Başka yerde kaydı olmayanlar
‘Tuhaf’ ve ‘münasebetsiz’ bir İstanbul ve sakinleriyle tanışmaya hazır mısınız? Salt Galata tarihçi ve yazar Reşad Ekrem Koçu’nun kaleme aldığı İstanbul Ansiklopedisi’nin yayımlanmamış bölümlerini ele alan ‘Başka Kayda Rastlanmadı: Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi’ sergisini sanatseverlerle buluşturdu. Detayları Salt Araştırma ve Programlar Direktörü Fatma Çolakoğlu’dan dinledik.
MERVE YEDEKÇİ
Serginin oluşum hikâyesini dinleyebilir miyiz?
Başka Kayda Rastlanmadı: Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedi’si sergisi, Garanti BBVA tarafından kurulan Salt’ın 2018 yılından itibaren Kadir Has Üniversitesi işbirliği ile devam eden arşiv çalışmasına dayanıyor. Sergi, İstanbul Ansiklopedisi’nin G harfine kadarki 11 cildi basılan eserin tasarım aşamasında kalan maddeleri ile beraber, metin taslakları, kupürler, kolaj ve çizimleri oluşturuyor. Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi Arşivi’nin tamamını ise 40 bin ögelik bir belge grubu oluşturmakta. Kadir Has Üniversitesi’nin devraldığı arşiv ile Koçu’nun tasarı aşamasında kalmış gelecek ciltler için derleyip kurguladığı, yer yer kaleme aldığı kapsamlı malzemenin yanı sıra şahsi kütüphanesinden 1460 yayını da sergide bulunuyor. Gülce Özkara (Salt Programlar Sorumlusu), Masum Yıldız (Arşiv Uzmanı) ve tüm salt ekibi olarak düzenlediğimiz bu arşiv-araştırma sergisi Galata binasının katlarına yayılıyor. İçine yerleştiği yapıyı kentsel bir odak olarak ele alarak malzeme seçkisini Galata semti etrafında kurguladık.
Sergilenen parçalardan biraz bahsedebilir misiniz?
Sergide arşivden Koçu’nun aile ve arkadaş çevresinin fotoğrafları da yer alıyor. Bunlar arasında ablası ile kedilerine ait birkaç fotoğraf da var. Ayrıca fotoğraf arasında üniversite zamanı çalıştığına dair görseller ve ahbapları da var. Yine arşivde yer alan ve çoğunda Koçu’nun iyi ilişkisi olduğu bilinen Foto Sel imzası bulunan bir dizi fotoğraf bulunuyor. Bu fotoğraflar, hem Koçu’nun sokaktaki insana ve ‘ayaktakımı’na olan ilgisini göstermesi hem de metinler ve ansiklopedi illüstrasyonları için model oluşturması açısından ilginç durumda.
Bu arşivi tarihe not düşmek olarak da yorumlayabilir miyiz?
Evet. Koçu’nun çalışma yöntemlerine ve dolayısıyla 20. yüzyılın ikinci yarısında kısıtlı imkânlarla çok ciltli ve yazarlı bir yayın üretmeye dair verdiği fikirler açısından bir tür ‘medya arkeolojisi laboratuvarı’ niteliği taşır. G ve Z harfleri arası ciltlerde yer alması planlanmış ve arşivde bir listesi de bulunan maddelerin taslakları bulunuyor. Yayımlanmış ciltlerdeki bazı maddelerin erken versiyonları, Koçu’nun kimi dururlarda malzemeye göre maddeler derlediğini düşündüren bağımsız metinler olarak görülebiliyor. Fotoğraf, çizim ve alıntılar gibi büyük bir çeşitlilik arz eden belge grubu, ansiklopedinin karmaşık ve çok katmanlı oluşum sürecini ayrıntılandırır nitelikte. Ayrıca bu sergide tarih yazımının dışında kalmış olanları da görebilirsiniz. Koçu’nun İstanbul Ansiklopedisi kent tarihi çalışmalarının ‘ciddi’ konularını da içerir. Ancak onları daha çok İstanbul’un ‘muazzam kütüğü’ için bir meşruiyet zemini sağlamakta kullanır. Dolayısıyla daha önce kayda geçmemiş unsurlar da arşivin erişime açılması ve sergi aracılığı ile de görünür hale geldi.
19. yüzyıl başlarından 20. yüzyıl ortasına uzanan bir zaman dilimini burada sokaktaki karakterlerle gözlemliyoruz...
Bu zaman dilimi içinde sergi de Koçu’nun Galata ve yakın çevresine dair yarattığı müstesna kent imgesini ve sakinlerini görebiliyoruz. Sıradan olmayan, ‘tuhaf’ ve ‘münasebetsiz’ bir İstanbul ve onun sakinleri ile tanışıyoruz. İstanbul hep dönüşen bir şehir, Koçu da hayatının son zamanlarında ‘ayaktakımı’ olarak adlandırdığı, mahalleden taşanların İstanbul’unu özlüyor. Ona göre de, 1960’lar sonu ve 1970’ler başında İstanbul kabuk değiştiriyor. Bu anlatıyı yazdığı ansiklopedi maddelerinde de görüyoruz. Melankoli İstanbul’a hâkim bir his de diyebiliriz. Ayrıca sergi kapsamında, bu konuyu etraflıca düşüneceğimiz ‘Melankoli ve Kent’ başlıklı dört oturumluk bir açık ders serisi düzenliyoruz.
Reşad Ekrem Koçu’n 1951 yılında ekonomik nedenlerle ansiklopediye ara vermek zorunda kaldığını biliyoruz. Aslında bu sergiye dönemin ekonomisi hakkında fikir de veriyor diyebilir miyiz?
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra zorlaşan koşullar, kağıdın pahalılaşması ve sponsorlarla arasının bozulması Koçu’yu etkiliyor. Tabii, Arşiv üzerinden dönemin sosyo-ekonomik koşullarını takip etmek mümkün. Tarihçinin döneme ve ansiklopedinin yarım kalmasına dair huzursuzluğunu sergide yer alan yazışmalarından da anlayabiliyoruz. Koçu’nun İstanbul’un muazzam kütüğünü oluşturmak üzere çıktığı yolda ansiklopedisi uğruna babadan kalma köşkünü, parasını, fiziksel ve zihinsel sağlığını kaybettiği kayıtlarda bulunuyor. Günümüz ile zamanın çetin koşulları arasında da benzerlikler bulunabilir.
Sergi kapsamında ne gibi etkinlikler düzenlenecek?
Birçok program düzenliyoruz, sohbetimiz esnasında bahsi geçen araştırmacı ve akademisyenlerin yürütücülüğünde gerçekleşecek ‘Melankoli’ ve ‘Kent Açık Ders’ serisi olacak. Onun yanı sıra, kent yürüyüşleri, dil atölyeleri ve sergi turları gerçekleşecek. Eylül’de başlamasını planladığımız Türkiye 60’lar ve günümüz sinemasında İstanbul’u ele alan bir film programı üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca, sonbaharda Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi’ne odaklanan kapsamlı bir e-yayın da çıkarmayı hedefliyoruz.