Bayram indirimi iyi bir fırsat
Sezon modasını konuşmak için buluştuğumuz dünyaca ünlü tasarımcı Dilek Hanif, zamansız ve şık bir tarz yakalamanın ve gardırop yönetiminin önemini vurguluyor: “Kaliteli bir ürüne verdiğin para hiçbir zaman boşa gitmez…”
Aslı Barış
Bahar geldi çattı, bayram geldi, önümüz de yaz… Bu dönemde gardırobunu yenileyeceklere neler önerirsiniz?
Bu sene çok rahat ve bol elbiseler gündemde. Yazın hit parçaları bunlar olacak; salaş gömlekler, ‘oversize’lar trendi gittikçe yukarı doğru taşıdı. Hem rahat etmeleri keyifli bir yaz geçirmeleri açısından bu parçaları önerebilirim. Aynı zamanda farklı renkleri dolaplarına katmalarında fayda var. Örneğin turuncu, kırmızı gibi güneşin sıcak renkleri… Bu sezon adeta gökkuşağı gibi canlı renkler yükselişte.
Kumaş olarak neleri tercih ediyorsunuz genellikle?
Ben ağırlıklı keteni tercih ediyorum. Hazır giyim koleksiyonumda genelde poplin, keten, koton gibi doğal tarz kumaşları tercih ederim. Gece kıyafetlerinde ipek şifon ağırlıklı… Uçuşan, rahat, dokusu kendinizi iyi hissettirecek, konforlu kumaşlar tercihim.
Biraz da couture trendlerinden bahsedelim… Önümüzde bir de davet düğün sezonu var. Burada öne çıkan akımlar neler?
Kır düğünleri pandemiden sonra iyice fazlalaştı. Mekanla stil uyumu çok önemli. Gelinlik için de böyle bahçede ve dışarıdaysa organzeleri, uçuşan şifonları çok seviyorum. Gece kıyafetlerinde tuvaletlerde benim sevdiğim kumaş şifon, ipek şifonlar… Yaza çok yakıştırıyorum o uçuşmayı… İyi bir işçilikle yapılmış şifonun işlenmesi başka bir boyut kazandırıyor.
Peki renk olarak neler ön planda olacak?
Bu sene vanilya çok sevdiğim renkler içine girmiş vaziyette… Çok uçuk sarılar, vanilyalar… Onun yanı sıra gene pudrayı kullanıyorum; çok uçuk maviler pudralar bu sene en çok kullandığımız tonlar içerisinde… Tabii ki benim vazgeçilmezim gold’lar ve füme gri tonları, bejler, ekrular, şeftaliler… Çünkü nakışlı elbiselerde ben çok fazla frapan bir stilin olmaması gerektiğini düşünüyorum. Renk zaten frapansa işin içine bir de nakış girdiği zaman zarafetini kaybediyor.
HIZIN ÖNÜNE GEÇMELİYİZ
Yakın zamanda gündemde olan trendlerden biri ‘sessiz lüks’… Ne düşünüyorsunuz bu akım hakkında?
Tam olarak bana hitap ediyor! Çünkü ben yıllardır bunu yapıyorum. Benim tasarımlarımın DNA’sında zamansız parçalar var. Yani yıllar önce yapmış olduğum koleksiyonları hala giyiliyor. Bu zaten benim vazgeçilmezimdi; hep yaptığım bir şeydi. Şu anda gündeme geldi. Ama olması gereken de buydu. Çünkü bugün tekstil olarak içinde olduğumuz birçok sıkıntı var. Aşırı üretimle doğayı kirletiyoruz, atıklar konusu, emek israfı konusu gündemde… Bu ‘hızın’ önüne geçmemiz gerekiyor.
Peki bu mümkün mü?
Neden mümkün olmasın? Her şey bizim elimizde! Ama tabii bu ‘fast fashion’ konusunda yavaşlamadığımız sürece bu böyle gidecek. Az ve öz almak bu yüzden önemli… Onlarca kalitesiz parça almak yerine, bence gardırobunda ‘basic’ ve kaliteli ürün olması gerekir. Hem kumaş hem dikim olarak kaliteli… Benim böyle çok müşterim var; zamansız parçalar diktiriyorlar, yıllarca giyiyorlar. Yani müşteri verdiği parayı kat ve kat geri alıyor. Kaliteli bir ürüne verdiğin para hiçbir zaman boşa gitmez. Gündüz için de gece içinde kaliteli ürüne yatırım yapmak gerekiyor.
Bu durumda yapılması gereken tıpkı fon yönetmek gibi, ‘gardırop yönetimi’ sanırım…
Kesinlikle… Gardırop yönetimi bence zaman ayrılması gereken bir iş. Kombinleri önceden belirleyin, hangi parçalar sizi yansıtıyorsa onlara yatırım yapın. Kolauca kombinlenen az ve öz parçalar alın. Sezonun akımlarını yakalamak için de aralarda ‘trendy’ parçalar ekleyebilirsiniz. Ama bir şeyi alırken ‘neyle takımlarım, nasıl kullanırım’ sorusunu mutlaka kendinize sorun.
Kombini yaparken stil kadar renk de önemli… Sizin gardırobunuzda hangi ana akım renkler var acaba?
Beyaz çok fazla… Camel tonları, bej ve ekru tonları, çok fazla siyah… Onun yanında zaman zaman yeşil… Kırmızı çok giyerim çok severim gece özellikle tuvaletlerde tercih ettiğim bir tondur.
DOĞRU PARÇALARA YATIRIM YAPIN
Önümüz bayram. Sizce ‘bayram alışverişi’ diye bir kavram kaldı mı?
