yükü restoran ya da ağabeyinin yası değil. Çalıştığı mükemmel görünen restoranların toksik ortamlarının üstünde bıraktığı hasarlar, hali hazırda aileden gelen hasarların üstüne inşaa ediliyor. Yüksek tansiyonla dil altı hapı alarak yaşamaya alışmış birini andıran Carmy’i Claire ile ilişkisi onu yumuşatmaya başlamış, rahatlatmıştı. Derken, içinde yaşadığı fırtınalar sonrasında sezon finalinde mahsur kaldığı buzdolabında kızcağızın kalbini kırarak ayrılığa neden olmuştu. Üstüne Richie ile kavga etmesi eklendi. Mutfağı iyi bilse de restoran işi ne yazık ki mutfakla bitmiyor. White bu sezon için şunları söyledi: “Carmy en iyi yaptığı şeyi yapmaya devam ediyor bence, yaşadığı tüm sorunlardan kaçıyor. Kendini işine veriyor, kendine meydan okumaya çalışıyor ve bunu yaparken de etrafındaki herkese gerçekten meydan okuyor, bunu yaparken de kırıp döküyor. Allen, Şef Carmy gibi mükemmeliyetçi mi akla geliyor”. Başarılı oyuncu, Carmy’e hayran olduğunu ama kendisinin bu konuda neredeyse tersi olduğunu ama çabalamaya devam ettiğini söylüyor.

Ayo Edebiri (Syd): Bu dünyadaki en iyi iş

Bear’in güleryüzlü, kıvrak zekalı ve yapıcı şefi Syd, geçen sezon Chicago’nun gastronomik köşelerinde deneyim ve ilham peşinde müthiş bir menü yaratarak, onayına ihtiyaç duyduğu babasına kendisini ispatlamış, Carmy ile gerilmiş ama sezonu hiç de fena olmayan bir yerde tamamlamıştı. Marcus’un yakınlaşma teklifini geri çevirmesi Syd’in dünyasında aşka pek de yer olmadığını gösterirken yeni sezonda kendisinin Carmen’le yakınlaşmasını bekleyenlere basın toplantısında bunun gerçekleşmeyeceğini söyledi. Bu sezon, Napkins bölümünde yönetmen koltuğuna oturan Edebiri, yönetmenliği gerçekten sevdiğini söylüyor: “Gerçekten bu işin ustalarıyla  en iyi koşullarda çalışıyoruz ve bu yüzden kendimi çok şanslı hissettim. ‘Bu dünyadaki en iyi iş olabilir mi’ diye düşündüm, oyunculukla kesinlikle yarışır…” Sydney bu sezonda Carmy’nin üstüne çalıştıkları yemekleri yeniden düzenlemesi, ortaklık teklifi, yıldız kazanma hırsı ve beklentileri arasında kırgın ve yönünü bulmaya çalışıyor

Ebon Moss-Bachrach (Richie): Gidilecek bir yol var

Mikey'nin en iyi arkadaşı, dizinin en ters karakter Richie'nin dönüşümünü ikinci sezon çok iyi anlattı: Geçmişini, parçalanan evliliğini, babalıkta çabasını, kırılganlığının kaynağını gösterdi izleyenlere.  Olivia Colman’ın sürpriz cameosu ile  dahil olduğu "Forks" bölümünde, Richie’nin nefret ederek lüks restoranda çatalları silme ile başlayan çıraklık görevi hayata bakışını değiştiren bir deneyim yaşattı, tüm izleyenlerin de içini ferahlattı. Bundan sonra yükselişi devam edecek mi? Richie'nin artık şık takım elbisesiyle olgunlaşmış olarak mı göreceğiz?  “Belki daha gelişmiş bir varoluş biçimine maruz kaldı ve sanırım gidilecek bir yol görüyor. Ama yolu görmek başka, o yolda yürümek başka şey. Bu yüzden her türlü kişisel gelişim gibi bunun da ileri ve geri olduğunu düşünüyorum”.

Liza Colón-Zayas (Tina): Mücadeleye devam

İlk sezonda Beef’in emektar aşçısı Tina genç ve hırslı Sydney'nin tüm sözlerini tersten anlamaya meyilliydi. İkinci sezonda ise herkes gibi gelişim fırsatı sunulup gençlerle aşçılık okuluna gitme fırsatı yakalayınca değişim görülmeye başlamıştı. Dışarıdan sert görünse de yufka yürekli Tina, ekibin genelindeki ruha benzer, değişimle ve kederle mücadele edip,küçük anlarda mutluluk yakalamaya çalışıyor. Peki üçüncü sezonda ne bekliyor Tina’yı? Liza: “Elbette elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor, zorluklarla karşılaşıyor ve geçmiş deneyimleri yakasını bırakmasa da mücadele ediyor.” Sezonun 6.bölümü Napkins, Tina’nın dünyasından bir kesit sunuyor.

Neden ‘Bear?

Bear adının kaynağı, Şef Carmy’nin soyadı Berzatto’nun kısaltmasından, aile içinde birbirlerine hitaplarından geliyor. Dizinin her yönüyle Chicago’yu sahiplendiğini, efsane futbol takımı Chicago Bears de şehrin göz bebeği olduğunu düşünürsek bu soyadı da tesadüf diyemeyiz.  İkinci sezonda Sarah Paulson’un canlandırdığı kuzen Michelle’in soyadlarıyla ilgili anlattığı hikayeyi de unutmayalım, “Ayılar, nazik, sadık, fedakar ve yas tutma konusunda usta hayvanlardır” diyordu. “Ve de agresif...” Aile dinamiklerine şahit oldunuz, dahası yok.