Bayramda alışverişte şüphesiz hareketlilik oluyor. Eski usul ‘bayramda ne giyeceğim’den daha ziyade, bu dönemde yapılan indirimler tüketici için çekici oluyor. Bu dönemde tatile gelen turistler, tatile çıkacaklar ya da yurt dışına gidecekler alışverişe yöneliyorlar. Bayram vesilesiyle yapılan indirimlere gelince, bunları birer fırsat olarak değerlendirmek iyi bir fikir. Örneğin gözünüze kestirdiğiniz bir takım varsa, şu an ihtiyacınız olmasa bile, fiyatta avantaj varsa, indirimi değerlendirip dolabınıza ekleyebilirsiniz.
Mağaza zincirlerinde indirim dönemlerini takip edebiliyoruz ama iş ‘yüksek moda’ya gelince durum farklı… Siz herhangi bir dönemde indirim yapıyor musunuz örneğin?
Aralarda ‘sample sale’ yapıyoruz. Stokta kalan birer ikişer beden gece tuvaletlerini oldukça uygun fiyatlardan müşterilerimize sunduk. Sample sale’lerde fiyata kafayı takmıyorum, bunu alanın kısmeti olarak yorumluyorum. Böyle fırsatları gerçekten kaçırmamak lazım.
Nereden takip edebiliriz bunları?
Düzenli müşterilerimizi bilgilendiriyoruz, bunun dışında sosyal medya hesaplarımızdan da paylaşıyoruz.
Gardırop yönetiminden ve fırsatlardan söz ettik… Kıyafetlerimizde bir yatırım aracı olabilir mi bu durumda?
Kesinlikle, olmalı da zaten. Sonuçta kıyafetleriniz sizi ilk görüşte, bir çırpıda anlatan enstrümanlar… “Ben özenmiyorum” bile bir mesajdır düşündüğünüzde. Demin altını çizdiğim yalın ama kaliteli, kolay takımlanan ve sizi yansıtan parçalara yatırım yaparsanız pişman olmazsınız. Tasarımcılar burada alışverişi körüklemek için bazı şeyler yapıyorlar:
Eğer bu sezonun trendini çok iyi yakalayan bir parça aldığımız zaman birkaç sezon sonra giydiğimizde “demode” oluyoruz. O zaman dozajı iyi ayarlanmış yani biraz ucundan dokunulmuş ama her zaman kullanılabilir parçalara eğilmeliyiz. En akıllıca yapılabilecek iş zamansız parçalara yatırım yapmak.
‘Basic’ parçaların hayat kurtarıcı özelliğinden bahsettik. Ama tüketicinin aklında ‘basic’ ürünlerin sıkıcı ya da sıradan olduğuna dair bir intiba da var… Sadelik illa da sıkıcı demek değil…
Hayır hiçbir zaman değil. Dediğim gibi basic’i günümüze uyarlamak gayet mümkün ona kullanacağın aksesuarla koyduğun bir eşarpla, renkle ya da giydiğin bir gömlekle, t-shirt’le body ile farklı bir havaya sokabilirsin.
Siz zaten seneler içerisinde tarzını çok fazla öne koymuş ve çok fazla trendlerin bunu yontmasına izin vermemiş bir tasarımcısınız. Ama modaya genelde baktığımızda çok fazla kendini tekrar var. Geçen yıl 90’ların, 2000’lerin siluetleri modaydı. Bu yaz 2010’lar döndü. Modanın kendini tekrarladığını, kısırdöngüye girdiğini düşünüyor musunuz?
Kesinlikle düşünüyorum. Çünkü bakıyorsun kırmızı halıya bakıyorsun yıllar önce yapılanların hepsini tekrardan revize ediliyor. Pek çok model uyarlamaydı bu seneki kırmızı halı törenlerinde… Devamlı aynı şeyler yapılıyor. Bence burada önemli olan belli bir stili yaratmak…Bir kadının zarif ve hoş olması, klasından ödün vermemesi bence önemli.
Yeni dönemde çıkan tasarımları değerlendirirsek, sizce şıklıktan koptuk mu?
O zarafetten şıklıktan kopmayanlar var tabii. Ama genel olarak o siluetlere bir özlem de var Pek çok yerde “şık kadın görmeye hasretiz” deniyor. Stilsizlik moda oldu ama göze hoş görünmüyor.
Yeniden eleganlık dönemi gelir mi?
Umarım gelir. Ben bu zamana kadar ondan hiç taviz vermedim, vermeyeceğim de çünkü benim ruhumda yok. Yapamam istesem de… Dolayısıyla “şıklık tamamen kayboldu mu” sorusuna cevabım “kaybolmadı”. Bir marka olarak bir stil ortaya koyuyorsun ve zaten gelen müşteri de o stili beğenenler oluyor… Markama olan yoğun ilgiyi buna yoruyorum.
Haziran’da yeniden Paris’teyiz
Yakın zamanda Paris Moda Haftası’ndaydınız. Sırada ne var?
Paris çok güzel geçti, güzel geri dönüşler aldık. Yabancı basında da çok çıktı zaten istediğimiz oydu. Haziran’da tekrar Paris’e gidiyoruz, bu sefer sadece couture değil, hazır giyim koleksiyonunu da götürüyoruz.
Kaç parça götüreceksiniz?
25 look gidecek. Geneli zamansız parçalar; Ama bugüne uyarlanmış senenin trendlerini harmanladığım, Dilek Hanif’in çizgilerini yüzde yüz taşıyan bir koleksiyon yaptık. Siyah beyazı çok kullandım onun dışında pudra somon renkleri yumuşak soft tonlar var. Bir de siyah beyaz degradeleri çok kullandım çok büyük iri taşların falan olduğu… O modernliği biraz taşlarla farklı bir nakış biçimiyle verdim, güzel bir koleksiyon olduğunu düşünüyorum.